3. sezon ilk bölümü (70. bölüm) star tv'nin sitesinden sansürsüz olarak izlenebilen, türk televizyon tarihinin en kaliteli dizilerinden birisi.
aynı uygulama gelecek bölümlerde de devam eder umarız...
bu sefer olsun istediğim futbolcumuzdur.
Türk futbolunda nefret ettiğim kişilerin başında gelen, son derece antipatik olan teknik direktörümsü.
kafanın herhangi birşeyle aşırı meşgul olması durumunda yaşanılandır. uykuya dalsanız bile sabah yorgun kalkarsınız, gerçekten uyumamışsınızdır çünkü. ilacı, yatmadan hemen önce içilen bir biradır. [ybkz]swh[/ybkz]
yanlış olan önermedir. alkol, dertlerin ilacı olamaz; olsa olsa dertlerden dolayı kaçan uykunun ilacı olur.[ybkz]swh[/ybkz]
Arabanın km sayacını sürekli kontrol eden bir ebeveyn varsa arabayı kaçırdığım anlaşılmasın çabaları boşa gidecektir. En kötüsü ise kaçırılan araba ile kaza yapmaktır.
herşeyden önce futbol takımının teknik direktör sorununu çözmesi gereken yönetimimiz. takımın başına geçecek hoca da [ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz] bir nebze olsun kendi takımını kurup kendi hazırlık kampını geçirebilir.
sürekli bir takımı başka bir takıma duacı ilan eden sözüm ona haber servisi.
(bkz: behzat ç.)
sinirlenmesi gayet doğal olan futbolcumuz. her maç onlarca tekmeyi yiyor bir de üstüne sahada çılgın atıp efsane asistler çıkarıyor. ama gel gelelim bizim kazmalar kale ağzında topu filelere gönderemiyor. bir ver-kaça gireyim dese veriyor, kaçıyor ama alamıyor. bu adamın internetteki videolarını açın izleyin, bir birinden güzel hareketler ama ya faulle durdurulmuş ya da kazma takım arkadaşları tarafından... ben bu adamın yerinde olsam "vermiyorum lan benim topum, ben oynayacam!" der takılırım sahada bir başıma. [ybkz]swh[/ybkz]
otobüsteki için de arabadaki için de kötü bir durumdur. Otobüsteki adam "oh amk rahat rahat yayıl sen orada, kliman da açık mis gibi..." diye iç geçirirken, arabadaki (i: insan) da "böyle toplu taşımanın te amk, balık istifi gibi bu ne la!" diye iç geçirir. çünkü o arabadaki ayı, görgüsüz de zamanında o toplu taşımayı kullanmıştır, hem de en boktan hatlarda kullanmıştır. O da göz göze gelmiştir arabadakilerle, bir gün benim de arabam olacak lan demiştir içinden...
şehrin medeniyet düzeyini belirleyen bir sürü etken vardır. bunlardan birisi de toplu taşıma (b: kalitesidir). Sen kaliteli ve yaygın bir ağ ile donat, ondan sonra insanlar zaten kullanır, kimse bu benzin fiyatlarında kolay kolay arabasını kullanmaz. elin adamı metroya biniyor çünkü adamlar kaç yıl önce şehrin altını metro ağı ile örmüşler, kat be kat... otobüsleri desen taksi konforunda, balık istifi diye birşey yok.
Benim evimle işim arası 8 km. Araba ile 10 dk sürüyor. toplu taşıma kullanayım desem 2 vasıta değiştireceğim. duraklara yürümeleri falan da hesaba katınca en az 45 dk. o da otobüslerin kullandığı ana arterler tıkanmazsa. metro ne evimin yakınında var ne de iş yerimin. 2 dolmuşa vereceğim yol parası arabamın yaktığından fazlaya gelecek. otobüs kullanayım transfer yaparım desem çok az ucuza gelecek ama otobüs için daha fazla yürüyeceğim. hal böyle olunca, ben arabamı kullanırım arkadaş; ayı da, görgüsüz de, sonradan görme de, göt de ben olurum, tamam kabul.
şehrin medeniyet düzeyini belirleyen bir sürü etken vardır. bunlardan birisi de toplu taşıma (b: kalitesidir). Sen kaliteli ve yaygın bir ağ ile donat, ondan sonra insanlar zaten kullanır, kimse bu benzin fiyatlarında kolay kolay arabasını kullanmaz. elin adamı metroya biniyor çünkü adamlar kaç yıl önce şehrin altını metro ağı ile örmüşler, kat be kat... otobüsleri desen taksi konforunda, balık istifi diye birşey yok.
Benim evimle işim arası 8 km. Araba ile 10 dk sürüyor. toplu taşıma kullanayım desem 2 vasıta değiştireceğim. duraklara yürümeleri falan da hesaba katınca en az 45 dk. o da otobüslerin kullandığı ana arterler tıkanmazsa. metro ne evimin yakınında var ne de iş yerimin. 2 dolmuşa vereceğim yol parası arabamın yaktığından fazlaya gelecek. otobüs kullanayım transfer yaparım desem çok az ucuza gelecek ama otobüs için daha fazla yürüyeceğim. hal böyle olunca, ben arabamı kullanırım arkadaş; ayı da, görgüsüz de, sonradan görme de, göt de ben olurum, tamam kabul.
ayıkken nolur nolmaz diye cesaret edemediğin, evin yakınındaki virajı el freni ile dönmeyi denemek...[ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz]
evdeki suyu kontör hesabı kullanmak ve haliyle belediyelerin su borcu tahsilatı ile uğraşmaması için icat edilen alet. ancak gözden kaçan bir nokta var ki söz konusu sudur, hayati bir ihtiyaç yani, doğalgaz değil, telefon hiç değil. ayrıca, çoğu apartmanda bu sayaçlar kapının yanında değil de, bodrum katların birisinde toplu halde bulunur. bekar evinde tek başına kalıyorsanız, evi bir nevi otel gibi kullanıyorsanız, gecenin bir yarısı gelip sabahın köründe çıkıyorsanız bodruma inip de kaç kredim kalmış diye bakmak pek aklınıza gelmez. kapının yanında olsa tamam, girerken şöyle bir bakarsınız, doğalgaz sayacına baktığınız gibi.
bir gece hep korktuğunuz başınıza gelir; duştayken, tam da köpüklenmişken su çat diye kesilir... kalırsınız öylece, küfürler ardı ardına ama faydası yok tabi. el mahkum, bornozu ve terlikleri giyip şıpıdak şıpıdak inersiniz bodruma, karttaki yedek krediyi yüklemeye... bir yandan da komşular görmese bari diye geçirirsiniz içinizden...
aslında, kredi bitince suyu direk olarak kesmek yerine belirli bir kredinin altında tazyik azaltılarak falan uyarı verilebilir kullanıcıya... söz konusu sayacın suyu direk kesmesi ise tam anlamıyla bir mühendislik fiyaskosudur...
bir gece hep korktuğunuz başınıza gelir; duştayken, tam da köpüklenmişken su çat diye kesilir... kalırsınız öylece, küfürler ardı ardına ama faydası yok tabi. el mahkum, bornozu ve terlikleri giyip şıpıdak şıpıdak inersiniz bodruma, karttaki yedek krediyi yüklemeye... bir yandan da komşular görmese bari diye geçirirsiniz içinizden...
aslında, kredi bitince suyu direk olarak kesmek yerine belirli bir kredinin altında tazyik azaltılarak falan uyarı verilebilir kullanıcıya... söz konusu sayacın suyu direk kesmesi ise tam anlamıyla bir mühendislik fiyaskosudur...
sezon başından beri gereksiz bir icat ve maç takviminin sıkışma nedenlerinden biri[ybkz]swh[/ybkz] olarak gördüğüm uygulama. ancak son günlerde aslında iyi oldu, maç izleriz işte derbi falan heyecan olur dediğim uygulama.
pazar günü, en azından akşamı, iş yerine gidip çalışılarak ortadan kaldırılabilen sendrom.
benim sözlük o. Sol kaş kalkıyor ama sağ kaş kalkmıyor.[ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz] ne yeteneksizmişim arkadaş, doğuştan kaybetmişim...
hiçbir sakıncası olmayan ve benim de yaptığım eylem.
zaten ben hiç tek elle yemek yiyen insan görmedim. bir el kaşık - çatal tutar, diğeri ekmek falan tutar. günah diyene de allah akıl fikir versin, ne diyeyim başka...
zaten ben hiç tek elle yemek yiyen insan görmedim. bir el kaşık - çatal tutar, diğeri ekmek falan tutar. günah diyene de allah akıl fikir versin, ne diyeyim başka...
cevabı bana göre hayır olan sorudur.
teknik kapasitesi hakkında yorum yapmıyorum artık, zamanında bol miktarda yaptım. Ancak gençlere verdiği daha doğrusu vermediği önem bile devam edilmemesi için yeterlidir.[ybkz]swh[/ybkz]
teknik kapasitesi hakkında yorum yapmıyorum artık, zamanında bol miktarda yaptım. Ancak gençlere verdiği daha doğrusu vermediği önem bile devam edilmemesi için yeterlidir.[ybkz]swh[/ybkz]
(bkz: ##185706)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?