gösteriş uğruna yapamayacağı şey olmayan insan modelidir. egoistin tillahı olmasının yanında en bir özgür ruhlu hatundur bu. tanrısal cazibe denen hededen en über payları almıştır kendisi. elde etmesi kolay amma elde tutması zordur. tanrı sabır versindir.
kendisi tek kelimeyle arkadaş meraklısı kadındır. duygu sömürüsü yapan çevresindekilere her daim tav olmasından dolayı nice yiğitler tarafından üzülmüştür. vicdanlıdır efenim bu, hemi de en tavuklusundan.
bir taraftan dişil odunluğun kitabını yazarken, diğer taraftan eşsiz bir tiyatralliğe sahip kadın. böyle suratında miyazaki animelerinden fırlamışçasına sahte bir gülümseme bulundurur muhakkak bu, eğer iyi bir gözlemciyseniz şahane oyunculuklarını takdir edersiniz. buna rağmen en bir cesur, en bir dobra insan modelidir.
test edildi, onaylandı.
test edildi, onaylandı.
(bkz: ederson)
beşiktaş'ın yönetimsel bazda 110 yıllık tarihindeki en kötü günlerini yaşarken dahi yaşamadığı fobidir. bir parça istatistik dökecektim ortaya ki çalışkan sözlük yazarları sağolsunlar gerek kalmamış buna. yine de aynı örnekten farklı bir istatistik vereyim; bu klüp başına bunca çorabı örenlere rağmen, son 10 yılda hâla en çok kupa kaldıran takım baylar. 2003'ten itibaren 2 lig şampiyonluğu, 3 türkiye kupası ve 1 süper kupası var bu takımın. gs'nin son iki yıldaki lobi destekli yükselişini çıkarın bakalım, hangi rakip yaklaşmış bu rakamlara? üçüncü büyük diyen denyolar ve medya bok yesin, gerçekler ortada.
medyanın manipülasyonlarına kanmayın, bu klübün ölüsü bile çok büyüktür. illa ki fobi arayanlar ise lobinin olduğu yerlere bakıversinler bir zahmet.
medyanın manipülasyonlarına kanmayın, bu klübün ölüsü bile çok büyüktür. illa ki fobi arayanlar ise lobinin olduğu yerlere bakıversinler bir zahmet.
yapılma amacı gerçekleri açıklamak değil, gündemi saptırmak olan açıklamadır.
dün akşamın ve bugünün gündemini hepiniz biliyorsunuz. güzel tiyatrolar bunlar, gözyaşları eşliğinde tiradlar falan..
yersen.
dün akşamın ve bugünün gündemini hepiniz biliyorsunuz. güzel tiyatrolar bunlar, gözyaşları eşliğinde tiradlar falan..
yersen.
real madrid'in sanılanın aksine oldukça iyi bir futbol ortaya koyduğu karşılaşma. göze hoş gelen bir futbol ortaya koymadıkları ve rakibi kendi sahasına hapsetmedikleri doğru ancak oynadıkları futbol oldukça doğru bir futboldu ki bu skor geldi. efenim öncelikle ancelotti'nin özil'i neden düşünmediği alenen ortaya çıkmış oldu, madrid oyunu rakip sahaya yıkmayacaksa advenced playmaker tarzı oyuncuların bir anlamı kalmıyor günümüz futbolunda. isco teknik ve mental olarak özil'in gerisinde olabilir ama durağan bir oyuncu olmaması onun fark yaratan bir oyuncu olmasını sağlıyor.
madrid "az adamla etkin hücum nasıl yapılır" dersi verdi dün akşam adeta. topu eveleyip gevelemeden dikine oynadılar ve kibrinden oturup ancelotti takımlarını hiç izlemediği alenen belli olan terim'i maymuna çevirdiler. madrid'in sisteminde en önemli parça xabi alonso, yani topu geriden kurabilecek bir general. dün akşam sahada olmuş olsaydı, rahatlıkla 7'ye 8'e giderdi maç. modric'in saha içi görüşünün alonso'dan aşağı kalır yanı yok ama oyunun defansif tarafında ve takıma liderlik etmede onun çok gerisinde.
galatasaray ise hiçbirşey oynamıyor. her yönden sınıfta kaldılar dün akşam. hücum organizasyonu adına yaptıkları tek şey topu selçuk-sneijder ikilisiyle buluşturup melo-drogba-burak üçlüsüne ortalamaktı, yani bildiğin doldur-boşalt oynadılar. saha yerleşimleri rezaletti, ne alan ne adam markajı uygulayabildiler. dany-chedjou ikilisi timing ve soğukkanlılık konusunda rezalet durumdalar ki merkez defans oyuncuları için en önemli şeyler bunlar. terim tüm yıldız oyuncuları bir arada oynatma sevdasına takımı baltalıyor, umarım bu sevdasından dönmez bir süre daha.
hem terim hem de gs, kibirlerine yenildiler dün akşam. yabancı sınırı 2 sene evvelden belliyken inatla planlamanı ona göre yapmazsan, transfere harcayabilecek milyonların varken bu parayı chedjou gibi bruma gibi ne vereceği garanti olmayan adamlara yatırırsan, takımında türk rotasyonu sıfırken ellerindekini sağa sola gönderirsen sonuçlarına katlanırsın. düştükleri duruma hiç üzülmüyorum, türk takımı diye demogoji yapanlar bok yesinler. hak yerini buldu.
madrid "az adamla etkin hücum nasıl yapılır" dersi verdi dün akşam adeta. topu eveleyip gevelemeden dikine oynadılar ve kibrinden oturup ancelotti takımlarını hiç izlemediği alenen belli olan terim'i maymuna çevirdiler. madrid'in sisteminde en önemli parça xabi alonso, yani topu geriden kurabilecek bir general. dün akşam sahada olmuş olsaydı, rahatlıkla 7'ye 8'e giderdi maç. modric'in saha içi görüşünün alonso'dan aşağı kalır yanı yok ama oyunun defansif tarafında ve takıma liderlik etmede onun çok gerisinde.
galatasaray ise hiçbirşey oynamıyor. her yönden sınıfta kaldılar dün akşam. hücum organizasyonu adına yaptıkları tek şey topu selçuk-sneijder ikilisiyle buluşturup melo-drogba-burak üçlüsüne ortalamaktı, yani bildiğin doldur-boşalt oynadılar. saha yerleşimleri rezaletti, ne alan ne adam markajı uygulayabildiler. dany-chedjou ikilisi timing ve soğukkanlılık konusunda rezalet durumdalar ki merkez defans oyuncuları için en önemli şeyler bunlar. terim tüm yıldız oyuncuları bir arada oynatma sevdasına takımı baltalıyor, umarım bu sevdasından dönmez bir süre daha.
hem terim hem de gs, kibirlerine yenildiler dün akşam. yabancı sınırı 2 sene evvelden belliyken inatla planlamanı ona göre yapmazsan, transfere harcayabilecek milyonların varken bu parayı chedjou gibi bruma gibi ne vereceği garanti olmayan adamlara yatırırsan, takımında türk rotasyonu sıfırken ellerindekini sağa sola gönderirsen sonuçlarına katlanırsın. düştükleri duruma hiç üzülmüyorum, türk takımı diye demogoji yapanlar bok yesinler. hak yerini buldu.
maçtan evvel kendine misyon olarak avrupa takımlarını yenmeyi edinen, maçtan sonra her nasılsa en büyük hedefleri birden beşiktaş'ı yenmek oluveren taraftarlara sahip takım.
(bkz: galatasaray)
(bkz: galatasaray)
en büyük ayarı farkında olmadan maçtan sonra fatih terim'den yemiş sözde taraftar kitlesidir.
kulak verelim mr. ego'ya bakalım ne demiş;
"ben (vurgula: seyirci)mden özür diliyorum, oyuncular bize lazım"
dikkat edelim taraftar değil, (vurgula: seyirci). bitime 20 dk. kala sahayı terk eden insan gürühu da başka şey olamaz zaten.
kulak verelim mr. ego'ya bakalım ne demiş;
"ben (vurgula: seyirci)mden özür diliyorum, oyuncular bize lazım"
dikkat edelim taraftar değil, (vurgula: seyirci). bitime 20 dk. kala sahayı terk eden insan gürühu da başka şey olamaz zaten.
yaklaşık 3 yıldır her türlüsüne maruz kaldığım diyaloglar bütünü.
kaç defadır yazıp yazıp siliyorum, böyle ufaktan politik dokungaçları olan sistem-toplum eleştirili uzun bir entry yazmayı düşünüyordum ama an itibariyle değmeyeceğine karar verdim ve vazgeçtim. daha evvel söylendiği gibi en iyisi siklememektir efenim. fabrikadan çıkmışçasına ortak zevkleri, beğenileri olan insancıklar garipsese nolur, ötekileştirse nolur? e daha milenyum başında memoli terk ortalarda jöleli uzun saçlarla dolaşıp da rüzgar etkisini kaybedince anında berber yolları arayan sen değil miydin? bak bugün de 3 numara saç, kirli sakal ve tiki gözlüğüyle kombine yapıyorsun, çünkü trend. hay sokayım trende.
kendi tercihlerini yapamıyorsan, kişisel zevklere ve beğenilere sahip değilsen, ideal ve ilkelerin yoksa ne diye boşa oksijen tüketirsin be hıyar? dimi?
kaç defadır yazıp yazıp siliyorum, böyle ufaktan politik dokungaçları olan sistem-toplum eleştirili uzun bir entry yazmayı düşünüyordum ama an itibariyle değmeyeceğine karar verdim ve vazgeçtim. daha evvel söylendiği gibi en iyisi siklememektir efenim. fabrikadan çıkmışçasına ortak zevkleri, beğenileri olan insancıklar garipsese nolur, ötekileştirse nolur? e daha milenyum başında memoli terk ortalarda jöleli uzun saçlarla dolaşıp da rüzgar etkisini kaybedince anında berber yolları arayan sen değil miydin? bak bugün de 3 numara saç, kirli sakal ve tiki gözlüğüyle kombine yapıyorsun, çünkü trend. hay sokayım trende.
kendi tercihlerini yapamıyorsan, kişisel zevklere ve beğenilere sahip değilsen, ideal ve ilkelerin yoksa ne diye boşa oksijen tüketirsin be hıyar? dimi?
yavuz çetin'in canına kıyacağını bağıra çağıra dosta düşmana haber ettiği albümdür. o ilk albümündeki yaşama sevinci ve buram buram romantizm kokan şarkılar yerini depresif ve karamsar sözlere bırakmıştır bu albümde. yine albümdeki cherokee parçası harika bir sistem eleştirisi olmasının yanında şahane bir müzikal kaliteye sahiptir.
rüyamda tomas sivok'un kırmızı kart gördüğü karşılaşma. hatta yanımda bulunan abime "bak moruk gördün mü yine yaptılar yapacaklarını gs maçı öncesinde" diyordum. ama rahat olmakta fayda var, zira maçlarla ilgili gördüğüm rüyaların genelde %90'ı yanlış çıkmakta.
polemik çıkarma amacıyla açılmış başlığa konu olmuş paralel evren gerçekleridir.
(bkz: ölü taklidi yapın beyler)
(bkz: ölü taklidi yapın beyler)
suni gündem sayfasının gerçekleştirdiği amacına uygun eylem.
sosyal medyanın etkin bir "medya" türü olduğu günümüzde, bu kadar çok takipçisi olan bir sayfanın bu tarz bir paylaşımda bulunması rastlantısal değildir. resime değil resmi çizene odaklanmak gerekiyor bazen. ülkenin bu denli kutuplaşmasında sosyal medyanın yadsınamayacak bir payı var, unutulmamalı bu. bir tarafı artı, diğer tarafı eksi olacak şekilde zıt kutuplara ayırdığımızda bakalım nasıl kalıplaşmış insan modeli çıkacak ortaya:
+: hükumet ve yandaşlarının deyimiyle laikçi, ateist, kemalist, dinsiz, chpli, atatürkçü, gezici, anarşist, hatta satanist vs.
-: şakirt, yobaz, akpli, göt kılı, fetoşçu vs.
asıl problem bu aslında. çift kutuplu bir millet yaratılmaya çalışılıyor ve bir insanın hem dinine bağlı biri olup hem de gezi olaylarına destek veremeyeceği mesajı alttan alta veriliyor. benzeri tam tersi bir örnek olarak da verilebilir tabi. biz bölücüleri dağda, bayırda çakma operasyonlarla vururken esas bölücülerin kim olduğunu görmüyoruz. millet olarak hiç bu kadar çok bölünmelerin olduğu bir hükumet dönemi yaşamamışken, bu hükumeti savunmak en büyük vatan hainliğidir. birkaç sene evveline kadar hatırlayın, sözde alevi açılımıyla insanları alevi-sünni şeklinde kutuplaştırma gibi bir niyetleri de vardı ve kısmen başarılı da olmuştu. her yönden bölmeye devam ediyorlar, edecekler de şüphesiz. biraz gözleri açmakta fayda var artık.
sosyal medyanın etkin bir "medya" türü olduğu günümüzde, bu kadar çok takipçisi olan bir sayfanın bu tarz bir paylaşımda bulunması rastlantısal değildir. resime değil resmi çizene odaklanmak gerekiyor bazen. ülkenin bu denli kutuplaşmasında sosyal medyanın yadsınamayacak bir payı var, unutulmamalı bu. bir tarafı artı, diğer tarafı eksi olacak şekilde zıt kutuplara ayırdığımızda bakalım nasıl kalıplaşmış insan modeli çıkacak ortaya:
+: hükumet ve yandaşlarının deyimiyle laikçi, ateist, kemalist, dinsiz, chpli, atatürkçü, gezici, anarşist, hatta satanist vs.
-: şakirt, yobaz, akpli, göt kılı, fetoşçu vs.
asıl problem bu aslında. çift kutuplu bir millet yaratılmaya çalışılıyor ve bir insanın hem dinine bağlı biri olup hem de gezi olaylarına destek veremeyeceği mesajı alttan alta veriliyor. benzeri tam tersi bir örnek olarak da verilebilir tabi. biz bölücüleri dağda, bayırda çakma operasyonlarla vururken esas bölücülerin kim olduğunu görmüyoruz. millet olarak hiç bu kadar çok bölünmelerin olduğu bir hükumet dönemi yaşamamışken, bu hükumeti savunmak en büyük vatan hainliğidir. birkaç sene evveline kadar hatırlayın, sözde alevi açılımıyla insanları alevi-sünni şeklinde kutuplaştırma gibi bir niyetleri de vardı ve kısmen başarılı da olmuştu. her yönden bölmeye devam ediyorlar, edecekler de şüphesiz. biraz gözleri açmakta fayda var artık.
ne yazık ki ister istemez vuku bulmuş, vuku buldurulmuş olay.
gezi olaylarında, meydanlara giren her forma kalabalıkları içten içe böldü maalesef. insanların tuttuğu takımlar da birer kimliktir sonuçta, aynı din gibi, ırk gibi. o kalabalıklarda açılan bdp bayraklarıyla çarşı flamalarının kimlik belirtme yönünden hiçbir farkı yoktu açıkçası. keşke insanlar bir bütünün eşit parçaları olmayı başarabilselerdi, keşke herkes normal bir vatandaşmış gibi, reklam veya popülizm peşinde koşmadan katılabileseydi kalabalıklara, katılabilseydi ki orospu çocuğu yandaş medya da olayları üstüne yıkmak için çarşı'yı hedef gösteremeseydi. üstelik çarşı gösterilen hedeflerden yalnızca biri, süreci hatırlayın kalabalıkların ne satanistliği kalmıştı, ne ateistliği. ve basın elinde malzeme olmamasına rağmen manşetlere taşıyabilmişti bunları, işte oradaki yer alan her türlü bayrağın, formanın, atkının medyaya ne kadar büyük bir malzeme olduğunu varın siz hesaplayın.
evet çarşı yandaş medya tarafından bizzat hedef gösteriliyor şu an. bizzat iktidarın isteğiyle. istek şu, olayların eksenini kaydırmak. çünkü bunu "bir grup laikçi-anaşist"in çıkardığı olay diye yediremezlerse o mal halk kitlesine (yüzdesini siz tahmin edin), hiç de işlerine gelmeyecek şeyler yaşayacaklar badem bıyıklar. işte bu yüzden oynanıyor bugün tribünün üzerine, daha da oynayacaklar elbet. sayılarının azlığına aldanmayıp her türlü tahriği yapıp, sonra polisin kucağına atıverecekler kendilerini. bu daha hiçbirşey değil. o yüzden çok hassas olmak gerekiyor, yoksa kabak her zaman ki gibi yine bizim başımızda patlayacak.
gezi olaylarında, meydanlara giren her forma kalabalıkları içten içe böldü maalesef. insanların tuttuğu takımlar da birer kimliktir sonuçta, aynı din gibi, ırk gibi. o kalabalıklarda açılan bdp bayraklarıyla çarşı flamalarının kimlik belirtme yönünden hiçbir farkı yoktu açıkçası. keşke insanlar bir bütünün eşit parçaları olmayı başarabilselerdi, keşke herkes normal bir vatandaşmış gibi, reklam veya popülizm peşinde koşmadan katılabileseydi kalabalıklara, katılabilseydi ki orospu çocuğu yandaş medya da olayları üstüne yıkmak için çarşı'yı hedef gösteremeseydi. üstelik çarşı gösterilen hedeflerden yalnızca biri, süreci hatırlayın kalabalıkların ne satanistliği kalmıştı, ne ateistliği. ve basın elinde malzeme olmamasına rağmen manşetlere taşıyabilmişti bunları, işte oradaki yer alan her türlü bayrağın, formanın, atkının medyaya ne kadar büyük bir malzeme olduğunu varın siz hesaplayın.
evet çarşı yandaş medya tarafından bizzat hedef gösteriliyor şu an. bizzat iktidarın isteğiyle. istek şu, olayların eksenini kaydırmak. çünkü bunu "bir grup laikçi-anaşist"in çıkardığı olay diye yediremezlerse o mal halk kitlesine (yüzdesini siz tahmin edin), hiç de işlerine gelmeyecek şeyler yaşayacaklar badem bıyıklar. işte bu yüzden oynanıyor bugün tribünün üzerine, daha da oynayacaklar elbet. sayılarının azlığına aldanmayıp her türlü tahriği yapıp, sonra polisin kucağına atıverecekler kendilerini. bu daha hiçbirşey değil. o yüzden çok hassas olmak gerekiyor, yoksa kabak her zaman ki gibi yine bizim başımızda patlayacak.
bir syphon filter karakteri.
seri boyunca yalnızca birinci oyunda görülmesine rağmen bir black baton üyesi olmasıyla önem taşır. logan'ın the agency için çalıştığı dönemde thomas markinson'un alt yöneticiliğini yapmaktaydı kendisi. pharcom expo center'da geçen altıncı bölümde kendisiyle karşılaşılır, derhâl kafadan indirilip üzerinden alınan card key'le yola devam edilir. evet.
seri boyunca yalnızca birinci oyunda görülmesine rağmen bir black baton üyesi olmasıyla önem taşır. logan'ın the agency için çalıştığı dönemde thomas markinson'un alt yöneticiliğini yapmaktaydı kendisi. pharcom expo center'da geçen altıncı bölümde kendisiyle karşılaşılır, derhâl kafadan indirilip üzerinden alınan card key'le yola devam edilir. evet.
oldukça önemli bir syphon filter 2 karakteri.
birinci oyunun sonunda the agency başkanı thomas markinson öldürülünce, kurumun koltuğuna bu arkadaş konuvermiştir. onun döneminde the agency oldukça derin bir yapılanmaya gitmiş, virüsün data-disklerini ele geçirmek ve virüsü biyolojik bir silah hâline getirmek için logan ve lian ikilisiyle kıyasıya bir mücadeleye girmiştir. logan'ın en güvendiği isimlerden biri olan jason chance'i ayartmasıyla bilinir. son nefesini boyun eğerek vermiştir.
birinci oyunun sonunda the agency başkanı thomas markinson öldürülünce, kurumun koltuğuna bu arkadaş konuvermiştir. onun döneminde the agency oldukça derin bir yapılanmaya gitmiş, virüsün data-disklerini ele geçirmek ve virüsü biyolojik bir silah hâline getirmek için logan ve lian ikilisiyle kıyasıya bir mücadeleye girmiştir. logan'ın en güvendiği isimlerden biri olan jason chance'i ayartmasıyla bilinir. son nefesini boyun eğerek vermiştir.
tek görüldüğü oyun syphon filter 1 olmasına rağmen, serinin tarihinde önemli bir yere sahip olan karakter.
efenim şöyle ki, bu zat gabriel logan'ın the agency için çalıştığı zamanlar kuruluşun başkanlığı yapmaktaydı. lian xing'in rhoemer tarafından kaçırılmasıyla başlayan olaylar zincirinin sonu markinson'un son bölümde füze üssünde görülmesiyle son buluyor, gabe'in kafasında ampul daha yeni yeni yanıyordu. anlaşılacağı üzere kendisi de bir black baton üyesiydi ve lian'a virüs bulaştırılmasından tutun da, oyuna konu olan ve gabe'in uğruna tüm o mucize çatışmaları atlattığı herşeyden kendisi sorumluydu. gabe ve markinson arasında geçen kısa bir diyalogun ardından arkadan beliren erich rhoemer tarafından öldürülmüştür.
gabe ve lian da bu olaydan sonra biraz da gabe'in yakın arkadaşı teresa lipan'ın yardımıyla kendilerini the agency pençelerinden kurtarmaya başarmışlar ve ikinci oyun itibariyle kuruluşla büyük bir savaşa girmişlerdir.
efenim şöyle ki, bu zat gabriel logan'ın the agency için çalıştığı zamanlar kuruluşun başkanlığı yapmaktaydı. lian xing'in rhoemer tarafından kaçırılmasıyla başlayan olaylar zincirinin sonu markinson'un son bölümde füze üssünde görülmesiyle son buluyor, gabe'in kafasında ampul daha yeni yeni yanıyordu. anlaşılacağı üzere kendisi de bir black baton üyesiydi ve lian'a virüs bulaştırılmasından tutun da, oyuna konu olan ve gabe'in uğruna tüm o mucize çatışmaları atlattığı herşeyden kendisi sorumluydu. gabe ve markinson arasında geçen kısa bir diyalogun ardından arkadan beliren erich rhoemer tarafından öldürülmüştür.
gabe ve lian da bu olaydan sonra biraz da gabe'in yakın arkadaşı teresa lipan'ın yardımıyla kendilerini the agency pençelerinden kurtarmaya başarmışlar ve ikinci oyun itibariyle kuruluşla büyük bir savaşa girmişlerdir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?