ernesto che guevara

2 /
kerami pestenkerani
kendine, ailesine ve çevresine hiçbir katkısı bulunmayan asosyal bir emoyken, kızların sağcılardan çok solcu gençlere baktığını öğrenmesiyle devrimcilik oynamaya başlayan, kozasını yırttıktan ve kekelemeden konuşmayı öğrendikten sonra da bu karı kız ortamında prim yapan hitler, nihal atsız ve yunus günce sempatizanı poster devrimcisi.
last director
alıntı--

Samano’nun Gözleri

Almanya’nın Kassel kentinde Server Tanilli’nin vermiş olduğu öğüdü anımsıyorum: “Tarihin bir fo toğraf makinesi vardır. Dünyaya gelen her insanın fotoğrafını çeker o makineyle… Ama yalnızca bir kere!.. Ve insanlar o fotoğraf ile anılırlar yarınlarda. Tarih, bir gün senin de fotoğrafını çekecek Sunay. Dikkatli ol da, sakın o fotoğrafta gözlerin kapalı çıkma!..”

Hocamın öğüdünü Fortino Samano’nun fotoğrafıyla birlikte tutmak, istiyorum. 1916’da, Meksika devrimi sırasında, Agustin Vıctor Casasola tarafından çekilen fotoğrafta gülüyor Samano… Federal ordunun askerleri tetiğe basmadan az önce deklanşöre basıyor Casasola… Elindeki elbette fotoğraf makinesidir tarihin! Kendisini kurşuna dizmeye hazırlanan askerlere gülüyor devrimci. Silah sesleri duyulacak birazdan…

Ve şapkasıyla, purosuyla yere yıkılacak Fortino Samano. Askerler, kanlar içindeki beyaz gömleğiyle yerde cansız yatan devrimciyi tekmeleyecekler, üstüne tükürecekler… Ama çok geçtir artık. Tarihin fotoğraf makinesinin çektiği poz, özgürlüğe, barışa ve eşitliğe inanan insanların eline ulaşacaktır. Sömürüye karşı olan devrimciler yanlarında taşıyacaklardır Fortino Samano’nun fotoğrafını… Gözleri açık, gülümseyen fotoğrafını!.


Che’nin Elindeki Puro

Avukat Ricardo Rojo şunları söyler Ernesto Guevara’ya:
“Neden Venezuela’ya, sadece para kazanmaya yarayan o ülkeye gidiyorsun? Benimle Guatemala’ya gel, gerçek bir toplumsal devrim yaşanıyor orada.”

24 Aralık 1953’te, Ernesto Guevara’nın Guatemala’ya varışı “Che’nin doğuşudur. Arjantinliler ko nuşmalarının sonun da “Che” sözcüğünü kullandıklarından Orta Amerikalılar, Arjantin’den gelenlere bu adı verirler. Bolivya’nın Santa Cruz bölgesinde, 8 Ekim 1967’de, Bolivyalı askerler tarafından yaralı olarak yakalanan Che, Higueras köyündeki bir okula getirilir ve konuşması için işkence yapılır. Ertesi gün, öğleye doğru kalbinden kurşunlanan Che’nin cansız bedeni bir helikoptere bağlanarak getirildiği Vallegrande kasabasında sergilenir.

Che’nin kardeşi cesedi tanımak için Bolivya’ya geldiğinde kendisine cesedin yakıIdığı ve küllerinin savrulduğu söylenir. 30 yıl sonra bulunur Che’nin kemikleri… Mezarının Küba’ya taşınışı malzeme olur medyaya. Kapitalistler, para kazanmak için yakışıklı yüzünü, satabilecekleri eşyalara basarlar. Düşüncelerinden, yapmış olduğu devrimci hamlelerden ise söz edilmez. Satranç oynayan bir Che fotoğrafı rahatsız eder kapitalistleri. Oyun devam etmektedir çünkü…

Yolsuzluk dosyaları, işkenceler ve çetelerin ortaya çıkışıyla birer birer kaybedilir taşlar. Ama ayak diremekteler hâlâ..
Nasıl mı?..
Ataol Behramoğlu’nun dizelerinden öğreniyoruz:

Elinde ne piyon kaldı, ne vezir, ne kale
Düştü birbiri ardına atlar, filler
Ama şah hâlâ ayak diremekte
Yeni taşlar bulundu çünkü: Köpekler…

Fotoğrafa dikkatli bakın; Che’nin elinde luttuğunun Samano’nun ağzındaki puro olduğunu

alıntı--

[ybkz]swh[/ybkz]

fotoğraflar:

http://buyukakin.files.wordpress.com/2011/09/s-nun-gozleri.jpg

http://buyukakin.files.wordpress.com/2011/09/che-puro.jpg
2 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol