mehmet demirkol

0 /
artin
"Türkiye'de uyuşturucu problemi var. Çok ucuz uyuşturucu satılıyor sokaklarda. Genç çocuklarımızı sporla oyalamamız lazım. Çocuğu yormamız gerekiyor." diyerek bir derdi dile getirirken çözüm önerisini de belirten gazeteci.
blackeagle1903
--alıntı--

Torres ile uğraşmayın. Talisca'nın bonservisini paranız varsa ve mümkünse alın.

--alıntı--

https://twitter.com/KartalSozluk/status/821648432238592002
blackeagle1903
--alıntı--

Böyle kritik bir maçta, ciddi bir savunma hatasından geri düştükten hemen sonra aleyhinize böyle bir penaltı ve kırmızı kart çıkınca sadece 2-0 geriye düşmüyorsunuz... İpiniz çekilmiş oluyor.

Bu penaltıyı hem de kırmızı kartla birlikte bir Adalı hakemin çalmasıysa başka bir dram.Penaltının Kaşıkçı Elması değerinde görüldüğü bir hakemlik ekolünden geldi düdük ve kart. Hem de orta hakem hiç bir şey çalmayacakken çizgi hakeminin uyarısıyla verildi bu idam kararı.

Yapacak bir şey kalmıyor böyle anlarda. Geçen sene Braga’da olan, bu kez Kiev’de sergilendi. Ben, öyle ‘tüm dünya bize karşı’ komplolarına prim vermem aslında. Ancak artık şunu rahatlıkla söyeyebiliriz ki, ciddi bir lobi eksikliğimiz var. Bunlar Şenes Erzik döneminde bu kadar üst üste
olmazdı.

Bunlar örnek hakem hataları. Sadece Türkiye Ligi’nde değil nerede olsa, bu kadar kritik dönüm maçlarında bu kararları veren hakemler sokağa çıkamaz. Ancak Avrupa’da sıklıkla başımıza gelmeye başladı.

Buna engel olmak lazım. Sonuçsuz yurtiçi hönkürmelerinin bir yararı yok. UEFA’da eşit bir üye olarak masada olmak lazım. Yoksa buralarda mücadele etmenin manası yok.

Bu, sadece bir penaltı ve kırmızı kart değil. Kökü var. Bu bir skandal. Bir faul varsa Beck’e yapılıyor. Faul yoksa bu karşılıklı bir itiş kakıştır, penaltı değil. Tamamı skandal, tamamı kıyım. Başka bir şey değil. Bu kıyım, sadece Beşiktaş’ın değil çok kritik bir dönemeçte tüm Türk takımlarının kritik puanlarını yemektir. Bunun böyle anlaşılması ve yeniden UEA’da güçlü ve eşit bir üye olmak için çalışılması lazım. Hemen şimdi.

--alıntı--

(bkz: 6 aralık 2016 dinamo kiev beşiktaş maçı)
blackeagle1903
Beşiktaş'ı analiz eden; Vincent Aboubakar, Fabricio ve rotasyon meselelerini değerlendiren yorumcu.

https://twitter.com/KartalSozluk/status/783566497755127808
blackeagle1903
https://twitter.com/KartalSozluk/status/782479415666208768

--alıntı--

Beşiktaş’ın bir senedir unuttuğu problem dirildi... Bu maç geçen yılki kadroyla, hatta sadece Gomez ve Sosa’yla 4’e 5’e gidebilirdi. Bu kadar sıkışmasının tek sebebi de istenen ve alışılan oyun kurucu ve santrfor performansının olmayışından.
Beşiktaş’ın ilk yarıdaki sorunu adam geçemeyen, dolayısıyla oyunun en önemli yönlerinden biri olan kanatlarda driplingle gelemeyen bir takım olmasıydı. Rizespor kanatlara ekstra yığınak yapıp, Beşiktaş’ı hep merkeze yönlendirince oyun fazlasıyla sıkıştı.

İkinci yarıya Şenol Güneş çok doğru bir tespitle yaptığı hamlelerle başladı. Tolgay ve Necip’i aynı çizgiye çekin iç oyuncusu gibi kullandı. Kenarda iş bitirecek Quaresma’yı ve Cenk’i oyunda tutarak Aboubakar’ı oyun aldı.

İlk dakikadan itibaren çok iyi orta ve paslarla kenardan çizgiye inmeyi başararak geldiler. Fakat aynı Dinamo Kiev maçındaki olduğu gibi, Beşiktaş’ın bir senedir unuttuğu problemi dirildi. Son vuruşlarda Almeida döneminin de gerisine düştüler.

Hikmet Karaman’ın ilk yarıda kurduğu tuzak savunma yönünde olağanüstü iyi işlese de kritik olan kontratak yönünde özellikle Oğulcan’ın yaratıcılığını doğru kullanmaması Emrah Başsan’ın da fazla top ezmesiyle hep eksik kaldı. Yani planın savunma yönü iyi işlese de hücum yönünde eksik kaldılar. Sonuç/skor bir yana rakibi geri koşturmaları bile mümkün olmadı.

Bu resimde akın sürekliliği kaçınılmaz oldu. Her ne kadar Beşiktaş bir kale önü santrfor ve 10 numara sıkıntısı yaşasa da oyunu ceza sahası çevresine yıktılar.

Bu durum Şenol hocayı Adriano’yu sırf şut çeksin diye orta sahanın sol iç pozisyonu için oyuna almasına neden oldu. O da bunun karşılığını verdi.

Bu maç geçen yılki kadroyla, hatta sadece Gomez ve Sosa’yla 4’e 5’e gidebilirdi. Bu kadar sıkışmasının tek sebebi de istenen ve alışılan oyun kurucu ve santrfor performansının olmayışından.
Özellikle Abubakar’ın biraz ısınması şart. Bu maçın anlattığını iyi anlamak ve tedbir almak lazım.

--alıntı--

(bkz: 1 ekim 2016 çaykur rizespor beşiktaş maçı)
blackeagle1903
--alıntı--

Beşiktaş'ın bu sezon şampiyon olmaması için en az 7 hatayı üst üste yapması lazım. 4'ünü yaptılar.

--alıntı--

4 tanesini anladım da acaba 7'yi neye göre belirledi anlayamadım.
bilgekartal
yorumlarını genel olarak akıllı, akılcı ve tutarlı bulduğum yer yer ince ince fenerlilik yapsa da beğenerek izlediğim yorumcu.
blackeagle1903
euro 2016 avrupa futbol şampiyonası'nı türkiye a milli futbol takımı penceresinden değerlendiren uzunca bir yazı yazmıştır. içerisinin kaynadığını söylüyor.

--alıntı--

Arda Turan ve Fatih Terim arasında uzaklaşma var. Prim ve verilen sözler de işin içine girince sorun büyüyor. İlişkiler açısından tarihin en sorunlu milli takımında Arda neredeyse bağırıyor: İçerisi yanıyor, haberiniz olsun... ‘’Barcelona’da Arda gibi birçok yıldız var. Yıldız kelimesi nereden baktığınıza bağlı. İyi bir bağ ve iyi bir takım özelliklerini taşıyan, arkadaşlık dostluk ortamını yakalamamız lazım. Bizim takımımız öyle bir takım. Sevincin, üzüntünün ve sahadaki yardımlaşmanın size yansıması önemlidir.



Arda, Barcelona’da oynuyor olmanın hazzını ve egosunu milli takımda sürmez. Barcelona’da oynayan futbolcumuz en az oynayan oyuncumuz. Şener, Caner, Cenk... Az süre alan oyuncular bunlar. Gomez varken Cenk’in oynamaması kadar doğal bir şey olur mu? Arda 6 ay oynamadı, yine de koydum. Fransa’ya kalmasaydık bunu bana sormazlar mıydı? Yine de koydum. Ben bir karar alırken ortaya çıkacak bütün dezavantajları göze alarak alıyorum.’’ Prim gerçekten anormal Arda’nın, Terim’den uzaklaşması, Terim’in Euro 2016 öncesi TRT’ye verdiği bu röportajla mı başladı? Yoksa evveli var mı bilmiyorum. Ancak bunun neredeyse küslük denebilecek bu uzaklaşmada rol oynadığı kesin.. Ve kimsenin tabii ‘hayır yok’ demediği prim tartışmasının...



Elemelerin son iki maçında Burak gibi oynamayan, sakat isimlerin primlerinin kesilmesi sonrası Arda’nın kendisini görevli hissetmesi normal. Bu kopuşta Arda’nın Terim’den aldığı söylenen sert cevap da rol oynamış olabilir. TFF Euro 2016 için 90 milyon TL prim ayırdı. Bunun nasıl dağıtılacağı muamma.. Ve bu muamma sorun yaratıyor. Katılım için ilan edilen 500 bin Euro benim de karşı çıktığım anormal bir prim. Ancak söz verilmiş ve bazıları primlerini almış.



Bu depresyon mantıklı değil Para konusu ve verilen sözler, doğru idare edilmeyince sorun büyüyor. Hem de Fransız gazetelerine yansıyacak kadar. La Provence’ın haberinde Afrika ülkelerinde sıklıkla rastlanan prim konusunun Türkiye ile kupaya taşındığına vurgu yapılıyor. L’Equipe ise ‘Türk gibi güçlü’ deyişiyle kelime oyunu yapıyor: ‘Türk gibi zayıf’ Yakışmıyor.. Ve Arda’nın Slovenya maçında oyundan alındıktan sonra su şişelerini atarak sert tepki vermesi. İngiltere maçı basın toplantısında Terim’in ‘Görüşürüz’ deyişine cevap vermeyişi.



Hırvatistan maçında Terim’in uyarısına verdiği aşırı tepki.. Ve son olarak İspanya maçı öncesindeki basın toplantısında yüzüne yansıyan, soruduğumda ‘hayır’ demediği depresyon... ‘Evet mutsuzum...’ 17 yaşında kendi lakabıyla dalga geçebilen, her türlü eleştiriye açık ve neşeli bir yıldızın Ozan’ın saçıyla dalga geçildiği için böyle ağır bir depresyona girmesi mantıklı değil. Toplantı boyunca bir kez bile Fatih Terim’e bakmayışı, neredeyse sırtını dönüşü de... Maçtaki formamızdan belli Bunlar rastgele olamaz. Bu sessiz bir çığlıkla ilan edilen yardım çağrısı gibi. Arda neredeyse bağırıyor: ‘İçerisi yanıyor. Haberiniz olsun.’



Bu çerçevede Arda’yı, İspanya maçında sahada tutmak, neredeyse onu cezalandırmak, protestoya davetiye çıkarmak.. Ve Terim de, ‘Benle ya da bensiz devam edecek bu takım diyor...’ Hatıra fotoğrafı sırasındaysa, ‘Gelin girin bir daha bulamazsınız bu fotoğrafı’ diyor. Basın toplantısında yine soruyorum. ‘Kayıtlardan çıkardım ne değimi diyor’ ama ‘Kalacağım’ demiyor. Yaptığı açıklama bir düzeltme değil, tekrarlama... Yani: İspanya karşısına asla yan yana gelmeyecek bir şort, konç ve şortla çıktık sahaya..



Ve bu aslında kampın içerisindeki ruh halini de anlatıyor. Belki de ilişkiler açısından tarihin en sorunlu milli takımının, Terim dönemine denk gelmiş olması şaşırtıcı olan. Benim olduğum yerde bu tip sorunlar olamaz diyen Fatih Terim’in... Birbirinin yüzüne bakmayan her an patlayacak kadar elektrik yüklenmiş bir ekip. Şu an şansımız yüzde 2 Bunu atlatabilir miyiz? Kime sorsam, ‘İçerisi darmadağın toparlanmaz’ diyor. Diğer taraf da topçuların ne kadar paragöz olduklarını anlatıyor sürekli. Kuşkusuz onların da cevapları olacak. Her şey bittikten sonra. Peki biz buraya bunun için mi geldik? Hayır. İspanya maçı günü içerisi biraz değişti.





Oyuncular birbirleriyle konuşmaya başladılar. Biraz biraz sıcaklık doğdu, maç konuşuldu takımda. Ama 34’deki golle her şey yine bitti. Kontak attı. Sabah kimse kahvaltıya inmedi. Herkes birbirinden uzaklaştı. Elemelerin son 2 maçına girerken şansımız yüzde 2 civarındaydı. Boğa’nın gözünden vurmayı başardık. Şimdi hâlâ şans var. Ama içerisi düzelmezse olmaz. Mümkün değil. Kinciler Sosyal medya devrimiyle bir kavram herkesin hayatına girdi. Kinciler. Batı’da tartışılan, üzerinde çalışılan ama bizde normal insan muamelesi görüp haber olabilen sosyopatlar. Her şeyden nefret eden hasta ya da suça yatkın insanlar. Tedaviye muhtaç olan ya da cezalandırılması gerekenler. Bunları haber yapıp nefretlerini normalleştirmek nefret suçuna katkıda bulunmak ve toplumun dibine dinamit koymaktır. Bundan yazılı, elektronik ve görsel medya olarak vazgeçmezsek sonuçları çok ağır olacak. Demedi demeyin... Bunlar normal insanlar değil. Onlara hizmet edip reklamlarını yapmayın.

--alıntı--
blackeagle1903
--alıntı--

ispanya nasıl Barcelona'yı milli takıma monte etmişse, biz de elimizdeki en iyi yapı olan Beşiktaş'ı kullanmalıyız.

--alıntı--
0 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol