en taze örnek olan 27 temmuz 2012 londra olimpiyatları açılış törenlerinden örnek verelim; kültürel birikim ister bu programları hakkıyla takip etmek. tabi ev sahibi ülkenin propagandasına sahne olur bu açılış töreni. bakın ingilizler ne yaptı? bildiğin ingiliz kültür dersi verdi herifler.jerusalem'le başladılar, shakespeare okudular, sanayi devrimini ballandıra ballandıra anlattılar,o bitti çocuk edebiyatına girdiler, harry potter bile işe karıştı, sonra işin müzik kısmına geçildi. 'britanya olmasaydı dünya müziği olmazdı.' demeye getirdiler. olmazdı tabi, o kadar çok bilinen efsane şarkı çaldı ki, millet daha da 'iron maiden yok, radiohead yok' falan dedi, sen düşün. ekran başında 'irlandalılara yaptıklarınızı da anlatsanıza laaaan!' diye bağırırken bir anda queen çalmaya başlıyor en sonunda siz de olaya entegre oluyorsunuz. böyle de büyüleyici bir iş yaptılar.
şu olimpiyatı biz düzenleseydik ne yapardık çok merak ediyorum, hatta bir arkadaşla tartıştım,
'çayda çıra, halay, horon ver bitti.' dedim, o da ' hele bu hükümetle..ver anadolu ateşini bitsin yaparlardı' dedi.
adamlar kraliçeyi, james bond'la helikoptere bindirdiler lan. internetin mucidini çıkarıp 'bu herkes için' dedirttiler, 'lütfettik sayemizde internet kullanıyorsunuz' dediler resmen. sen ne yapacaktın? ajda pekkan/tarkan çıkacak en fazla, hadise falan çıkar, anadolu ateşini müteakip dansöz çıkar, mehter takımını koy tam ilkokul müsameresi olsun.
bir genel kültür programı olarak olimpiyat açılış törenleri
ülkeler kültüründen, coğrafyadan, spor tarihinden bihaber yalnızca spora ya da şaşaaya meraklı insanların, temaşaalı evrensel tören göreyim diye başına oturup, içerisinde geçen her 4 unsurdan ya da kavramdan 3'ünü hayatında ilk defa duyarak uzaylı görmüş masum köylü gibi baktığı törenlerdir.
önceleri yadırgayan mümtaz abi, eğer programı trt vasıtasıyla izliyorsa, saolsun spikerin sıcak ve izleyiciye itibar gösteren sunumu sayesinde kendini olaya adapte etme şansı yakalar. ve bir yerden sonra milletlerin buluştuğu ve insanın kendi sınırlarını doğaya ve doğasına karşı zorladığı bu müsabakalar birlikteliği, garibim mümtaz abi için bir kültür-fizik programına dönüşür.. eğlence amaçlı başına oturan mümtaz abi, 5 dakika sora kendini bir uzaktan eğitim programı öğrencisi olarak bulur..
"hee demek bak o zamanlar böyle tahta tekerlekler varmış.. bu kadın ne taşıyo len.. o ateş nası sönmüyo. nası para harcamışlardır şimdi bu dalgaya" kafa sesleriyle adeta bir cro-magnon olarak olaya girişen mümtaz abi, bir iki evre sonrası nihayet homo-sapiens mertebesine ulaşır ve "filipinler nerede lan acaba.. demek ok da atıyorlarmış.. kraliçe de amma mendebur karıymış... yunanistan nie herkesten önce yürüyo lan bunların bu iltiması nerden geliyo mına koyim" diyerek işin içine adapte olma kıvamına gelir..
mümtaz abi sıkılmaz da yaklaşık 3,5 saat süren törenin tamamını izlerse, işin sonunda;
olimpiyatın gerçekleştiği ülkeye dair 1-2 kültürel kavram, azıcık da olsa oranın siyasi ya da kültürel tarihi, içeriğini bilmese de 1-2 müzik grubu ya da şarkıcı, adı, ilk defa duyduğu 1-2 ülke, suudi arabistan ve muadili ülkelerde kadınların da spor yaptığı, olimpiyatın ne olduğuna dair hafif bir ipucu ve cahil bir odundan ibaret olduğunu öğrenmiş olarak eğitim programını tamamlar.
yok canım. müsabakaları falan izleyecek hali yok. futbol maçlarını belki..
ama en azından artık sierra leone ya da onun gibi en az bir ülkenin adını bir yerde duyunca "bende seni" tepkisi vermeyecektir.
ancak hala olimpiyatların kaç yılda yapıldığını bilmemektedir. sorup da rencide etmeyin lan adamı..
önceleri yadırgayan mümtaz abi, eğer programı trt vasıtasıyla izliyorsa, saolsun spikerin sıcak ve izleyiciye itibar gösteren sunumu sayesinde kendini olaya adapte etme şansı yakalar. ve bir yerden sonra milletlerin buluştuğu ve insanın kendi sınırlarını doğaya ve doğasına karşı zorladığı bu müsabakalar birlikteliği, garibim mümtaz abi için bir kültür-fizik programına dönüşür.. eğlence amaçlı başına oturan mümtaz abi, 5 dakika sora kendini bir uzaktan eğitim programı öğrencisi olarak bulur..
"hee demek bak o zamanlar böyle tahta tekerlekler varmış.. bu kadın ne taşıyo len.. o ateş nası sönmüyo. nası para harcamışlardır şimdi bu dalgaya" kafa sesleriyle adeta bir cro-magnon olarak olaya girişen mümtaz abi, bir iki evre sonrası nihayet homo-sapiens mertebesine ulaşır ve "filipinler nerede lan acaba.. demek ok da atıyorlarmış.. kraliçe de amma mendebur karıymış... yunanistan nie herkesten önce yürüyo lan bunların bu iltiması nerden geliyo mına koyim" diyerek işin içine adapte olma kıvamına gelir..
mümtaz abi sıkılmaz da yaklaşık 3,5 saat süren törenin tamamını izlerse, işin sonunda;
olimpiyatın gerçekleştiği ülkeye dair 1-2 kültürel kavram, azıcık da olsa oranın siyasi ya da kültürel tarihi, içeriğini bilmese de 1-2 müzik grubu ya da şarkıcı, adı, ilk defa duyduğu 1-2 ülke, suudi arabistan ve muadili ülkelerde kadınların da spor yaptığı, olimpiyatın ne olduğuna dair hafif bir ipucu ve cahil bir odundan ibaret olduğunu öğrenmiş olarak eğitim programını tamamlar.
yok canım. müsabakaları falan izleyecek hali yok. futbol maçlarını belki..
ama en azından artık sierra leone ya da onun gibi en az bir ülkenin adını bir yerde duyunca "bende seni" tepkisi vermeyecektir.
ancak hala olimpiyatların kaç yılda yapıldığını bilmemektedir. sorup da rencide etmeyin lan adamı..
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?