küçümsenecek meslek değildir kasiyerlik. senin gibi 1000-2000 adamla (şubesine göre değişir) uğraşır bu insanlar. kendisini einstein zanneden müşteriler tarafından aşağılanırlar sonra da o müşteri kasiyerden aşağıda olduğunu hissedince komplekse girip bu adamı dövmeye kalkar. sonra da sözlüklerde kendisini 599 gti spider zannedip kasiyeri 206 yaparlar. ama gel gör ki 206 eline verir, anahtarını alır.
tanım: yapılmaması gereken hareket.
market kasiyerini dövme arzusu
üniversitede okurken bir amcanın gerçekleştirmeye çalıştığı arzu. sonuç ağzı burnu kırık şikayet ederek kaçış. ben mi? kovuldum tabi amk...
muşmula suratları yok mu tam dayaklık.Bi kere de güleryüzlü olsalar dişimi kıracağım.
kasiyerlerin bi' acayip afraları tafraları sonrasında her alışveriş sonucu bünyede daha fena yükselen arzu.
gayet pozitif giriyorum markete, alışverişimi yapıp kasada beklemeye koyuluyorum. akşam saatleri olduğunda yavaşlıktan şikayet etmiyorum, kasiyer de insan sonucunda, makine değil. yorulmuştur diyorum. ama surat beş karış. gülmesini beklemiyorum ama neden cebinden paranı zorla alıyormuşum gibi davranıyorsun bana? misal aldıklarım içinde çubuk kraker var, alıyor onu sepetten sağa sola çarpa çarpa barkodunu okutuyor bu sırada çubuk krakerler kırılıyor! oysa ben, sırf kırık çubuk krakerleri rafın ön tarafına doğru koyduklarından binbir azimle rafın teee en arkasındakileri alıyorum, sonra geliyorum kasaya kız onu kırıyor. çubuk kraker olsa yine iyi, defalarca pirinç patlattılar. yorulmuştur diyorum, o da insan diyorum, zor işi ben olsam bir saat dayanamam yakarım marketi çıkar giderim diyorum; ama kız para üstünü çarparak veriyor. belki sevgilisiyle kavga etmiştir, aile sorunu vardır diyorum, kız kasanın altından çıkarttığı poşeti aldıklarımın üzerine çarparak atıyor. eğer ödemeyi kredi kartıyla yapıyorsam, ''öff kim uğraşcak bunla yaa'' der gibi bakıyor, üstüne bir de tripli tripli çekiyor makinadan. hayatımda hiç yapmayacağım bir şey yapıyorum sonra, gördüğüm tavrın aynısını gösteriyorum. rica etmiyorum. 'sigara ver.' diyorum. fiş işime yaramayacak olsa bile fişi istiyorum, hoş fişi de bir rulo yapıp götüme sokmadığı kaldı orası ayrı. bir yaşandı iki yaşandı, daha gitmeyeceğim o markete diyorum, biri ikisi değil hepsi öyle. ben artık bu kasiyerleri olumluyamıyorum.
gayet pozitif giriyorum markete, alışverişimi yapıp kasada beklemeye koyuluyorum. akşam saatleri olduğunda yavaşlıktan şikayet etmiyorum, kasiyer de insan sonucunda, makine değil. yorulmuştur diyorum. ama surat beş karış. gülmesini beklemiyorum ama neden cebinden paranı zorla alıyormuşum gibi davranıyorsun bana? misal aldıklarım içinde çubuk kraker var, alıyor onu sepetten sağa sola çarpa çarpa barkodunu okutuyor bu sırada çubuk krakerler kırılıyor! oysa ben, sırf kırık çubuk krakerleri rafın ön tarafına doğru koyduklarından binbir azimle rafın teee en arkasındakileri alıyorum, sonra geliyorum kasaya kız onu kırıyor. çubuk kraker olsa yine iyi, defalarca pirinç patlattılar. yorulmuştur diyorum, o da insan diyorum, zor işi ben olsam bir saat dayanamam yakarım marketi çıkar giderim diyorum; ama kız para üstünü çarparak veriyor. belki sevgilisiyle kavga etmiştir, aile sorunu vardır diyorum, kız kasanın altından çıkarttığı poşeti aldıklarımın üzerine çarparak atıyor. eğer ödemeyi kredi kartıyla yapıyorsam, ''öff kim uğraşcak bunla yaa'' der gibi bakıyor, üstüne bir de tripli tripli çekiyor makinadan. hayatımda hiç yapmayacağım bir şey yapıyorum sonra, gördüğüm tavrın aynısını gösteriyorum. rica etmiyorum. 'sigara ver.' diyorum. fiş işime yaramayacak olsa bile fişi istiyorum, hoş fişi de bir rulo yapıp götüme sokmadığı kaldı orası ayrı. bir yaşandı iki yaşandı, daha gitmeyeceğim o markete diyorum, biri ikisi değil hepsi öyle. ben artık bu kasiyerleri olumluyamıyorum.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?