---------------alıntı---------------
erdoğan çok başarılı bir lider. iktidarda iken milletin desteğini sürekli artırmak her lidere nasip olmaz. erdoğan bunu becermiş sayılı liderlerden birisi.
ancak, muazzam bir zaafı var. siyasette ustalaştıkça demokrasiden uzaklaşıyor.
gücün şehvetine beter kapılıyor!
erdoğanın güçten ne anladığını algılamaya yönelik olarak zaman içinde geliştirdiği retoriğe kısa bir göz atalım:
erdoğan ilk önce medyaya ayar verdi. gazete patronlarına köşe yazarlarını susturması için tebliğde bulundu. allah var, netice aldı!
köşe yazarları da durumdan vazife çıkardılar, ha paşaya, ha kasımpaşaya biyat etmekte ne fark var ki!, diye skolastik bir akıl oyunu ile demokrasiye bir balans ayarı da onlar yaptılar.!
erdoğan iş adamlarına hadlerini bildirmeye de soyundu. 2004e dek erdoğan hakkında atıp tutan iş adamları sonunda sus pus oldular. hadlerini tebellüğ ettiler. başbakan önünde bel kırmacasına yerden temenna alma konusunda yarışa giriştiler.
bir 23 nisanda gerçek başbakan çocuk başbakana ister asarsın, ister kesersin dediğinde esasında uyarısı herkese idi. hep birlikte başbakanın gücünün limiti olmadığına ezber çektik.
allah var, bir kaç cılız ses dışında itiraz da etmedik.
bu 23 nisanda daha hafif bir zılgıt geçti, çocuk başbakana nazikane ve dahi espiri için itiraz eden bakan hakkında çocuk başbakana sen başbakansın, o bakana söyle dışarıda görüşürsünüz, diyerek bakanları bir kez daha hizzaya çekti.
***
anlaşılan, şimdi sıra sanatçılarda. başbakan gücün sanatı nasıl gördüğünü de istanbul şehir tiyatrolarına yapılmaya çalışılan darbe hakkında hüküm vererek gösteriyor.
tiyatroları özelleştirerek liberal mantığa uygun tavır alacağını ima ediyor. bir muhafazakarın liberal düzende bile muhafaza edilmesi gereken gelenekler olduğunu unutması sadece şimdi işine öyle geldiği içindir. ama:
özelleştirmek suretiyle buyrun istediğiniz gibi tiyatrolarınızı oynayın. gerektiği zaman bizler hükümet olarak istediğimiz oyunlara sponsor olur desteğimizi veririz, diyerek sanatın gücün emrinde olduğunu yedi düvele ilan ediyor.
durumdan vazife çıkaracak bazı tiyatrocular başbakanı memnun edecek oyunlar oynayacaklar ve biz sanatın değil, başbakanın soytarısıyız diyerek avunacaklar.
hem maaş alıp hem eleştiremezsin!, diyerek de zaten sanatçının maaşını aldığı kuruma biyad ile yükümlü olduğunu başbakan lafı eğmeden bükmeden tebliğ ediyor.
***
siyaseti bilimin emrine veren ülkeler sanatı da siyasetin üzerinde tutarlar.
ama hem iş hayatını, hem medyayı, hem bilimi siyasetin, daha doğru söyleyelim, tek seçicinin emrine veren ülkeler ise bir üst tek seçici tarafından dış işleri bakanları parmak ile çağrılan ülkeler olurlar!
tek seçicinin gücüne iş adamı, rektör, medya patronu, gazeteci, velhasıl bugüne dek ayar verdiği kimse dayanamadı.
bakalım, sanatçılar ne yapacak? "
dr.cüneyt ülsever (yurt gazetesi)
---------------alıntı---------------
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?