rıdvan akar

1 /
dingoc
çok iyi bir beşiktaşlıdır, rengini saklamayı hiç bir zaman tercih etmediği gibi, yalaka medya da dik durabilme becerisini de kaybetmemiş bir habercidir. sol düşüncelere olan yatkınlığı ise çifte kavrulmuş lokum tadını bırakır
simsiyah
gündemimizin stadtan şustere döndüğü bu günde forza da mükemmel bir yazısı yayınlanmıştır.

önce arasından çok özlü bir sözü alıp yazıyı kopyalıyorum;

""Ey bakan…
Uyarıyoruz…
Biz önce Beşiktaşlı, sonra sağcı, solcu, islamcı, Liberal, muhafazakar, ülkücü ve milliyetçiyiz. ""


---------------alıntı---------------
Sevdamıza göz koyanın…


Sevdamızı kimseyle kıyaslamayacağız.
Ne hangi “çayır”ın sadece bir liraya el değiştirdiğini hatırlayacağız ne de bizim vergilerimizle stat yaptırıp sonra da övünenleri konuşacağız.
Ne “devlet bize stat yapınca görün nasıl da alkışlayacağız” diyenleri ne de belediyesine stat yaptırıp kendini büyük sananları tartışacağız.
Biz bu ülkenin tek semt takımıyız.
Gücümüzü önce 108 yıllık maziden sonra da o semtten alırız.
Ne paranızı istedik, ne de kredinize talip olduk.
Ne avantadan arsa, arazi tahsisi dilekçesi verdik.
Ne de kıyak inşaatlardan rant talep ettik.

"Gözleriniz vardır görmez, kulağınız vardır duymaz."
Huuuuuuu...
O stadın harcında biz varız.
Müzesinde de anılarımız ve kurucularımız.
O stadın açılışında ilk golü Süleyman (Seba) attığında ‘Dolmabahçe’yi ilk titreten’ (!) bizdik.
O stat 64 yıldır bizim.
Semtteki evimiz, çarşımız, okulumuz, hastanemiz ve inanç mabetlerimiz kadar bizim.
Dolmabahçe yolu bizimle güzel, bizimle romantik, bizimle gerçek.
Stadımız eski. Seviyoruz.
Stadımız demode. Seviyoruz.
Stadımızın tuvaletleri bozuk. Seviyoruz.
Stadımız alttan ısıtmalı değil. Seviyoruz.
Stadımız yetersiz. Sıkışırız.
Stadımızda depreme dayanıksız. Ha, o zaman bir şey yapmak lazım.
Sevdamıza ve semtimize öylesine bir “bakan” ferman buyurmuş.
“Statta tepiniyorlar” demiş.
Vals mi yapmaya gitmiştik?
Devam etmiş.
“Tepiniyorlar, Dolmabahçe Sarayı” kayıyor.
O halde “tepinmeyelim” olur mu? Siz mimarlarınızı, inşaat mühendislerinizi, restaratörlerinizi, uzmanlarınızı ve bilumum antika anıt kurumlarınızı harekete geçirmeyin. Aman, önlem almayın. Biz “tepinmeyiz” olur biter.
Bir Antep sözü var.
“Ağzını büzüşünden ömer diyeceği belliydi” derler.
Bizim “bakan” da baklayı ağzından çıkarmış. Demiş ki “iki çözüm var: Birincisi küçük, sembolik bir spor merkezine dönüştürülebilir. Beşiktaş’a başka bir noktada stadyum yapılır. ikincisi de sporu tümüyle oradan çıkarıp, bölgeyi kültür vahasına dönüştürebiliriz.”

Beşiktaşlılar. Kara Kartallar…
Diyor ki; Stadınızı elinizden alacağız.
Bunun yolunu yapıyoruz.
Tepinmeniz bahane…
istanbul’un her yerini tepe tepe kullandırdık. Sıra Dolmabahçe’de…
Semtimizi Beşiktaş’tan, Beşiktaş’ı bizden uzak tutacaklar.
Maksat birileri para kazansın, maksat siyaset hayatı kazısın.
Zeytinburnu’nda yer vermişler. Beğenmemişiz. Birilerine peşkeş çekilememiş. Kızmışlar.
Bilmiyorlar ki bu semt takımıyla nefes alır, nefes verir.
Bilmiyorlar ki yendiğimiz günün sabahı esnaf domatesi seçtirir, yenildiğimiz gün ağızları bıçak açmaz.
Bilmiyorlar ki o statta bizim dedemizin, babamızın, oğlumuzun, kardeşimizin anısı var.
Bilmiyorlar ki orası sadece bir stat değil. Hayat vahamız. Efkarımız, gözümüzdeki yaşımız, alın yazımız…
Ey bakan…
Uyarıyoruz…
Biz önce Beşiktaşlı, sonra sağcı, solcu, islamcı, Liberal, muhafazakar, ülkücü ve milliyetçiyiz.
Yani biz önce Beşiktaşlı kimliğimize sonra herhangi bir şeye inanırız.
Sabrımızla oynamayın.
Sizin siyasi hesaplarınız, kızgınlıklarınız ve çıkarlarınız vız gelir bize vız…

Ne semtimizi ne de stadımızı teslim ederiz.
---------------alıntı---------------
dingoc
--- spoiler ---

?Fitbolda? temizlik hareketi!"

Futbol endüstriyelleşmiş olabilir.
Ama biz malul/meta değiliz.
Taraftarız.
Seyirciyiz.
Renklerine sevdalandığımız tutkunlarız.
Hangi Beşiktaşlı başarısızlıktan dolayı takımını terk etmiş?
Hangi Beşiktaşlı yenilgiden sonra takımına küsmüş?
Hangi Beşiktaşlı harama tevessül etmiş?
Yıllardır söyledik. Şimdi bağırmak zamanı.
Şeref?inizle oynayın, Hakkı?nızla kazanın!
Beşiktaş?ı bir değerler manzumesine dönüştüren, ?duruşumuzu? borçlu olduğumuz iki abide isme yakışanı yapın.
Biz Beşiktaş taraftarları?
Elle atılan golle hüzünlendik. Hak etmemiştik.
Kendini yere atıp penaltı kazanan oyuncuya öfkelendik. Hak etmemiştik.
Rakibine dirsek vuranı, çelme takanı ıslıkladık. Efendi davranılmamıştı.
Haksız yere ceza gören rakip oyuncuyu savunduk. ?Eyyamcı hakem? diye bağırdık.
Böyle olmalıydık.
Gündelik yaşamımızda peşinde koştuğumuz ahlakı, erdemi, dürüstlük ve olgunluğu sahada da görmeliydik.
Bizler Hatice?nin ahvalini de önemseyen, neticenin ille de başarının biricik kriteri olmadığına inananlardık.
Bugün Türk futbolu büyük bir sınavdan geçiyor. Kaybettiğimiz, üzüntüden kahrolduğumuz maçların nasıl parayla satın alındığını, nasıl ?ille de başarı? diyenlerin hayatımızın biricik sevdasını istismar ettiğini öğreniyoruz.
Bugün maaşımızdan arttırdığımız bir biletin, umudumuzu bağladığımız bir kuponun, harçlığımızdan biriktirdiğimiz bir deplasman biletinin ardında aslında ne oyunlar oynandığını, ne hile ve düzenbazlıklar olduğunu öğreniyoruz.
Bugün sevdalandığımız renklerin süregelen soruşturmanın sadece mağduru değil, zanlısı da olabileceğini öğreniveriyoruz.
Mahkemenin kararını vereceği son güne kadar bu olayda ismi geçen bütün Beşiktaşlılar bizim için masumdur. Onlara önyargı ile bakmayacağız.
Ancak diğerlerinin yaptığı gibi arkalarından peşi sıra gitmeyi de reddetmeliyiz. Acı ve sancılı da olsa doğrusu budur. Artık ?o? Beşiktaşlılar bize bizden olduğunu kanıtlamak zorundadır. Zira bizim yıllardır ?perde arkasını bilmeden- yaşadığımız düş kırıklığını Kayseri?de yaşayan ?Boz Baykuşlar? ile empati kurmadan gerçeğin peşinde koşamayız.
Şimdi iki takım var. Biri namuslu ve dürüst olanların takımıdır. Diğerinde ise şikeci, düzenbaz ve hile ile çıkar peşinde koşanlar var.
Biz Beşiktaşlılar ilkini temsil ediyoruz. Etmeliyiz.
Onun içindir ki masum olduğuna inandığımız, sonuna kadar inanacağımız ?zanlı? Beşiktaşlılarla aramıza mesafe koymalıyız. Masumiyetlerini kanıtlayıncaya kadar ne ?büyük? diye bağırırız ne de ?yanındayız? diye destek veririz. Artık aidiyet değil hukuk devreye girmiştir. Adaleti simgeleyen o gözü bağlı kadın kadar tarafsız ve objektif düşünürüz.
Zira biliriz ki eğer ki ortada Beşiktaşımızı zan altında bırakacak bir iddia varsa. Biz utanacağız.
Eğer ki puan ya da kupa için anlaşılmışsa o kupaya saygı duymayacağız.
Eğer ki bir kişi bile vaatle Beşiktaş?a karşı yeterince koşmamışsa biz sevinemeyeceğiz.
Kimse ?Beşiktaşk? dediğimiz için her şeyi mübah göreceğimizi beklemesin. Biz sevdiğimiz renklerin sevdalısıyız, belalısı olmayacağız.
Diyoruz ki:
Arının?temizlenin?masumiyetinizi sadece yargıya değil, bizlere de kanıtlayın.
Sizi kucaklayalım. Coşkuyla gücünüze güç katalım.
Ama siz de arınıncaya, temizleninceye ve masumiyetinizi kanıtlayıncaya kadar Beşiktaş?la aranıza mesafe koyun. Beşiktaş?a yapılacak en büyük iyilik budur.
Diyoruz ki:
Tarihi bir fırsat elimizdedir.
Adını dürüstlüğü ile bizleri ?şerefli ikinciliklerle? onurlandıran efsanevi başkanımızın diliyle adlandıralım. ?Fitbol?da temizlik hareketini biz Beşiktaşlılar başlatalım. Formalarımıza, atkılarımıza bir siyah kurdela bağlayalım. Bilelim ki o kurdela sahibi olan bizler ?Fitbol?da Temizlik Hareketi?nin erleriyiz.
Manifestomuzu birlikte yazalım.

Ey diğer renklere gönül verenler?
Bu yazıdaki bütün Beşiktaş sözcüklerinin yerine kendi takımınızı, siyah beyaz yerine kendi renklerinizi yazın?
Var mısınız?

--- spoiler ---

bu yazı ancak rıdvan akar tarafından yazılırdı.
how i met your other
ali ece, feridun düzağaç, cem dizdar, ibrahim altınsay gibi romantik beşiktaşlı yazarlardandır, endüstriyel futbol denen kirli düzene rağmen, halen beşiktaş aşkını, taraftarlık olgusunu, romantik futbolu yazılarında işleyen bu adamlardır geleceğe dair umudumuzu perçinleyen.

forza nın şike ile ilgili intro sundaki yazı da kendisine aitmiş. yeni nesildeki yozlaşmaya karşı beşiktaşlı gençlere ezberletilmeli bu abimizin yazdıkları, satır satır, cümle cümle.
simsiyah
gazeteci, haberci ve iyi bir beşiktaşlı. forza beşiktaş için yazdığı son yazısı ise hem ayar hem de akıl fikir vermekte renklilere.

işte o yazı;

---------------alıntı---------------

Sıkıldık artık yeter!

Maç bittiğinde hasbelkader Beşiktaş TV maçın yorumunu sordu.

“Yarın gazetelere bakın, golü sayılmadı ama Beşiktaş da yenecek futbol oynamadı” minvalinde yazılar okunacağını söyledim.

Yanılmışım.

Hürriyet Spor Servisi tarihe geçecek bir başlık attı.

FB Manisaspor’u 3-1 yenmiş, penaltı pozisyonu tartışmalıymış, filan. Ama Fenerbahçeperver Hürriyet Spor bakın maçı nasıl veriyor: “Q7 değil, Alex ve çetesi işbaşında.” Haberde çarşı’nın hazırladığı “Q7 ve çetesi” posteri de kullanılmış.

Hani herkes haddini bilecekti?!

Hani FB “en büyüktü?!”

Hani “gündemi Fener belirlerdi?!”

FB bu memleketin “üç büyüklerinden” biri değil mi?

Nedir bu özgüven problemi? Nedir bu Beşiktaş kompleksi?

Karabük maçı sonrası Mete Düren hakemlerin Beşiktaş’ın yıldızları karşısında kompleksli davrandığını söylemişti.
Sadece hakemler mi?

Fenerbahçeperver Hürriyet Spor servisi ‘takımının galibiyetine sevineceğine’ Beşiktaş üzerinden sevinç çığlıkları atıyor.

Türkiye’de Beşiktaş konuşuluyor.

“Ne kaçak stat yaparız, ne de devlete yaptırırız” diyor. Anıtlar Yüksek Kurulu “bugün git yarın gel” diye yanıt veriyor.

“Karabük’ün de penaltısı çalınmadı” diyecek kadar dürüst davranıyor. Eyyamcılar “doğruuuuuu” diye kafalarını sallıyor.
Erman Toroğlu diye Beşiktaş alerjisinden müzmin muzdarip yazar, sayılmayan gol için “hakemler bu tür hatalar yapar.

Ama Karabük’ün penaltısı verilmedi. iki de Beşiktaşlı oyuncu atılmalıydı” diyor.

Peki ya Simao’nun düşürülmesi ile verilmeyen penaltı?

Toroğlu o pozisyonu yazmıyor bile.

Karabük maçında Almedia’nın sayılmayan golü…

Ankaraspor maçında Nobre’nin sayılmayan golü…

Kasımpaşa’da Bobo’nun sayılmayan golü…

Fenerbahçe maçında Bobo’nun sayılmayan golü…

Hepsi nizami…maç sonrası herkes “tüh! Yazık oldu” diye hatırlıyor.

Hakemler Beşiktaş’ı liğme liğme ediyor. “Yayıncı kuruluş” bahanesiyle Beşiktaş’ın maçları iki haftadır gündüz oynanıyor. Hakemler üç-beş maç dinlendirilerek Federasyon bütün bu skandallardan yırtabiliyor.

Oysa son iki yıldır açıklamaları, tasarrufları ve izlediği politikalarla açıkça Beşiktaş düşmanlığı yapan Futbol Federasyonu asıl suçlu ve sorumludur. Serdal Adalı’nın verdiği örneği hatırlayın.

Stat dışında Beşiktaş-Bursa maçında olaylar çıkıyor. Olaylardan iki gün sonra Beşiktaş’ın sahası 2 maç kapatılıyor.

17 yaş FB-GS maçında saha içinde FB’li çocuklar dayak yiyor, karar 25 gün sonra üç maç olarak çıkıyor. Lobiler devreye giriyor, ligden atılması muhtemel GS kurtuluveriyor.

öylesine aciz bir federasyon ki Saracoğlu’nda Aziz Yıldırım hakem odasını basmasın diye kapının önünde 6 koruma bekletiliyor. Aziz Yıldırım da hakem kapısının önünden geçerken, “koruyun koruyun” diye söylenebiliyor.


“Sıkıldık artık yeter!”


Pc: Bir de Bursa ve GS tribünlerinde “gücüne güç katmaya geldik” üzerinden Beşiktaş aleyhine besteler yapıldığını gözledik. Sadece “biraz zeka pırıltısı beyler” demek geçiyor içimden. Azıcık daha yaratıcı ve zeki olmanızı beklemek hakkımız. Taklit taklit…nereye kadar?

---------------alıntı---------------
mati
sanırım bir daha forzabeşiktaş forumunda yazmayacak abimiz.
forumun sözümona yöneticileri tarafından görülmemiş bir ayıp yapıldı rıdvan abiye karşı.
ve sağolsun bize beşiktaşın abilerinin(!) gerçek yüzünü göstermiş oldu
konuşkankartal
Forzabeşiktaş ta yazdığı yazı ana forumdan kaldırılıp, yazarlar bölümüne aktarılmış ve sonra da kaldırılmıştır.
Bu sansürden sonra da kendi isteğiyle aşağıdaki notu ile beraber sitedeki üyeliğini sildirmiştir.

https://fbcdn-sphotos-a.akamaihd.net/hphotos-ak-ash4/396486_241024472642360_100002044287949_560087_807591230_n.jpg

ilgili yazısı ise şu şekildedir.

'' beşiktaş taraftarı olarak bizler kendimizi çarşı olarak bilinen o büyük şemsiyenin altında hissederiz. zira çarşı pek çok konuda bizim adalet ve vicdanımızla örtüşen bir duruş sergilemiştir. bunun son örneği van için gösterilen duyarlılıktı.

ancak saygınlık zor kazanılan ama çabuk kaybedilen bir haslettir.

çarşı'nın pluton'dan etoo'ya, nükleer santralden hasankeyf'e kadar pek çok konuda gösterdiği hassasiyeti kendi ''varlık nedeni'' ile yani beşiktaş ile de göstermesini beklemek hakkımızdır.

eğer sevdalısı olduğunuz kulübün başkanı şike soruşturması sürecinde fenerbahçe'yi kurtarmayı kendisine görev edinmişse, eğer sevdalısı olduğunuz kulübün başkanı doğruları dile getiren -geçmişten beri dostu olduğumuz- altay kulübü'nün başkanına ''otur, haddini bil'' demişse ve en beteri de sevdalısı olduğunuz kulübün başkanı ''fenerbahçemiz'' sözcüğünü böylesine keyfiyet içinde kullanabiliyorsa, çarşı'nın da bir tepki göstermesini beklemek hakkımızdır.

aksi takdirde çarşı'nın ''neye karşı'' olduğunu sorgulamaya başlarız ki o takdirde çarşı'yı asi yapan o ''a'' mahzun kalır.

kusura bakmayın arkadaşlar, geçmişte çokça sorgulanan ve sizleri de çok rahatsız ettiğini bildiğim, ''çarşı-yönetim'' iddialarını boşa çıkarmak için tarihi bir fırsat elinizdedir. bu fırsatı harcamamanızı tavsiye ederim.

en azından o denizli maçında dayak yiyen beşiktaşlılar için....isterim.

benim duruşum ise şudur: statta iki elimi havaya kaldırır ve çapraz sallarım:

yeter demirören
''
dingoc
---------------alıntı---------------
Mesela Beşiktaş forması giyen Pascal Nouma da Quaresma kadar kırmızı kart görürdü. Fakat Pascal Nouma ile Beşiktaş taraftarı kendini özdeşleştirmişti. çünkü Pascal Nouma, kırmızı kart gördüğünde Beşiktaş taraftarı onun Beşiktaşlılığına inandığı için onu sorgulamazdı. Ama ben Quaresma'nın her kırmızı kart, sarı kart görüşünde, topu kaptırıp arkadan girip faul yaptığında sadece bir eyyamcılık değil, aynı zamanda Beşiktaş'a dönük bir bencillik olarak görmüştüm. Quaresma iyi bir futbolcu bunu hiç bir zaman inkar etmiyorum
---------------alıntı---------------

q7 konusunda bugüne kadar duyduğum en oturaklı açıklamaya imza atmış gazeteci
dingoc
http://www.haber1903.com/Kartal-226-r_akar_yazdi_besiktas_yonetiminin_oncelikleri.html



--spoiler--

o halde sevgili Beşiktaş yönetimi size bir önerim var.

Şeref Bey'deki son maçımıza A2 ile çıkın. A takımından Necip, Oğuzhan, Olcay, Hasan gibi gençleri de alın ve A2'deki gençlerimizle çıkın. Bunu da önceden ilan edin. O stadın nasıl dolduğunu, taraftarın nasıl sahip çıktığını, sonucun hiçbir öneminin olmadığını görün.

Yarının Beşiktaş'ı için anlamlı ama öğretici bir tecrübe olur.

--spoiler--

roll a joint
30 ağustos 2013 beşiktaş hakkındaki cas kararı hakkında ; fikret orman'ı ve yönetimini "neden fenerbahçe gibi hızlı karar verme opsiyonunu kullandığının, bizlere göre saçma olan bu davayı neden böyle basitçe kaybettirdiğinin" peşine düşüp bu konu hakkında eleştiri yapmasını istediğim tek kişidir.

sergen,oktay,sinan engin,celal kolot,atıf keçeci,levent erdoğan,yalçın karadeniz gibi içimizde ki irlanda'lılardan tek eleştiri bile duymak rahatsız edici olur, benim bildiğim bu işi bir tek bu eski torpak güzel insan yapar.
1 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol