önder özen'in yapmak zorunda kaldığını düşündüğüm açıklama. yani bunu tek adam zihniyetine bağlamak, özen'i hiç anlamamış olmak gibi geldi bana. adamın görev tanımı belli. yapması gerekenler, yapmayı vaat ettikleri, yapabildikleri ve yapamadıkları belli. ama göreve geldiğinden beri hep başarısızlıklar üzerinden kendisine ve slaven bilic'e saldırıldı. bahsettiği tüm adaletsizlikler, dayanamayıp gönderme yaptığı yönetimsel basiretsizlikler hep yok sayıldı ve bu iki adama saldırıldı. adam da en sonunda çıktı dedi ki:
'sportif direktörlük görevini yaparak türkiye'de bir ilki gerçekleştiriyorum. bunun bir kitabı yok, okulu yok. keşke olsa da okusam ama yok. hatalarım da oldu, bir kere olur ama ikincisi olmaz. temmuz ayında bir ara dağıldım. Bir transfer konusunda çok büyük sıkıntı yaşadım. Bu transfer Atiba’nın transferiydi. Bu transfer çok zorlu olduğu için birçok konu benim kontrolümden çıktı. Ben o ara dağıldım. Transfer istediğimiz gibi bitti, ama ben o sırada birçok şeyi kaçırdım ve hata yaptım. (vurgula: O dönem hayır demem gereken bazı transferlere hayır diyemedim). Tamamen bu transfer konusunda odaklandım.'
bu itirafı yaptıktan sonra, sorumluluğu üzerine almaması söz konusu olamazdı ki zaten. ha "tüm başarısızlıklar benim" çok büyük bir laf, evet. ama bir şeyi atlıyorsunuz; bu adamın laf geçirme tarzı da bu şekilde. yapılan adaletsizliklerden bahsederken "yöneticilerimiz de çok centilmen insanlar" diyerek, ne kadar etkisiz kaldıkları mesajını veren; ronaldinho'nun (vurgula: gerçek) bir yıldız olduğunu ve onun gibi insanlarla çalışmanın çok daha kolay olacağını söylerken manuel fernandes'e ayarı gönderen bir adamdan söz ediyoruz. bu sözünün alt metni de olsa olsa, erman kunter'in geçen sene "Oynanan her mactan sonra oyuncularimizi yargilamayalim. Uzerilerindeki baskiyi daha da arttiriyor. Siz onlari benimseyin, baskiyi biz kuralim." demesi gibi bir şeydir bence. adam, kendisini eleştirebileceğiniz her şeyi zaten kendi ağzıyla, açık yüreklilikle söyledi. başka şeyler aramaya gerek yok diye düşünüyorum.
edit: böyle diyerek slaven bilic'i koruma altına aldığından da bahsedecektim, onu da eklemiş olayım.
önder özen'in dün akşam katıldığı canlı yayında, 2013-2014 sezonunun ilk yarısında dinlenebildiği zamanları, fenerbahçe, galatasaray ve kasımpaşa ile kıyasladığı takımımız. tam anlayamadım o kısmı, evdekiler konuşuyordu o sırada ama diğer takımlar için 4, 6 gibi sayılar, beşiktaş için ise -12 (eksi oniki) dediğini duydum. maç takviminde de adil olunmasını isterken ne demek istediğinden bahsediyordu.
zeki önder özen'in, beşiktaş yönetimi başta olmak üzere, sessiz kalan herkese gönderme yaptığı ve inceden sitem ettiği sözü. izlemeyen arkadaşlar anlayamamış tabi, videosu düşünce izlesinler mutlaka. aylardır kimsenin söyleyemediklerinin kısa bir özetiydi bu dört kelime. öyle bir bağladı ki konuyu buraya, birkaç saniye sessizlik oldu. geveze güntekin, ne diyeceğini şaşırdı. sonra yine transfere falan çevirdi konuyu tabi. beylik laf falan değildi yani. "kaybedilen tüm puanların sorumlusu benim; kazanılan tüm maçların mükâfatı takımın" diyen bir adam var karşınızda. bilmeden konuşmanın lüzumu yok.
bir zeki önder özen sözü. efsane adayı.
--alıntı--
tolga'ya bakıyorum ve şunu görüyorum: tolga, süper lig'in kaptanı.
--alıntı-- [ybkz]swh[/ybkz]
tolga'ya bakıyorum ve şunu görüyorum: tolga, süper lig'in kaptanı.
--alıntı-- [ybkz]swh[/ybkz]
doğru değildir. zeki önder özen, kadro dışı kalma durumlarının devam edeceğini canlı yayında açıkladı az önce.
--alıntı--
Biz Beşiktaşlı oyuncularımızı şuna inandıramadık: 'Çıkın oynayın, adalet var. Kimse bizi engellemeye çalışmıyor.'
--alıntı--
Biz Beşiktaşlı oyuncularımızı şuna inandıramadık: 'Çıkın oynayın, adalet var. Kimse bizi engellemeye çalışmıyor.'
--alıntı--
zeki önder özen'in, 6 ocak 2014 tarihli "futbol aktüel özel" programında sorduğu önemli soru. 22 eylül 2013 beşiktaş galatasaray maçı'nda tribünlerin önüne dizilen, güvenlik görevlilerinin oturduğu plastik sandalyelerden 8 tanesinin boş olduğunu ve sahaya inenlerin de o boş alandan girdiğini anlattıktan sonra, bu soruyu sordu. işte sorulması gereken tek soru buydu, hiç gerek yoktu onca tartışmaya.
umarım herkes, şu an ntvspor'da söylediği her kelimeyi dikkatle dinliyordur. her kelimeyi. takip edeceğim, halen saçmalayan olursa buraya kelime kelime yazacağım hepsini.
hakkında doğru kararı vermeye götü yemeyenlerin, karar vermeyi sürekli ertelemesine sebep olan maç. maç demek de saçma ama neyse.
real madrid'in, zor da olsa kazanmayı başardığı maç. 68-75 sona erdi ve real madrid'in yenilmezlik serisi 27 maça çıktı.
son çeyreğine 54-54 eşitlikle girilen karşılaşma.
uleb eurocup 2013-2014 sezonu top 32 turunda cai zaragoza maçlarına çıkmamamız gerektiğini bizlere gösteren karşılaşma. [ybkz]swh[/ybkz] adamlar 26 maçtır yenilmeyen real madrid'e ecel terleri döktürüyor.
her durumda bir şekilde suçlu ilan edilen ve azarı yiyen kişiler için kullanılan deyim. 2013-2014 sezonunda ahmet kandemir için bu kişiler ryan broekhoff ve caner topaloğlu. genelde en son kızılacak kişiler oldukları halde, tek bir hataları nedeniyle kabak onların başına patlar ve her kenara geldiklerinde azar yerler. bir gün pota arkasından "gücün onlara mı yetiyor, bağırmasana la çocuklara!" diye isyan edeceğim ama, bakalım ne zaman.
edit: arkadaşım neyini ispitledin bunun, çok merak ettim?
edit: arkadaşım neyini ispitledin bunun, çok merak ettim?
alıntı--
iverson ve buckman formsuz bir dönemde. böyle olunca pota altından sayı üretmeden dış şutlarla maçı götürmek zor oluyor.
alıntı-- [ybkz]swh[/ybkz]
hahahah ya sanki bana, herkes formda olduğu zaman müthiş hücum setleri oynayıp, asist rekorları falan kırıyoruz. dış şutlarla maçı götürmek zor oluyormuş. kazandığı maçların neredeyse tamamını, chris lofton'ın yüzdeli üçlük atması sayesinde kazanan bir takımın hocası diyor bunu. bir maçta, çeyreğin son hücumu için lofton'ı oyuna sokan ve üçlük atsın diye köşe noktaya gönderen hoca diyor bunu. güldüm.
iverson ve buckman formsuz bir dönemde. böyle olunca pota altından sayı üretmeden dış şutlarla maçı götürmek zor oluyor.
alıntı-- [ybkz]swh[/ybkz]
hahahah ya sanki bana, herkes formda olduğu zaman müthiş hücum setleri oynayıp, asist rekorları falan kırıyoruz. dış şutlarla maçı götürmek zor oluyormuş. kazandığı maçların neredeyse tamamını, chris lofton'ın yüzdeli üçlük atması sayesinde kazanan bir takımın hocası diyor bunu. bir maçta, çeyreğin son hücumu için lofton'ı oyuna sokan ve üçlük atsın diye köşe noktaya gönderen hoca diyor bunu. güldüm.
ispanya basketbol birinci ligi 14. hafta karşılaşması. ilk yarı şu an tamamlandı ve real madrid 36-38 üstün durumda. sports tv'den canlı olarak izlenebilir.
https://twitter.com/metinfeyzioglu/status/419504230404481024
kime güvensek hayal kırıklığına uğradık be kardeşim.
kime güvensek hayal kırıklığına uğradık be kardeşim.
beko basketbol ligi 15. hafta karşılaşması. saat 16.00'da başlayacak. banvit'in ligde yalnızca bir mağlubiyeti var ve lider durumdalar. bizim durumumuz ortada. kazanma ihtimalimiz %1 falan. üst üste üçüncü mağlubiyetimizi alacağımız maç olacak yani, çok acayip mucizeler falan olmadığı takdirde.
anladığım kadarıyla, ahmet kandemir'in maç sonu açıklaması yapmadığı maç. resmî sitede yok. hımmm.
edit: yapmış.
edit: yapmış.
yayın hayatına döneceği haberinden bahsedenler kaynak gösterirse çok makbule geçeceğini düşündüğüm, efsane dizi.
(bkz: bize öyle bir bilgi gelmedi)
(bkz: bize öyle bir bilgi gelmedi)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?