kayseri'de bir gün biri yolda yürürken küçük bir ayakkabı boyacısına rastlar. çocuk müşterilerinin ayaklarını ufak bir tarihi eser üstüne alıp boyamaktadır. işten anlayan adam "nasıl olsa bu çocuğun aklı ermez, şu tarihi eseri elinden alayım" diye düşünür. çocuğun yanına yaklaşıp gülümseyerek çocuğu sever ve tatlı bir dille:
-sen bu elindekini bana ver, ben sana güzel bir boya sandığı alayım şöyle afillisinden. bu senin işine yaramaz.
-tamam vereyim ama bir şartla, önce yolun ortasına çıkıp eşek gibi anıracaksın.
ermeni pişman olur, ne yapalım der ve sokak ortasında eşek gibi anırır. döner gelir boyacı çocuğun yanına. çocuk eseri vermez.
-e hani anlaşmıştık? verecektin heykeli...
-sen eşek aklınla bunun değerini biliyorsun da, ben bilmez miyim?
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?