kütüphane

saniyede yirmidört kare
sessiz olunması gereken ilk şart olan mekan.

kütüphaneden eve o kadar kitabı taşıyamıyorum. bel fıtığı oldum anasını satıyım. hepi topu bir paragraf alıntılayacağım kaynağı niye eve taşıyayım manyak mıyım ben? derken kütüphanede çalışmaya karar verdim. konumla ilgili 10 kitabı yığdım masaya, güzel güzel okuyorum not alıyorum. fısıltılar rahatsız etmeye başladı önce, kıl bir tipim sanırım, sağ masamdakine ters ters baktım. sustular. topuklu ayakkabılı bir kız geçti yanımdan, belli ki koca kütüphanede nasıl kitap aranacağını bilmiyor. dolanıyor da dolanıyor. tak tak tak tak. kalktım, sırf gitsin diye yardım edip kitabını buldum. muhtemelen 1. sınıf olan başkaları geldi, kıkırdıyorlar. sessiz olmalarını rica ettim, bu defa fısıldayarak kıkırdıyorlar. kıskanıyorum gençlik ateşlerini. ben gözümde kalın gözlüklerim, kafam önde hayatlet gibi girip çıkıyorum rafların arasından. gömülüp okuyorum, yazıyorum sonra. sıfır iletişim. olmaz olsun böyle gençlik ateşi.

akşam saatleri olduğundan dolayı kalabalıklaştı. oradan kalkıp başka bir salona taşıdım kendimi ve tüm kitap yükümü. yeni gittiğim salonun tam ortasında deri koltuk takımı var. hangi akıllı bir kütüphaneye deri koltuk yapar aklım almadı bir süre. çünkü birisi oturduğu vakit carrtt corttt diye ses çıkarıyor. gitti bütün konsantre. sonra hiç beceremesem de ipodumu açıp, müzik dinleyerek çalışmaya başladım. bendeki şans, ipodun şarjı bitti. ortalama 30 saniyede bir koltuğa birileri oturup kalkıyor. önlerindeki masadan fışır fuşur gazete açma-karıştırma sesi geliyor. tırnaklarımı yemeye başladım. hiç tırnak yemem. oradan alt kata göç ettim. bodrum gibi bir yer. girişin hemen altı olduğundan her saniye tak tak tak tak ayak sesleri. kafama çökecek sanki. biraz sese alışıp çalışmaya devam ettim.
yan masama yeni 3 kişi daha geldi. matematik çalışıyorlardı. fısır fısır fısır. kafayı yiyecektim. tekar kitaplarımı topladım üst katın da üstüne çıktım. her yer dolu. bir an sinir bastı. zaten kitap alma hakkımı da doldurdum kitapları alıp eve götüremiyorum. yani bir şekilde çevremizi rahatsız etmemeyi öğrenmeliyiz, mesela kütüphaneler asla arkadaşlarınla gidebileceğin bir yer değil. yalnız olmalısın arkadaş. insan olan her yerde bir şekilde ses oluyor, sese tahammülü de ben öğrenmeliyim sanırım.
sisman ve kezban
ben buraya gelip de kütüphane erkânından bir haber olan adamın da kadının da ta amını ızdırabını çıktığı yeri göt deliği sikeyim. döndürüp döndürüp sikeyim. buraya topuklu ayakkabıyla gelenin o topuklarını alıp götüne sokayım. içeride yemek yiyenlerin ağızlarının tavanlarına sıçayım oluk oluk.
ben bu amına koyduğumunun yerinde bir gün olsun birisiyle kavga etmeden geçiremiyorum. ya böyle bir şey olamaz ya.

ya bunların alayı hayvan ya. bunlar insanlıktan çıkmış. ananızı niye sikti oğlum babanız. beni sikeydi de siz doğmayaydınız ya. razıyım vallahi bak.
kütüphaneye kopya hazırlamaya gelen pezevengin evladına da değinmeyeceğim bile bugün.

ya kardeşim senin gibi hayvanlar kütüphane adabını bilmez diye oraya yazı asmışlar her tarafa da gözüne sokar gibi aha al bunu oku diye asmışlar. sen yine davarsın yine davarsın amına koyayım yine sığır siki gibi davranıyorsun.
aklıma geldikçe çıldırıyorum lan.
neyse sakinim
ne sakini lan sakin makin olamıyorum. sinirden taşaklarım şişiyor öyle bir beyinsizlik yok.

bunların alayı üniversite öğrencisi yaptığı bıraktığı pislik anlatsam okuyan adamın internet paketi biter. bir insan götünün dibindeki çöp tenekisine çöpünü atmaktan aciz olur mu ya. bu nasıl bir hayvanlıktır bu nasıl bir çomarlıktır. bir ademoğlu havva kızı bana açıklasın.

koyduğumunun karısı, sonda topuklularla 5 dakikada bir tuvalete gidiyor. kaltak resmen şiddet uyguluyor lan bize şaka gibi.

ders çalışmaya gelse gam yemeyeceğim. 5 dakikada bir kalkıyor telefonla konuşuyor götünü kıvırta kıvırta milletin içinden geçip oturuyor. tam beş dakika sonra yine kalkıyor. lan senin amacın ne ya. anladık orospuluk peşindesin de benim suçum ne be götüne koyduğum.

kaltak adet görüyor çikolatasını da kapmış içeride çikolatasını yiyor. allah allah bak ya bak ya. la siktir git dışarıda ye şunu siktir git ya. dışarıda 1 dakikada yiyeceği çikolatadan kazandığı zamanı kâr sayıyor. senin götünü gergedanlar siksin hemi. sana terbiye vermeyen babanın da götünü eşekler siksin. yavşsakoğlu yavşak.
bir de çabuk bitmesin diye hızlı da yemiyor fare gibi kemire kemire yiyor hıtır hıtır. ya bunun sesini sen duymuyor musun? çikolataya kulaklık mı taktın ki sadece sesini sen duyacaksın. 1 dakika dışarıda zıkkımlan o ziftini ya. konuşma ya erkek arkadaşınla bir dakika daha az cilveleş telefonda. daha az naz yap siktir git ulan siktir git. ben her gün sizinle kavga etmek zorunda mıyım.
sığır güde güde kendimi çoban hissediyorum.
lan içeriye su harici giriş yasak yasak beynini göz yuvalarını sikeyim senin.
kapını önünde konuşan atbaşları var. camın önünde böğürmeye bayılırlar bizon sürüsü gibi. kafası basmıyor burası cam dibi burada konuşmalayım içeride ses oluyor demin birisini biz uyardık diye.
içeride resmen sikişen tipler var. lan ses etmeden ne yaparsan yap. anahtarları masasını üzerine de fırlatınca al evin anahtarı diye alınıyor bir de pezevenk. ulan am paparası yaparken utanmıyorsun da ben dillendirince mi ar damarın normale dönüyor.

sizden bir sikim olmaz. sizi yetiştiren ailenin de sizi insan sıfatına koyup nüfus cüzdanı çıkartan nüfus memurunun da okula alan sistemin de ben ta amına koyayım.

ben beşiktaş maçında bu gada sövmayrım ya.

ne sövdüm 6 ay sövmem eğer kütüphaneye gitmezsem.


neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol