benim adaylarım 3 tane..
birincisi albatros... kişiliği, mantıklılığı ve sözlükteki sürekliliği, yaptığı yorumlar ve uslubu ile ilk adayım.
ikincisi ise seda1903 tam bir beşiktaş aşığı kişilik.
evet neden neden ki ? bence kadınlarda başkan olabilir.
üçüncüsü ise dingoç... bende dingoçculardanım...
[ybkz]swh[/ybkz]
turu geçemesek bile ki buna hiç ihtimal vermek istemiyorum, tottenham maçında olduğu gibi adımızın yyine ürüyeceği karşılaşma olacaktır. yeterki TV yetkilileri sesimizi kısmasın .
her önüne gelenin başkan adayı olabildiği beşiktaşımda, sözlük yazarları olarak kendi istediğimiz yazarı başkan olarak belirlemek üzere oluşturulan başlıktır.
herkes adaylık için isim belirlesin bakalım.. sözlükten bakalım hangi yazarı başkan yapacağız.
[ybkz]swh[/ybkz]
herkes adaylık için isim belirlesin bakalım.. sözlükten bakalım hangi yazarı başkan yapacağız.
[ybkz]swh[/ybkz]
daha iyisi yazılana kadar en iyisi budur dedirtendir.
dünya daha bir yalnız ... Atilla ilhan'sız.
1. şimdi sen olsan...
ilk sonbahar yağmuruyla oturduk hayli dertleştik
ben camın önündeydim o arkasındaydı
sen izmir taraflarında uzakça bir yerdeydin
dünden bugüne çektiklerin eksilmedi dedi yağmur bana
eksilmeyecek dedi bugünden yarına
bir hiçliğin koynunda istifham gibi büyüyeceksin
sual sorduğun herşey senden sual soracak
bitirdim sandığın vakit başladığını göreceksın
yağmurun altında insanlar biçimsizdiler
şimdi sen olsan ortalık şenlenecekti
sanki birdenbire ışıklar yanacaktı
oysa ben içimdeki kandili söndürecektim
2. gözlerimi kapasam
gözlerimi kapasam
akşam
bir karanlığın dibinden gözlerin ağzıma bakıyorlar
ellerimi yüzümü yıldızlarla yıkayorum
saçların boynuma sarılıyorlar
gözlerimi kapasam
sen boylu boyunca yanıbaşımdasın
dişlerinin arasında bembeyaz bir nilüfer
alevleri bile öpebilirmiş gibi
güçlü ve gururlu ağzın
beni öptüğün zaman erkek seni öptüğüm zaman kadın
yanıbaşımdasın
gözlerimi kapasam
senin için bir mısra tasarlasam
bir renk düşünsem
başımı senin dizine koyduğumu uyuduğumu düşünsem
çocuğunmuşum gibi saçlarımı okşadığını
kocanmışım gibi yakama çiçek taktığını
bir yağmur şehrin bütün seslerini öldürse
sen ve ben günün yirmi dört saatını öldürsek
boğazlasak
ellerin göğsüme girse avuçlayıp kalbimi koparsa
sımsıcak ben senin kanına girsem
kalbine kurulup otursam
gözlerimi kapasam
rüzgârın kapıları derhal açılacak
dağbaşlarının temkinli sessizliğiyle sonsuzluğu dinleyeceğiz
kendimizi inkâr edeceğiz
hele inkârımızı büsbütün inkâr edeceğiz
bütün münkirler günde beş vakit bizi inkâr edecekler
bir kibrit aydınlığında çatılmış kaşlarını göreceğim
jiletle çizilmiş gibi keskin
ince
içimde kanlı bir ihtilâl kopacak
dudakların bir akşam üstü dudaklarıma değince
kadehim kırılacak
münkirlere müminlere küfredeceğim
3. iki elin kızıl kanda
sökülüp
salkım salkım leylekler gelirse ilkbahar olur
kül mavinin yanına kirli sarı gelirse
sonbahar
sen benim yanıma gelirsen
kıyamet olur
bir damla gözyaşı okyanus boşluklarını doldurur
senin gözyaşların beş kıtayı eritirler
hünerli ellerin yeni bir dünya yaratırlar
gözlerimden milyonlarca yıldız çoğaltırsın
milyonlarca defa bakabilmem için
geceleri sana bir saniyede
parmaklarımdan istifhamlar çoğaltırsın
her ağacın dalına bir istifham asarsın
ölüme mahkûm eder beni asarsın
ben tutar seni asarım
karanlıkta kalmış çocuklara döneriz
artık ben diye bir şey kalmamıştır
sen diye bir şey yoktur
hiç gelmemişe döneriz
korkarız
gözlerine baktığım zaman
sonsuzluğu görebilmeliyim
parmaklarım dudaklarında dolaşırken
sonsuzluğa dokunmalı
konuştuğun zaman
sonsuzluğun sesini dinlemeliyim
bir istifham gibi eğilip
seni bir istifham gibi öpmeliyim
elimden ne gelirse yapmalıyım
bir tevrat bir incil bırakmalıyım
beni bir dağ başına koymalılar
başıma bir dağ koymalılar
anama avradıma sövmeliler
sen duymalısın
iki elin kızıl kanda olsa
gelmelisin
4. sen olmadığın vakit
sen olmadığın vakit büyük yalnızlığım var
dalgaların kendilerini taştan taşa vurmaları
sonbahar yıldızlarının sessiz sedasız çırpınmaları
ve büyük yalnızlığım var
biliyorsun hani o
rüzgârın gözüne karanlık bir yelken gibi açtığım
içimsıra vahşi bir kadın gibi taşıdığım yalnızlığım
sen olmadığın vakit o denizde
şarabım tuzlu bir lezzet kazanıyor
avuçlarımda bir ateş yanıyor
bir çift insan gözü
hırsızı iti uğursuzu
köpek gözü toz ve toprak
bir kadeh quantro bir kadeh rom bir kadeh yağmur
avuçlarımda ve çırılçıplak
sen olmadığın vakit ben de olmuyorum
o denizde gördüğüm sen
benim için bir şarkı söyleyecektin
hazırdın gitarını bir çocuk gibi dizlerine yatırdın
kanada'lı üç tayfa tezgâhın içine girdiler
karanlık kıllı kollarıyla şarkının içine girdiler
kavga çıktı birbirinin çenesini kırdılar
o denizde gördüğüm sen
benim için bir şarkı söyleyecektin
ağlayacaktın
görecektim
sıradan bir şarkı söyleyecektin
kanada'lı tayfalar kahrolup öleceklerdi
ben de ölecektim
5. değil mi ki...
şehrin üstünde tozlu bir ay silkinmektedir
mevsim yaz olmuş sonbahar olmuş ne umurum
değil mi ki o büyük istifham üzerindeyiz
birbirimizi seviyoruz ve sevgimizden şüphe ediyoruz.
dünya daha bir yalnız ... Atilla ilhan'sız.
1. şimdi sen olsan...
ilk sonbahar yağmuruyla oturduk hayli dertleştik
ben camın önündeydim o arkasındaydı
sen izmir taraflarında uzakça bir yerdeydin
dünden bugüne çektiklerin eksilmedi dedi yağmur bana
eksilmeyecek dedi bugünden yarına
bir hiçliğin koynunda istifham gibi büyüyeceksin
sual sorduğun herşey senden sual soracak
bitirdim sandığın vakit başladığını göreceksın
yağmurun altında insanlar biçimsizdiler
şimdi sen olsan ortalık şenlenecekti
sanki birdenbire ışıklar yanacaktı
oysa ben içimdeki kandili söndürecektim
2. gözlerimi kapasam
gözlerimi kapasam
akşam
bir karanlığın dibinden gözlerin ağzıma bakıyorlar
ellerimi yüzümü yıldızlarla yıkayorum
saçların boynuma sarılıyorlar
gözlerimi kapasam
sen boylu boyunca yanıbaşımdasın
dişlerinin arasında bembeyaz bir nilüfer
alevleri bile öpebilirmiş gibi
güçlü ve gururlu ağzın
beni öptüğün zaman erkek seni öptüğüm zaman kadın
yanıbaşımdasın
gözlerimi kapasam
senin için bir mısra tasarlasam
bir renk düşünsem
başımı senin dizine koyduğumu uyuduğumu düşünsem
çocuğunmuşum gibi saçlarımı okşadığını
kocanmışım gibi yakama çiçek taktığını
bir yağmur şehrin bütün seslerini öldürse
sen ve ben günün yirmi dört saatını öldürsek
boğazlasak
ellerin göğsüme girse avuçlayıp kalbimi koparsa
sımsıcak ben senin kanına girsem
kalbine kurulup otursam
gözlerimi kapasam
rüzgârın kapıları derhal açılacak
dağbaşlarının temkinli sessizliğiyle sonsuzluğu dinleyeceğiz
kendimizi inkâr edeceğiz
hele inkârımızı büsbütün inkâr edeceğiz
bütün münkirler günde beş vakit bizi inkâr edecekler
bir kibrit aydınlığında çatılmış kaşlarını göreceğim
jiletle çizilmiş gibi keskin
ince
içimde kanlı bir ihtilâl kopacak
dudakların bir akşam üstü dudaklarıma değince
kadehim kırılacak
münkirlere müminlere küfredeceğim
3. iki elin kızıl kanda
sökülüp
salkım salkım leylekler gelirse ilkbahar olur
kül mavinin yanına kirli sarı gelirse
sonbahar
sen benim yanıma gelirsen
kıyamet olur
bir damla gözyaşı okyanus boşluklarını doldurur
senin gözyaşların beş kıtayı eritirler
hünerli ellerin yeni bir dünya yaratırlar
gözlerimden milyonlarca yıldız çoğaltırsın
milyonlarca defa bakabilmem için
geceleri sana bir saniyede
parmaklarımdan istifhamlar çoğaltırsın
her ağacın dalına bir istifham asarsın
ölüme mahkûm eder beni asarsın
ben tutar seni asarım
karanlıkta kalmış çocuklara döneriz
artık ben diye bir şey kalmamıştır
sen diye bir şey yoktur
hiç gelmemişe döneriz
korkarız
gözlerine baktığım zaman
sonsuzluğu görebilmeliyim
parmaklarım dudaklarında dolaşırken
sonsuzluğa dokunmalı
konuştuğun zaman
sonsuzluğun sesini dinlemeliyim
bir istifham gibi eğilip
seni bir istifham gibi öpmeliyim
elimden ne gelirse yapmalıyım
bir tevrat bir incil bırakmalıyım
beni bir dağ başına koymalılar
başıma bir dağ koymalılar
anama avradıma sövmeliler
sen duymalısın
iki elin kızıl kanda olsa
gelmelisin
4. sen olmadığın vakit
sen olmadığın vakit büyük yalnızlığım var
dalgaların kendilerini taştan taşa vurmaları
sonbahar yıldızlarının sessiz sedasız çırpınmaları
ve büyük yalnızlığım var
biliyorsun hani o
rüzgârın gözüne karanlık bir yelken gibi açtığım
içimsıra vahşi bir kadın gibi taşıdığım yalnızlığım
sen olmadığın vakit o denizde
şarabım tuzlu bir lezzet kazanıyor
avuçlarımda bir ateş yanıyor
bir çift insan gözü
hırsızı iti uğursuzu
köpek gözü toz ve toprak
bir kadeh quantro bir kadeh rom bir kadeh yağmur
avuçlarımda ve çırılçıplak
sen olmadığın vakit ben de olmuyorum
o denizde gördüğüm sen
benim için bir şarkı söyleyecektin
hazırdın gitarını bir çocuk gibi dizlerine yatırdın
kanada'lı üç tayfa tezgâhın içine girdiler
karanlık kıllı kollarıyla şarkının içine girdiler
kavga çıktı birbirinin çenesini kırdılar
o denizde gördüğüm sen
benim için bir şarkı söyleyecektin
ağlayacaktın
görecektim
sıradan bir şarkı söyleyecektin
kanada'lı tayfalar kahrolup öleceklerdi
ben de ölecektim
5. değil mi ki...
şehrin üstünde tozlu bir ay silkinmektedir
mevsim yaz olmuş sonbahar olmuş ne umurum
değil mi ki o büyük istifham üzerindeyiz
birbirimizi seviyoruz ve sevgimizden şüphe ediyoruz.
morio gomez in gecesi olmustur.
vatanseverlik duygusuna sahip hiçbir vatandaşın ülkesinden nefret etmesine ilişkin bir varsayımdan kesinlikle söz edemeyeceği gerçeğidir.
vatanseverlik bu ülkenin havasını solumaktır. bu ülkenin denizine bakabilmektir. dağlarında gezebilmektir. ağacını sevmektir, yeşilini korumaktır.
vatanseverlik toprağında gözü olanlara karşı koyabilmektir.
ve unutulmamalıdır ki " keser döner sap döner gün gelir gelir hesap döner" siz siz olun nefret etmeyin..
üstadın dediği gibi.. ."verme dünyaları alsanda bu cennet vatanı"
[ybkz]swh[/ybkz] [ybkz]swh[/ybkz]
vatanseverlik bu ülkenin havasını solumaktır. bu ülkenin denizine bakabilmektir. dağlarında gezebilmektir. ağacını sevmektir, yeşilini korumaktır.
vatanseverlik toprağında gözü olanlara karşı koyabilmektir.
ve unutulmamalıdır ki " keser döner sap döner gün gelir gelir hesap döner" siz siz olun nefret etmeyin..
üstadın dediği gibi.. ."verme dünyaları alsanda bu cennet vatanı"
[ybkz]swh[/ybkz] [ybkz]swh[/ybkz]
çok dertli bir türkücüdür
Clark Gable nin bakışlarına sahip olmak demektir.
lugata ali desideronun kıza klark çekmesi olarak girmiştir. bir nevi kızı süzmek, mahsun kırmızıgülvarimsi bakabilmek yeteneğidir.
[ybkz]swh[/ybkz]
lugata ali desideronun kıza klark çekmesi olarak girmiştir. bir nevi kızı süzmek, mahsun kırmızıgülvarimsi bakabilmek yeteneğidir.
[ybkz]swh[/ybkz]
her duyduğumda beni şenlendiren şarkıdır.
Grup vitamin eseridir. [ybkz]swh[/ybkz]
ercan saatçi adlı zat-ı muhteremin türkçe sözlü hafif müziğe olan katkılarından biridir.
ne gülerim ne de kızarım... ne de arkasından ağlarım
ne gülerim ne de kızarım... ne de arkasından ağlarım
2003 sezonunda 20 milyon borcu vardı bu klubun vay anasını dedirtmiştir. [ybkz]swh[/ybkz] [ybkz]swh[/ybkz] ... [ybkz]swh[/ybkz]
öldürmek istediginiz kisiye gidin araba ile carpin... cezasi yok.
küstüm oynamıyorum tarzı bir açıklama yapmıştır.. tamam olayın dışındayız içini tam bilemeyiz ama, sen aday ol seçil, o şu kadar oyum var diyenlerin yüzünü o zaman görürsün... aklı selim adam dedik sana... sevdik seni.. şimdi bu oldu mu
fernandes hala bizde ise 17 milyonluk adamimiz var demektir.. bu bence cok guzel bir zenginliktir.. oyuncu gitmek istemezse satilmasi cok mantiksiz.
vatanını milletini seven adam gibi adamdır. bir çelişki var ya... söyleyemiyorum
anlaşılır gibi değiliz
tek bedende kaç kişiyiz ...bittikten sonra tekrardan dinleten şarkı.
tek bedende kaç kişiyiz ...bittikten sonra tekrardan dinleten şarkı.
denetim
2-0 mı ? bence hayal olmayacak dedigim mactir.
gelde boboyu arama şimdi.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?