orantısız gezizekalıların sloganlarından biri.
semt bizim ev kira
Beşiktaş' ta kirada oturma durumunda kullanılabilir cümle.
beşiktaş taraftarı için cuk oturan söylem.
beşiktaş'ın sahibi taraftarıdır ! gibi.
y: yönetim - t : taraftar
Y: bonservisi elinde olan oyunculara yöneleceğiz.
T: parasız başkan istemiyoruz.
Y: stad ağustos'da bitmeyecek ekim-kasım gibi bitse bile çatısı olmayacak.
T: e onu bizde biliyoruz, sizin yapacağınız işi bla bla.
Y: kombine al
T: çok pahalı
Y: forma al
T: dizaynlar kötü
Y: kongre üyesi ol
T: o kadar para ne arar bende
çalış o zaman be kardeşim ! deplasman, deplasman koşturmak yerine bir baltaya sap ol. bir işe yara ki beşiktaş'a da faydan olabilsin. o zaman gerçekten beşiktaş'ın sahibi ol. ( hem işinde, hem deplasmanda olanlara sözüm yok, onlar baştacıdır bu taraftar için )
hem züğürtsün, hem kibar. futbolcunun en kralını istersin ama iş karşılığını vermeye gelince "biz bu sevdaya ömrümüzü verdik be abi". senden o parayı isteyenlerin vermediğini nereden biliyorsun ?
beşiktaş'ın başkanı ve özellikle ahmet nur çebi'nin ne fedakarlıklarla stad işini yürütmeye çalıştıklarını ( bakın yürüttüklerini demiyorum, yürütmeye çalıştıklarını diyorum ) biliyormusun ? kendi özel işlerini askıya aldıklarını, imkanlarını seferber ettiklerini, köprüyü geçene kadar kaç tane ayıya dayı demek zorunda kaldıklarını biliyormusun ? camianın bu tarihi projede onları nasıl yalnız bıraktığını, beşiktaşlılık dediğinde mangalda kül bırakmayanların bir tuğla bile koymamak için köşe bucak saklandıklarını biliyormusun ? ( turgay ciner, tuncay özilhan, ihsan kalkavan, zafer yıldırım ve daha niceleri isteseler her bir tribünü kendileri yaptıramaz mı ? )
yıllardır var olan stad palavrasını gerçeğe dönüştürme yürekliliğini ve beşiktaş yerlerdeyken ( sportif ve mali olarak ) göreve talip olma yürekliliğini gösterdiklerini bilmiyormusun ?
e o zaman biraz saygı be arkadaş. biraz insaf.
eksikleri herkes görebilir, bu bir yetenek veya beceri gerektirmiyor. yanlışları bizim gibi genel kurul üyeleri de görüyor ve uygun yerlerde, uygun şekilde hesabını soruyorlar. dileyen içkisinden, sigarasından kısarak bile üye olabilir kulübe ve onlarda zamanı gelince sorabilirler hesaplarını. lakin böylesine zorlu zamanlarda her fırsatta başkana, yönetime, hocaya, teknik ekibe yüklenerek nereye, nasıl varacağınızı zannediyorsunuz ?
önder özen ve biliç'in hatalarının altında yatan sebeplerden birinin de taraftarın ve camianın baskısı olmadığını kim söyleyebilir ? başarı zorunluluğu insana hata yaptırmaz mı ? "hata yapmamalıyım" dedikçe hata yaptığınız olmadı mı hiç ?
feda yılını yaşadık, cefa yılını da yaşadık, bu sene de vefa olsun yılın adı ve sabredelim. bu başkan ve yönetim en az yıldırım demirören kadar sabrı hakediyorlar arkadaş. çok kızdığım ahmet kavalcı ve deniz atalay'a rağmen hakediyorlar. zaman zaman hatalar yapan fikret orman ve ahmet nur çebi'ye rağmen bunu hakediyorlar.
tarihin en efsane basketbol takımını darmadağın etmelerine rağmen bu sabırı ve desteği hakediyorlar arkadaş.
bizim içimiz yanmıyor mu başarılı olamadığımızda, biz üzülmüyormuyuz iki sene önce bizi sevinçten havalara uçuranların bu sene attıklarına.
ama hayat böyle birşey ve hayat futbola (basketbola) fena halde benzer.
belki yaşlandık bir kartal gibi ve yeniden doğmak için tüylerimizi yoluyoruz, gagamızı kırıyor, tırnaklarımızı söküyoruz. ama sessizlik çok sürmeyecek ve biz camia olarak omuz omuza durabilir, elele verebilirsek kartal en güçlü zamanından bile daha güçlü şekilde dönecek.
biraz daha sabır, biraz daha destek ve en önemlisi VEFA.
zor günde beşiktaş'a sarılanlara dar günlerinde destek olmasanız bile, köstek olmayın !
beşiktaş'ın sahibi taraftarıdır ! gibi.
y: yönetim - t : taraftar
Y: bonservisi elinde olan oyunculara yöneleceğiz.
T: parasız başkan istemiyoruz.
Y: stad ağustos'da bitmeyecek ekim-kasım gibi bitse bile çatısı olmayacak.
T: e onu bizde biliyoruz, sizin yapacağınız işi bla bla.
Y: kombine al
T: çok pahalı
Y: forma al
T: dizaynlar kötü
Y: kongre üyesi ol
T: o kadar para ne arar bende
çalış o zaman be kardeşim ! deplasman, deplasman koşturmak yerine bir baltaya sap ol. bir işe yara ki beşiktaş'a da faydan olabilsin. o zaman gerçekten beşiktaş'ın sahibi ol. ( hem işinde, hem deplasmanda olanlara sözüm yok, onlar baştacıdır bu taraftar için )
hem züğürtsün, hem kibar. futbolcunun en kralını istersin ama iş karşılığını vermeye gelince "biz bu sevdaya ömrümüzü verdik be abi". senden o parayı isteyenlerin vermediğini nereden biliyorsun ?
beşiktaş'ın başkanı ve özellikle ahmet nur çebi'nin ne fedakarlıklarla stad işini yürütmeye çalıştıklarını ( bakın yürüttüklerini demiyorum, yürütmeye çalıştıklarını diyorum ) biliyormusun ? kendi özel işlerini askıya aldıklarını, imkanlarını seferber ettiklerini, köprüyü geçene kadar kaç tane ayıya dayı demek zorunda kaldıklarını biliyormusun ? camianın bu tarihi projede onları nasıl yalnız bıraktığını, beşiktaşlılık dediğinde mangalda kül bırakmayanların bir tuğla bile koymamak için köşe bucak saklandıklarını biliyormusun ? ( turgay ciner, tuncay özilhan, ihsan kalkavan, zafer yıldırım ve daha niceleri isteseler her bir tribünü kendileri yaptıramaz mı ? )
yıllardır var olan stad palavrasını gerçeğe dönüştürme yürekliliğini ve beşiktaş yerlerdeyken ( sportif ve mali olarak ) göreve talip olma yürekliliğini gösterdiklerini bilmiyormusun ?
e o zaman biraz saygı be arkadaş. biraz insaf.
eksikleri herkes görebilir, bu bir yetenek veya beceri gerektirmiyor. yanlışları bizim gibi genel kurul üyeleri de görüyor ve uygun yerlerde, uygun şekilde hesabını soruyorlar. dileyen içkisinden, sigarasından kısarak bile üye olabilir kulübe ve onlarda zamanı gelince sorabilirler hesaplarını. lakin böylesine zorlu zamanlarda her fırsatta başkana, yönetime, hocaya, teknik ekibe yüklenerek nereye, nasıl varacağınızı zannediyorsunuz ?
önder özen ve biliç'in hatalarının altında yatan sebeplerden birinin de taraftarın ve camianın baskısı olmadığını kim söyleyebilir ? başarı zorunluluğu insana hata yaptırmaz mı ? "hata yapmamalıyım" dedikçe hata yaptığınız olmadı mı hiç ?
feda yılını yaşadık, cefa yılını da yaşadık, bu sene de vefa olsun yılın adı ve sabredelim. bu başkan ve yönetim en az yıldırım demirören kadar sabrı hakediyorlar arkadaş. çok kızdığım ahmet kavalcı ve deniz atalay'a rağmen hakediyorlar. zaman zaman hatalar yapan fikret orman ve ahmet nur çebi'ye rağmen bunu hakediyorlar.
tarihin en efsane basketbol takımını darmadağın etmelerine rağmen bu sabırı ve desteği hakediyorlar arkadaş.
bizim içimiz yanmıyor mu başarılı olamadığımızda, biz üzülmüyormuyuz iki sene önce bizi sevinçten havalara uçuranların bu sene attıklarına.
ama hayat böyle birşey ve hayat futbola (basketbola) fena halde benzer.
belki yaşlandık bir kartal gibi ve yeniden doğmak için tüylerimizi yoluyoruz, gagamızı kırıyor, tırnaklarımızı söküyoruz. ama sessizlik çok sürmeyecek ve biz camia olarak omuz omuza durabilir, elele verebilirsek kartal en güçlü zamanından bile daha güçlü şekilde dönecek.
biraz daha sabır, biraz daha destek ve en önemlisi VEFA.
zor günde beşiktaş'a sarılanlara dar günlerinde destek olmasanız bile, köstek olmayın !
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?