fenerleşmek

how i met your other
azalarak bitsin istediğim. süleyman seba sonrası dönemde başladı bu süreç. idari anlamda, futbolcu anlamında, futbol mentalitesi anlamında tamamen bir dönüşüm ortaya çıktı. demirören başa geçtiğinde de artık gelişme dönemine girilmişti. parayla, transferle taraftarı uyutmalar, ucuzca teknik direktör harcamalar, beşiktaş değerlerini teker teker yok edip, başarı için her şey mübahtır fikrini camiaya benimsetmeye çalışmalar, söylediği sözlerin arkasında duramamak, beşiktaşk tutkunlarını müşteri olarak görmek, taraftarımıza neden kaliteli ürünler sunmuyoruz diye soracağı yerde taraftarlarımız hep eski formaları giyiyor diye sitem etmeler, her fener galibiyetini şampiyon olmuşçasına kutlamalar, tişört hazırlatmalar, tribünlerde her maç sektirmeden alakalı alakasız fener aleyhine tezahüratlar, daha da sayabiliriz.

benim stadımda kestanelerin stadından daha fazla "fenerbahçe" diye bağırılıyor yahu. neden? trabzon a bizi yenin de fener şampiyon olmasın diye yalvaran adamla aynı takımı nasıl tutabiliyoruz bizim başkandaki fener kompleksi nedir? adamların resmi sitesinden milliyet in yeni sahibine dikkat edin şeklinde açıklama yaptıracak kadar alçalmak nedendir? neden kimi yenersek yenelim "kurabiye fener" diye bağırmamız bekleniyor bizden?

ondan sonra adamlar 17 ye 1 iz de derler, çekemiyolar da derler, biz tek büyüğüz de derler.
beşiktaşımın şu beş para etmez camiayla aynı karaktere bürünmesine katlanamıyorum. biz seni farklı olduğun için sevdik, umarım bize artık sen de herkes gibisin dedirtmezsin..
dingoc
batının iyi yanlarını almadan sadece kötü yanlarını almak klişesinin beşiktaş hali. ne yazık ki seba sonrası dönemde ilk temelleri atılmış ve son dönemde pupa yelken yürürlüğe konulmuştur. adamların amatöre verdiği önemi görmeden, sadece popüler kültür değerlerini almaya çalışmak, televizyonda daha sık görülmeyi marifet saymak, kendi öz değerlerini unutup transfer şampiyonu olmak ise sadece şimdilik gördüğümüz sonuçları
anahtar
fenerahçenin bu ülkede bir yerlere saha dışı organizasyonları ile gelmesine dayanamayıp ligi bir kenara bırakıp sadece fenerbahçeyi kendine rakip görmenin sonucudur.
fani madida
endüstriyelleşen futbolun rüzgarına kendini kaptırmaktır. oysa ki beşiktaşlı olmak kolay iş değildir. kırmızı kart gördüğünde baba hakkı'dan "hakkı abi çıkayım mı" diye izin isteyen bir kulübün taraftarıyız biz.

"endüstriyelleşen futbolda yıkılmayan son kale" olduğumuzu iddia etmekte olsak da yıldırım demirören mantalitesi ve yeni nesildeki "beşiktaş taraftarlığı" yerine "anti fenerli olma" arzusu sayesinde -ne yazık ki- giderek bu özelliğimizi kaybediyoruz.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol