her sıkıştığında ya da konuşacak bir şey bulamadığında dersanelere saran ''kapatacağım dersaneleri aileleri söğüşlüyor'' diyerek mükemmel açıklamalar yapan başbakanım.
kapatsan da kurtulsam artık boş boş evde otururuz ben ve atanamayan binlerce öğretmen ve tabi hiç bir işe yaramayan diplomalarımızla! artık kim nasıl geçinir? ne yapar? bilinmez...belki ona da çözüm bulur eve kapatır bizleri.
recep tayyip erdoğan
---------------alıntı---------------
erdoğan çok başarılı bir lider. iktidarda iken milletin desteğini sürekli artırmak her lidere nasip olmaz. erdoğan bunu becermiş sayılı liderlerden birisi.
ancak, muazzam bir zaafı var. siyasette ustalaştıkça demokrasiden uzaklaşıyor.
gücün şehvetine beter kapılıyor!
erdoğanın güçten ne anladığını algılamaya yönelik olarak zaman içinde geliştirdiği retoriğe kısa bir göz atalım:
erdoğan ilk önce medyaya ayar verdi. gazete patronlarına köşe yazarlarını susturması için tebliğde bulundu. allah var, netice aldı!
köşe yazarları da durumdan vazife çıkardılar, ha paşaya, ha kasımpaşaya biyat etmekte ne fark var ki!, diye skolastik bir akıl oyunu ile demokrasiye bir balans ayarı da onlar yaptılar.!
erdoğan iş adamlarına hadlerini bildirmeye de soyundu. 2004e dek erdoğan hakkında atıp tutan iş adamları sonunda sus pus oldular. hadlerini tebellüğ ettiler. başbakan önünde bel kırmacasına yerden temenna alma konusunda yarışa giriştiler.
bir 23 nisanda gerçek başbakan çocuk başbakana ister asarsın, ister kesersin dediğinde esasında uyarısı herkese idi. hep birlikte başbakanın gücünün limiti olmadığına ezber çektik.
allah var, bir kaç cılız ses dışında itiraz da etmedik.
bu 23 nisanda daha hafif bir zılgıt geçti, çocuk başbakana nazikane ve dahi espiri için itiraz eden bakan hakkında çocuk başbakana sen başbakansın, o bakana söyle dışarıda görüşürsünüz, diyerek bakanları bir kez daha hizzaya çekti.
***
anlaşılan, şimdi sıra sanatçılarda. başbakan gücün sanatı nasıl gördüğünü de istanbul şehir tiyatrolarına yapılmaya çalışılan darbe hakkında hüküm vererek gösteriyor.
tiyatroları özelleştirerek liberal mantığa uygun tavır alacağını ima ediyor. bir muhafazakarın liberal düzende bile muhafaza edilmesi gereken gelenekler olduğunu unutması sadece şimdi işine öyle geldiği içindir. ama:
özelleştirmek suretiyle buyrun istediğiniz gibi tiyatrolarınızı oynayın. gerektiği zaman bizler hükümet olarak istediğimiz oyunlara sponsor olur desteğimizi veririz, diyerek sanatın gücün emrinde olduğunu yedi düvele ilan ediyor.
durumdan vazife çıkaracak bazı tiyatrocular başbakanı memnun edecek oyunlar oynayacaklar ve biz sanatın değil, başbakanın soytarısıyız diyerek avunacaklar.
hem maaş alıp hem eleştiremezsin!, diyerek de zaten sanatçının maaşını aldığı kuruma biyad ile yükümlü olduğunu başbakan lafı eğmeden bükmeden tebliğ ediyor.
***
siyaseti bilimin emrine veren ülkeler sanatı da siyasetin üzerinde tutarlar.
ama hem iş hayatını, hem medyayı, hem bilimi siyasetin, daha doğru söyleyelim, tek seçicinin emrine veren ülkeler ise bir üst tek seçici tarafından dış işleri bakanları parmak ile çağrılan ülkeler olurlar!
tek seçicinin gücüne iş adamı, rektör, medya patronu, gazeteci, velhasıl bugüne dek ayar verdiği kimse dayanamadı.
bakalım, sanatçılar ne yapacak? "
dr.cüneyt ülsever (yurt gazetesi)
---------------alıntı---------------
erdoğan çok başarılı bir lider. iktidarda iken milletin desteğini sürekli artırmak her lidere nasip olmaz. erdoğan bunu becermiş sayılı liderlerden birisi.
ancak, muazzam bir zaafı var. siyasette ustalaştıkça demokrasiden uzaklaşıyor.
gücün şehvetine beter kapılıyor!
erdoğanın güçten ne anladığını algılamaya yönelik olarak zaman içinde geliştirdiği retoriğe kısa bir göz atalım:
erdoğan ilk önce medyaya ayar verdi. gazete patronlarına köşe yazarlarını susturması için tebliğde bulundu. allah var, netice aldı!
köşe yazarları da durumdan vazife çıkardılar, ha paşaya, ha kasımpaşaya biyat etmekte ne fark var ki!, diye skolastik bir akıl oyunu ile demokrasiye bir balans ayarı da onlar yaptılar.!
erdoğan iş adamlarına hadlerini bildirmeye de soyundu. 2004e dek erdoğan hakkında atıp tutan iş adamları sonunda sus pus oldular. hadlerini tebellüğ ettiler. başbakan önünde bel kırmacasına yerden temenna alma konusunda yarışa giriştiler.
bir 23 nisanda gerçek başbakan çocuk başbakana ister asarsın, ister kesersin dediğinde esasında uyarısı herkese idi. hep birlikte başbakanın gücünün limiti olmadığına ezber çektik.
allah var, bir kaç cılız ses dışında itiraz da etmedik.
bu 23 nisanda daha hafif bir zılgıt geçti, çocuk başbakana nazikane ve dahi espiri için itiraz eden bakan hakkında çocuk başbakana sen başbakansın, o bakana söyle dışarıda görüşürsünüz, diyerek bakanları bir kez daha hizzaya çekti.
***
anlaşılan, şimdi sıra sanatçılarda. başbakan gücün sanatı nasıl gördüğünü de istanbul şehir tiyatrolarına yapılmaya çalışılan darbe hakkında hüküm vererek gösteriyor.
tiyatroları özelleştirerek liberal mantığa uygun tavır alacağını ima ediyor. bir muhafazakarın liberal düzende bile muhafaza edilmesi gereken gelenekler olduğunu unutması sadece şimdi işine öyle geldiği içindir. ama:
özelleştirmek suretiyle buyrun istediğiniz gibi tiyatrolarınızı oynayın. gerektiği zaman bizler hükümet olarak istediğimiz oyunlara sponsor olur desteğimizi veririz, diyerek sanatın gücün emrinde olduğunu yedi düvele ilan ediyor.
durumdan vazife çıkaracak bazı tiyatrocular başbakanı memnun edecek oyunlar oynayacaklar ve biz sanatın değil, başbakanın soytarısıyız diyerek avunacaklar.
hem maaş alıp hem eleştiremezsin!, diyerek de zaten sanatçının maaşını aldığı kuruma biyad ile yükümlü olduğunu başbakan lafı eğmeden bükmeden tebliğ ediyor.
***
siyaseti bilimin emrine veren ülkeler sanatı da siyasetin üzerinde tutarlar.
ama hem iş hayatını, hem medyayı, hem bilimi siyasetin, daha doğru söyleyelim, tek seçicinin emrine veren ülkeler ise bir üst tek seçici tarafından dış işleri bakanları parmak ile çağrılan ülkeler olurlar!
tek seçicinin gücüne iş adamı, rektör, medya patronu, gazeteci, velhasıl bugüne dek ayar verdiği kimse dayanamadı.
bakalım, sanatçılar ne yapacak? "
dr.cüneyt ülsever (yurt gazetesi)
---------------alıntı---------------
rüya da görmenin ne gibi bir anlamı olduğunu merak ettiğim siyasetçi. adam her yerde, kaçmak mümkün değil. desen k, televizyon izlemiyorum, gazete karıştırmıyorum. gene aklının bir köşesine girmeyi beceriyor
füze kalkanı projesi
libyada kaddafiyi indirme politikasını desteklemesi
malatya'daki füze kalkanı porojesine müsaade etmesi
son olarak amerikan emperyalizminin son hedefi olan suriye ve esad'a sağlam bi dansöz edasıyla 360 drece birden yan çizmesi kıvırmasıyla .....emperyalist dostlarının (amerika fransa ingiltere...) gibi devletlerin ülkemdeki en böyükk en çalışkan ismidir ...bunu anlamamak için nasıl bi mall olmak lazımdır hala düşünürüm düşünürüm ki öyleyse varım ama azınlık tarafında
libyada kaddafiyi indirme politikasını desteklemesi
malatya'daki füze kalkanı porojesine müsaade etmesi
son olarak amerikan emperyalizminin son hedefi olan suriye ve esad'a sağlam bi dansöz edasıyla 360 drece birden yan çizmesi kıvırmasıyla .....emperyalist dostlarının (amerika fransa ingiltere...) gibi devletlerin ülkemdeki en böyükk en çalışkan ismidir ...bunu anlamamak için nasıl bi mall olmak lazımdır hala düşünürüm düşünürüm ki öyleyse varım ama azınlık tarafında
beyni çorba yapılmış koyun sürüsünün lideri.
not: koyun sürüsü olarak kastettiğim ona oy verenler.
not: koyun sürüsü olarak kastettiğim ona oy verenler.
artık gerçek niyetlerini saklama gereği bile duymayan başbakan. son bombası: "kürtaja ve sezaryene karşıyım". bu açıklamanın üstünden 24 saat geçmeden: "bir uludere'dir tutturmuşsunuz, her kürtaj bir uludere dir"!? yani diyor ki; kürtaj cinayettir ve her kürtaj bir uludere'dir. o zaman uludere de bir cinayettir, yani devlet katildir. bir diğer itiraf ise; "bir uludere'dir tutturmuşsunuz" yani diyor ki "ben gündem değişsin istiyorum". ne diyeyim bilmiyorum ki. başbakan ve kurmayları yatak odamızdan bir çıkabilse, ülkeyi yönetecek ama işte çıkabildiği nadir zamanlarda da yurtdışı gezilerine çıkıyor zaten. bakalım damarımıza bu kadar basmasına daha ne kadar tahammül edeceğiz. ben insanların adım adım anarşist olmaya yaklaştığına inanıyorum. böyle devam etsinler.
bu adam bir konuşmasıyla ülkede gündemi belirliyor. şundan 10 gün önce konuştuğumuz hiç bir konu önemli değil artık. varsa yoksa kürtaj ve sezaryen konusu.
başbakan'ın bu çıkışı çok tartışıldı. yapılan bütün tartışmalar sağlık, özgürlük ve sair konular üzerinden oldu. ama başbakan çıkıp sezaryene neden karşı olduğunu açıkladı. bu şekilde yapıldığında ikiden fazla çocuk yapılamazmış. tabi kendisi en az 3 çocuk diyor ya bundan dokunmuş paşazadeye.
gelelim kürtaj mevsuzuna. olayın kadın özgürlüğü ya da cinayet gibi bakış açılarını tartışmıyorum bile. sdece şunusöyleyeceğim başbakan'ın bu çıkışının arkasındaki sebep de sanıldığı gibi çıkmayacak.başbakan'ın kürtajı yasaklamak istemesindeki amaç evlilik dışı ilişkiyi yasaklamak için ilk adımı atmaktır. böylece evlilik dışı ilişkiden hamile kalan kadınların sorunları baş gösterecek ve bir süre sonra bu sorunu çözmek için zina yeniden suç olarak kabul edilecek. e tabi tecavüze uğrayan kadınlar da tecavüzcüleriyle evlendirilip mutlu mesut(!) yaşayacaklar.
bir lafı vardı başbakan'ın biz hazmettire hazmettire yapacağız demişti. şimdilik kürtaj yasağını hazmedeceğiz sonra giderek ölçü artacak ve bir süre sonra zina yeniden suç olacak.
hazmetmemekte ısrar eden olursa "soda iç geçer" der en fazla.
başbakan'ın bu çıkışı çok tartışıldı. yapılan bütün tartışmalar sağlık, özgürlük ve sair konular üzerinden oldu. ama başbakan çıkıp sezaryene neden karşı olduğunu açıkladı. bu şekilde yapıldığında ikiden fazla çocuk yapılamazmış. tabi kendisi en az 3 çocuk diyor ya bundan dokunmuş paşazadeye.
gelelim kürtaj mevsuzuna. olayın kadın özgürlüğü ya da cinayet gibi bakış açılarını tartışmıyorum bile. sdece şunusöyleyeceğim başbakan'ın bu çıkışının arkasındaki sebep de sanıldığı gibi çıkmayacak.başbakan'ın kürtajı yasaklamak istemesindeki amaç evlilik dışı ilişkiyi yasaklamak için ilk adımı atmaktır. böylece evlilik dışı ilişkiden hamile kalan kadınların sorunları baş gösterecek ve bir süre sonra bu sorunu çözmek için zina yeniden suç olarak kabul edilecek. e tabi tecavüze uğrayan kadınlar da tecavüzcüleriyle evlendirilip mutlu mesut(!) yaşayacaklar.
bir lafı vardı başbakan'ın biz hazmettire hazmettire yapacağız demişti. şimdilik kürtaj yasağını hazmedeceğiz sonra giderek ölçü artacak ve bir süre sonra zina yeniden suç olacak.
hazmetmemekte ısrar eden olursa "soda iç geçer" der en fazla.
yakında siz beceremiyorsunuz deyip, devlete yeni kadro açıp, dindar nesil spermi üretebilen erkekleri kadroya alıp, itina ile yatağımıza sokacağını düşündüğüm insan. hazmettire hazmettire hepimizi...
sanane ulan benim karnımdaki canlıdan, sanane benim o canlıyı dünyaya nasıl getireceğimden. normal doğumdan ölesiye korkan ben sayende 3 değil 1 taneye bile sahip olamayacağım.
sanane ulan benim karnımdaki canlıdan, sanane benim o canlıyı dünyaya nasıl getireceğimden. normal doğumdan ölesiye korkan ben sayende 3 değil 1 taneye bile sahip olamayacağım.
yine ferman buyuran padiş.. pardon, başbakan. bu şekilde olmasını istemezdim ama yine de: (b: çıldırın çıldırın)... [ybkz]swh[/ybkz]
http://tinyurl.com/6pqx6t2
http://tinyurl.com/6pqx6t2
---------------alıntı---------------
Napolyon tekrar dünyaya gönderilmiş! Beyaz Saraydaki akşam yemeğinde Barack Obamanın kulağına eğilerek Sizin elinizdeki silahlar bende olsaydı, Waterloo Savaşını asla kaybetmezdim sayın Başkan! demiş!
Napolyon daha sonra Rusyaya gitmiş. Kremlin Sarayındaki yemekte de Putine Gizli Servis KGBnin gücünü hatırlatarak, şunları söylemiş:
Böyle bir gizli servis bende olsaydı, Waterlooyu asla kaybetmezdim!
Napolyon nihayet Ankaraya gelmiş! Yemekten sonra Başbakan Tayyip Erdoğana dönerek:
Mösyö Tayyip doğrusu çok şanslısınız! Sizdeki mükemmel basın bende olsaydı, Waterloo Savaşını kaybettiğimi hiç kimse duymazdı! demiş!..
---------------alıntı---------------
Napolyon tekrar dünyaya gönderilmiş! Beyaz Saraydaki akşam yemeğinde Barack Obamanın kulağına eğilerek Sizin elinizdeki silahlar bende olsaydı, Waterloo Savaşını asla kaybetmezdim sayın Başkan! demiş!
Napolyon daha sonra Rusyaya gitmiş. Kremlin Sarayındaki yemekte de Putine Gizli Servis KGBnin gücünü hatırlatarak, şunları söylemiş:
Böyle bir gizli servis bende olsaydı, Waterlooyu asla kaybetmezdim!
Napolyon nihayet Ankaraya gelmiş! Yemekten sonra Başbakan Tayyip Erdoğana dönerek:
Mösyö Tayyip doğrusu çok şanslısınız! Sizdeki mükemmel basın bende olsaydı, Waterloo Savaşını kaybettiğimi hiç kimse duymazdı! demiş!..
---------------alıntı---------------
---------------alıntı---------------
Erdoğan, Köşe yazısını okumuşsunuz, devamında şöyle bir şey vardı, padişahlar kendi sağlığında cami yaptırırlar, Sultan Recep Tayyip Erdoğan'ın da camisi yapıldı gibi... Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? sorusuna ise Elhamdülillah bizim öyle bir derdimiz falan yok. Biz fakir Tayyip Erdoğan... yanıtını verdi.
---------------alıntı---------------
yazık ya. vallahi üzüldüm şimdi bak. gençler ne yapalım fakir tayyip'e? düşünün biraz, beyin fırtınası falan.
"(b: fakir tayyip'i zenginleştirme organizasyonu)" ya da "(b: tayyip'e feda tişörtü organizasyonu)"
benim projelerim bunlar. gelecek fikirlere de fikirlere açığız.
Erdoğan, Köşe yazısını okumuşsunuz, devamında şöyle bir şey vardı, padişahlar kendi sağlığında cami yaptırırlar, Sultan Recep Tayyip Erdoğan'ın da camisi yapıldı gibi... Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? sorusuna ise Elhamdülillah bizim öyle bir derdimiz falan yok. Biz fakir Tayyip Erdoğan... yanıtını verdi.
---------------alıntı---------------
yazık ya. vallahi üzüldüm şimdi bak. gençler ne yapalım fakir tayyip'e? düşünün biraz, beyin fırtınası falan.
"(b: fakir tayyip'i zenginleştirme organizasyonu)" ya da "(b: tayyip'e feda tişörtü organizasyonu)"
benim projelerim bunlar. gelecek fikirlere de fikirlere açığız.
fakirlik anlayışı standarttan baya bir farklı olan ve kendisine bu haliyle fakir diyorsa, muhtemelen bizim gibi maaşlı, ssklı vatandaşları için böcük gözüyle bakmaktadır..hoş keşke bizim bu ezik durumumuza azıcık acıyıp ta bizler için de gemicikler, malikanecikler alsadır...
9 ağustos izmir terör saldırısı sonrasında sadece "bu maalesef terörün yayılma noktasındaki attığı adımların bir başka örneği" diyebilen ne yapmak istediğini kendisi bile bilmeyen başbakandır.
bahsettiği şey sanki bir terör saldırısı değil, insanlar hayatlarını ve uzuvlarını kaybetmemiş ve bir sempozyum sırasında günlük olaylar konusunda yorum yapıyor...
10 senedir bu adam başbakan değil, gelene geçene atarlanan kendisi ve delisi değil, tüm komşularıyla düşman değil, pkk'lılarla bir kanka bir düşman değil, terör örgütünün beslenebileceği en güçlü ülkeye silah yardımı yapanlar bunlar değil, insanları alevi-kürt diye ayıranlar kendi kabinesi değil...
başbakan ve ahalisi suçsuz, bihaber, savunmasız.tek suçlu kürtler, medya, chpliler, aleviler, içki içen üniversiteliler, tinerci gençlik, hapishanedeki yazarlar, parasız eğitim isteyen öğrenciler, yaratıcılığı baltalanmış sanatçılar bla bla...
son kalan umut kırıntılarıyla dileğim; bir gün bu adamın ve çrevresinin vatana ihanetten yargılanmasıdır.
bahsettiği şey sanki bir terör saldırısı değil, insanlar hayatlarını ve uzuvlarını kaybetmemiş ve bir sempozyum sırasında günlük olaylar konusunda yorum yapıyor...
10 senedir bu adam başbakan değil, gelene geçene atarlanan kendisi ve delisi değil, tüm komşularıyla düşman değil, pkk'lılarla bir kanka bir düşman değil, terör örgütünün beslenebileceği en güçlü ülkeye silah yardımı yapanlar bunlar değil, insanları alevi-kürt diye ayıranlar kendi kabinesi değil...
başbakan ve ahalisi suçsuz, bihaber, savunmasız.tek suçlu kürtler, medya, chpliler, aleviler, içki içen üniversiteliler, tinerci gençlik, hapishanedeki yazarlar, parasız eğitim isteyen öğrenciler, yaratıcılığı baltalanmış sanatçılar bla bla...
son kalan umut kırıntılarıyla dileğim; bir gün bu adamın ve çrevresinin vatana ihanetten yargılanmasıdır.
madalya alan sporcuları çok güzel tebrik eder.
http://tinyurl.com/9mt9w4w
bu videolar biter bu adamın yalanları bitmez. kırk yıllık esad oldu esed.
bu videolar biter bu adamın yalanları bitmez. kırk yıllık esad oldu esed.
---------------alıntı---------------
Dolayısıyla cezaevinde olmanın ne demek olduğunu bilirim. Ancak bu insanların yaptığı şeylerin, benim bir şiir okuma davranışımla hiçbir alakası yok. Benim durumumda, birini yaralama ya da öldürme veya silah taşıma gibi bir eyleme karışmamıştım. istanbul 'un belediye başkanıydım ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından onaylanmış bir şiiri okuyordum, hapse atılmamın nedeni buydu. Bugünün Türkiyesi, ilk kez hükümete geldiğimiz 10 yıl önceki Türkiye 'ye göre çok farklı. şimdi ifade özgürlüğünün zirvede olduğu bir dönemden geçiyoruz
---------------alıntı---------------
Dolayısıyla cezaevinde olmanın ne demek olduğunu bilirim. Ancak bu insanların yaptığı şeylerin, benim bir şiir okuma davranışımla hiçbir alakası yok. Benim durumumda, birini yaralama ya da öldürme veya silah taşıma gibi bir eyleme karışmamıştım. istanbul 'un belediye başkanıydım ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından onaylanmış bir şiiri okuyordum, hapse atılmamın nedeni buydu. Bugünün Türkiyesi, ilk kez hükümete geldiğimiz 10 yıl önceki Türkiye 'ye göre çok farklı. şimdi ifade özgürlüğünün zirvede olduğu bir dönemden geçiyoruz
---------------alıntı---------------
demokrasi forumu için endonezya'ya gidip, bugün dönmesi gerekirken dönüş süresini 1 gün uzatan zat.
sen bugün olman gereken yerde olamıyorsan bundan sonra hiç olma. hatta orada kal dönme. hatta öl.
sen bugün olman gereken yerde olamıyorsan bundan sonra hiç olma. hatta orada kal dönme. hatta öl.
(bkz: ricard dexer shawn)
dün akşam kanal 24'te yiğit bulut'un programına canlı yayın konuğu olup; tam olarak şu sözleri sarfetmiştir:
--alıntı--
"amacım yargıyı yargılamak değil, ama doğru adımlar atmak lazım. bunların içinde karacısı var denizcisi var. terörle mücadele etmek için onlara ihtiyacımız var, ama oralara gönderilecek subayımız kalmadı."
"içeride 400'e yakın emekli muvazzaf subay var, bunları ağırlıklı kısmı tutuklu ve bu arada da yine mağdur veya şüpheli şeklinde çağrılanlar oluyor. bir de bir ajan meselesi çıktı. bana göre bunların örgüt kurmaktan, örgüt elemanı olmaktan içeride olması çok ağır.. öyle bir şey varsa, delilleri kesinse ver hükmünü bitir, ama yoksa yüzlerce subayı hele hele genelkurmay başkanını bu şekilde içeride tutarsan, bu yanlıştır."
"bu ordu içinde moral bozukluğuna neden oluyor. bu yenilir yutulur bir şey değil. ister istemez altta şüpheli sıfatıyla 232 kişi çağrılınca üstte de kuvvet komutanlarımız “biz mücadele verirken ben bu komutanları nasıl göndereceğim” diyor."
--alıntı--
--alıntı--
"amacım yargıyı yargılamak değil, ama doğru adımlar atmak lazım. bunların içinde karacısı var denizcisi var. terörle mücadele etmek için onlara ihtiyacımız var, ama oralara gönderilecek subayımız kalmadı."
"içeride 400'e yakın emekli muvazzaf subay var, bunları ağırlıklı kısmı tutuklu ve bu arada da yine mağdur veya şüpheli şeklinde çağrılanlar oluyor. bir de bir ajan meselesi çıktı. bana göre bunların örgüt kurmaktan, örgüt elemanı olmaktan içeride olması çok ağır.. öyle bir şey varsa, delilleri kesinse ver hükmünü bitir, ama yoksa yüzlerce subayı hele hele genelkurmay başkanını bu şekilde içeride tutarsan, bu yanlıştır."
"bu ordu içinde moral bozukluğuna neden oluyor. bu yenilir yutulur bir şey değil. ister istemez altta şüpheli sıfatıyla 232 kişi çağrılınca üstte de kuvvet komutanlarımız “biz mücadele verirken ben bu komutanları nasıl göndereceğim” diyor."
--alıntı--
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?