yere düşen her şey ulaşılması en zor köşeye yuvarlanır.
ne zaman arabamı yıkasam yağmur yağar, yağmur yağacağı için arabamı yıkamadığımda yağmur yağmaz.
reçelli ekmek ne zaman yere düşse reçelli kısmı hep yere gelir.
özür dilemek, izin almaktan daha kolaydır.
uyuyan bir bebek, anne babası uykuya dalınca uyanır.
bir şey tamir ederken elin tamamen yağlandığında burnun kaşınır.
insanların seni seyretme olasılığı düştüğün komik durum ile doğru orantılıdır.
yanlış numara çevirdiğinde çevrilen numara kesinlikle meşgul değildir.
patronuna lastiğin patladığı için geç kaldığını söylediğinde ertesi gün lastiğin gerçekten patlar.
hırgır geçmeye başladığın anda patron kapıda görünür.
sıkışık trafikte şerit değiştirdiğinde, terk ettiğin şerit daha hızlı akmaya başlar.
duşa girip ıslandığında telefon çalar.
birileri ile karşılaşma ihtimalin, görünmek istemediğin zaman en üst düzeydedir.
bir makinenin çalışmadığını ispat etmen gerektiğinde kesin çalışır.
kaşıntının şiddeti ulaşma zorluğun ile doğru orantılıdır.
sinemada sıranın ortasında oturanlar salona en son girerler.
ayağınıza tam oturan bir ayakkabı kesinlikle mağazadaki ayakkabıların en çirkinidir.
herhangi bir şeyi beğendiğinizde derhal üretimden kaldırılır.
bir şeye ulaşmak istediğinizde ve ulaşamayıp umudunuzu kestiğiniz anda, bir yerden bir şekilde size gelir.
işler yolunda gittiği zaman mutlaka bir terslik vardır.
aradığınız şeyi baktığınız en son yerde bulursunuz. (aranılan bir şey birkaç yere bakılarak bulunur ve bulma eylemi zaten en son bakılan yerde gerçekleşir.)
herhangi bir bilgide sayılar çok doğru gözüküyorsa boşuna kontrol etmeyin, yanlıştırlar.
bir teklifin gerçek olması güvenilir olmasını gerektirmediği gibi, güvenilir bir teklifin de gerçek olması gerekmez.
telefon çalmasını beklediğin süreler boyunca çalmayacak, ancak başından ayrılıp başka bir işle meşgul olduğun anda çalıp seni bölecektir.
siz sınavlara istediğiniz kadar çalışın, sonunda her zaman çalışmadığınız bir yerden çıkacaktır!
ne zaman sınavlara çalışacak olsanız uykunuz gelir, sınavdan sonra uykunuz açılır.
dakikalarca beklediğin otobüs sen tam sigara yaktığında gelecektir.
sigara dumanı her zaman sigara içmeyen kişiye doğru gelir.
bar da sana yanaşan kız barın en çirkin kızıdır.
murphy kanunları
özünde çok cin bir insan olduğunu düşündüğüm [ybkz]swh[/ybkz]murphy amca yanılsamasıdır bu kanunlar.açıklamasını yapalım:
örnek: alışveriş yapmışsınız evinize geliyosunuz, tek elde poşetler işte. murphy amca diyoki aksilik bu ya, anahtar her zaman poşetleri taşıdığınız cebinizdedir. küfürü basıp poşetleri bırakırsınız kapıyı açarsınız. ulan hep aynı şey oluyo dersiniz dimi ?
bu olay hiçbir şekilde böyle genellenemez. eğer anahtarınız poşet taşıdığınız taraftaki cepte çıkmazsa duruma zaten dikkat etmezsiniz, kapıyı açıp içeri girersiniz normal olarak. şayet poşetlerle anahtar aynı taraftaysa o zaman duruma dikkat edip ulan her defasında da aynı şey oluyo dersiniz, çünkü diğer tarafta olduğunda zaten olaya dikkat etmiyosunuzdur. bu şekilde düşünüldüğünde de otomatikman her defasında anahtar poşet taşıdığınız taraftaki cepte olmuş olur. yani yanılsamadır. sadece poşet taşıma hikayesinde değil bu adamın dediği herşeyde aynı mantık vardır. sadece ve sadece yanılsamadır. [ybkz]swh[/ybkz] [ybkz]swh[/ybkz]
örnek: alışveriş yapmışsınız evinize geliyosunuz, tek elde poşetler işte. murphy amca diyoki aksilik bu ya, anahtar her zaman poşetleri taşıdığınız cebinizdedir. küfürü basıp poşetleri bırakırsınız kapıyı açarsınız. ulan hep aynı şey oluyo dersiniz dimi ?
bu olay hiçbir şekilde böyle genellenemez. eğer anahtarınız poşet taşıdığınız taraftaki cepte çıkmazsa duruma zaten dikkat etmezsiniz, kapıyı açıp içeri girersiniz normal olarak. şayet poşetlerle anahtar aynı taraftaysa o zaman duruma dikkat edip ulan her defasında da aynı şey oluyo dersiniz, çünkü diğer tarafta olduğunda zaten olaya dikkat etmiyosunuzdur. bu şekilde düşünüldüğünde de otomatikman her defasında anahtar poşet taşıdığınız taraftaki cepte olmuş olur. yani yanılsamadır. sadece poşet taşıma hikayesinde değil bu adamın dediği herşeyde aynı mantık vardır. sadece ve sadece yanılsamadır. [ybkz]swh[/ybkz] [ybkz]swh[/ybkz]
joseph murphy ile karıştırılmaması gereken kişinin kanunlarıdır.nitekim j.murphy bilinçaltının gücünü savunurken[ybkz]swh[/ybkz] diğeri olayların istenilenin ve beklenenin hep tersi yönde olacağını savunmaktadır.
evrene pozitif enerji göndermeyi savunanlara kapak olacak kanunlar.
(bkz: Bir şeyin olma olasılığı, istenme olasılığı ile ters orantılıdır)
(bkz: Bir şeyin olma olasılığı, istenme olasılığı ile ters orantılıdır)
hangi murphy'ninkiler? diye cevaplanabilecek kanunlardır. joseph murphy bilinçaltının ve pozitivizm'in kurucusu iken;Edward Murphy ihtimaller üzerine en kötüsünü düşünmenin,olay neticesinde durum olumluysa daha fazla sevinmeye,olumsuz ise fazla üzülmemeye dayanan bir sistem kurmuştur.
temeli şu söze dayanır:
"Eğer bir işi halletmek için birden fazla olasılık varsa ve bu olasılıklardan biri istenmeyen sonuçlar veya felaket doğuracaksa; kesinlikle bu olasılık gerçekleşecektir."
bir şeyin ters gitme olasılığı varsa, ters gidecektir.
bir şeyin birkaç şekilde ters gitme olasılığı varsa, hep en kötü sonuç doğuracak şekilde ters gidecektir.
bir şeyin ters gidebileceği olasılıkları engelleseniz bile, anında yeni bir olasılık ortaya çıkacaktır.
bir şeyin olma olasılığı, istenme olasılığı ile ters orantılıdır.
er ya da geç olası en kötü koşullar zincirlemesi vuku bulacaktır.
ne zaman bir şeyden vazgeçseniz, vazgeçtiğiniz o şey size geri gelir.
olmuyorsa zorlayın, kırılırsa zaten değişmesi gerekirdi.
ne kadar beklersen bekle istenmediği zaman gelecektir...
"Eğer bir işi halletmek için birden fazla olasılık varsa ve bu olasılıklardan biri istenmeyen sonuçlar veya felaket doğuracaksa; kesinlikle bu olasılık gerçekleşecektir."
bir şeyin ters gitme olasılığı varsa, ters gidecektir.
bir şeyin birkaç şekilde ters gitme olasılığı varsa, hep en kötü sonuç doğuracak şekilde ters gidecektir.
bir şeyin ters gidebileceği olasılıkları engelleseniz bile, anında yeni bir olasılık ortaya çıkacaktır.
bir şeyin olma olasılığı, istenme olasılığı ile ters orantılıdır.
er ya da geç olası en kötü koşullar zincirlemesi vuku bulacaktır.
ne zaman bir şeyden vazgeçseniz, vazgeçtiğiniz o şey size geri gelir.
olmuyorsa zorlayın, kırılırsa zaten değişmesi gerekirdi.
ne kadar beklersen bekle istenmediği zaman gelecektir...
her şeyin ters gideceği gibi bir düşünceyi insanın aklına sokar stres yapar,he saptamalarında doğruluk payı vardır orası ayrı. "Ters gidebilecek her şey, ters gidecektir." diyerek ne kadar olumsuz ve kaderci olduğunu ortaya koymuştur. hiç bana göre değil hiçççççç...
aynı katta oturduğunuz halde, daha önce bir kere bile karşılaşmadığınız komşularınızla, eşofmanla markete indiğiniz zaman aynı asansöre biniyorsanız ve hatta apartmanın geri kalanı da aşağıda asansörü bekliyor ise, dışarı çıktığınızda göğe bakarak el sallayabilirsiniz. zira murphy amca yukarıdan size pis pis bakarak gülümsüyordur o sırada.
ertesi günü düşünmeyip evde kalınmayacak günün güzelliğine aldanıp incecik evden çıkıldığında ertesi günün muhakkak soğuk olması.
iki haftadır dev sövdüğüm farazi sosyal düzenleme.
bu süre içinde sayamayacağım sıklıkta irili ufaklı talihsizliklerden sonra en son bugün artık çok can sıkıcı bir kkt deneyiminden sonra jübile yapma kararı almış bulunuyorum.
bu süre içinde sayamayacağım sıklıkta irili ufaklı talihsizliklerden sonra en son bugün artık çok can sıkıcı bir kkt deneyiminden sonra jübile yapma kararı almış bulunuyorum.
"dakikalarca beklediğin otobüs sen tam sigara yaktığında gelecektir. "
bu tesadüf olamaz, bir kanun, kural her neyse kesin böyle bir şey var, öğrencilik çağlarımın garantisidir. o gün bu gündür otobüse binmiyorum toplu taşıma aracı kullanan insanları da hakir görüyorum.
bu tesadüf olamaz, bir kanun, kural her neyse kesin böyle bir şey var, öğrencilik çağlarımın garantisidir. o gün bu gündür otobüse binmiyorum toplu taşıma aracı kullanan insanları da hakir görüyorum.
depresyonda olan bir kisiyi okudugunda intihara surukleyecek kanunlardir. Bu ne la hersey mi ters gitmek zorunda!?
şu sıralar alıp veremediğimin çok olduğu kanunlardır.
insanların seni seyretme olasılığı düştüğün komik durum ile doğru orantılıdır.
nisan ayında şirketler arası futbol turnuvası başladı, formalar yaptırıldı, malzemeler alındı, halı sahalar ayarlandı, hakem bile bulundu, o derece bir turnuva.
damarlarımda akan kalecilik kanı, kan grubum olan tavşan kanıyla karışınca ortaya sağa sola atlayan, tavşan gibi çevik bir kaleci çıkıyor. ilk maçta takımın efsaneleşti, ilk yarı 4-0 yenik kapattığımız maçın ikinci yarısında 4-4 lük eşitliği yakaladık. son dakikada yediğimiz bir gol yüzünden maçı kaybettik. az kalsın forvetsiz maç bile kazanıyorduk. sadece kaleciyle olacak işler değil, kaleci ne kadar iyi olursa olsun forvet de lazım abi havalarındayım maçtan sonra.
efsane olan bu maç şirkette kulaktan kulağa yayılınca, 2. maça bizim şirket çalışanları geldi, galibiyete kezin gözüyle bakıyoruz, grubun en zor takımına bile kök söktürdük.
neyse efendiler, çalışma arkadaşlarımız maçı izlemeye gelmesiyle benim malesef 1'i degajdan olmak üzere rakip ceza sahası içinden yediğim 2 efsane gol var. maçın sonlarına doğru rakip takım baktılar kaleci çok salak, alışkanlık da olacak ki abuk subuk yerlerden gol olur düşüncesiyle kaleye şut çekiyor ve diğerleri de şut çeken oyuncuya '' abi ordan da çekme o kadar da olmaz, bunu yemez'' diye sitemde bulunuyordu.
o gün düştüğüm komik durum yediğim abuk subuk goller neticesinde beni izleyen insan sayısındaki artış doğru orantılıdır. hatta çevre esnaftan gelip izleyen bile oldu.
ilk maçtaki efsaneleşmemi görmeyen bazı kitleler nedense saçmaladığım ve komik duruma düştüğüm o gün tribündeki yerlerini almışlardı.
işte murphy abimizin de tam olarak demek istediği budur...
nisan ayında şirketler arası futbol turnuvası başladı, formalar yaptırıldı, malzemeler alındı, halı sahalar ayarlandı, hakem bile bulundu, o derece bir turnuva.
damarlarımda akan kalecilik kanı, kan grubum olan tavşan kanıyla karışınca ortaya sağa sola atlayan, tavşan gibi çevik bir kaleci çıkıyor. ilk maçta takımın efsaneleşti, ilk yarı 4-0 yenik kapattığımız maçın ikinci yarısında 4-4 lük eşitliği yakaladık. son dakikada yediğimiz bir gol yüzünden maçı kaybettik. az kalsın forvetsiz maç bile kazanıyorduk. sadece kaleciyle olacak işler değil, kaleci ne kadar iyi olursa olsun forvet de lazım abi havalarındayım maçtan sonra.
efsane olan bu maç şirkette kulaktan kulağa yayılınca, 2. maça bizim şirket çalışanları geldi, galibiyete kezin gözüyle bakıyoruz, grubun en zor takımına bile kök söktürdük.
neyse efendiler, çalışma arkadaşlarımız maçı izlemeye gelmesiyle benim malesef 1'i degajdan olmak üzere rakip ceza sahası içinden yediğim 2 efsane gol var. maçın sonlarına doğru rakip takım baktılar kaleci çok salak, alışkanlık da olacak ki abuk subuk yerlerden gol olur düşüncesiyle kaleye şut çekiyor ve diğerleri de şut çeken oyuncuya '' abi ordan da çekme o kadar da olmaz, bunu yemez'' diye sitemde bulunuyordu.
o gün düştüğüm komik durum yediğim abuk subuk goller neticesinde beni izleyen insan sayısındaki artış doğru orantılıdır. hatta çevre esnaftan gelip izleyen bile oldu.
ilk maçtaki efsaneleşmemi görmeyen bazı kitleler nedense saçmaladığım ve komik duruma düştüğüm o gün tribündeki yerlerini almışlardı.
işte murphy abimizin de tam olarak demek istediği budur...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?