can yücel

0 /
artin
küba devrim önderi fidel castro'yu 1996 yılında bir toplantı için yaptığı türkiye seyahatinde şu şiirle selamlamış şair


Fidel'in gelişi gidişi

Fidel çok insan bir dev
Ağarmış saçları sakallarıyla
Karlı bir dağ.
Gözlerinde güleç
Kardelenler açıyor,
Sesi titremeyen bir ses
Umudun sesi.



Demirel'e Türkiye'yi övmüşmüş,
Mesut Bey'i de adam yerine koymuşmuş.
Laf kıtlığında asmalar budamıyor Fidel,
Son konuşmasında, yukarı yarımkürenin aşağı yarımküreyi ezmesine küreselleşme dendiğini mimledi.

Sade konut monut davasıyla da yetinmedi.
Emperyalizm yüzünden, insanlığın altından
Toprağın nasıl kaydığını anlattı,
Sosyalizmin teslim olmadığını temsil etti.
Hoş geldin Fidel,
Gidişinle de
Bizi yine nahoş çakallarla başbaşa bıraktın.
artin
poetika

"yalnızlığı sevmiyorum
yalnız kim ola ki
kendim...
kendimin kendini sevmiyorum
kediler hariç...
kahve ocakçısı olacaktım ben
tuttum kavlimi
yazdıklarımsa hep nafile
hep nişanlı angaje ısloganlı
can, diyorlar, bir kahve yap şu dümenin ağzına
kallavi olsun!
bende yoksa kahve, yemişçiden tedariklenip
ve cazveyi ateşe sürüp, üstüne yemeni, şekerini
taşırmadan pişiriyorum
biliyorum, bilmez miyim bu kahve ocağınnan
ocağımızı bucağımızı
ısıtamayacağımı!
işte onun içinde de içim titreyerek
cezvenizi sürüyorum ateşe "

hasret ve özlemle andığım şair.
artin
"koyunlar keçiler ve koçlar için
ne kadar bayramsa kurban bayramı
bu barış var ya , bu barış
cephedekiler için o kadar barış"

diyen şair
konuşkankartal
kızı için yazdığı şiir;

dun gece senin kucucuk elinle yalniz yattik
yalniz senin kucucuk elinle yalnizlik
kandilli ilkokulu kadar kalabalik
zilleri caldiginda duslerinin
siniflarin kapilari ardina kadar acik
gokyuzunun, denizin, topragin, hayalle, emegin
hakli siniflari

belki de baskin korkusuyla vefasiz, akintiya atilan
kitaplar varya onlardan
ogrenmis marx'i, gumus baliklari
ve belki de onun icin o kadar,
o kadar aydinlik ortalik...

sen ki cicekleri toplamayan guzelim
cicekleri sulayan cocuk
ve ben ki buruk ve kavruk
bir ihtiyar adamim artik
oyle guzeldim ki senle, ciceklerden cok
ve anladim, anladim ki bir daha
dusunde bile goremez isler
duslerin gordugu isleri...
anonymous
eski millieğitim bakanı hasan ali yücel in oğludur. iyi bir ögrencidir can.en yakın arkadaşıyla devletin yurtdışı bursu için başvururlar.babası hasan ali yücel makamını kullanıyo demesinler diye canı yollamamış ama arkadaşını göndermiştir. can da biriktirdiği tum parayı arkadaşına vermiştir benim burada ihtiyacım olmaz diyerek.arkadaşı tıpta alanının en iyilerinden olmuştur.bizim can ise keskin kalemli eşsiz bir şair,yazar.
ben öyle bi insan mıyım
canımız, babamızdır. en dobra şairdir; en açık sözlü, en güzel gözlü odur.
çalar saat adıyla, kendine dair kısa ve öz bir açıklamada (eleştiride hatta) bulunan bir şiir yazmıştır:

Birden bire uyuyacağım
Bunca uykulu uykusuzluktan sonra.
Sanki papatyalar açacak balkonumun önünde,
Kediler gelip içine sıçacaklar.
Gübre...
Uyuyacağım herkesi uyutmak için değil,
Uyandırmak için.
Ben hep böyle yaşadım;
Herkesi uyandırmak için...
Vakti saati değildi belki,
Belki de ben
Beceremedim...
rölanti
sene 1997..bi gün yine oturmuş sohbet ederken aramızda şu diyaloglar geçiyor ;
-hocam şu karşıdan geçeni görüyormusun?
+evet görüyorum
-birde etrafındakilere bak bakışlarıyla küfür eder gibi her biri.. sırf küpe taktığı için olsa gerek.
+haklısın..bu toplum öyle bir toplum ki; "kendi kulağına küpe takan adamı taşlayıp, götüne kazık sokan adamları alkışlar." der can yücel [ybkz]swh[/ybkz]
curmit
adamın köküdür babamızdır yaşamayı bilmiş, korkusuz şairdir ve söylemeyi bilmiş, gerçek şairdir.şarabın tadı hissedilir eserlerinde.

sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış.
yüreğimde sevgi bulduğumda anladım.
ölürcesine isteyen, beklemez, sadece umut edermiş bir gün affedilmeyi.
beni affetmeni ölürcesine istediğimde anladım.

sevgi emekmiş, emek ise vazgeçmeyecek kadar
ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş.

anladım şiirinin sahibidir.
nickbulmakdanezorişmiş
iğneli şiirleriyle kendisine hasta etmiştir.kendisi bu durumu iğneli şiiriyle anlatır.söyledir;

''Anam babama aşık olmuş,
Babam da anama.
Gezelim bu çarşamba demiş babam.
Sür-dişli anam, öyle şık bir fistanı yok,
Ablasının nişanlığını istemiş ödünç,
Teyzem daha toplu, oturmamış üstüne entari,
Teyelle, iğneyle ayarlamışlar üstüne anamın.
Babam, kavilleri üzre, gelip Topkapı dışındaki evlerine
Anamı alıp, kaçbir tramvaylan aktarma,
Bebeğe götürmüş o Afrodit`i.
Bebek sırtlarına çıkmışlar.
Babam oturtmuş anamı çayıra,
Denizi göstermiş,
iyi şeylerden söz etmişler,
Derken öpecek olmuş anamı,
Anam çoktan razı.
Babam el atınca orasına burasına,
Fistandaki iğneler batmaz mı eline!
Ay! demiş bağırmış babam…
O gün, o çayırda, o an
Düştüğüm için ben anamın imgelemine,
Yaşamda da, şiirde de
Böyle iğneli konuşmaklığım..''
kartalpençesi
mezarına şarap dökülmesi bahanesiyle mezarı talan edilen güzel adamdır can baba halbuki o bu insanlara ışığa çıkaracak binlerce dize bırakmışken bu saygısızlık şerefsizlikten başka birşey değildir.
skrito_more
12. ölüm yıl dönümün de mezarına zarar verilen yazarımızdır.

söylentilere göre vasiyetinde, mezarına şarap dökülmesini istemesi üzerine hayranları tarafından bu işlevin gerçekleştirilmesinden bir gün sonra yapılan harekettir.
0 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol