tv8 in toplumsal yozlaşmaya katkısını bir kere daha ispat etmesine vesile olan kitap.
alıntı--
TV8'de yayınlanan Jess Molho, Funda Özkalyoncuoğlu ve Sena Keçeli'nin sunduğu 'Aramızda Kalmasın' programında skandal yaşandı. Funda Özkalyoncuoğlu ve Sena Keçeli, Sabahattin Ali'nin ölümsüz eseri Kürk Mantolu Madonna'nın dünyaca ünlü pop şarkcısı Madonna hakkında yazıldığını söyleyerek skandal bir gafa imza attılar.
alıntı--
(bkz: uzun şortlu maradona)
kürk mantolu madonna
aklima geldikce Raif Efendi'ye kızdığım Sabahattin Ali' nin okunasi güzel romanı.
sonuyla yıkan kitap.
neden son iki yılda bu kadar popüler ve best seller olduğunu galiba anladığım kitap. bir anda okuyan insan sayısında patlama meydana geldi, bize kuyucaklı yusuf ile birlikte lisede okutmuşlardı, sene 2002 veya 2003 olması lazım. tamam kitap hakikaten güzel kitap ama 1943 yılında yazılan bir kitap eğer popüler kültürün de etkisiyle yazıldıktan 70 yıl sonra best seller oluyorsa biz de bir eksiklik var. kitabın kıymeti şimdi anlaşılıyorsa - bence kitabın çok satılması onu kıymetli kılmaz veya az satılması değersiz kılmaz- gerçekten okuyan kitlenin okumayan kitlenin birbirini '' karşim süper kitap al oku veya yaa canım benim kürk mantolu madonna diye bir kitap çıkmış, çok güzel aşk falan var kesinlikle oku '' yaklaşımıyla bu noktaya geldiğine inanıyorum. bir de kitabevine girip en çok satan kitap rafında görüp okuyan bir kitle var, ona değinmeyeceğim, bu kitabın şu sıralar çok okunan, çok satan bir kitap olması tırnak içinde '' bokunun çıkması'' onu değersizleştirmeden başka bir şey katmaz fikrimce. eğer böyle giderse bundan sonraki adım çağatay ulusoy'un raif efendiyi, beren saat'in de maria puder'i canlandırcağı ve kanal d ekranlarında her salı ekrana gelecek, 3 saatlik bölümler halinde 5 sezon yayınlanacak ve finali milyonları ekrana kitleyecek bir dizi şeklinde önümüze sürülecektir.
şimdi herkes elindeki kitabı sessizce kitaplığa koysun ve okuduktan sonra bu mevzuyu uzatmasın...
şimdi herkes elindeki kitabı sessizce kitaplığa koysun ve okuduktan sonra bu mevzuyu uzatmasın...
Perdelerin arkasında kalmış sırların gözleri avuşturduğunda ortaya çıkması ile görünmüş alamet-i farika. hani bazen düşünürsünüz, hiç gelmeyecek olanı beklemek derdine düşersiniz.. zaten o gelmeyecek olan hiç gelmeyecektir ya adı da ondan gelmeyecektir. anlatmaz, soramazsınız... ama merak edersiniz..
hiç bir şey yapamadığınızda yazarsınız onu... her şeyden bitap bir şekilde zamanı kaçırıp onada gidemezsiniz.
işte böyle bir şey madonna.. kim bilirdiki ölümünden yıllar sonra bile bu öykünün bu denli sevilecceğini... sebahattin ali bile..
hiç bir şey yapamadığınızda yazarsınız onu... her şeyden bitap bir şekilde zamanı kaçırıp onada gidemezsiniz.
işte böyle bir şey madonna.. kim bilirdiki ölümünden yıllar sonra bile bu öykünün bu denli sevilecceğini... sebahattin ali bile..
etkileyici bir anlatımın, vasat bir hikayeyi nasıl güzelleştirdiğini şaşırarak gördüğüm kitap.
spoiler--
pek çok insanın aksine kitapta anlatılan aşkı klişe ve sıkıcı buldum.
maria puder; ilişkiler ve erkeklerle ilgili tespitleri şahane olmasına rağmen icraata gelince sıradan kadınlardan pek bir farklılık gösteremeyen, kafası karışık, ne yapmak istediği belli olmayan mıymıntı kadının tekiydi bana göre. ama ben en çok raif efendi'den nefret ettim. büyük aşkına kavuşamayan ve ömrü boyunca maria'yı sevmesine rağmen yine de başka biriyle evlenen; ancak iyi bir aile babası ve eş olmak için de çabalamayan, çocukları ile karısını kötü bir hayata mahkum eden raif efendinin zayıf karakteri sinir etti beni.
-kitap karakterlerini fazla ciddiye almak gibi bir sorunum olduğunun pek tabi farkındayım.-
hikayenin sonu ise fazlasıyla tahmin edilebilirdi.
bana fenalık geçirten bu iki karakterin hikayesini bu kadar sevmemin tek nedeni ise sabahhattin ali'nin güzel anlatımıydı.
"burası da en nihayet bir şehirdi. Sokakları biraz daha geniş, çok daha temiz, insanları daha sarışın bir şehir. Fakat ortada insanı hayretinden düşüp bayılmaya sevk edecek bir şey de yoktu. Benim hayalimdeki avrupa'nın nasıl bir şey olduğunu ve şimdi içinde yaşadığım şehrin buna nazaran ne noksanları bulunduğunu kendim de bilmiyordum... hayatta hiçbir zaman kafamızdaki kadar harikulade şeyler olmayacağını henüz idrak etmemiştim."
spoiler--
spoiler--
pek çok insanın aksine kitapta anlatılan aşkı klişe ve sıkıcı buldum.
maria puder; ilişkiler ve erkeklerle ilgili tespitleri şahane olmasına rağmen icraata gelince sıradan kadınlardan pek bir farklılık gösteremeyen, kafası karışık, ne yapmak istediği belli olmayan mıymıntı kadının tekiydi bana göre. ama ben en çok raif efendi'den nefret ettim. büyük aşkına kavuşamayan ve ömrü boyunca maria'yı sevmesine rağmen yine de başka biriyle evlenen; ancak iyi bir aile babası ve eş olmak için de çabalamayan, çocukları ile karısını kötü bir hayata mahkum eden raif efendinin zayıf karakteri sinir etti beni.
-kitap karakterlerini fazla ciddiye almak gibi bir sorunum olduğunun pek tabi farkındayım.-
hikayenin sonu ise fazlasıyla tahmin edilebilirdi.
bana fenalık geçirten bu iki karakterin hikayesini bu kadar sevmemin tek nedeni ise sabahhattin ali'nin güzel anlatımıydı.
"burası da en nihayet bir şehirdi. Sokakları biraz daha geniş, çok daha temiz, insanları daha sarışın bir şehir. Fakat ortada insanı hayretinden düşüp bayılmaya sevk edecek bir şey de yoktu. Benim hayalimdeki avrupa'nın nasıl bir şey olduğunu ve şimdi içinde yaşadığım şehrin buna nazaran ne noksanları bulunduğunu kendim de bilmiyordum... hayatta hiçbir zaman kafamızdaki kadar harikulade şeyler olmayacağını henüz idrak etmemiştim."
spoiler--
yalın ve içli bir tarzın güzel örneği.
raif efendinin ızdırabı.
bugün edindiğim, yorumları görünce pek sevindiğim, okumaya daha bir iştahla başlayacağım bir adet sabahattin ali romanı.
insanın ruh derinliğine inen, gördüğü ile algıladığı arasında ki farkları suratına çarpan kitap. ne yapıp edip, okunmalı
okuyup da ne çok şey öğrendim dediğim kitaplardan biridir. sabahattin ali'nin devleştiği romandır. bir insan aşkın bu kadar kuvvetli olabileceğini bu kitaptan rahatlıkla öğrenir.
(bkz: günümüz romantik erkeği)
(bkz: günümüz romantik erkeği)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?