deniztarafindakikale

sanırım antrenman havasında geçmiş maç. tebrikler potanın kartalları. umarım tüm eleştirilerimiz haksız çıkar ve play-off'larda utandırırsınız bizi.

satılmış/yandaş medyamız molotof atma görüntüleri diyerek servis ettiği, tahminen 12-13 yaşlarında bir çocuğun elinden çıkma görüntüler aşağıdadır.

http://www.internethaber.com/iste-dilanin-molotof-atma-goruntuleri-529780h.htm

sayın valimiz kendisini örgüt üyesi yada marjinal grup üyesi olarak adletmiş, olabilir. peki pkklılara "onlarda anne kuzusu" diyen hükümetin sevgi pıtırcığı devlet görevlileri nerede ?

bir zamanlar içlerinde bulunduğum -fikir ayrılıkları neticesinde yollarımız ayrıldı- beşiktaş taraftar grubu.

100. yıl dahil olmak üzere, yıllar süren gerçek bir efsanenin tam adıdır.

http://sphotos-f.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-ash4/405494_10150476334739527_275291931_n.jpg

kapalı'ya en yakın durduğum ilk maç 1991-1992 sezonu Beşiktaş - Sarıyer maçıdır. eski açık kapalı tarafındaydım ve zaten şampiyonluğu garantileyen takımımızın sıkıcı ve bitse de gitsek modunda oynadığı maçtan çok efsane beşiktaş kapalısı'nı izlemiştim. ilk yarı boyunca sürekli "ali gol, metin gol, haydi bastır kral feyyaz sende koy. ne fener, ne cimbom, bu sene de beşiktaşım şampiyon"u söylemişlerdi.

hayranlıkla izlemiştim. ve o gün "bir gün ben de orada olacağım" diye yemin etmiştim. meşhur iki direk arası kaybolalı beri "efsane beşiktaş kapalısı" da mumla aranır oldu. bazı maçlarda "efsane beşiktaş kapalısı"nı andırsa da tribün performansları o günler asla geri gelmeyecek.

her güzel şey gibi o da bitti maalesef.

zaman zaman çok komik sahnelerinin olduğu ve beni iyi güldüren film. özellikle protesto sahnesi görülmeye değerdi, ayrıca sarhoş halleri de pek güzel oynamış muhtar [ybkz]swh[/ybkz]

pascal kadar samimi ve sıcak bulmadığım kaptanımız. sakat olduğu bir maçta fotoğraf çekilmek istedik kızımla böyle "yine mi ya" gibisinden bi hava sezdim, kucağımda kızım olmasa "kalsın kardeşim, istemez" diyecektim yani o derece.

http://sphotos-d.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-prn1/58822_10151141872229527_694605142_n.jpg

drobnjak'ın tv'ye çıkmak için yanıma oturduğu maç. [ybkz]swh[/ybkz]

http://www.youtube.com/watch?v=2vQD4ABYYlA

0:13:24

çok seviyordum pascal'ı ama hasbihal ettikten sonra anladım ki az bile seviyormuşum. ne candan, ne sıcak bir adam bu yahu. kızımla fotoğrafını çekmek istedim, elimdeki kamerayı aldı tanımadığı birine uzattı ve benimle birlikte kızımı yanına çekti. "hep beraber baba" dedi. nasıl can bir adam. bir kez maça sokmuştum pascal'ı inönü'de ( hasan kabze'nin iki golüyle yıkıldığımız cincon maçı ). gerçekten değişik, tanınması gereken bir adam.

http://sphotos-e.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-prn1/525585_10151116085049527_557963172_n.jpg

hayatımda yaşadığım en güzel şampiyonluktu sanırım. [ybkz]swh[/ybkz] maç bitmiş kızım ve kayınçomla birlikte saha içindeydik. pops, ersin ve mehmet'le fotoğraf çekildik.

( şampiyonluk fotoğrafı. [ybkz]swh[/ybkz] en üstte ben, kayınçom ve kızım popsla resim peşindeyiz )
http://sphotos-e.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-ash3/581954_10150916762679527_283419369_n.jpg


http://sphotos-f.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-snc7/580054_3960555128104_573464181_n.jpg

http://sphotos-b.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-ash3/598873_3960548767945_420880933_n.jpg

şampiyonluk karelerine girdik, hatta kızım en son lig tv'nin jimmy jip'iyle karşılıklı oynaştı. [ybkz]swh[/ybkz] kamera sağa sola oynatıyor kızım da başını sağa sola sallıyor öne arkaya eğilip kalkıyorlar falan harikaydı. kızım içinde eminim efsane bir gün oldu ve ömrü boyunca unutmayacak. şanslı kızım benim. [ybkz]swh[/ybkz] doğduğunda 2 kupa birden aldık sonra basketbolda tarih yazdık.

metin ali feyyaz 1,5 milyar tl'ye imza atarken, "3 milyar tl'ye bonservisi alır gelirim" diyen ama o para kendisine reva görülmeyen kara boğa. belki de tarihin kırılma anıdır bu. çünkü beşiktaş o efsane kadroyla avrupa'da kupa alamadıysa bunun başlıca nedeni bir türlü alınamayan kaliteli yabancılardı. 3 kaliteli yabancıyla ilk avrupa kupasını biz getirebilirdik.

büyük eziyettir ! geçen her yıl daha da artar bu eziyet. geçmişini siktiğiminin patronları anlasa haftada 1 gün tatil yapanla 2 gün tatil yapanın performans farklarını belki birşeyler değişecek. sosyal hayat sıfıra düşüyor yıllar geçtikçe. bekarken yada çocuksuzken anlamıyorsun ama misal ben pazar günü dinleneyim mi, çocuğumla mı ilgileneyim yoksa ailece gezmeye mi gideyim bilemiyorum.

ha bunda bir başka etken de tabii ki kapitalizm ! hiç bir zaman yetinmemeyi vurgulayan kapitalizm normal kazancının 10 mislini de kazansan daha çok kazanmayı emreder.

kim yarattıysa bu olguyu onun da gelmişini geçmişini sikiyim.

#264869 100.yılın hatırına bunun hesabı sorulmadı. o zamanlar se. faktörü vardı futbol takımı ve tribün arasında. onun da etkisiyle haddi bildirilmemişti. hatta o da yetmezmiş gibi sanırım kocaeli maçında ( 100.yıl inönüdeki ilk maç ) kapalı olarak "söz ver bize sergen" diyerek tribüne çağırılmıştır.

benim için kredili sistem olarak okuduğum lisedeki edebiyat dersi.

1998'de koşa koşa gittiğim, acemi birliğinin 3 yada 4. haftası askerlik biter mi diye değil, dağıtım iznine gidebilirmiyim diyerek endişelendiğim, nihayetinde 23 ağustos 1999 günü bitirdiğim vatani görev. aslında şimdi düşününce vatani görevden ziyade yaşam kursu gibi bir şey askerlik. çok şey öğreniyorsun, en başında sabretmeyi ve katlanmayı.

son derece gereksiz ve samimiyetsiz eylemdir bana göre. x maçı öncesi git baklava ikram et, tesadüfi olarak tüm takım kötü diye rakibe 3-0 yenil sonra da dövmeye ya da sövmeye git. gerek yok böyle şeylere. taraftar taraftarlığını, futbolcu futbolculuğu bilsin kafi.

1-bako 2-recep 3-kadir 4-gökhan 5-ulvi 6-şenol 7-feyyaz 8-rıza 9-şifo 10-ali 11-metin

bedava transferin her zaman tarafındayım. kaldı ki bahsettiğimiz oyuncu istikrar abidesi. olursa inşallah, hayırlı olur diye düşünüyorum.

(vurgula: yosma) ismine sahip olmak.

nazarımda asla affedilmemesi gereken durumdur ! taraftarın futbolcuya belli oranda tepki göstermesine tarafım ancak küfür/hakaret olmamalı. inceden bir şiddet bile olabilir ama küfür/hakaret olmaz be sözlük. zira delikanlı adam konuşmaz, yapar.

yakın zamanda hatırladıklarım ise şunlardır.

-erman güraçar 'ın başkent'te taraftarımıza kafa atması

-ibrahim üzülmez in bir trabzon maçında tribüne dönerek el kol hareketi yapması

( her iki olayda da abilerimizin ( o zaman ki ) desteğiyle tesislere gidip hadlerini bildirecektik ancak o zaman ki menejer futbolcularla konuşup, basın toplantısı ile camiadan özür dilettirmişti. )

not : taraftara kapalı tesisler geldiğinden beri iki sene üst üste başarılı bir takım göremedik. sanki fulya kalsaydı şuan başka olurduk. futbolcu taraftarın nefesini ensesinde hissetmezse olmuyor sanki.

tam bir anadolu takımı futbolcusuydu lakin artık anadolu takımında da oynayamaz. zira kontra üzerine kurulu anadolu takımımız da kalmadı bildiğim kadarıyla.