takımlarının sayısız handikapla birlikte verdiği şampiyonluk yarışında gole ve dolayısıyla puana çok ihtiyacı olduğu bir maçta kendi takımına desteği bırakıp, bir gün önce haksızlığa uğramış başka bir takıma destek verecek kadar koca yürekli taraftar grubu.
o facianın yaşandığı maçta ise ev sahibi takımın taraftarı tarihe geçecek nitelikteki bu haksızlığa ve 7 kişi kalmış rakibe rağmen takımlarının son dakika içinde yaptığı 3-5 pasta oley çekmiş, sanki net bir skorla, ezici bir oyunla, rencide edici bir galibiyet almış gibi maç sonunda da üçlü çekmişlerdir.[ybkz]swh[/ybkz]
haysiyet, onur, şeref gibi insanı insan yapan öğeler sonradan kazanılmazlar. insan doğduğunda genlerinde bu değerler varsa tüm yaşantısını bu değerlerin kanatları altında sürecektir. gen haritasında "kancıklık"tan başka birşey olmayanlar ise söz konusu maçtaki gibi davranacaktır.
evinde oynadığı bir trabzonspor maçında rakip takımın penaltısını vermeyen hakeme "pozisyon penaltı, allah belanı versin" şeklinde tepki gösteren beşiktaş taraftarına selam olsun.
iyi ki beşiktaş'lıyım...
22 şubat 2016 beşiktaş gençlerbirliği maçında hakeme kırmızı kart göstermiş apaçimiz.
http://imgim.com/5022incic4425704.jpg
iyi güldürdü yalnız.
http://imgim.com/5022incic4425704.jpg
iyi güldürdü yalnız.
pilinin bittiği emareleri veren forvetimiz. yapma be kardeşim. daha çok maç var. dayan gözünü sevdiğim.
ne şut çekebilen, ne pas atabilen, ne çalım atabilen, ne top çalabilen, ne de ayakta durabilen beşiktaş'ın 10 numarası. evet 10 numarası. yazıyla "on" numarası amk. beşiktaş'ın 10 numarası...
maçın başlama düdüğünden itibaren zamana oynayan bir gençlerbirliği takımının olduğu maç.
her kale vuruşunu 35 ila 45 saniye arasında kullanan bir adet okul çocuğunun da kalecilik yaptığı maç.
https://www.youtube.com/watch?v=jE9Lljoc6iE&feature=youtu.be
yine bir gavatasaray kurtarma operasyonunun ilk piyonu olmuş düdüklü.
hakemlerimizin ne kadar kötü olduğunun adeta bir nişanı olan maç.
bunu galatasaray özelinde söylemiyorum. hakemlerimiz genel olarak çok kötüler. yaptıkları bir yanlışı başka bir yanlışla düzeltmeye çalışan bir grup hakemle karşı karşıyayız. hangi takım olduğu önemli değil. bugün galatasaray oldu, yarın biz oluruz, diğerinde fenerbahçe, trabzonspor veya başka bir takım.
ben bu durumu spor medyası ve spor adamlarının her maçtan sonra hakemleri ağzına dolamasına bağlıyorum. bu adamlar da insan. makine değil ki yağını, suyunu koyasın da maçları yönetsinler. yurtdışından teknik direktör, futbolcu, futbol direktörü vs. hepsi geliyor da madem yabancı hakem de gelsin. en azından durumları düzeltene kadar. aksi halde futbolumuz hiç iyi bir yöne doğru gitmiyor.
ya bunlardan birinin yaptığı çok kritik bir hatayla beşiktaş şampiyon olursa? ben kendi adıma konuşacak olursam istemem öyle şampiyonluğu. şampiyonluğu hak edip, bileğimizin hakkıyla kazanabiliyorsak benim için bir anlamı olur.
bu maçta trabzonspor lehine olan penaltıyı vermedi. sabri'nin rakibini alenen ittiği pozisyon. marco marin'di sanırım. yanlışsam düzeltin. sonrasında olmayan, çok komik bir penaltı uydurdu kafasından. ee ne oldu? galatasaray'ın geriye düşmesiyle göstermesi gereken tepki için daha az süresi kaldı. kardeşim olanı versene sen?! sonrasında hakan balta'nın ceza sahasında elle oynamasına penaltı vermedi. özer hurmacı'nın atılması yanlıştı. trabzonspor'un bir atağında top taca çıktı. siyahi oyuncu topu alıp devam etti. yan hakemle pozisyonun arası 1 metre bile yoktu. galatasaray'ın penaltısında faul yok. cavanda topa dokunuyor. umut'la alakası bile yok. umut da artık kendini bırakıyor mu diyeyim, dengesini mi kaybetti diyeyim bilemedim. bana göre pozisyonun yorumu bu.
önceden kasıt arıyordum ancak kasıt falan yok arkadaşlar. ben şu maçtan sonra ikna oldum. bu ülkede ehil olmayan kişiler hep en üst kademelerde. bu adamların çapı bu kadar. yetenekleri bu. adamları almışlar "maç yönet" demişler. e güzel para alıyorlar. göreceli olarak şöhretleri de var. spor basınında sürekli göz önündeler. insanın hoşuna gider böyle şeyler. ancak adaleti sağlayamadıktan sonra futbolun içinden anarşizmi atamazsın ki. ben iddia ediyorum, bu akşam o maçı ben yönetseydim mevcut hakemden daha az hata yapardım. maçın son dakikalarında da kontrolü kaybetmezdim.
düzenleme: futbolcunun ismini düzelttim.
bunu galatasaray özelinde söylemiyorum. hakemlerimiz genel olarak çok kötüler. yaptıkları bir yanlışı başka bir yanlışla düzeltmeye çalışan bir grup hakemle karşı karşıyayız. hangi takım olduğu önemli değil. bugün galatasaray oldu, yarın biz oluruz, diğerinde fenerbahçe, trabzonspor veya başka bir takım.
ben bu durumu spor medyası ve spor adamlarının her maçtan sonra hakemleri ağzına dolamasına bağlıyorum. bu adamlar da insan. makine değil ki yağını, suyunu koyasın da maçları yönetsinler. yurtdışından teknik direktör, futbolcu, futbol direktörü vs. hepsi geliyor da madem yabancı hakem de gelsin. en azından durumları düzeltene kadar. aksi halde futbolumuz hiç iyi bir yöne doğru gitmiyor.
ya bunlardan birinin yaptığı çok kritik bir hatayla beşiktaş şampiyon olursa? ben kendi adıma konuşacak olursam istemem öyle şampiyonluğu. şampiyonluğu hak edip, bileğimizin hakkıyla kazanabiliyorsak benim için bir anlamı olur.
bu maçta trabzonspor lehine olan penaltıyı vermedi. sabri'nin rakibini alenen ittiği pozisyon. marco marin'di sanırım. yanlışsam düzeltin. sonrasında olmayan, çok komik bir penaltı uydurdu kafasından. ee ne oldu? galatasaray'ın geriye düşmesiyle göstermesi gereken tepki için daha az süresi kaldı. kardeşim olanı versene sen?! sonrasında hakan balta'nın ceza sahasında elle oynamasına penaltı vermedi. özer hurmacı'nın atılması yanlıştı. trabzonspor'un bir atağında top taca çıktı. siyahi oyuncu topu alıp devam etti. yan hakemle pozisyonun arası 1 metre bile yoktu. galatasaray'ın penaltısında faul yok. cavanda topa dokunuyor. umut'la alakası bile yok. umut da artık kendini bırakıyor mu diyeyim, dengesini mi kaybetti diyeyim bilemedim. bana göre pozisyonun yorumu bu.
önceden kasıt arıyordum ancak kasıt falan yok arkadaşlar. ben şu maçtan sonra ikna oldum. bu ülkede ehil olmayan kişiler hep en üst kademelerde. bu adamların çapı bu kadar. yetenekleri bu. adamları almışlar "maç yönet" demişler. e güzel para alıyorlar. göreceli olarak şöhretleri de var. spor basınında sürekli göz önündeler. insanın hoşuna gider böyle şeyler. ancak adaleti sağlayamadıktan sonra futbolun içinden anarşizmi atamazsın ki. ben iddia ediyorum, bu akşam o maçı ben yönetseydim mevcut hakemden daha az hata yapardım. maçın son dakikalarında da kontrolü kaybetmezdim.
düzenleme: futbolcunun ismini düzelttim.
yayını yedek kulübesinden yapılan maç. lan sadece ilk yarısını izleyeyim dedim hayata küstüm.
kesinlikle azami ciddiyetle çıkıp adeta koparıp almamız gereken maç. fenerbahçe'nin 2 puan kaybetmesiyle şampiyon falan olmadık. ciddiyeti elden bırakmamak lazım. hele hele şampiyonluk çığlıkları atmak için ne kadar erken olduğunu söylemeye gerek bile yok. taraftarlar olarak sağa sola sataşmayı bırakıp ayağımıza kadar gelen bu fırsatı kullanmak için takımımıza destek olmalıyız. bu maçı kazanıp ardından derbiden puan çıkarabilirsek işleri bayağı lehimize çevirmiş olacağız. ama ayaklar yere. lütfen! bu çok önemli!
0-0 biten maç.
şimdi 22 şubat 2016 beşiktaş gençlerbirliği maçının önemi 2 kat arttı. 5 puanlık maç sana.
şimdi 22 şubat 2016 beşiktaş gençlerbirliği maçının önemi 2 kat arttı. 5 puanlık maç sana.
deplasman taraftarının maça gitmesinin güvenlik nedeniyle yasaklanmasını eleştiren fenerbahçe yönetiminin ev sahibi takımın tribünlerinin tamamen kapatılması ile ilgili hiç bir açıklama yapmadığı maç.
hani passolig denen zırva gelince tribün kapatılmayacak, şahıslara bir sonraki maça gelmeme cezası verilecekti? kendi lehinize olunca ses seda yok, ama ucu size dokunan bir şey olunca rörörö...
beşiktaşlı kardeşlerim, ağabeylerim, öyle aşağılık, öyle şerefsiz bir güruhla karşı karşıyayız ki, kulübün geçmişte yaptığı pisliklerden bağımsız olarak konuşuyorum, bu köpeklerle girdiğimiz şu şampiyonluk yarışı sürecinde galatasaray taraftarının değerini anladım. adamlar en azından birşeyler görmüş, geçirmişler. öyle ya da böyle son 20 yıldır yakaladıkları belli bir başarı çizgisi var. katılan olur katılmayan olur, belki de şu düşüncemden dolayı bana küfür edecekler de çıkar. saygı gösteririm. ancak bu nüfus kağıdının doğum yeri hanesinde kerhane yazanlardan yaka silktim ben.
başarı olsun da ne türlü olursa olsun zihniyeti sadece futbolu değil tüm ülkeyi yaktı, kavurdu resmen. sorun federasyonda veya futbolun başka bir kademesinde değil maalesef. sorunun kökü bu ülkenin en başında, evet orada...
hani passolig denen zırva gelince tribün kapatılmayacak, şahıslara bir sonraki maça gelmeme cezası verilecekti? kendi lehinize olunca ses seda yok, ama ucu size dokunan bir şey olunca rörörö...
beşiktaşlı kardeşlerim, ağabeylerim, öyle aşağılık, öyle şerefsiz bir güruhla karşı karşıyayız ki, kulübün geçmişte yaptığı pisliklerden bağımsız olarak konuşuyorum, bu köpeklerle girdiğimiz şu şampiyonluk yarışı sürecinde galatasaray taraftarının değerini anladım. adamlar en azından birşeyler görmüş, geçirmişler. öyle ya da böyle son 20 yıldır yakaladıkları belli bir başarı çizgisi var. katılan olur katılmayan olur, belki de şu düşüncemden dolayı bana küfür edecekler de çıkar. saygı gösteririm. ancak bu nüfus kağıdının doğum yeri hanesinde kerhane yazanlardan yaka silktim ben.
başarı olsun da ne türlü olursa olsun zihniyeti sadece futbolu değil tüm ülkeyi yaktı, kavurdu resmen. sorun federasyonda veya futbolun başka bir kademesinde değil maalesef. sorunun kökü bu ülkenin en başında, evet orada...
inşası bitmeden bir takım taraftarımızın akıl hastanesine yatmasına neden olacağından korktuğum yeni stadımız.[ybkz]swh[/ybkz]
beşiktaş arena isimli forumda bu konu hakkında gayet aydınlatıcı bir açıklama yapılmış. orjinal yazıyı aynen paylaşıyorum. sanırım bundan sonra kafamızda bu tip soru işaretleri kalmayacaktır.
spoiler--
"merhaba,
öncelikle neden modellerde saydam çatı kullanıldı. model insan boyutuna göre küçük ve içine girilemeyeceği için modele bakan bir insan stadın tüm koltuk trübün ve saha yapısını dışardan görebilmesi için modelin tavanı saydam olarak yapıldı. hee stadın dışını anlayabilmen için neden ekstra bir tane de membran olan bir model yapılmadı orasını bilmiyorum.
şimdi çatının neden saydam olamayacağını anlatayım. saydam yapılan bir çatı güneş ışığının bir çoğunu içeri geçirir. içeri giren güneş ışını trübünlere sahaya yansıdıktan sonra tekrar tavanın alt kısmına çarpar ve büyük bir bölümü tekrar içeri girer. buna green house effect (sera etkisi) denir. bu kadar büyük bir yapı göz önüne alındığına güneşli havalarda istanbuldaki en sıcak nokta vodafone arena olur. ilkbahar sonu, yaz sonu, sonbahar başı hiçbir maç oynanamaz. bu stadın sadece futbol için kullanılmayacağı düşünülürse konser etkinlik vs. gibi bir çok organizasyonda (özellikle bunların yaz aylarında yapılacağı düşünülüyor) insanlar ölüm tehlikesiyle karşılaşır. gelelim kış aylarına. kış aylarında bu etki güneşli havalarda stadı daha fazla ısatıbilmesi mümkündür. ama stadın yaz aylarındaki ölümcül tehlike, stadın kalabalıklığı, kış aylarındaki güneşin bu sistemde aktifliği ve açısı hesaplandıktan sonra optimum bir geçirgenlik seviyesi elde edilir. şuanki geçrigenlik yüzdesi de odur. o yüzden stadın tavanı senin beklentilerinin altında insan sağlığı ve maksimum konfor düşünülerek yapılmıştır. hee dışı cam kaplama gök delen yok mu var. ama o binaların dış camı özel bir filmle kaplandıktan sonra ve iç hacmi vodafone arena kadar büyük olmadığı için klima çözümünü kullanabiliyorlar. klimasız olmaz mı bu iş? olur. daimler ag nin geliştirmiş olduğu magic sky control isimli, camın ışığı kırma etkisini ayarlayabilen, teknolojisi vodafone arena için en modern yegane çözüm olur. bu teknolojinin sadece sunroof denilen 0,35metre karelik cam fiyatı 2.600€ dur. o da tüm stadın tavanını düşünürsen 50 milyon€ gibi sadece cam maliyeti olur. buna ek olarak o camın ışığı kırması için içinde manyetik halde bulunan kristallerin kontrolünü sağlayan elektrik faturası 2. bir vodafone arena eder. bombeli olması da hoşuna gitmiyorsa o da üzerinde düşen yağmur suyunu maksimum düzeyde kazanıp depolayabilmek ve sonrasında da filtreleyip tekrar kullanabilmek için yine optümum açılarda hesaplanmıştır. demem o dur ki en uygun çatı şuanki çatıdır.
son olarak sütünlar niye asimetrik. mimaride absürd veya asimetrik objelerin bütünlüğü kendini dışarı estetik olarak verir. modern mimaride de bu yöntemler kullanılır. tamamiyle göz zevkidir. anlamak için bilgi sahibi olunması gerekir. o sütünlar oraya etraftaki tarihi dokuyu bozmaması için konulup üzeri de yine aynı sebeple mermer cinsi bir taşla kaplandı. ama aynı zamanda sene 2016 olduğu da göz önüne alınarak külfeki taşı seçimi ve asimetrik dizayn sayesinde tarihi dokuyla beraber modern detaylar da içerdi. bence stadın mimari olarak en başarılı yeridir o sütünlar.
benim kişisel fikrime göre koltuk dizaynın yarattığı estetik kayıp dışında eşi benzeri olmayan, şu an için tam olarak mükemmel bir stad yapılıyor. benim size tavsiyem fırsatınız varsa dediklerimi stadın orjinaline bakarak düşünmeniz olacaktır."
spoiler--
not: forumda paylaşılmış bu yazının özgün içeriğini bozmamak adına üzerinde imla kuralları da dahil hiç bir düzeltme yapmadım.
spoiler--
"merhaba,
öncelikle neden modellerde saydam çatı kullanıldı. model insan boyutuna göre küçük ve içine girilemeyeceği için modele bakan bir insan stadın tüm koltuk trübün ve saha yapısını dışardan görebilmesi için modelin tavanı saydam olarak yapıldı. hee stadın dışını anlayabilmen için neden ekstra bir tane de membran olan bir model yapılmadı orasını bilmiyorum.
şimdi çatının neden saydam olamayacağını anlatayım. saydam yapılan bir çatı güneş ışığının bir çoğunu içeri geçirir. içeri giren güneş ışını trübünlere sahaya yansıdıktan sonra tekrar tavanın alt kısmına çarpar ve büyük bir bölümü tekrar içeri girer. buna green house effect (sera etkisi) denir. bu kadar büyük bir yapı göz önüne alındığına güneşli havalarda istanbuldaki en sıcak nokta vodafone arena olur. ilkbahar sonu, yaz sonu, sonbahar başı hiçbir maç oynanamaz. bu stadın sadece futbol için kullanılmayacağı düşünülürse konser etkinlik vs. gibi bir çok organizasyonda (özellikle bunların yaz aylarında yapılacağı düşünülüyor) insanlar ölüm tehlikesiyle karşılaşır. gelelim kış aylarına. kış aylarında bu etki güneşli havalarda stadı daha fazla ısatıbilmesi mümkündür. ama stadın yaz aylarındaki ölümcül tehlike, stadın kalabalıklığı, kış aylarındaki güneşin bu sistemde aktifliği ve açısı hesaplandıktan sonra optimum bir geçirgenlik seviyesi elde edilir. şuanki geçrigenlik yüzdesi de odur. o yüzden stadın tavanı senin beklentilerinin altında insan sağlığı ve maksimum konfor düşünülerek yapılmıştır. hee dışı cam kaplama gök delen yok mu var. ama o binaların dış camı özel bir filmle kaplandıktan sonra ve iç hacmi vodafone arena kadar büyük olmadığı için klima çözümünü kullanabiliyorlar. klimasız olmaz mı bu iş? olur. daimler ag nin geliştirmiş olduğu magic sky control isimli, camın ışığı kırma etkisini ayarlayabilen, teknolojisi vodafone arena için en modern yegane çözüm olur. bu teknolojinin sadece sunroof denilen 0,35metre karelik cam fiyatı 2.600€ dur. o da tüm stadın tavanını düşünürsen 50 milyon€ gibi sadece cam maliyeti olur. buna ek olarak o camın ışığı kırması için içinde manyetik halde bulunan kristallerin kontrolünü sağlayan elektrik faturası 2. bir vodafone arena eder. bombeli olması da hoşuna gitmiyorsa o da üzerinde düşen yağmur suyunu maksimum düzeyde kazanıp depolayabilmek ve sonrasında da filtreleyip tekrar kullanabilmek için yine optümum açılarda hesaplanmıştır. demem o dur ki en uygun çatı şuanki çatıdır.
son olarak sütünlar niye asimetrik. mimaride absürd veya asimetrik objelerin bütünlüğü kendini dışarı estetik olarak verir. modern mimaride de bu yöntemler kullanılır. tamamiyle göz zevkidir. anlamak için bilgi sahibi olunması gerekir. o sütünlar oraya etraftaki tarihi dokuyu bozmaması için konulup üzeri de yine aynı sebeple mermer cinsi bir taşla kaplandı. ama aynı zamanda sene 2016 olduğu da göz önüne alınarak külfeki taşı seçimi ve asimetrik dizayn sayesinde tarihi dokuyla beraber modern detaylar da içerdi. bence stadın mimari olarak en başarılı yeridir o sütünlar.
benim kişisel fikrime göre koltuk dizaynın yarattığı estetik kayıp dışında eşi benzeri olmayan, şu an için tam olarak mükemmel bir stad yapılıyor. benim size tavsiyem fırsatınız varsa dediklerimi stadın orjinaline bakarak düşünmeniz olacaktır."
spoiler--
not: forumda paylaşılmış bu yazının özgün içeriğini bozmamak adına üzerinde imla kuralları da dahil hiç bir düzeltme yapmadım.
bahis şirketlerinin açtığı bazı bahis oranları şu şekilde olan maç;
fb 1 penaltı kullanır - 1.35
fb 2 penaltı kullanır - 1.10
fb 3 penaltı kullanır - 1.90
fb 4+ penaltı kullanır - 2.50
fb penaltı kullanmaz - 250.00
bursa 1 kırmızı kart görür - 1.40
bursa 2 kırmızı kart görür - 1.80
bursa 3+ kırmızı kart görür - 2.75
bursa kırmızı kart görmez - 250.00
not: yatırım tavsiyesi değildir.
fb 1 penaltı kullanır - 1.35
fb 2 penaltı kullanır - 1.10
fb 3 penaltı kullanır - 1.90
fb 4+ penaltı kullanır - 2.50
fb penaltı kullanmaz - 250.00
bursa 1 kırmızı kart görür - 1.40
bursa 2 kırmızı kart görür - 1.80
bursa 3+ kırmızı kart görür - 2.75
bursa kırmızı kart görmez - 250.00
not: yatırım tavsiyesi değildir.
gökten kemik yağdırıp yağdırmayacağını birlikte göreceğimiz açıklama.
geçen yıl başkanları beşiktaş maçı öncesi "galatasaray'ın şampiyon olmasını istiyorum" diyordu. şimdi de sikik futbolcularından bir tanesi kalkmış böyle bir açıklama yapıyor.
sülalenizin üstünden geçti değil mi beşiktaş...
geçen yıl başkanları beşiktaş maçı öncesi "galatasaray'ın şampiyon olmasını istiyorum" diyordu. şimdi de sikik futbolcularından bir tanesi kalkmış böyle bir açıklama yapıyor.
sülalenizin üstünden geçti değil mi beşiktaş...
ruh halimizi etkilemesine izin vermememiz gereken hakem. bu "hakem bizi doğrayacak matmazel" düşüncesinden taraftarlar olarak artık kurtulmamız lazım. sürekli negatif düşünüp olumsuzluğu resmen üzerimize çekiyoruz. evet geçmişte yaptığı kasıtlı ya da kasıtsız hatalar oldu ancak bunu sürekli dile getirerek takım üstünde de olumsuz bir etki yaratıyoruz.
hele bir bırakalım da maç oynansın. biz kendi işimize bakalım. kenetlenip kendi oyunumuzu oynadığımız sürece bu ligde yenemeyeceğimiz takım yok. bence hakemleri daha fazla konuşup da onları da negatif anlamda etkilememek gerek. bu kadar çok konuşunca adam da maça "hakkımda çok konuştular şimdi hata yaparsam etkilendiğimi düşünecekler" düşüncesiyle maça çıkıp bu sefer doğrayacağı yoksa bile doğramaya başlıyor bizi.
sağla solla uğraşmayı bırakıp takımımıza destek olalım. he bu serzenişte bulunanlar haksızlar mı? yerden göğe kadar haklılar hem de. ama elden birşey gelmez. dediğim gibi biz işimize bakalım.
hele bir bırakalım da maç oynansın. biz kendi işimize bakalım. kenetlenip kendi oyunumuzu oynadığımız sürece bu ligde yenemeyeceğimiz takım yok. bence hakemleri daha fazla konuşup da onları da negatif anlamda etkilememek gerek. bu kadar çok konuşunca adam da maça "hakkımda çok konuştular şimdi hata yaparsam etkilendiğimi düşünecekler" düşüncesiyle maça çıkıp bu sefer doğrayacağı yoksa bile doğramaya başlıyor bizi.
sağla solla uğraşmayı bırakıp takımımıza destek olalım. he bu serzenişte bulunanlar haksızlar mı? yerden göğe kadar haklılar hem de. ama elden birşey gelmez. dediğim gibi biz işimize bakalım.
diğer tüm beşiktaş eskileri gibi beşiktaşımız'a bilenen diğer bir beşiktaş eskisi.
lan milletin teknik direktör olmuş eksi oyuncuları "bunlara takımımı oynatmayayım, puan kaybetmelerine neden olmayayım da belki yeni sezonda beni takımın başına getirirler" diye düşünüp takımını yatırıyorlar, bizim eskiler ise "beşiktaş'a oynayabildiğim kadar iyi oynayayım, göz doldurayım, başarılı olduğumu göstereyim ki belki önümüzdeki sezon beni teknik direktör yaparlar" düşüncesiyle takımı bildiğin kaplan haline getiriyorlar.
hangisi doğru, hangisi yanlış bilemedim gitti. geçtiğimiz senelerde kupada samet aybaba eledi beşiktaş'ı. bu yıl mehmet özdilek ve rıza çalımbay'a toplamda 4 puan bıraktık. şimdi de kendisi dişlerini bilemekte. sonra da sosyal medyada "beşiktaş eskileri beşiktaş'a yatacaklar. ühühhüüü" diye ağlayan renklileri çekiyoruz. bir bakın bakalım kimin eski futbolcuları kime daha çok puan vermiş. mutlu topçu bize kaybettiği maçtan sonra kalp krizi geçiriyor sandım resmen.
he ben demiyorum ki teknik direktör olmuş eski oyuncularımız bize yatsınlar. ama sadece beşiktaş'a karşı takındıkları bu iddialı tavrı anlamakta zorluk çekiyorum.
lan milletin teknik direktör olmuş eksi oyuncuları "bunlara takımımı oynatmayayım, puan kaybetmelerine neden olmayayım da belki yeni sezonda beni takımın başına getirirler" diye düşünüp takımını yatırıyorlar, bizim eskiler ise "beşiktaş'a oynayabildiğim kadar iyi oynayayım, göz doldurayım, başarılı olduğumu göstereyim ki belki önümüzdeki sezon beni teknik direktör yaparlar" düşüncesiyle takımı bildiğin kaplan haline getiriyorlar.
hangisi doğru, hangisi yanlış bilemedim gitti. geçtiğimiz senelerde kupada samet aybaba eledi beşiktaş'ı. bu yıl mehmet özdilek ve rıza çalımbay'a toplamda 4 puan bıraktık. şimdi de kendisi dişlerini bilemekte. sonra da sosyal medyada "beşiktaş eskileri beşiktaş'a yatacaklar. ühühhüüü" diye ağlayan renklileri çekiyoruz. bir bakın bakalım kimin eski futbolcuları kime daha çok puan vermiş. mutlu topçu bize kaybettiği maçtan sonra kalp krizi geçiriyor sandım resmen.
he ben demiyorum ki teknik direktör olmuş eski oyuncularımız bize yatsınlar. ama sadece beşiktaş'a karşı takındıkları bu iddialı tavrı anlamakta zorluk çekiyorum.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?