fm2008'den sonra en çok oynadığım fm oyunu. 2020 yılındayım, mazim başarılarla dolu. her daim atak saldırgan bir futbol taktiği uyguladım. daha fazlasını attıktan sonra kaç gol yediğim hiç önemli değil. avrupa kupası maçlarında ise daha dengeli bir dizilişle sahaya çıkarım. en defansif dizilişim klasik 4-4-2 dizilişidir.
fm 2011
uzuuun süredir oynamadığım, bana sürekli gel gel yapmasına rağmen üşengeçliğimden mütevellit aramdaki ilişkiyi ikinci katip seviyesine indirdiğim oyun. idi.
en sonunda bu sabaha karşı 4 sularında dayanamadım ve yaklaşık 10 saat süren deli dolu bir maceraya atıldım.
arkadaşlar, hazır mıyız?
sürekli en üst liglerde takım yönetmiş ve bir türlü aradığını bulamamış pek de matah bir fm oyuncusu olmayan şahsım, sabaha karşı uyanık olmanın da verdiği histeriyle 'semtimin takımını hak ettiği yere getireceğim!' diye tutturunca kendimi sarıyer sk'nın başında buldum. işaret parmağımı mahçup bir tavır ve yarım ağızla bana biraz gecikmeyle de olsa yapılacak ödemeden bahseden belediye başkanının dudağına kondurup 'ayıbediyorsun başkan, ben buraya semtim için geldim, parayı konuşmaya gerek yok' dedim ve hemen işe koyuldum.
takımdan beklenen şey 2. ligde orta sıralara oynaması, birkaç sezon böyle idare etmesi. 12 bin dolarlık dev bir bütçemiz var, tabi o paraya kaliteli oyuncu getirmek mümkün olmadığından hemen tebdili kıyafet galatasaray altyapısının yolunu tuttum. neredeyse herkes tarafından tanınan genç yetenek berkin arslan ve yanında iki genç aslanı paket yapıp semte getirdim.
ben hangi ligde takımda olursa olsun ayağa paslarla hızlı çıkan, boşluklara atılan paslarla etkili olan takımlar yaratan bir menajerim, beyaz martılar'ın bu duruma alışması da çok zaman almadı, kısa süre içinde 9 maçlık yenilmezlik serisi yakalayarak 4. sıraya kadar tırmandık. ilk 5'in play off aşamasına yükseldiği bu ligde gerçekten büyük başarı, ancak sonun başlangıcı yakınlaşmıştı....
bilen bilir, fm serilerinde şöyle abidik bir durum vardır; eğer 5-6 maç yenilmemiş ve şükela oynamışsanız onun acısı ileride en az 4 maçlık bir seriyle çıkar. daha önce beşiktaş'la şampiyonluğu kaptırmıştım böyle, ibrahim dağaşan 80 metrelik asist yapar, orhan ak röveşata golü atar, hepsi beni bulurdu. sarıyer'de de durum değişmedi. sen tut, kendini 12. sırada bul...
kan değişikliği için devre arasında bonservisi elinde olan bir zamanın süper lig tecrübesi (vurgula: muhammet hanifi akagündüz)'le anlaştım. takıma böylesine bir tecrübenin katılması bir silkinmeyi de beraberinde getirirdi elbet...getirdi mi? hayır. ligin zayıf ekiplerinden körfez spor'a 5-1 yenilerek iyice tüy diktik.
sonra aklıma birkaç saat önce ekşi sözlük'te fm yazılarını zevkle okuduğum der meister'ın bir entirisi geldi. eleman polonya liginde bombok giderken 7 haftalığına tatile gitmiş ve geldiğinde takımını zirvede bulmuş. dedim, o zaman bi deneyelim. 3 haftalık tatilimin startını verip antalya'da geceliği 55 liralık bol ruslu bir otelin yolunu tuttum.
deniz,kum,güneş,rus derken tatil bitti ve semte kışın sonunda güneş yanığıyla geldim. daha evime ayak basmadan kulüp binasına çektim taksiyi, bir de ne göreyim; kapı duvar! daha dün karşımda ezilip büzülen yöneticiler benle muhatap olmuyor, sekreter havaya bakıyor. meğer kovulmuşum lan!
'yazıklar olsun, ben de bu semtin çocuğuyum, ne yaptıysam beyaz martı için yaptım' diye diye ayrıldım kulüp binasından. ondan sonraki 2 haftayı iş ilanlarına bakarak geçirdim, beşiktaş'a, ankaragücü'ne teklifler yaptım, hatta işi abartıp espanyol ve zaragoza'ya da teklif yaptım. ana sayfada 'zaragoza ve espanyol albırt gilbırt'[ybkz]swh[/ybkz]ın teklifini kahkahalar eşliğinde reddetti ve bunun rezil bir durum olduğunu belirtti' şeklindeki haberden sonra zor zamanlar için sakladığım baldıran zehrine uzandı elim. beşiktaş da beni reddetmiş, bülent uygun'la anlaşmıştı. tam o anda ligin en imkanlı ve iddialı takımlarından göztepe'nin teklifi belirdi ekranda. hemen kabul edip intikam duygusuyla işime konsantre oldum. yalı grubu bana ısınamadı bir türlü, ilk maçımda mardin deplasmanında aldığım 2-2 beraberliğin ardından 35fm'de 'koskoca göztepe bu sonuca sevinemez, böyle menajer olmaz!' şeklinde eleştirileri duyunca moralim de bozuldu, kendimi boyoza verdim. ama sonrasında tiki taka futboluyla klasmanı fethettim,üst üste 3 galibiyetten sonra sıra sarıyer'deyken beni 5-1'le yerin dibine sokan körfez spor'a gelmişti, 20. dakikada yılmaz özlem'in atılmasına rağmen maçı tayfun'un 5 golüyle, 8-0 kazanıp dosta düşmana mal ibrazı yaptım.
tabi bir yandan da korku var, 'ulan 4 maç kazandık son 3 maç kala bi bokluk olmasın, keşke 8-0 yerine şu 3 maçı 1-0 kazanaydım' diyorum. sonraki iki maçım deplasmanda, iki direkt rakibim; yeni malatyaspor ve bozüyükspor'la. ege'ye meşalelerle konvoylarla veda ettik, malatya'da beraberliğin bile altın değerinde olduğu o maça çıktık, 1-0 geriye düştük 1-1 yaptık, 85'e kadar skor 1-1 kaldı, 85'de bir uzun top, bir şut hayalleri kırdı... 2-1 yenilmiştik ve önümüzde bozüyük maçı vardı. ligin en diri ekibi bozüyük'ü seyircisi önünde yenmeliydik ama 15 gollü süper stoper nedim vatansever'i nasıl durduracaktık?
nitekim durduramadık ve 2-0 kaybederek lige havlu attık. izmir'de küfürlerle karşılandım, sarıyer de ligi 14. bitirmişti, üzerime düşen bu yorgunluktan sonra şunu anladım ki; ikinci lig herkesin harcı değil.menajerlikte iddialı olan 'yiyorsa' karlı bir çankırı deplasmanından üç puan çıkarıp en kritik maçta bozüyükspor'u yenmeye çalışsınlar, gaziantep'in, sivas'ın altyapılarındaki 17'lik çocukların 'ben o takıma gitmem' demesini hazmetmeye çalışsın...var mısınız?
ben yokum. süper lig'de yeni bir kariyere yelken açacağım. trabzonspor ve eskişehirspor'un ciddi teklifleri var ama cavcav başkanın afrika projesinden çok etkilendim. alkara bir kariyere gidiyorum adım adım.
en sonunda bu sabaha karşı 4 sularında dayanamadım ve yaklaşık 10 saat süren deli dolu bir maceraya atıldım.
arkadaşlar, hazır mıyız?
sürekli en üst liglerde takım yönetmiş ve bir türlü aradığını bulamamış pek de matah bir fm oyuncusu olmayan şahsım, sabaha karşı uyanık olmanın da verdiği histeriyle 'semtimin takımını hak ettiği yere getireceğim!' diye tutturunca kendimi sarıyer sk'nın başında buldum. işaret parmağımı mahçup bir tavır ve yarım ağızla bana biraz gecikmeyle de olsa yapılacak ödemeden bahseden belediye başkanının dudağına kondurup 'ayıbediyorsun başkan, ben buraya semtim için geldim, parayı konuşmaya gerek yok' dedim ve hemen işe koyuldum.
takımdan beklenen şey 2. ligde orta sıralara oynaması, birkaç sezon böyle idare etmesi. 12 bin dolarlık dev bir bütçemiz var, tabi o paraya kaliteli oyuncu getirmek mümkün olmadığından hemen tebdili kıyafet galatasaray altyapısının yolunu tuttum. neredeyse herkes tarafından tanınan genç yetenek berkin arslan ve yanında iki genç aslanı paket yapıp semte getirdim.
ben hangi ligde takımda olursa olsun ayağa paslarla hızlı çıkan, boşluklara atılan paslarla etkili olan takımlar yaratan bir menajerim, beyaz martılar'ın bu duruma alışması da çok zaman almadı, kısa süre içinde 9 maçlık yenilmezlik serisi yakalayarak 4. sıraya kadar tırmandık. ilk 5'in play off aşamasına yükseldiği bu ligde gerçekten büyük başarı, ancak sonun başlangıcı yakınlaşmıştı....
bilen bilir, fm serilerinde şöyle abidik bir durum vardır; eğer 5-6 maç yenilmemiş ve şükela oynamışsanız onun acısı ileride en az 4 maçlık bir seriyle çıkar. daha önce beşiktaş'la şampiyonluğu kaptırmıştım böyle, ibrahim dağaşan 80 metrelik asist yapar, orhan ak röveşata golü atar, hepsi beni bulurdu. sarıyer'de de durum değişmedi. sen tut, kendini 12. sırada bul...
kan değişikliği için devre arasında bonservisi elinde olan bir zamanın süper lig tecrübesi (vurgula: muhammet hanifi akagündüz)'le anlaştım. takıma böylesine bir tecrübenin katılması bir silkinmeyi de beraberinde getirirdi elbet...getirdi mi? hayır. ligin zayıf ekiplerinden körfez spor'a 5-1 yenilerek iyice tüy diktik.
sonra aklıma birkaç saat önce ekşi sözlük'te fm yazılarını zevkle okuduğum der meister'ın bir entirisi geldi. eleman polonya liginde bombok giderken 7 haftalığına tatile gitmiş ve geldiğinde takımını zirvede bulmuş. dedim, o zaman bi deneyelim. 3 haftalık tatilimin startını verip antalya'da geceliği 55 liralık bol ruslu bir otelin yolunu tuttum.
deniz,kum,güneş,rus derken tatil bitti ve semte kışın sonunda güneş yanığıyla geldim. daha evime ayak basmadan kulüp binasına çektim taksiyi, bir de ne göreyim; kapı duvar! daha dün karşımda ezilip büzülen yöneticiler benle muhatap olmuyor, sekreter havaya bakıyor. meğer kovulmuşum lan!
'yazıklar olsun, ben de bu semtin çocuğuyum, ne yaptıysam beyaz martı için yaptım' diye diye ayrıldım kulüp binasından. ondan sonraki 2 haftayı iş ilanlarına bakarak geçirdim, beşiktaş'a, ankaragücü'ne teklifler yaptım, hatta işi abartıp espanyol ve zaragoza'ya da teklif yaptım. ana sayfada 'zaragoza ve espanyol albırt gilbırt'[ybkz]swh[/ybkz]ın teklifini kahkahalar eşliğinde reddetti ve bunun rezil bir durum olduğunu belirtti' şeklindeki haberden sonra zor zamanlar için sakladığım baldıran zehrine uzandı elim. beşiktaş da beni reddetmiş, bülent uygun'la anlaşmıştı. tam o anda ligin en imkanlı ve iddialı takımlarından göztepe'nin teklifi belirdi ekranda. hemen kabul edip intikam duygusuyla işime konsantre oldum. yalı grubu bana ısınamadı bir türlü, ilk maçımda mardin deplasmanında aldığım 2-2 beraberliğin ardından 35fm'de 'koskoca göztepe bu sonuca sevinemez, böyle menajer olmaz!' şeklinde eleştirileri duyunca moralim de bozuldu, kendimi boyoza verdim. ama sonrasında tiki taka futboluyla klasmanı fethettim,üst üste 3 galibiyetten sonra sıra sarıyer'deyken beni 5-1'le yerin dibine sokan körfez spor'a gelmişti, 20. dakikada yılmaz özlem'in atılmasına rağmen maçı tayfun'un 5 golüyle, 8-0 kazanıp dosta düşmana mal ibrazı yaptım.
tabi bir yandan da korku var, 'ulan 4 maç kazandık son 3 maç kala bi bokluk olmasın, keşke 8-0 yerine şu 3 maçı 1-0 kazanaydım' diyorum. sonraki iki maçım deplasmanda, iki direkt rakibim; yeni malatyaspor ve bozüyükspor'la. ege'ye meşalelerle konvoylarla veda ettik, malatya'da beraberliğin bile altın değerinde olduğu o maça çıktık, 1-0 geriye düştük 1-1 yaptık, 85'e kadar skor 1-1 kaldı, 85'de bir uzun top, bir şut hayalleri kırdı... 2-1 yenilmiştik ve önümüzde bozüyük maçı vardı. ligin en diri ekibi bozüyük'ü seyircisi önünde yenmeliydik ama 15 gollü süper stoper nedim vatansever'i nasıl durduracaktık?
nitekim durduramadık ve 2-0 kaybederek lige havlu attık. izmir'de küfürlerle karşılandım, sarıyer de ligi 14. bitirmişti, üzerime düşen bu yorgunluktan sonra şunu anladım ki; ikinci lig herkesin harcı değil.menajerlikte iddialı olan 'yiyorsa' karlı bir çankırı deplasmanından üç puan çıkarıp en kritik maçta bozüyükspor'u yenmeye çalışsınlar, gaziantep'in, sivas'ın altyapılarındaki 17'lik çocukların 'ben o takıma gitmem' demesini hazmetmeye çalışsın...var mısınız?
ben yokum. süper lig'de yeni bir kariyere yelken açacağım. trabzonspor ve eskişehirspor'un ciddi teklifleri var ama cavcav başkanın afrika projesinden çok etkilendim. alkara bir kariyere gidiyorum adım adım.
an itibariyle 29 yaşındaki marchionni'yi aston villa'ya 12 milyon nakit dölara kitlediğim oyun.oh be diyorum.darwin quintero,fetfatzidis,martin zeman,alan dzagoev'le anlaştık,birkaç transfer daha yolda,cristian eriksen için 18 milyon istedi allahsız ajax,milan badelj'i de 11 milyon vermeme rağmen 8 veren arkadaşıma kaptırdım.hayırlısı olsun.
bu arada fiorentina tam bir wonder kid yuvası,agyei için real madrid ve milan,ryder matos için real madrid ve inter kapımda yattı da kabul etmedim.sonra jovetic ve babacar da var,italya'da yardıracağım bu sene,hissediyorum.
edit: dzagoev işi yattı,kadroda eu dışından 1 oyuncu olabiliyormuş...fm09'da 1k'ya aldığım parejo için şimdi 10 milyonu gözden çıkardığımı gördükçe şaşırıyorum..peheyy...
bu arada fiorentina tam bir wonder kid yuvası,agyei için real madrid ve milan,ryder matos için real madrid ve inter kapımda yattı da kabul etmedim.sonra jovetic ve babacar da var,italya'da yardıracağım bu sene,hissediyorum.
edit: dzagoev işi yattı,kadroda eu dışından 1 oyuncu olabiliyormuş...fm09'da 1k'ya aldığım parejo için şimdi 10 milyonu gözden çıkardığımı gördükçe şaşırıyorum..peheyy...
kariyerime beşiktaşla başladığım için kendimden utanmama sebeb olan menejerlik oyunu.durun,sakin olun.neden mi ? evet,hile yaptım (save game ).her şey beşiktaş'ı başarıdan başarıya koşturmak,her anlamda adını duyurmaya çalışmaktı.başarılıda oldum sonuçta.unuttuğum şey ise;beşiktaş'ın başarılara endeksli bir duruşu değil,armaya,şerefe,haysiyete olan duruşuydu.yani tüm bu başarılar için,beşiktaş ve hile kelimesini yan yana getirdiğim için affetmeyeceğim kendimi..
oyunu geçecek olursam
imzamı atar atmaz,ekrem dağ,m.aurelio,rüştü,holosko'ya ''teşekkür'' edip yollarımızı ayırdık.oyunda bir tuhaflık olduğunu,ekrem dağ'ın west ham'la her koşulda anlaştığını gördüğümün anda farkettim,holosko'da blackburn rovers ile imzaladı.sonradan profil bilgilerinde sevdiği takım ''beşiktaş '' yazısını görünce biraz üzülmedimde değil tabi.takımda simao,almeida,edu,alves bunlar yoktu.versiyonundan sanırım bir kaç yama döşedim ama bir şey değişmedi.transfer sezonunu başıma bir iş gelmeyecekse,bursaspordan turgay bahadır ve muhammet demiri,sparta prague'dan michal kadlec,anderlecht'ten ondrej mazuch'u alarak kapattım.4-5-1 le ( bakmayın işte save kasıyordum bazen )uçanı,kaçanı dağıttım.lig ve kupada şampiyonluğun yanında uefa kupamızıda almamız,taraftarları sokaklara dökülmesine neden oldu.''kazan'ın oralar yıkılıyor,semt yanıyor'' diye haberler gelmekte sürekli.bazı kesim ise bu hoca'nın heykelini dikelim derken,bir kesimi hocam,'' lucescu'dan sonra yüzümüz gülmedi,allahını seveyim bırakma bizi,o tüpçü'yü de kafana takma yakında gidicek zaten '' mesajı yolluyordu bana.gerek yoktu bunlara ama hoşuma da gitti hani,yardımcı antrenörüm aracılığıyla,'' oğlum manyak mısınız ? bırakır mıyım bu takımı hiç,siz merak etmeyin,aşkımız renklere '' diye haber yollayıp,taraftarı adeta kızgın kumlardan serin sulara atmıştım.yeni sezona ise,avrupada sükse yaptığımız için,odamda '' hocam,beni takımına al,boş mukaveleye imzalarım,hem ben doğuştan beşiktaşlıyım '' diyen oyuncuların listesini incelerken.bir tek hamit altıntop'a inandım ve bedelsiz aldım real madrid'ten.( mendes yok oyunda ! )başarılar gelince başkan tüpe zam yapıp,transfer budget'imizi bir ayar çekti.vagner love ,yaya sanogo ve gözbebeğimiz olacak adam vladimir weiss'i renkelerimize bağladık.uzatmamak gerek.öbür sene yine ( save game ) her maç değil tabi.takımda oturdu zaten.avrupa,lig ve kupa'da başarıdan başarıya koştuk.sezon sonu,quaresma,toraman ve kızmayın ama fernandes a.madrid'in uçağı için biletini aldılar.necip uysal ise sözleşme yenilemeyip juve'nin yollarına düşünce.çareyi yine gaziantepspor'da aradık.murat ceylan'ın favorilerinde beşiktaş'ı görünce parayı konuşmadık bile.iyide oynuyor yazın bir yere.yanına tottenham hotspur'dan sandro ve genoa'dan bedelsiz olarak miguel veloso'yu alarak transferi kapattık.başarılar olaylar,olaylar,olaylar
hile iyi bir şey değil farkındaydım.beşiktaş'ı çalışıtırınca yenilgiyi hazmedememdendir asaletim ! diğer kariye hikayelerim daha farklı,valla bak.
oyunu geçecek olursam
imzamı atar atmaz,ekrem dağ,m.aurelio,rüştü,holosko'ya ''teşekkür'' edip yollarımızı ayırdık.oyunda bir tuhaflık olduğunu,ekrem dağ'ın west ham'la her koşulda anlaştığını gördüğümün anda farkettim,holosko'da blackburn rovers ile imzaladı.sonradan profil bilgilerinde sevdiği takım ''beşiktaş '' yazısını görünce biraz üzülmedimde değil tabi.takımda simao,almeida,edu,alves bunlar yoktu.versiyonundan sanırım bir kaç yama döşedim ama bir şey değişmedi.transfer sezonunu başıma bir iş gelmeyecekse,bursaspordan turgay bahadır ve muhammet demiri,sparta prague'dan michal kadlec,anderlecht'ten ondrej mazuch'u alarak kapattım.4-5-1 le ( bakmayın işte save kasıyordum bazen )uçanı,kaçanı dağıttım.lig ve kupada şampiyonluğun yanında uefa kupamızıda almamız,taraftarları sokaklara dökülmesine neden oldu.''kazan'ın oralar yıkılıyor,semt yanıyor'' diye haberler gelmekte sürekli.bazı kesim ise bu hoca'nın heykelini dikelim derken,bir kesimi hocam,'' lucescu'dan sonra yüzümüz gülmedi,allahını seveyim bırakma bizi,o tüpçü'yü de kafana takma yakında gidicek zaten '' mesajı yolluyordu bana.gerek yoktu bunlara ama hoşuma da gitti hani,yardımcı antrenörüm aracılığıyla,'' oğlum manyak mısınız ? bırakır mıyım bu takımı hiç,siz merak etmeyin,aşkımız renklere '' diye haber yollayıp,taraftarı adeta kızgın kumlardan serin sulara atmıştım.yeni sezona ise,avrupada sükse yaptığımız için,odamda '' hocam,beni takımına al,boş mukaveleye imzalarım,hem ben doğuştan beşiktaşlıyım '' diyen oyuncuların listesini incelerken.bir tek hamit altıntop'a inandım ve bedelsiz aldım real madrid'ten.( mendes yok oyunda ! )başarılar gelince başkan tüpe zam yapıp,transfer budget'imizi bir ayar çekti.vagner love ,yaya sanogo ve gözbebeğimiz olacak adam vladimir weiss'i renkelerimize bağladık.uzatmamak gerek.öbür sene yine ( save game ) her maç değil tabi.takımda oturdu zaten.avrupa,lig ve kupa'da başarıdan başarıya koştuk.sezon sonu,quaresma,toraman ve kızmayın ama fernandes a.madrid'in uçağı için biletini aldılar.necip uysal ise sözleşme yenilemeyip juve'nin yollarına düşünce.çareyi yine gaziantepspor'da aradık.murat ceylan'ın favorilerinde beşiktaş'ı görünce parayı konuşmadık bile.iyide oynuyor yazın bir yere.yanına tottenham hotspur'dan sandro ve genoa'dan bedelsiz olarak miguel veloso'yu alarak transferi kapattık.başarılar olaylar,olaylar,olaylar
hile iyi bir şey değil farkındaydım.beşiktaş'ı çalışıtırınca yenilgiyi hazmedememdendir asaletim ! diğer kariye hikayelerim daha farklı,valla bak.
biraz önce bir arkadaşla online olarak yeniden başladığım oyun.o udinese'yi aldı ben fiorentina'yı,maşallah elimde bomba gibi bir kadro var,menajer ismimi de carlos carvalhal yaptım,o gülen adam başarılı olsun istedim,serie a'da destan yazmaya geliyorum ulan!
oynamayı beceremediğim tek oyun
beşiktaş ile ligi hatta uefa'yı (şimdilik sadece grupları) tozu dumana kattığım oyun.3d enfes olmuş,beşiktaş'ta sivok coşuyor,valencialı yöneticileri peşinden koşturuyor,simao tam bir çılgın,iki ayrı oyunda da yarım sezonda inside forward olarak 15 gol attı,darwin quintero adlı kolombiyalı forveti kaçırmayın alın,poacher olarak yarım sezonda 23'ü buldu.tabi maalesef transfer yapabilmek için bazı oyuncuları satmak zorunda kalıyoruz,hiç istemesem de ernst'i sattım.ardından guti'yi.ersan'ın bonservisini mutlaka alın.sivok'u kesebiliyor performansıyla,ve sol bek oynayabiliyor,fernandes çok etkili.yani beşiktaşla oynamak çok ama çok zevkli.
hayatımın oyununun 2011 versiyonu... yıllardır oynuyorum bu oyunu bıkamadım hala... cm ile başladık fm ile devam ediyoruz... ne kadar daha bu oyuna esir olacağımı da çok merak ediyorum... tabiki bütün serilerde olduğu gibi yine Beşiktaşımızla oynamaya başladık... gelsin kupalar..
(bkz: tek aşk beşiktaşk)
(bkz: tek aşk beşiktaşk)
Vazgeçilmez menejerlik oyunu serisinin sonuncusu.2012 çıksa da oynasak.
dünyadaki en iyi managerlik oyunu.
6 aylık aradan sonra,finallerin bitmesiyle yeniden başlayacağım oyun.fm serisinin en kötülerinden biri de olsa,oynamadan edemediğim oyun.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?