11 mayıs 2013 reyhanlı patlaması

0 /
kerami pestenkerani
inönü'nün sembolik yıkılmasıyla aynı güne denk geldiği için sözlük yazarları tarafından ilçenin yıkılmasının ikinci planda kaldığı elli-yüz ölülü patlama.
ala rase
recep tayyip erdoğan'ın sorumlu olduğu, memleketimi kana bulayan patlamadır. giden her candan kendisi sorumludur. allah öbür tarafta giden her can için hesap soracaktır.

bu abd güdümündeki saçma sapan dış politika siyaseti bizi bu noktalara getirmiştir. hiç kimse ama hiç kimse bana bunun başka bir nedenine inandıramaz.

http://www.youtube.com/watch?v=4_m8n8-xfCM&feature=youtu.be
https://www.facebook.com/media/set/?set=a.477629065643565.1073741905.403997529673386&type=1

o kadar korktular ki olayın vahametinden yayın yasağı getirildi. allah topunuzun belasını versin. dünden beri elim ayağım titriyor. dünden beri benden küfür yiyorsunuz soysuz köpekler. biber gazı atanlarınız da mültecileriniz de kendiniz de siktirin gidin bu memleketten.

hatay'ı sığınma kampına çevirdiniz. nefes alacak yer bırakmadınız. herkes korkar oldu sokaklarda. kimse istemiyor onları orada. kimse. bana kimse iyilik naraları atmasın. benim ülkemin menfaati her şeyden önemlidir. bu sözleri bir arap söylüyor. bunu da belirteyim.

ayrıca allah için farklı bir görüşte olan yazsın şu başlığa. görelim. ne düşünüyorsunuz? sinirden kendimi sikicem. ben de mi sorun?

(bkz: türkiye'nin en büyük orospu çocuğu)



edit : bu arada videoyu sonuna kadar izleyin çok çarpıcı şeyler var.
hurremsoultan
basın yasağı getirilen patlama.

ecnebi kanallarda bangır bangır 170 insanımızın öldüğü yönünde haberler yayınlanıyor.

erdoğan abisi başbakanı olduğu milletini azıcık, çok değil, azıcık düşüneydi, bunların hiçbiri olmazdı.
anonymous
patlatılan kamyonun arkasında elleri bağlı bir suriye askerinin olmasıyla saldırının kimin tarafından gerçekleştirildiği gün gibi ortaya çıkan patlamadır. özgür suriye ordusu değil yardakçı, yancı hain suriye ordusu olmalıydı adları. 3 5 kuruşa 3 5 mermiye öz vatanlarını dış güçlere satanların ordusu olmalıydı...
anonymous
ayrıca sol frame e sabitlenip, yönetim tarafından bir başsağlığı mesajı yayınlanmasını umduğum elim olaydır kendileri.
forzaquila
twitterda türkiye trendlistine maruz kalmak durumunda kaldığımda hala sorumlusunun esad olduğunu iddia edip bu olay üzerine yetkililerden hesap soranları esadcı[ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz] şeklinde yaftalayan ve bunu profilinde "ak gençlik" ibaresiyle yapanları görmemi sağlamış olay. şu maklubeli sofraları haftada 2 günden fazla yapmayın [ybkz]swh[/ybkz] yarım akıllıları. bir insan nasıl bu kafaya ulaşabilir gerçekten anlamıyorum ya, [ybkz]swh[/ybkz] önce başka bir ülkenin terör örgütüne açık açık yardımda bulun, sonra sınır şehrini bu teröristlerle doldur, o insanların hayatını sik, sonra da o insanların hayatını iyice karart, ölüm korkusuyla donat. amerika'nın kapatması, duvardan duvara hoplattığı yosması olmaya bu kadar mı meraklısınız ulan?
ala rase
çok kötü haberlerin ardı arkası kesilmeden gelmeye devam ettiği vahim hadise.

çok kötüyüm sözlük. iki gündür berbat durumdayım. aklıma geldikçe daralıyorum nefes alamıyorum. ölü sayısının 170'leri geçtiği ve bu haberi çıkaran hatay'lı gazetecinin tutuklandığı konuşuluyor. yazık ki ne yazık. allah topunuzun belasını versin.

filler kavga ediyor olan çimene oluyor. tayyip erdoğan efendi'ye çok güzel sözlerim var. ama buradan söyleyemeyecek kadar ağır laflar.
dingoc
acımasızca öldürülen insanların, devlet çıkarları için konan bombaların, siyasi rant için gözden çıkarılan toprakların patlaması. iç acıması, yürek yanması ya da her ne türlü bir sızı durumu bilemiyorum. tek bildiğim insan öldüğü ve bundan devletlerin nemalandığı.
pepük
bir hafta, bilemedin iki hafta boyunca herkesin karaları bağlayıp lanetler yağdırdığı, daha sonra unutulup gidecek patlamadır. tıpkı daha öncekiler gibi...
ve bir ay sonra yine bir vekil çiftetelli oynayacak, ve yine bir bakan çapsız espriler yapacak. ellerini semaya açıp haykıran anne kendi kendine ağlayacak.
newcastle
hatay'ı ve tüm türkiye'yi ağlatan olay.

hükümetin başı[ybkz]swh[/ybkz], aklı sıra dış siyasette söz sahibi olayım derken kendi ülkesinin güvenliğini sağlayamaz duruma gelmiş, aczini iyice açık etmiştir. bunun da bilincinde olduğundan "ajanslara tiz haber salına, mugayir neşriyat yapılmaya!" buyurup halkın haberdar olmasını da engelledi. ancak, haberleşme teknolojilerinin kalibresini emeviler döneminde olduğu gibi zannettiğinden midir nedir, yurtdışı haber kaynaklarını ve yurtiçi haberleşme cihazlarını ihmal ederek rezaletten, vahşetten ve yanan yüreklerden haberdar olamayacağımızı zannetti.

şahsen şu son 3 gündür yaşadığım duygu karmaşasını tarif edebilmemin imkanı dahi yok.

(bkz: 11 mayıs 2013 reyhanlı patlaması)
(bkz: 11 mayıs 2013 beşiktaş gençlerbirliği maçı)
(bkz: 11 mayıs 2013 beşiktaş'ta polis faşizmi)
(bkz: 11 mayıs 2013 inönü stadı yağması)[ybkz]swh[/ybkz]
ala rase
cengiz çandar'ın ölenler için maliyet yakıştırması yaptığı hadise.

http://www.radikal.com.tr/yazarlar/cengiz_candar/israile_vuramayan_reyhanliya_nicin_vurur-1133191

günlerdir küfür ediyorum sen ve senin gibilere. çok iğreniyorum sizden. aynı havayı solumak istemiyorum.

hoşgörünün memleketine çok uzak olan şeyler artık dibimizde. biz bunları haketmedik. biz böyle büyümedik. ilkokulda en sevdiğim arkadaşım kürttü. lise 1'de en sevdiğim kız arkadaşım hristiyandı. lise boyunca sıra arkadaşım sunni idi. ben aleviyim. böyle bir memleket orası. maliyetiz değil mi çandar? maliyet.

bu haysiyetsiz adama da en güzel cevabı memleketlim vermiş. ağzına sağlık;

http://antik.eksisozluk.com/show.asp?id=33837879


"demin sana mail atmaya çalıştım cengiz'cim, ama radikal'in sunucuları bana adresini beğenmedik, ulaştıramadık dedi senin için.

demek hem yorum yapmaya, hem de sitem almaya kapalısın. bu yüzden kapalı mektubumu, senin yaptığın şekilde, açık açık yazıyorum.

bak cengiz'cim, sana bir hataylı olarak yazıyorum.

ne kadara satın alındın gerçekten bilmiyorum ama, sana satın alınmamış bir kalem olarak birkaç kelam edeceğim.

reyhanlı, hatay'da ak partisi'ne oy çoğunluğunun çıktığı iki üç ilçeden birisi. geçmişte de mhp'nin kalesiydi burası. ben bir samandağlı olarak gurur duyuyorum, çünkü faşist düşünceye biz hiçbir zaman geçit vermedik. ama reyhanlılı kardeşlerimiz bu hatadan bir türlü dönemediler.

orada yaşananlar yüzünden kan ağlıyorum, çünkü siyasi düşüncelerimiz taban tabana zıt bile olsa, hatay'dan asla karşıt grup çatışması haberi gelmez, gelmedi, gelmeyecek de. biz "sağduyulu" konuşmak için sizin gibi satmayız kendimizi, biz zaten sağduyuluyuz. musevi arkadaşımızın cenazesine sinagogda katılıp, ertesi gün kilisedeki düğüne gideriz. sunni kardeşlerimizle birlikte oruç tutup teravih namazında saf tutarız. onlar da bizim ziyarethanelerimize gelip hrisi'mizi yerler. ama sen hrisi nedir şimdi diye sorarsın, çok yabancı olduğun şeyler çünkü bunlar.

biz savaşmasını bilmeyiz cengiz'cim, biz savaşarak bir şeyin elde edileceğine inanmayız. o yüzden referandumla katarsın hatay'ı türkiye'ye, savaşarak değil. çünkü burada cephe açılmadı, açılamaz da. bu yüzden terörist gördüğümüzde ne yapacağımızı bilemedik. dokunmadık. suriye'nin muhalif askerlerinin hatay'da ne bok yediklerini eğer gerçekten bir gazeteciysen araştırır öğrenirsin. dükkanları yağmalayan, herkesi rahatsız eden, sokakta makineli tüfeğiyle poz verip kendisine ses çıkarana "`biz erdoğan'ın misafirleriyiz, istediğimizi yaparız`" diyen adamların hikayelerini ben anlatmayayım sana.

cengiz'cim. ortadoğu politikasında etkili olmak istemiyoruz biz. bizim böyle çorbada tuzumuz da olmasın, kaşığımız da! istemeyiz!

ama biz öldük cengiz'cim. ve arkamızdan sen "maliyet" dedin bizim için. şimdi sana soruyorum cengiz'cim, rica ediyorum, açık yüreklilikle cevap ver kardeşim. şimdi seni öldürse birisi, bir başkası da arkandan "satılmış kalem olmanın maliyeti bu, mukadderat" dese senin sevenlerin, komşuların ne hissederdi?

cengiz kardeşim, inşaallah aklın başına gelene kadar ölmezsin, inşaallah satılmış / korkak bir kalem olduğun için kömürleşerek can vermezsin. biz satılmadığımız halde, kendimizi satmadığımız, düşüncemizi satmadığımız halde yanarak, kömürleşerek, parçalanarak can verdik. ama sen umarım bu şekilde can vermezsin.

insana değil, hayvana değil, recep tayyip erdoğan'a bile yakışmayan bir ölüm şekli bu. ama bize yakıştırdınız. teessüf ederim."
ala rase
tayyip erdoğan hükümeti'nin "11 eylül"ü.

http://www.aksam.com.tr/guncel/mobese-bilmecesi/haber-205577

allah belanızı versin.
avcarlıçürük
-----alıntı-----

Bugün, AKP hükümetine sorulması gereken sorular şunlar:

1) hatay reyhanlı'da cumhuriyet tarihimizin en kanlı bombalı saldırısının olduğu gün ve öncesindeki gün, reyhanlı'daki 73 adet mobese kamerası arızalı mıydı; değil miydi? değilse, görüntüler nerede?

2) reyhanlı'daki bombalı saldırı günü, her gün tezgah açan suriyeli işportacılar o gün niçin tezgah açmamıştır?

3) aynı gün, 40.000'i aşkın suriyeli mülteciden hiçbiri niçin şehirde ortalarda yoktu ve olayda hayatını kaybeden suriyeli sayısının tüm hayatını kaybedenlere oranla, yüzde 1 ya da bilemediniz yüzde 2 olması da tesadüf müdür?

4) olaydan hemen sonra niçin suriyeli mülteciler şehri anında terk etmiştir ve hatta bu gece itibariyle niçin apar topar mersin ve adana'daki yazlık kamplara otobüslerle devletimiz tarafından taşınmıştır? bu suçlu psikolojisinin nedeni sizce nedir?

5) koyduğunuz yayın yasağı nedeniyle izleyemeyeceğimizi düşündüğümüz fakat sağ olsun sosyal medya aracılığıyla izleyebildiğimiz hataylı kardeşlerimizin ve olayın görgü tanıklarının ifadelerinin, beşar esad'ı değil de akp hükümeti'ni suçlayan tonda olmasını nasıl açıklıyorsunuz?

6) bu olayda suriye derin devletinin yerine el kaide vb. "embedded" örgütlerin payının olma ihtimali tüm dış basında dillendiriliyorken, siz niçin ısrarla esad'ı hedef göstermektesiniz? bunun net gerekçesi ve kanıtları kamuoyuyla paylaşılmış mıdır? hedef olan hatay-reyhanlı nüfusunun ve hedef gösterilen suriye yönetiminin alevi/şii kökenli olmasıyla sizin ideolojinizin ve dini referans noktalarınızın örtüşmüyor olması sizce tesadüf müdür? binlerce yıllık ordu geleneği bilinen ve terörden dili çok yanmış türkiye cumhuriyeti devletinin, resmi olarak el kaide militanlarına alan açması, üstelik bunu hoşgörü ve kültürlerin karışım merkezi hatay'da uygulamaya sokması normal midir?

7) başbakan recep tayyip erdoğan'ın suriye'ye bombalı saldırıda bulunan israil'in ana müttefiki abd'ye yapacağı ziyaret sonrası hatay'a gidecek oluşu ve "sınır ilimiz"de yapacağı açıklama, tüm dünyayı ilgilendiren ve suriye'ye karşı abd-israil-türkiye üçlüsünün başını çektiği bir topyekün savaş kararının açıklama günü olabilir mi? bu olay, size, 11 eylül saldırılarını ve sonrasında abd ve müttefiklerinin ırak'a ve afganistan'a savaş kararı almasını hatırlatmıyor mu? bu paralel tarz ve müttefik benzerliklerini nasıl açıklıyorsunuz?

8) hatay reyhanlı'da, hiçbir suçu olmayan ve kimine göre 46, hataylı dostlarımıza göreyse 200'ü aşkın sivil insanımızın ölümü, yüzlercesinin yaralanması karşısında nutkunuzun tutulmadığını biliyoruz; hatta nutuk attığınızı da biliyoruz fakat, vicdanen küçük çapta da olsa bir sızlama belirtisi hissediyor musunuz ve/ya odtü gibi okulların öğrencileri reyhanlı saldırılarını kınamak ve yas ilan etmek için dersleri boykot ederken, siz niçin cumhuriyet tarihinin en kanlı bombalı saldırıları sonrasında ulusal çapta yas ilan etmeyi halen düşünmüyorsunuz?

9) hükümetinizin yetki alanları dahilinde halen aydınlatılmamış olan uludere katliamı sonrasında gündemi değiştirmek için açtığınız kürtaj tartışması gibi, bu olay sonrasında da gündemi değiştirmek için ne gibi alternatif bir gündem maddeniz sırada bekliyor? gündemi değiştirmek için ortaya atacağınız konuları önceden belirleyen ve bunları bir ajandaya kaydeden ekibiniz, "milli içkimiz ayrandır" gibi bir konuyu gündeme taşımak için beyin fırtınası yapıyorken, ayran mı içiyordu, rakı mı?

10 ve son: suriye devlet başkanı beşar esad ile kamuoyuna daha önce yansımış olan eşli ve mutlu fotoğraflarınızdan yola çıkarak soruyorum: "harika komşu"muz ve "sıfır sorun" politikamızla "vizeleri kaldırdığımız" suriye'yle bir anda "milli düşman" ve "maksimum sorun" seviyesine geçmemizin kırılma noktası dış politika felsefimize göre nedir? mustafa kemal atatürk ve arkadaşlarının yoğun diplomatik ve fiili çabaları sonucunda topraklarımıza katılan hatay ilimiz ve hataylı vatandaşlarımızın bugün düşürüldükleri durum, suriye sınırında bir diktatörün karşısındaki "kobay fareleri"ymişçesine bile bile çatışma sahasında bırakılmaları değil midir? diplomasi, kurnazlıktan daha ziyade kıvrak ve parlak bir zeka ve milletiyle bütünleşik bir cesareti gerektirmez mi? siz bugün itibariyle, her gün sınırdan bombaların yağdığı rehyanlı'ya ayak basabiliyor musunuz? ayak basamayacaksanız, o koltukta niçin oturuyorsunuz? mustafa kemal, hatay'a giderek ve hatay'ın ana yerel gazetesinde asım devrim us takma adıyla yazılar yazarak hatay meselesini savunuyor ve ince ince hesap ederek hatay'ı topraklarımıza kazandırıyordu; sizin, aynı coğrafyadaki tarihi diplomatik zaferlerimiz karşısındaki bu durumunuz, tarihi bir başarısızlık örneği olarak tarih kitaplarına şimdiden yazılmış olabilir mi?

-----alıntı-----
0 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol