klasik müşteri cümlesi.
x: merhabaa ben hedöhödöden arıyorum seyahat planlarınız hakkında herhangi bir gelişme var mıdır?
-: aa angela hanımcım merhabaa, bende tam sizi arayacaktım... şimdi şöyle ben eşimle görüştüm birkaç yer daha bakıyoruz
x:tabi nereyi isterseniz yardımcı olururum,
-: işte o haftaya netleşir
....
"yıllık izin 6 ay olsun yılda iki kere olsun" geyiğinin sebebidir, yorgunluktan çatlamak üzereyken "istemiyom ben çalışmak yaa" diye isyan etmek
bitmek bilmeyen yağmurların istanbul' u kuşattığı gün.
hem güneş hem yağmurun hakim olduğu istanbul' da bir yerlerde gökkuşağının göründüğü ancak bizin bunu göremeyecek kadar şanssız olduğumuz gün.
yeni gün yeni güzellikler umuyoruz kendisinden. ayrıca yaşasın maaş günü olumlamasına sebep tarih.
gözyaşlarına gaz sıkanlara nedesek azdır, ölüden, cenazeden, bilinci kapalı yatanlardan korkulduğu ülkede sana ihtiyaç var diren berkin dediğimiz çicek çocuk.
#292261 nolu entry' siyle yüzde gülümseme sebebi oluşturan yazar.
sigara içmeyen birisi için bir anlam ifade etmemektedir ancak kullanıcılarının yüzündeki o hazzın görmezden gelinmesi imkansız olan durum.
yeni bir heyecandır okumayı seven insan için.
18 Şubat 1945 tarihli nazım hikmet şiiridir.
* * *
Ben
senden önce ölmek isterim.
Gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mı zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu.
İyisi mi, beni yaktırırsın,
odanda ocağın üstüne korsun içinde bir kavanozun.
Kavanoz camdan olsun,
şeffaf, beyaz camdan olsun ki içinde beni görebilesin...
Fedakarlığımı anlıyorsun : vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan
senin yanında kalabilmek için.
Ve toz oluyorum
yaşıyorum yanında senin.
Sonra, sen de ölünce
kavanozuma gelirsin.
Ve orda beraber yaşarız
külümün içinde külün,
ta ki bir savruk gelin
yahut vefasız bir torun
bizi ordan atana kadar...
Ama biz
o zamana kadar
o kadar
karışacağız
ki birbirimize,
atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz yan yana düşecek.
Toprağa beraber dalacağız.
Ve bir gün yabani bir çiçek
bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse
sapında muhakkak
iki çiçek açacak :
biri sen
biri de ben.
Ben daha ölümü düşünmüyorum.
Ben daha bir çocuk doğuracağım.
Hayat taşıyor içimden.
Kaynıyor kanım.
Yaşayacağım, ama çok, pek çok,
ama sen de beraber.
Ama ölüm de korkutmuyor beni.
Yalnız pek sevimsiz buluyorum bizim cenaze şeklini.
Ben ölünceye kadar da
bu düzelir herhalde.
Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bu günlerde?
İçimden bir şey : belki diyor.
18 Şubat 1945
Piraye Nazım Hikmet
* * *
Ben
senden önce ölmek isterim.
Gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mı zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu.
İyisi mi, beni yaktırırsın,
odanda ocağın üstüne korsun içinde bir kavanozun.
Kavanoz camdan olsun,
şeffaf, beyaz camdan olsun ki içinde beni görebilesin...
Fedakarlığımı anlıyorsun : vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan
senin yanında kalabilmek için.
Ve toz oluyorum
yaşıyorum yanında senin.
Sonra, sen de ölünce
kavanozuma gelirsin.
Ve orda beraber yaşarız
külümün içinde külün,
ta ki bir savruk gelin
yahut vefasız bir torun
bizi ordan atana kadar...
Ama biz
o zamana kadar
o kadar
karışacağız
ki birbirimize,
atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz yan yana düşecek.
Toprağa beraber dalacağız.
Ve bir gün yabani bir çiçek
bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse
sapında muhakkak
iki çiçek açacak :
biri sen
biri de ben.
Ben daha ölümü düşünmüyorum.
Ben daha bir çocuk doğuracağım.
Hayat taşıyor içimden.
Kaynıyor kanım.
Yaşayacağım, ama çok, pek çok,
ama sen de beraber.
Ama ölüm de korkutmuyor beni.
Yalnız pek sevimsiz buluyorum bizim cenaze şeklini.
Ben ölünceye kadar da
bu düzelir herhalde.
Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bu günlerde?
İçimden bir şey : belki diyor.
18 Şubat 1945
Piraye Nazım Hikmet
taksim gezi parkı direnişi eylemleri sırasında tutuklanan ve mahkemeye çıktığında hakime sorduğu “Arama kararında dokuz örgüt var. Hangi örgüt üyesi olduğumuz belirtilmemiş. Örgütü siz mi seçiyorsunuz yoksa biz mi beğeniyoruz? sorusuyla gündeme oturan, LYS sınavına kelepçeyle girip psikoloji bölümünü kazanan ve hala ankara sincan 1 nolu f tipi kapalı cezaevi' nde tutuklu bulunan çiçek çocuk.
30' una gelmeden boşanmaları muhtemel olan 25 yaş altı insanları evlenmeye teşvik eden uygulama.
(bkz: azalarak bitsin)
konya' ya yolu düşen herkesin havzan' a uğrayıp yemesi gereken pidemsi.
1996 yapımı bir derviş zaim filmidir.
yaptıkları müziği "uzay yolu oryantal müziği" olarak tanımlayan 1996 yılında yapımı tamamlanan ve bir derviş zaim filmi olan tabutta rövaşata' nın müziklerini yaptıktan sonra kurulmuş olan ben bir martı olsam, bir sana bir de bana gibi şarkıların sahibi olan gruptur.
baba zula - ben bir martı olsam
yeni zelanda yerel dansıdır.
bütün birtane daha gelmesin diye dua edilen iş hayatında telefondan önemli iletişim yolu.
(bkz: ne diyo lan bu tatar ramazan) denilerek açılan önemsenmeyerek silinen mesaj tipidir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?