besiktaskli

uzun uzun zamanlardan sonra nihayet şairler parkında adı görünen yazardır.

özlettin başkan, nerelerdesin öyle...

başından sonuna kadar bütün sözlerini üzerime alındığım şarkısıdır candan erçetin' in...

sormayın,
neden bu huysuzluğum...

kramponlarının sıradan olmadığını, hatta abartayım türkiye' den selena ya da sihirli anne betüş' ten destek aldığını düşündüğüm futbolcu.

o nasıl bir güçtür topa vuran ve nasıl bir vücut dengesidir gücü tek noktada toplayan. hayranlıkla izliyoruz kendisini...

ikinci yarının yarısında izlerken uyuyakaldığım , skorunu da daha yeni öğrendiğim maç.

yazık oldu ama, o saate kadar oldukça iyiydi barca...

türk takımlarından biri oynadığı takımlarla maç yapacağı esnada kadrolar açıklanırken her defasında "acaba kadroda mı?" diye meraklanmama sebep olan ve skor/sonuç tahminime doğrudan etki eden isim.

almanya milli takımında da keyifle izliyoruz kendisini...

en çok istenilendir.
lakin her defasında renklide değil doğrudan fenerlilerin denk gelmesi sebebiyle uzun süredir kimseye evet dedirtmeyen istektir.

he çok mu dorğu bir tutum? değil belki de. ama gönül öyle istiyor. yapacak bir şey yok...

özlediğim olaydır.

ayağım topa değmeyeli o kadar uzun zaman oldu ki futbol maçı yapmayı özledim resmen.

ahanda tam böyledir.

a:ablam
ma:misafir anne
mk:misafir kız

komşumuzla birlikte pizza yapımına girişen ev ahalisinin evde kırmızı biber olmadığını farketmesiyle misafir kızımızı evlerine yollayarak biber isterler. ve sonra şunlar yaşanır:

mk: [ybkz]swh[/ybkz] biberler nerede?
a: dolapta
mk:hangi dolapta?
ma:tövbe tövbeeee, hangi dolapta olacak gardolabında.
a:gardolabında annenin lacivert eteğinin arkasında.
mk:baktım oraya yok orada.

ve mk eve gelir, gardolabında biber falan yok der. gerçekten baktın mı sorusuna ise, "eveeeeet" cevabı gelir.
bütün ev ahalisi iptal...

beyaz formayı giymem üzerine "ama teyze olamaz, benim o formadan yok kiiiii" diye çığlıklar atıp forma isteyen, kendisine forma alınması için bir derdimvar bin dermana değişmem asla bestesinin ezberlenmesi artı getirilendir.

öyle bedava forma yok, alın teri olmalı. yaşına falan aldırmadan besteyi ezberlesin, yeni sezon formayı kapsın.[ybkz]swh[/ybkz]

sezen aksu' nun en iyi şarkılardan bir tanesidir.
son zamanlarda gökhan türkmen yorumuyla yeniden radyolarda en sık duyulan şarkıdır aynı zamanda...

... ve alıp götürendir.
... ve çoğunlukla geri getirmeyendir...

mesajlarına bir kez daha bakması gereken yazar. [ybkz]swh[/ybkz]

belediyesine yapılan operasyonda iki ismini polise kaptıran ilçe.

burnumun dibinde neler olmuş yav. hiç de haberim yok.

sözlük yazarları hakkında bazı bilinmeyenleri açığa çıkaracak itiraflardır.

şahsen artık primus inter pares ve forzanarchy den tırsıyorum. hayır hayır sorun onlarda değil, ilahi bir güç sebebiyle böyle bir düşünceye kapıldım. yoksa ikisi de dünya iyisi insanlar.

evet evet, yine aynı bakınız;

(bkz: sorun sende değil bende )

yazmak istediğiniz bir şeyi yazmak için sürekli olarak back space veya tuşu kullanmanız sonuçlarını doğuran eylemdir.

bir türlü doğruyu yazamazsınız ya da en azından bir kerede doğruyu yazamazsınız. sırf bu yüzden yazmaktan bile vazgeçtiğiniz anlar olur. işte bunun adıdır klavye sürçmesi. aynı zamanda bu aralar peşimi bir türlü bırakmayandır. suçu hep kullandığım klavyeye attım ama evdeki pc, işteki pc, komşudaki pc derken hepsinde de hatalı yazıyorsam sanırım sorun bende...

(bkz: sorun sende değil bende )

(bkz: rüştü rençber )

her ne kadar şu anda beşiktaş' ın kalecisi olsa da gençlik yıllarında beşiktaş' ın son anda almaktan vazgeçmesi sonucu fenerbahçe' ye gittiğini bir röportajı esnasında bizzat kendisinin söylediği ayrı bir gerçektir.

her şarkısı ayrı ama şu şarkısıyla gönlümde ayrı bir taht kurmuş rock müzik gruplarındandır. iyi de iş yapıyorlar bu çocuklar. ben seviyorum onları dinlemeyi...

Yalnızlıktan unutuldu benim adım,
Siz üzülmeyin ben alışığım.
Kedim bile uğramazken evime,
çift kişilik yatak benim neyime?

Dört işlemden ibaret,
Parmak hesabıyla bütün hayatım.
Eksildikçe saatler ömrümden artıyor,
Gelecek telaşım.

Anlattıkça bölmüşüm umutlarımı
duvarlara çarpa çarpa

Uyandım
Saat üç, dört, beş
bana hiç fark etmez
Ne zaman çalınsa kalbim
Derler ki bir arkadaşa bakıpta çıkacaktık

Kalan umutlarımdan birini seçip
Hepsini hepsini hep kaybettim
şimdi kendimden geri ne kaldı ne kaldı
kimseler duymadı sadece duvarlar ağladı

Düşün düşün hep bir sonraki adımı,
Bu yüzden unuttum ben yaşamayı.
Peşin peşin söyledim lafımı,
Acımadan kannattılar yaralarımı.

Dört işlemden ibaret,
Parmak hesabıyla bütün hayatım.
Eksildikçe saatler ömrümden artıyor,
Gelecek telaşım.

Anlattıkça bölmüşüm umutlarımı
duvarlara çarpa çarpa

Uyandım
Saat üç, dört, beş
bana hiç fark etmez
ne zaman çalınsa kalbim
derler ki bir arkadaşa bakıpta çıkacaktık

kalan umutlarımdan birini seçip
hepsini hepsini hep kaybettim
şimdi kendimden geri
ne kaldı ne kaldı
kimseler duymadı sadece duvarlar ağladı

Saat üç, dört, beş
bana hiç fark etmez
ne zaman çalınsa kalbim
derler ki bir arkadaşa bakıpta çıkacaktık

kalan umutlarımdan birini seçip
hepsini hepsini hep kaybettim
şimdi kendimden geri
ah ne kaldı ne kaldı
kimseler duymadı sadece duvarlar ağladı

Uyandım
Saat üç, saat dört, saat beş
bana hiç fark etmez
ne zaman çalınsa kalbim
derler ki bir arkadaşa bakıpta çıkacaktık
kalan umutlarımdan birini seçip
hepsini hepsini hep kaybettim
şimdi kendimden geri
ne kaldı ne kaldı
kimseler duymadı sadece duvarlar ağladı..

kuzenimin adının necmi olmasından, memleketimizden ötürü etnik kökenimizin kürt olmasından, kendisinin beşiktaş futbol okulunda hocalık yapmasından ve bu başlığın kartal sözlükte açılışını gördükten sonra bir an kendisinin sözlüğe iştirak ettiğini düşünmeme neden olan kişi.

hiç alakası yokmuş oysa ki.

her cümlesi değil, her kelimesiyle beni benden alan sıla yorumuyla dinlemesi daha bir keyifli olan muhteşem şarkı...

3 temmuz 2011 şike soruşturması için yapılacak ilk mahkemenin kasım ayında olduğunu duyduktan sonra [ybkz]swh[/ybkz] tayfur hocamın serbest kalacağına olan inancımla birlikte, görevinin başına geldiği andan itibaren takımı kanatlandıracağına olan inancımın birleşmesinden ötürü hiç de umutsuz olmadığım, bu pembe bir hayalse pembe hayalini kurduğum ihtimaldir.

bugüne dek hiçbir zaman beşiktaş' a olan inancını kaybetmemiş biri olarak;
- ki buna 8-0 lık liverpool maçında bir gol atma düşüncesi ile kiev den yenen 4 golün ardından turun gittiğine inanmamak düşüncesi de dahil-
bu sene de şampiyonluğun en büyük adayıdır beşiktaş. birkaç haftaya silkineceklerini ve kendilerine yakışan futbolu oynayacaklarına dair en ufak bir şüphem yok bu futbolcularadan yana. onlara lazım gelen biraz ruh, bu ruhu da inönüde 4 gün içinde oynayacakları 2 maçla bulacaklarına yürekten inanıyorum. ben gidemeyeceğim bu maçlara, çok istememe rağmen elimde olmayan sebeplerden ötürü gidemeyeceğim ama gidebilecek olanlar varsa en az birine, mümkünse ikisine gidip avazı çıktığı kadar bağırsın "hep kolkola, bir gün değil her gün beşiktaş!" diye. göreceksiniz, bu takım sizin inancınızla, bizim inancımızla toparlanacaktır.

(bkz: haydi kalk ayağa )

(vurgula: aşk acıyı sever) sözüne fazlasıyla kapılmış mazoşist felsefeyi benimsemiş düşüncelerin zihninden geçendir.

beşiktaş şampiyon olmasın, üzülen taraf olsun, ben onu daha çok seveyim, daha çok basayım bağrıma, kötü günler gördükçe daha da bağlanalım birbirimize, kenetlenelim düşüncesi... evet, zaman zaman hatta çoğu zaman böyle düşünüyorum, böyle hissediyorum ben.

öyle ya sözlük; (vurgula: sevinmek için sevmedik ki...)