takımların seyircilerinin stadın tribünlerini yarı yarıya doldurduğu 1980lerin sonuna kadar süre gelen günlerdir. şimdi ki gibi şu takımı tutuyor, bu takımı destekliyor diye kimse kimseden nefret etmezdi
tribünlerin yarı yarıya olduğu günler
2 EKiM 1994 Yılında Galtasaray ile Beşiktaş arasında ali samiyen stadında oynanan maçta ilk kez yarı yarıya geleneği bozulmuş, ve günümüze kadar gelinmişti.Artık derbilerin adı derbidir, herkes kendin çal kendin oyna tadındadır, ezeli rakibimin seyircisi yoksa ben ne yapayım öyle derbiyi. Zaman içersinde herşeyin tadını kaçırdılar.
Bunu başlatana da adnan polat kafasıdır ve tarih 2 ekim 1994'dür.
Not: o maç 3-1 Galatasarayın üstünlüğü ile sona ermiş.Peruk kafa Bülent Yavuz skandal bir penaltı kararına sebep olmuştu.
Bunu başlatana da adnan polat kafasıdır ve tarih 2 ekim 1994'dür.
Not: o maç 3-1 Galatasarayın üstünlüğü ile sona ermiş.Peruk kafa Bülent Yavuz skandal bir penaltı kararına sebep olmuştu.
bazı gerçekler gösterilmeye çalışılırken es geçilmemesi gereken önemli bir detaydır. işimize gelince özlemle anıp, işimize gelmeyince yok saymak pek de akıl kârı değildir.
bugünlere nasıl gelindiğini açıklamak konusunda en büyük yardımcımız olacak, gerçekçi bakış açısına sahip kişilere kanıt olabilecek eylem. ama o günlerde oluyordu, şimdide olur demek, gerçeklikten fersah fersah uzaklaşmaktır. osmanlı viyanaya kadar dayanmıştı, kalkıp biz de mi gidelim yani bu devirde?
özlemle anılan, o dönemki "tribün"se eğer herhangi bir tutarsızlık arz etmeyecek durumdur.
yani eski tribüncüler anlatıyor işte; diğer takım taraftarlarıyla birbirimize ağız burun dalardık kapalıyı kapmak için diye. değişen birşey yok yani. her işin bir ruhu var ve tribünün de ruhu bu, değişmez. daha ziyade bu gerçekle barışmak lazım.
edit:tırnak
yani eski tribüncüler anlatıyor işte; diğer takım taraftarlarıyla birbirimize ağız burun dalardık kapalıyı kapmak için diye. değişen birşey yok yani. her işin bir ruhu var ve tribünün de ruhu bu, değişmez. daha ziyade bu gerçekle barışmak lazım.
edit:tırnak
herkesin fazla bir sevgi pıtırcığı olduğu ve futbolun sadece futbol olduğu günlerdir.
insan seyrederken an gelir oyuncusuna mırıldanarak okkalı bir küfreder, yanındaki rakip takımlı adam niye duysundur bunu? kol kırılır, yen içinde kalır..
ayrıca karşılıklı tezahüratlar yapılıp, herkes kendi ekibiyle omuz omuza bestelere giremeyecekse tribünün ne anlamı vardır?
insan seyrederken an gelir oyuncusuna mırıldanarak okkalı bir küfreder, yanındaki rakip takımlı adam niye duysundur bunu? kol kırılır, yen içinde kalır..
ayrıca karşılıklı tezahüratlar yapılıp, herkes kendi ekibiyle omuz omuza bestelere giremeyecekse tribünün ne anlamı vardır?
özlemenin ötesinde bugün gerçekleşse dahi eski tadının yaşanma ihtimalinin olmadığı tribün biçimi. hiç bozulmama ihtimalinin olmayacağı gibi bir yerde bir gün her şey gibi avrupa standartlarına getirilmesi gerekiyordu ve geldi. özlenendir orası ayrı.
mutlak surette beraber yenilen yemeklerden sonra ayrı tribünlere gidilebilen lakin 30 kişi tarafından kahpece saldırıya uğrayıp can kaybedilebilen günlerdi de ayrıca..(bkz: mühendis oktay)
ilerleyen zamanlarda futbolun kabak tadı vermesi sonucu uygulanmasını beklediğim olay.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?