11 mayıs 2013 reyhanlı patlaması

avcarlıçürük
-----alıntı-----

Bugün, AKP hükümetine sorulması gereken sorular şunlar:

1) hatay reyhanlı'da cumhuriyet tarihimizin en kanlı bombalı saldırısının olduğu gün ve öncesindeki gün, reyhanlı'daki 73 adet mobese kamerası arızalı mıydı; değil miydi? değilse, görüntüler nerede?

2) reyhanlı'daki bombalı saldırı günü, her gün tezgah açan suriyeli işportacılar o gün niçin tezgah açmamıştır?

3) aynı gün, 40.000'i aşkın suriyeli mülteciden hiçbiri niçin şehirde ortalarda yoktu ve olayda hayatını kaybeden suriyeli sayısının tüm hayatını kaybedenlere oranla, yüzde 1 ya da bilemediniz yüzde 2 olması da tesadüf müdür?

4) olaydan hemen sonra niçin suriyeli mülteciler şehri anında terk etmiştir ve hatta bu gece itibariyle niçin apar topar mersin ve adana'daki yazlık kamplara otobüslerle devletimiz tarafından taşınmıştır? bu suçlu psikolojisinin nedeni sizce nedir?

5) koyduğunuz yayın yasağı nedeniyle izleyemeyeceğimizi düşündüğümüz fakat sağ olsun sosyal medya aracılığıyla izleyebildiğimiz hataylı kardeşlerimizin ve olayın görgü tanıklarının ifadelerinin, beşar esad'ı değil de akp hükümeti'ni suçlayan tonda olmasını nasıl açıklıyorsunuz?

6) bu olayda suriye derin devletinin yerine el kaide vb. "embedded" örgütlerin payının olma ihtimali tüm dış basında dillendiriliyorken, siz niçin ısrarla esad'ı hedef göstermektesiniz? bunun net gerekçesi ve kanıtları kamuoyuyla paylaşılmış mıdır? hedef olan hatay-reyhanlı nüfusunun ve hedef gösterilen suriye yönetiminin alevi/şii kökenli olmasıyla sizin ideolojinizin ve dini referans noktalarınızın örtüşmüyor olması sizce tesadüf müdür? binlerce yıllık ordu geleneği bilinen ve terörden dili çok yanmış türkiye cumhuriyeti devletinin, resmi olarak el kaide militanlarına alan açması, üstelik bunu hoşgörü ve kültürlerin karışım merkezi hatay'da uygulamaya sokması normal midir?

7) başbakan recep tayyip erdoğan'ın suriye'ye bombalı saldırıda bulunan israil'in ana müttefiki abd'ye yapacağı ziyaret sonrası hatay'a gidecek oluşu ve "sınır ilimiz"de yapacağı açıklama, tüm dünyayı ilgilendiren ve suriye'ye karşı abd-israil-türkiye üçlüsünün başını çektiği bir topyekün savaş kararının açıklama günü olabilir mi? bu olay, size, 11 eylül saldırılarını ve sonrasında abd ve müttefiklerinin ırak'a ve afganistan'a savaş kararı almasını hatırlatmıyor mu? bu paralel tarz ve müttefik benzerliklerini nasıl açıklıyorsunuz?

8) hatay reyhanlı'da, hiçbir suçu olmayan ve kimine göre 46, hataylı dostlarımıza göreyse 200'ü aşkın sivil insanımızın ölümü, yüzlercesinin yaralanması karşısında nutkunuzun tutulmadığını biliyoruz; hatta nutuk attığınızı da biliyoruz fakat, vicdanen küçük çapta da olsa bir sızlama belirtisi hissediyor musunuz ve/ya odtü gibi okulların öğrencileri reyhanlı saldırılarını kınamak ve yas ilan etmek için dersleri boykot ederken, siz niçin cumhuriyet tarihinin en kanlı bombalı saldırıları sonrasında ulusal çapta yas ilan etmeyi halen düşünmüyorsunuz?

9) hükümetinizin yetki alanları dahilinde halen aydınlatılmamış olan uludere katliamı sonrasında gündemi değiştirmek için açtığınız kürtaj tartışması gibi, bu olay sonrasında da gündemi değiştirmek için ne gibi alternatif bir gündem maddeniz sırada bekliyor? gündemi değiştirmek için ortaya atacağınız konuları önceden belirleyen ve bunları bir ajandaya kaydeden ekibiniz, "milli içkimiz ayrandır" gibi bir konuyu gündeme taşımak için beyin fırtınası yapıyorken, ayran mı içiyordu, rakı mı?

10 ve son: suriye devlet başkanı beşar esad ile kamuoyuna daha önce yansımış olan eşli ve mutlu fotoğraflarınızdan yola çıkarak soruyorum: "harika komşu"muz ve "sıfır sorun" politikamızla "vizeleri kaldırdığımız" suriye'yle bir anda "milli düşman" ve "maksimum sorun" seviyesine geçmemizin kırılma noktası dış politika felsefimize göre nedir? mustafa kemal atatürk ve arkadaşlarının yoğun diplomatik ve fiili çabaları sonucunda topraklarımıza katılan hatay ilimiz ve hataylı vatandaşlarımızın bugün düşürüldükleri durum, suriye sınırında bir diktatörün karşısındaki "kobay fareleri"ymişçesine bile bile çatışma sahasında bırakılmaları değil midir? diplomasi, kurnazlıktan daha ziyade kıvrak ve parlak bir zeka ve milletiyle bütünleşik bir cesareti gerektirmez mi? siz bugün itibariyle, her gün sınırdan bombaların yağdığı rehyanlı'ya ayak basabiliyor musunuz? ayak basamayacaksanız, o koltukta niçin oturuyorsunuz? mustafa kemal, hatay'a giderek ve hatay'ın ana yerel gazetesinde asım devrim us takma adıyla yazılar yazarak hatay meselesini savunuyor ve ince ince hesap ederek hatay'ı topraklarımıza kazandırıyordu; sizin, aynı coğrafyadaki tarihi diplomatik zaferlerimiz karşısındaki bu durumunuz, tarihi bir başarısızlık örneği olarak tarih kitaplarına şimdiden yazılmış olabilir mi?

-----alıntı-----
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol