bir zamanların efsane sigarasıdır. artık içine çer çöp dolduruyorlar sanırım.
vaktiylen gominitlerin bundan, faşoların da tekel 2000 içmesiynen ayırt edilirmiş.[ybkz]swh[/ybkz]
not: entari, herhangi bir siyasi görüş veya amaçla yazılmamıştır. maksat muhabbet olsun.
samsun 216
samsunda bir sokak.
çok yaygın satılmayan bi sigara içiyorsanız köylük bi yere gittiğinizde o köy bakkalında kendi sigaranızı bulamayınca bir delilik yapıp deneyebileceğiniz sigaradır. bir hafta içip evinize dönüpde kendi sigaranızı içtiğiniz zaman ağzınıza sıçmanız muhtemeldir. [ybkz]swh[/ybkz]
en son üniversitedeyken içtiğim, on yıl sonra tekrar bugün vuslata erdiğim.
kabadayı filminde şener şen'in daha doğrusu ali osman karakterinin içmesinden sonra kaldığım yurtta neredeyse tüm arkadaşlarımın kullanmaya başladığı sigara. devam edebilen olmadı sanırım.
2013 yılının son demlerinden bu yana, sanal alemde oldukça fazla konuşulmakta olan sigara.
merak edip 1 paket alıp deneyeceğim son vaziyetini ama, ne ile karşılaşacağımı az buçuk tahmin edebiliyorum onca tecrübenin ardından.
(bkz: camel soft)
merak edip 1 paket alıp deneyeceğim son vaziyetini ama, ne ile karşılaşacağımı az buçuk tahmin edebiliyorum onca tecrübenin ardından.
(bkz: camel soft)
Vaktiyle tekelin samsun'daki fabrikasında üretilen sigara. Yaklaşık bir yıl önce bebeliğimin geçtiği samsun'a gidince gördük, avm olmuş.
sanılanın aksine cidden güzel olan canım memleketim samsun'un sigarasıdır.
bu sigarayı ilk içişim lise yıllarıma denk gelir. henüz aile sigara içtiğimi elbette bilmiyor, okulun karşısındaki ara sokakta mahalle bakkalından aldığımız dal sigaraları içtiğimiz dönem. ''müdür yardımcısı geliyoo lan kaçın kaçın'' nidalarını ve akabininde yükselen ayak seslerini hâlâ çok net hatırlıyorum.
samsun 216'yı da acayip sevdiğim ve okulun tiyatro kulübünün danışmanı edebiyat hocam içiyordu. edebiyat ve samsun 216 sigarası arasında müthiş metaforik bağlantılar yapasım var, ama konumuz o değil. tiyatro kulübü için oyun sahneleyeceğimiz zaman, devasa bir kulisi olan salonda çalışıyorduk. kulisin arkası da adeta bir labirent. okulun değişik yerlerine açılan acayip kapılar var. sanki bana harry potter filmi. böyle esrarengiz bir mekan elbette biz ''çılgın'' ve hoca olmayan her alanda gizli sigara içme zevkini kaçırmayan liseliler için biçilmiş kaftandı. yalnız bir sorunumuz vardı, genelde sigaramız olmazdı. çünkü okula girerken arama yapılır diye korkuyorduk. sigara bağımlılığımız da paket taşımaya yetecek kadar mevcut değildi. biz de sürekli sigarasını ortada bir yerde, kitaplarının üzerinde bırakan edebiyat hocamızdan sigara çalardık.
sigara çalma süreci de adeta bir operasyon gibi geçerdi. iki kişi dünyanın en saçma sorularını sorarak hocayı oyalar, bir kişi sigarayı çalar, iki kişi de hocanın aniden arkasına dönebilme ihtimaline karşılık sigara çalan kişiye paravan olurdu. operasyon yorgunluğunu da kulisin sırlarla dolu odalarından birisinde bir daha asla hiçbir sigarada alamadığım samsun 216 ile atardık.
bahsi geçen hoca ile hâlâ görüşürüm. aramızdaki ilişki hoca-öğrenci ilişkisinden, sıkı iki dost mertebesine yükseldiği için artık onunlayken kulisin arka odalarında içmiyorum sigaramı. kendisi halen samsun 216 içer, her buluşmamızda kendine bir sigara yakmadan önce bana da uzatır. ben de ondan sigara çaldığım günleri hatırlayarak, bıyık altından gülerim. bir gün yine aynı pis gülüş sonrası 'ne oldu?' diye sorunca, içimde tutamayıp adeta günah çıkarır gibi o'ndan sigara çaldığımız günleri anlattım. saatlerce bu anıya güldük. sonra o başladı anlatmaya. meğerse bizim sigara çaldığımızın, kuliste sigara içtiğimizin zaten farkındaymış. ama ne yaparsa yapsın bunu engellemeyeceğini bildiğinden ve kalbimizi kırmak istemediğinden dolayı bize hiçbir şey çaktırmamış.
hiçbir şey değil de, bir gün meğerse adamın son sigarasını çalmışız. ''son sigara yahu son sigara onu nasıl çalarsınız!'' diye üzerinden seneler geçmesine rağmen halen isyandaydı. canım hocam, kulaklarınız çınlasın.
bu sigarayı ilk içişim lise yıllarıma denk gelir. henüz aile sigara içtiğimi elbette bilmiyor, okulun karşısındaki ara sokakta mahalle bakkalından aldığımız dal sigaraları içtiğimiz dönem. ''müdür yardımcısı geliyoo lan kaçın kaçın'' nidalarını ve akabininde yükselen ayak seslerini hâlâ çok net hatırlıyorum.
samsun 216'yı da acayip sevdiğim ve okulun tiyatro kulübünün danışmanı edebiyat hocam içiyordu. edebiyat ve samsun 216 sigarası arasında müthiş metaforik bağlantılar yapasım var, ama konumuz o değil. tiyatro kulübü için oyun sahneleyeceğimiz zaman, devasa bir kulisi olan salonda çalışıyorduk. kulisin arkası da adeta bir labirent. okulun değişik yerlerine açılan acayip kapılar var. sanki bana harry potter filmi. böyle esrarengiz bir mekan elbette biz ''çılgın'' ve hoca olmayan her alanda gizli sigara içme zevkini kaçırmayan liseliler için biçilmiş kaftandı. yalnız bir sorunumuz vardı, genelde sigaramız olmazdı. çünkü okula girerken arama yapılır diye korkuyorduk. sigara bağımlılığımız da paket taşımaya yetecek kadar mevcut değildi. biz de sürekli sigarasını ortada bir yerde, kitaplarının üzerinde bırakan edebiyat hocamızdan sigara çalardık.
sigara çalma süreci de adeta bir operasyon gibi geçerdi. iki kişi dünyanın en saçma sorularını sorarak hocayı oyalar, bir kişi sigarayı çalar, iki kişi de hocanın aniden arkasına dönebilme ihtimaline karşılık sigara çalan kişiye paravan olurdu. operasyon yorgunluğunu da kulisin sırlarla dolu odalarından birisinde bir daha asla hiçbir sigarada alamadığım samsun 216 ile atardık.
bahsi geçen hoca ile hâlâ görüşürüm. aramızdaki ilişki hoca-öğrenci ilişkisinden, sıkı iki dost mertebesine yükseldiği için artık onunlayken kulisin arka odalarında içmiyorum sigaramı. kendisi halen samsun 216 içer, her buluşmamızda kendine bir sigara yakmadan önce bana da uzatır. ben de ondan sigara çaldığım günleri hatırlayarak, bıyık altından gülerim. bir gün yine aynı pis gülüş sonrası 'ne oldu?' diye sorunca, içimde tutamayıp adeta günah çıkarır gibi o'ndan sigara çaldığımız günleri anlattım. saatlerce bu anıya güldük. sonra o başladı anlatmaya. meğerse bizim sigara çaldığımızın, kuliste sigara içtiğimizin zaten farkındaymış. ama ne yaparsa yapsın bunu engellemeyeceğini bildiğinden ve kalbimizi kırmak istemediğinden dolayı bize hiçbir şey çaktırmamış.
hiçbir şey değil de, bir gün meğerse adamın son sigarasını çalmışız. ''son sigara yahu son sigara onu nasıl çalarsınız!'' diye üzerinden seneler geçmesine rağmen halen isyandaydı. canım hocam, kulaklarınız çınlasın.
uzun yılların ardından ilk kez aldığım, ilk dalını özellikle aç karnına içmeme rağmen gayet iyi gitmiş olan; filtresi uzun, kendisi kısa sigara.
üniversite dönemlerinde her öğrencinin en az bir defa tadına bakmak zorunda olduğu sigara.
biz yoksulluk çektiğimiz bir günün akşamında kalan son paramızla ekmek, şarap ve samsun 216 almıştık. samsun'un üzerine şarap döküp sabah güneşte iyice kuruttuk ve sonrasında içmiştik. bunu yapma sebebimiz marlboro marka sigaranın hazırlanış öncesinde şarapla yıkandığı bilgisiydi.
sonuç olarak hiçbir şey değişmedi. samsun aynı samsun, şarap aynı şaraptı.
(bkz: biz çok fakirdik)
biz yoksulluk çektiğimiz bir günün akşamında kalan son paramızla ekmek, şarap ve samsun 216 almıştık. samsun'un üzerine şarap döküp sabah güneşte iyice kuruttuk ve sonrasında içmiştik. bunu yapma sebebimiz marlboro marka sigaranın hazırlanış öncesinde şarapla yıkandığı bilgisiydi.
sonuç olarak hiçbir şey değişmedi. samsun aynı samsun, şarap aynı şaraptı.
(bkz: biz çok fakirdik)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?