mehmet demirkol

2 /
avcarlıçürük
fenerbahçe ve galatasaray için yaptığı şu yorumlarla, hayatının en haklı dakikalarını yaşayan adam:

--alıntı--

hem galatasaray hem de fenerbahçe'nin “bize karşı komplo var” söylemlerine mehmet demirkol’dan eleştiri geldi. "bizdeki hem en güçlü hem en mağdur olma hali dünyada tektir" diyen demirkol, iki kulübü de eleştirdi.

--alıntı--

aynı konuşmanın devamında, "fatih terim'in mersin idman yurdu maçında yaptıklarını lucescu yapsa, şu an romanya'daydı." diyor. biz de yıllardır söylüyoruz aynı şeyleri ama, dinleyen yok.

video:http://www.ntvspor.net/video-galeri/hem-en-guclu-hem-en-magdur-olunmaz
şutmesafesişutpozisyonu
her taşın altından bu kol çıkar.. ntv'de bu, trt'de bu, fanatik reklamında bu, başka bir reklamda bu, şampiyonlar ligi yorumcusu bu, nerden torpilli olduğunu bilmiyorum ama bu kadar çok konuşup bu kadar az söyleyen bir yorumcu daha yoktur bu piyasada. yıllar geçese de hıncal uluç'tan yediği ayar ile hafızamda kalacaktır.
ala rase
yıllardır söylediğimizi dile getiren yorumcu.

"yıllardır taraftarların arasındayım. hem fenerbahçe hem galatasaray taraftar profili aynı. hiçbir farklılıkları yok. beşiktaş taraftarı onlardan farklı."
jean de pierre
gezi eylemlerinin başından beri takındığı tutumla şahsım tarafından büyük saygı kazanmış insan. yeri geldi başbakanla, cumhurbaşkanına yalvardı durdurun şiddeti diye, yeri geldi gençlerimizi sükunete davet etti, itidal çağrısı yaptı. öyle ya da böyle adammış.
genckartal301
yabancı sınırlamasıyla ilgili olarak 6. futbolcuya kadar serbest, 7. yabancı futbolcunun maaşının %10'u, 8. yabancının maaşının %20'si şeklinde katlanarak tff alt yapı projelerine aktarılsın açıklaması yapan spor yorumcusu. mantıklı gibi görünse de bu sistem ligimizde güçlü takımları daha güçlü, zayıf takımları daha zayıf yaparak rekabeti sıfıra indirecektir. kendisine buradan sesleniyorum; gel başka yol bualıml güzel abim.
batistuta
şu yazdıkları ile medyadaki önder özen algısını ortaya koymuş adam. dikkatli okunmalı.

"Dany transferi Beşiktaş’ta bu kararı verenler için imkansız bir görevdi. Özen ve Bilic ikilisinin ‘ayakkabılarını alıp gelecek’ açıklaması zihin açıcı bir basitlik içeriyor kuşkusuz. Temel olarak mantıklı. Ancak bu durum kiralık anlaşması için geçerli olamaz. Dany’yi transfer edebilirsiniz, ancak kontratıyla olmak kaydıyla. Beşiktaş’ın Dany’ye inanması normal. Zaten onu gönderen Galatasaray’ın yerine Burdisso’yu bulabilmiş olması da bunun bir göstergesi. Ara sezonda yüksek kalibrede hemen uyum sağlayabilecek stoper bulmak zordur. Ligi, kulübü, temel rakibi tanıyan, konuya tümüyle hakim olmuş bir oyuncuyu şehir içinden almak anlaşılabilir. Ancak kiralık zor. Çünkü oyuncunun bir kimlik ve adanmışlık sorunu yaşaması kaçınılmazdır.
Önder Özen ve Bilic, sadece oyuncuyu düşünemez, kulübü de düşünmek yetmez, hamlelerin kendi açılarından ne gibi sonuçlar doğuracağını da düşünmek zorundalar. Çünkü en iyi kendileri biliyor ki yerleri sağlam değil...

(vurgula: Taraftar onları ne kadar sevse de Beşiktaş’ın temel dinamiklerini oluşturan potansiyel teknik adamların onlarla büyük sorunları var. Bunların çoğu televizyonda, gazetelerde yorum yapmalarına rağmen bir meslek seçimi yapmış değiller. Kulüp ve yorum dünyası arasında geçişler yapıyorlar. Para daha çok nerdeyse onlar da orada. Ve, ne Önder Özen ne Bilic oraya hak görülmüyor.

Maaşı bile problem


Bununla kalmıyor... Önder Özen’in yaptığı işi yıllık 500 bin TL’nin altında yapıyor olması bile sorun. Çünkü potansiyel maaşı düşürüyor. Bu orayı hedefleyenler için kabul edilemez bir durum. Özen maç primi de almıyor. Bunu özellikle kendisi istedi. Bu da kabul edilemez. Zira işin önemi ve değeri düşüyor. Bunca eski futbolcu varken onun bu işi yapması zaten kabul edilemeden, kapıları tamamen menajer listelerine kapatmış olmadıysa onlar için işi iyice yapılamaz hale getiriyor. Özen’in bu şartlarda başarılı olması çok yağlı bir kapının ilelebet kapanması demek. Bu şartlarda Dany hamlesi imkansız bir görevdir.

Çünkü Dany kariyer zirvesini yapsa da yetmeyeceği, kendisini beğendiremeyeceği kesindi en başından bu yana.
Çünkü Dany bizim Beşiktaş’ı gördüğümüz gibi göremez. Drogba’yla Şampiyonlar Ligi’ne Arena’ya çıkarken, stadı ve yıldızı olmayan Beşiktaş’a bizim verdiğimiz değeri veremez.
Özen-Bilic ikilisinin bu transferde oyuncu, takım ve kulüp açısından, futbol gerçekleri çerçevesinde yaptığı değerlendirmeyle çıkan sonuç doğru olabilir. Ancak kendi kariyer penceresinden bakıldığında bu imkansız bir görevdi. Ve bu Dany sezon bitmeden kendini imha etti...)

İşin kötüsü etmese ve en iyisini yapsa da yetmeyecek, bu hamleden Özen ve Bilic’in hanesine artı puan yazmayacaktı."

yazının tamamı için:http://www.fanatik.com.tr/yazarlar/mehmet-demirkol/imkansiz-gorev/369386
deniztarafindakikale
bugün radyoda kendisini dinlediğim futbol yorumcusu. passolig ve tribünlerdeki boşluklarla ilgili çok güzel sorular sormuş, yol göstermiştir kendisi.

"siyasiler, futbol kulüpleri, yayıncı kuruluş ve tff başbaşa verip düşünmeli 'biz bu stadları nasıl doldururuz?' diye. futbol bir eğlence ise hesap, kitap yapılmalı. bir aile haftasonu eğlencesi olarak futbolu tercih eder mi ? pazartesi akşam 20'de kim nasıl ailesiyle olimpiyat stadına gidebilir, ne zaman ve nasıl evine dönebilir? bunlar hesaplanmalı. ailesiyle maça gitse kaç paraya mal olur, evin köşesindeki avm'de o paranın yarısına eğlenebilir mi ? bunlar düşünülmeli."
blackeagle1903
--alıntı--

Kıvanç, Koray ve Obraniak’ın korkunç sorumsuzlukları olmasa Beşiktaş’ın maçı kazanması kolay olamayabilirdi. Gerçi bu sorumsuzluklara rağmen de kolay olduğunu söylemek zor. 62 ve 65’te çıkan 2 kırmızı kart Beşiktaş’ı pozisyona sokamadı. 88’deki penaltı da bir pozisyonda ortaya çıkmış değil. Sahanın en iyi oyuncularından Obraniak’ın savunma bilmemesinden...

Oyunu böyle yapan Karaman’ın doğru tercihleri... Gerçekten doğru bir stratejiyle Beşiktaş’ın zaaflarını değerlendirdiler. Rize’nin, Kıvanç, Silvestre, Sercan, Obraniak ve Ümit’le kurduğu orta saha Holosko ve Eren’le 7’li bir pas ağı oluşturmuştu. Bu Beşiktaş’ın önde prese dayalı planını kullanılamaz hale getirdi. 7 kişiyle görece akışkan bir oyun ve pas trafiği sağlarsanız rakibin bununla sayısal olarak mücadele etmesi kolay olmuyor. Bunun için pres gücünü artırmak ve pastan daha hızlı olmak gerek. Beşiktaş bunun için fazla yumuşaktı. Sezon başından bu yana oynadıkları oyun misal Fenerbahçe maçında benzer bir sekteye uğramıştı bundan önce. Pres işe yaramayınca iyice yumuşadı orta saha. Sosa dışında seviyeyi artıran olmadı.

Bilic’in bu durumla baş etme yöntemi eleştirilir. Kerim-Olcay değişikliği hücumun enini daralttı ve işe yaramadı. Atiba-Veli değişikliği hiçbir şey değiştirmedi. Tolgay-Oğuzhan değişikliğiyse Sosa’nın biraz olsun ofansa gönül rahatlığıyla çıkmasına katkı yaptı. Yani sadece son değişiklik aslında oyuna müdahaleydi. Maçın kazanılmasında hiçbir etkisi olmadı. 9 kişilik rakip karşısında oyunu değiştirmeyi düşünmemeyi anlayamıyorum. Bilic iyi bir antrenör ancak artık bir eşiği geçmesi gerekiyor. Oyuncu değiştirme şansınız olmasa da oyunu değiştirebilirsiniz. Sağ kanat bu kadar işlemezken gerekli olan oyunu değiştirmektir.

--alıntı--
newcastle
26 şubat 2015 beşiktaş liverpool maçının sonunda slaven bilic için öyle güzel bir laf etti ki; bazılarının ağzının ortasına laaaaaps diye kapattı bir tane;

-- alıntı --

ya zaten beşiktaş gibi bir takımın teknik direktörünün hedefinin premier lig olması gerekir. bunun neresi tuhaf? bilakis, beşiktaş'ın böyle yüksek hedefleri olmayan bir teknik adamla işi olmaması gerekir.

-- alıntı --

(bkz: kapak buraya bırakılmıştır)

edith piaf: hani bazı hazımsızlar, bilic'i ne üzerinden eleştireceklerini şaşırmıştı ya; kariyer hedefi olarak ingiltere'yi işaret etmesi, bir problem olmuştu. mehmet demirkol, ona istinaden bunları söylüyor.
2 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol