Hoca cemaate sorar;
hanımından korkanlar ayağa kalksın!
Herkes kalkar adamın biri oturur,
Hoca sorar;
sen hanımından korkmuyormusun diye?
Adamcağız derki ;
Hanımın ismini duyunca dizlerimin bağı çözüldü,
kalkamıyorum.
yaran fıkralar
Temel' e sormuşlar: Karadeniz'de neden soruya soruyla cevap verirler?
Temel: Nabacasın?
Temel: Nabacasın?
temel ile fadime evli. fadime bir akşam yemek yerken dayanamaz ve "temel, ben de diğer kadınlar gibi sevişmeden önce uyarılmak istiyorum." der. temel hiç birşey söylemez. ertesi sabah kahvaltısını bitiren temel "bağa bak fadime, ben şimdi çıkıyorum. akşama da seni sikicem. ondan sonra uyarmadı deme." der.
dünya polis teşkilatlanması örgütü bir gün alman, fransız ve türk polislerin katıldığı bir yarışma düzenler. buna göre ormana bir yaban tavşanı bırakılacak ve en organize, en çabuk şekilde tavşanı bulup görevlilere teslim edecek teşkilat büyük ödülün sahibi olacaktır. bütün hazırlıklar tamamlandığında yarışma başlar. fizik gücü yüksek disiplinli polizeiler ormana girerler, sağlı sollu koşuşturmacalar, değişik tuzaklarla birlikte yakalanması hayli zor olan yaban tavşanını 5 dakikaya yakın bir sürede görevlilere teslim ederler. sıra gelir fransızlara. kartezyen fransızlar, "ulan ben bir yaban tavşanı olsam nereye saklanırdım acaba?" diye düşünerek, arayarak yaban tavşanını bulurlar, böylece 3 dakikalık bir zaman dilimi içerisinde tavşanı görevlilere teslim ederler. türkler son yarışmacı olarak ormana dalarlar, bir curcuna olur ve ortalıktan kaybolurlar. yarım saat olur, bir saat olur, iki saat olur hiçbir haber alınamaz. yetkililer tam dağılmaya hazırlanıyorken, türk polisler çıkagelir, yanlarında kelepçelenmiş, ağzı burnu kan içinde bir boz ayı da onlara eşlik etmektedir. yetkililer sorar:
- hani kardeşim yaban tavşanı? onca saattir nerdeydiniz?
- (polis boz ayıya dönerek) konuş ulan!
- (boz ayı ağlayarak) ben bir küçük yaban tavşanıyım, ben bir küçük yaban tavşanıyım..
- hani kardeşim yaban tavşanı? onca saattir nerdeydiniz?
- (polis boz ayıya dönerek) konuş ulan!
- (boz ayı ağlayarak) ben bir küçük yaban tavşanıyım, ben bir küçük yaban tavşanıyım..
temel ile dursun her gün mendirekte balık tutarlarmış.. bir gün dursun, 'ula temel', demiş, 'haçan sen boyle paluk tutariken, pen senun eve sızsam, senin fadimeyla aşna-fişna edup, hamile piraksam, penden çocuğu olsa, senle pen ne olurduk?'
temel sakin, cevap vermiş: 'ödeşmiş olurduk...
temel sakin, cevap vermiş: 'ödeşmiş olurduk...
adamin kucuk oglu sorar;
babacigim, 'potansiyel' ile 'fiili' arasindaki fark nedir?
babasi; anlatayim' der.
sonra karisina doner ve sorar:
1 milyon dolar verseler robert redford'la yatar misin?
karisi:
tabii, sorulur mu? hayatta kacirmam!
bunun üzerine adam kizina 1 milyon dolar karsiliginda brad pitt ile yatip yatmayacagini sorar.
kizi:
vay be! tabii ki! hep hayalini kurdugum sey!
daha sonra adam buyuk ogluna donerek:
sen 1 milyon dolar için tom cruise ile yatar misin, diye sorar.
buyuk oglan:
evet! neden yatmayayim? dusunsene 1 milyon dolarla neler
yapilmaz! bir saniye beklemem!' der.
bunun üzerine babasi kucuk ogluna doner ve:
anladinmi oglum? 'potansiyel olarak' 3 milyon dolarin üzerinde
oturuyoruz,
ama 'fiili olarak' 2 orospu ve 1 ibneyle yasiyoruz...
babacigim, 'potansiyel' ile 'fiili' arasindaki fark nedir?
babasi; anlatayim' der.
sonra karisina doner ve sorar:
1 milyon dolar verseler robert redford'la yatar misin?
karisi:
tabii, sorulur mu? hayatta kacirmam!
bunun üzerine adam kizina 1 milyon dolar karsiliginda brad pitt ile yatip yatmayacagini sorar.
kizi:
vay be! tabii ki! hep hayalini kurdugum sey!
daha sonra adam buyuk ogluna donerek:
sen 1 milyon dolar için tom cruise ile yatar misin, diye sorar.
buyuk oglan:
evet! neden yatmayayim? dusunsene 1 milyon dolarla neler
yapilmaz! bir saniye beklemem!' der.
bunun üzerine babasi kucuk ogluna doner ve:
anladinmi oglum? 'potansiyel olarak' 3 milyon dolarin üzerinde
oturuyoruz,
ama 'fiili olarak' 2 orospu ve 1 ibneyle yasiyoruz...
dede sperm, bebek spermlere ne yapmalarını gerektiğini anlatmaktadır: "burdan çıkınca dümdüz gideceksiniz, sonu yokmuş gibi görünen koridorda hızla ilerlerken karşınıza büyük kırmızı bir duvar çıkacak, ona sarılın, iyi davranın ki içeri girmenize izin versin, zaten sadece birinizi içeri alacaktır.."
gün gelir, şartlar olgunlaşır, ve sonunda büyük yarış başlar.. en önde usain bolt adlı spermimiz gitmektedir, sonsuz koridoru geçer ve gerçekten karşısına büyük kırmızı duvar gelir..
dede spermin sözleri kulaklarında yankılanır.. "ona sarılın, iyi davranın!!""
hemen sarılır, sırnaşır: "merhaba! ben sperm, nasılsın?"
kırmızı duvar dile gelir: "merhaba! ben de bademcik.. "
gün gelir, şartlar olgunlaşır, ve sonunda büyük yarış başlar.. en önde usain bolt adlı spermimiz gitmektedir, sonsuz koridoru geçer ve gerçekten karşısına büyük kırmızı duvar gelir..
dede spermin sözleri kulaklarında yankılanır.. "ona sarılın, iyi davranın!!""
hemen sarılır, sırnaşır: "merhaba! ben sperm, nasılsın?"
kırmızı duvar dile gelir: "merhaba! ben de bademcik.. "
adamin biri bara girmis.. üç duble viski içtikten sonra barmene
-"ödeyecek param yok ama cebimde 25 santimlik bir piyanist var. sana istedigin herseyi çalabilir.."
-"hadi ordan sarhos" demis barmen. adam elini cebine atmis. çikarmis 25 santim boyunda bir piyanist. piyanosu da önünde..
barmen saskin bir vaziyette:
-"türk marsi"diyebilmis. bir döktürmüs 25 santimlik piyanist mozart'i.. beethoven..türk sanat müziği..her telden çalıyor..
-"bu nasil is" demis barmen saskinlik içinde..
-"hurdalikta bir lamba buldum bin yillik.. parlatmak için ovarken içinden bir cin çikti..
bin yasinda. çökmüs. kulaklari da zor duyuyor.." elini öbür cebine atmis bir eski lamba çikarmis. barmen'in önüne koymus.
-"ovala ve dilek dile" demis...
barmen ovalamis lambayi. hakikaten bir ihtiyar ayakta zor duran cin. bir eli kulaginda
sormuş barmen'e dileği nedir diye.
-"burada bu sigara dumani ve içki kokulari arasinda iki cigerim de perisan hale geldi.. bana iki yeni ciger" demis barmen..
hooop!.. barin basinda pos biyiklari kocaman sapkalari yesil kirmizi kiliklari ile iki yeniçeri.
-"ama ben yeniçeri degil yeni ciger istemistim" demis barmen..
-"ya ben 25 santimlik piyanist mi istedim sanmistin!.."
-"ödeyecek param yok ama cebimde 25 santimlik bir piyanist var. sana istedigin herseyi çalabilir.."
-"hadi ordan sarhos" demis barmen. adam elini cebine atmis. çikarmis 25 santim boyunda bir piyanist. piyanosu da önünde..
barmen saskin bir vaziyette:
-"türk marsi"diyebilmis. bir döktürmüs 25 santimlik piyanist mozart'i.. beethoven..türk sanat müziği..her telden çalıyor..
-"bu nasil is" demis barmen saskinlik içinde..
-"hurdalikta bir lamba buldum bin yillik.. parlatmak için ovarken içinden bir cin çikti..
bin yasinda. çökmüs. kulaklari da zor duyuyor.." elini öbür cebine atmis bir eski lamba çikarmis. barmen'in önüne koymus.
-"ovala ve dilek dile" demis...
barmen ovalamis lambayi. hakikaten bir ihtiyar ayakta zor duran cin. bir eli kulaginda
sormuş barmen'e dileği nedir diye.
-"burada bu sigara dumani ve içki kokulari arasinda iki cigerim de perisan hale geldi.. bana iki yeni ciger" demis barmen..
hooop!.. barin basinda pos biyiklari kocaman sapkalari yesil kirmizi kiliklari ile iki yeniçeri.
-"ama ben yeniçeri degil yeni ciger istemistim" demis barmen..
-"ya ben 25 santimlik piyanist mi istedim sanmistin!.."
temel bir gün yolda yürüyorken aniden büyük tuvaleti gelmiş.
ne bir tuvalet ne bir cami bulabilmiş.
ardından yerde bir lokum kutusu görmüş ve içine tuvaletini yapmış.
sonrasında bir turist yolda yürürken yerdeki lokum kutusunu görmüş ve
ooo lokum lokum törkiş lokum demiş
temel de yok yok o benim bokum bokum demiş.
[ybkz]swh[/ybkz]
ne bir tuvalet ne bir cami bulabilmiş.
ardından yerde bir lokum kutusu görmüş ve içine tuvaletini yapmış.
sonrasında bir turist yolda yürürken yerdeki lokum kutusunu görmüş ve
ooo lokum lokum törkiş lokum demiş
temel de yok yok o benim bokum bokum demiş.
[ybkz]swh[/ybkz]
iki tane sinek çiftleşiyormuş. bunu gören küçük çocuk, dedesine sorar:
-dede ne yapıyor bunlar?
-şakalaşıyorlar yavrum.
-şaka maka iyi koyuyo ama.
-dede ne yapıyor bunlar?
-şakalaşıyorlar yavrum.
-şaka maka iyi koyuyo ama.
"bu bizim köyden değil" fıkrası. [ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz]
elmayla elmaşekeri yolda karşılaşmışlar. elma jest olsun diye “elbisen ne güzel” demiş. elmaşekeri havaya girmiş, “armani” demiş. elma gülümsemiş: “kıçındaki kazıktan belli!”
temel çok güzel bir rus kadınıyla evlenen dursun'un karısına kafayı takmış. ne yapsam da bu kadınla birlikte olsam? diye içi içini yiyormuş. bir gün temel dayanamayıp eva'nın yanına gitmiş:
temel: senden çok hoşlandım seninle birlikte olmak istiyorum.
eva: hay hay, neden olmasın ama 100 dolarını alırım müsait olunca ben seni ararım gelirsin.
ertesi gün eva, dursun işe gittikten sonra temeli aramış.
eva: 100 doların hazırsa hemen gel demiş:
temel: hazır hazır, hemen geliyorum.
temel 100 dolari eva'ya verdikten sonra işi bitirmişler ve temel evden çıkıp gitmiş. akşam dursun eve geldiğinde:
dursun: hanım temel bugün buraya geldi mi ?
eva: şeeeyyy geelldii...
dursun: peki sana 100 dolar verdimi
eva: şeyyy dursunnnn verdii ama dinlee beni bii
dursun: temel sabah koştur koştur yanıma geldi " dursun bana acil 100 dolar lazım öğleden sonra size uğrar yengeye bırakırım" dedi.
temel: senden çok hoşlandım seninle birlikte olmak istiyorum.
eva: hay hay, neden olmasın ama 100 dolarını alırım müsait olunca ben seni ararım gelirsin.
ertesi gün eva, dursun işe gittikten sonra temeli aramış.
eva: 100 doların hazırsa hemen gel demiş:
temel: hazır hazır, hemen geliyorum.
temel 100 dolari eva'ya verdikten sonra işi bitirmişler ve temel evden çıkıp gitmiş. akşam dursun eve geldiğinde:
dursun: hanım temel bugün buraya geldi mi ?
eva: şeeeyyy geelldii...
dursun: peki sana 100 dolar verdimi
eva: şeyyy dursunnnn verdii ama dinlee beni bii
dursun: temel sabah koştur koştur yanıma geldi " dursun bana acil 100 dolar lazım öğleden sonra size uğrar yengeye bırakırım" dedi.
kayseri'de bir gün biri yolda yürürken küçük bir ayakkabı boyacısına rastlar. çocuk müşterilerinin ayaklarını ufak bir tarihi eser üstüne alıp boyamaktadır. işten anlayan adam "nasıl olsa bu çocuğun aklı ermez, şu tarihi eseri elinden alayım" diye düşünür. çocuğun yanına yaklaşıp gülümseyerek çocuğu sever ve tatlı bir dille:
-sen bu elindekini bana ver, ben sana güzel bir boya sandığı alayım şöyle afillisinden. bu senin işine yaramaz.
-tamam vereyim ama bir şartla, önce yolun ortasına çıkıp eşek gibi anıracaksın.
ermeni pişman olur, ne yapalım der ve sokak ortasında eşek gibi anırır. döner gelir boyacı çocuğun yanına. çocuk eseri vermez.
-e hani anlaşmıştık? verecektin heykeli...
-sen eşek aklınla bunun değerini biliyorsun da, ben bilmez miyim?
-sen bu elindekini bana ver, ben sana güzel bir boya sandığı alayım şöyle afillisinden. bu senin işine yaramaz.
-tamam vereyim ama bir şartla, önce yolun ortasına çıkıp eşek gibi anıracaksın.
ermeni pişman olur, ne yapalım der ve sokak ortasında eşek gibi anırır. döner gelir boyacı çocuğun yanına. çocuk eseri vermez.
-e hani anlaşmıştık? verecektin heykeli...
-sen eşek aklınla bunun değerini biliyorsun da, ben bilmez miyim?
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?