anlayamadığım durumdur sözlük sinirden ölmeme rağmen yine kendimi Beşiktaş Ulan derken buluyorum bu ne büyük aşk şanlı Beşiktaş
beşiktaş'ı mağlup olunca daha çok sevmek
övünülecek hiç bir tarafı olmayan melankolik klasik türk arabeskliği. "vay amk biz nasıl seviyoruz bu nasıl aşk yahu" denecek bir tarafı yoktur. tıpta buna acı tiryakiliği derler. hastalıktır. tanısı vardır, tedavisi vardır.
bu tipler genelde içkiyi de seven tiplerdir. orhan babacı, müslümcü ya da muadillerinin müptelası olabilirler.. bayılırlar dost sohbetlerinde içkiden bir yudum alıp "ahhh ulan derya, beni nasıl bırakıp gider abi, benim gibi adama bu yapılır mı.. ama olsun acılarla büyüyorum ulan" demeye teşne tiplerdir.
bundan da feci haz duyarlar ha.. zaten içten içe yaşamak istedikleri bu olduğu için, hayatta da karşılarına hep bu çıkar..
bunlar kendi arabesk dünyalarının fakir ama onurlu, mağdur ama delikanlı kahramanlarıdır. her biri kendi beyninde birer william wallace, polat alemdar ya da muadili olabilir.
hele behzat ç.... offfff.. bir bölümünü kaçırmazlar, defalarca internetten tekrarlarını izlerler..
fazıl say'ın kastettiği tam da buydu arabesk yavşaklık derken: acı tiryakiliği
beşiktaş'da her spor kulübü gibi müsabakalara kazanmak amacıyla çıkan bir spor kulübüdür. onu seven, destekleyen birisi o kaybedince onu daha çok nasıl sever? bu ya saplantılı, bozuk bir ruh halidir?
dışardan da hoş görülen bir şey değildir. ya mağlubiyete umursamamk için kılıf arar görünürsün ya da şikeciler gibi konumunu muhafaza etmeye çalışan ezik gibi görünürsün..
sevdiğini birisi ya da bir şey, kazanmak istediği bir şeyi kaybettiğinde öncelikle üzülmelisin. senin öncelikli görevin budur. evladın öss'yi çok istediği halde kaybediyorsa ve sen üzülmüyorsan, o evladı sevdiğini söyleme. seviyorum dediğin şey başka bir şeydir. kendin, arabesk hikayen.. her bok olabilir ama evladın olmadığı kesin..
ne dedik önce üzülmen lazım. hem de o şeyi ya da şahsı ne kadar seviyorum diyorsan o kadar üzülmen lazım. üzüldün mü? tmm. şimdi sevgiyi sorgulayalım..
sevdiğin kişi ya da şey kazanmak istediği bir şeyi kaybedince sevgin nasıl artar lan? burda sevgini değiştirecek, arttıracak ya da azaltacak ne var la? ne var amk?
bunun psikolojik açıklamalarını söylerdim ama biraz ağır gelebilir, o yüzden hiç o toplara girip insanları üzmek istemiyorum..
sağlıklı insanın sağlıklı sevgisi, sevdiği şey kazanmak istediği bir şeyi kaybettiğinde ne artar ne azalır.. bu tip olaylar iki insan arasında olduğunda bağları kuvvetlendirebilir de, bir kulüp ve birey arasında olunca normal şartlar altında hiç bir boku değiştirmemeli. gerçekten sağlıklı sevgi ise eğer..
ama şimdi çıkıp "sağlıklı mı seviyoruz lan biz, deli gibi, manyak gibi seviyoruz" diyecek tipler var ya..
hah işte fazıl say'ın arabesk yavşaklar dedikleri tam da onlar işte..
gerçek beşiktaşlı, beşiktaşı, yense de yenilse de, şampiyon da olsa, küme de düşse, her hal ve şeraitte aynı aşk ve aynı sevgiyle sever.. ruh hastası ergen çocuklar gibi yenilince sevgim artsın, kazanınca azalsın, şampiyon olunca coşsun, uff snne be slk diyeyim gibi abuk sabuk ruh durumları arabesklikten başka bir şey değildir.
biz liverpool'a 8-0 yeniliriz, döner burdaki sivas maçında ertesi hafta;
"başın öne eğilmesin
aldırma kartal aldırma
en büyük sen değil misin
aldırma kartal aldırma" deriz.
aşk budur. borsa kuru gibi artıp azalmaz. iyi günde, kötü günde forza beşiktaş.
arabeskliği beşiktaş sevginizden çıkartın. hatta hayatınızdan çıkartın diyecem de bu ruh hastası olmuş zavallı toplumdan bu saatten sonra bi bok olmaz çok iyi biliyorum. o yüzden bari arma aşkına arabeskliği karıştırmayın.
bu tipler genelde içkiyi de seven tiplerdir. orhan babacı, müslümcü ya da muadillerinin müptelası olabilirler.. bayılırlar dost sohbetlerinde içkiden bir yudum alıp "ahhh ulan derya, beni nasıl bırakıp gider abi, benim gibi adama bu yapılır mı.. ama olsun acılarla büyüyorum ulan" demeye teşne tiplerdir.
bundan da feci haz duyarlar ha.. zaten içten içe yaşamak istedikleri bu olduğu için, hayatta da karşılarına hep bu çıkar..
bunlar kendi arabesk dünyalarının fakir ama onurlu, mağdur ama delikanlı kahramanlarıdır. her biri kendi beyninde birer william wallace, polat alemdar ya da muadili olabilir.
hele behzat ç.... offfff.. bir bölümünü kaçırmazlar, defalarca internetten tekrarlarını izlerler..
fazıl say'ın kastettiği tam da buydu arabesk yavşaklık derken: acı tiryakiliği
beşiktaş'da her spor kulübü gibi müsabakalara kazanmak amacıyla çıkan bir spor kulübüdür. onu seven, destekleyen birisi o kaybedince onu daha çok nasıl sever? bu ya saplantılı, bozuk bir ruh halidir?
dışardan da hoş görülen bir şey değildir. ya mağlubiyete umursamamk için kılıf arar görünürsün ya da şikeciler gibi konumunu muhafaza etmeye çalışan ezik gibi görünürsün..
sevdiğini birisi ya da bir şey, kazanmak istediği bir şeyi kaybettiğinde öncelikle üzülmelisin. senin öncelikli görevin budur. evladın öss'yi çok istediği halde kaybediyorsa ve sen üzülmüyorsan, o evladı sevdiğini söyleme. seviyorum dediğin şey başka bir şeydir. kendin, arabesk hikayen.. her bok olabilir ama evladın olmadığı kesin..
ne dedik önce üzülmen lazım. hem de o şeyi ya da şahsı ne kadar seviyorum diyorsan o kadar üzülmen lazım. üzüldün mü? tmm. şimdi sevgiyi sorgulayalım..
sevdiğin kişi ya da şey kazanmak istediği bir şeyi kaybedince sevgin nasıl artar lan? burda sevgini değiştirecek, arttıracak ya da azaltacak ne var la? ne var amk?
bunun psikolojik açıklamalarını söylerdim ama biraz ağır gelebilir, o yüzden hiç o toplara girip insanları üzmek istemiyorum..
sağlıklı insanın sağlıklı sevgisi, sevdiği şey kazanmak istediği bir şeyi kaybettiğinde ne artar ne azalır.. bu tip olaylar iki insan arasında olduğunda bağları kuvvetlendirebilir de, bir kulüp ve birey arasında olunca normal şartlar altında hiç bir boku değiştirmemeli. gerçekten sağlıklı sevgi ise eğer..
ama şimdi çıkıp "sağlıklı mı seviyoruz lan biz, deli gibi, manyak gibi seviyoruz" diyecek tipler var ya..
hah işte fazıl say'ın arabesk yavşaklar dedikleri tam da onlar işte..
gerçek beşiktaşlı, beşiktaşı, yense de yenilse de, şampiyon da olsa, küme de düşse, her hal ve şeraitte aynı aşk ve aynı sevgiyle sever.. ruh hastası ergen çocuklar gibi yenilince sevgim artsın, kazanınca azalsın, şampiyon olunca coşsun, uff snne be slk diyeyim gibi abuk sabuk ruh durumları arabesklikten başka bir şey değildir.
biz liverpool'a 8-0 yeniliriz, döner burdaki sivas maçında ertesi hafta;
"başın öne eğilmesin
aldırma kartal aldırma
en büyük sen değil misin
aldırma kartal aldırma" deriz.
aşk budur. borsa kuru gibi artıp azalmaz. iyi günde, kötü günde forza beşiktaş.
arabeskliği beşiktaş sevginizden çıkartın. hatta hayatınızdan çıkartın diyecem de bu ruh hastası olmuş zavallı toplumdan bu saatten sonra bi bok olmaz çok iyi biliyorum. o yüzden bari arma aşkına arabeskliği karıştırmayın.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?