hesap işlerini karşılıklı olarak görme yani hesaplaşmak manasına gelir. üniversitede görülen zor derslerden biridir. size defter tutmayı yazmayı öğretirler ama pratikte defter tutan muhasebeci kalmamıştır. bunun yanına en kötü bilgisayarlı muhasebe dersi verseler daha çok işe yarayacaktır.
muhasebe
alan hesap borçlu, veren hesap alacaklıdır. tüm muhasebe bundan ibarettir.
en sevdiğim derstir. mantığı kavrayınca inanın çok basit. ancak gelin görün ki işletme öğrencilerinin belasıdır.
ilgimi gıdım çekmeyen dal.
matematik mezunuyum ha sorsan.. ama yok yani, muhasebe deyince tabana tabana kaçasım geliyor.
matematik mezunuyum ha sorsan.. ama yok yani, muhasebe deyince tabana tabana kaçasım geliyor.
ticaret meslek mezunu, zekâ kıtlığı yaşayan avanakların fiks mesleği.
içli dışlı olduğum alan. bazen sayılar hesaplar insanın canını burnuna getirebilir. sayısal hevesiniz yoksa bulaşmamanız salık verilir.
ne iş yapıyorsun sorusuna duyacağınız en sık cevaplardan biri.
bazen ne iş yaptığını tarif etmektense, bir ucu muhasebeye dokunduğu takdirde cevabı yuvarlar gidersin. ben de çoğu zaman öyle diyorum da, aslında alakası yok.
bazen ne iş yaptığını tarif etmektense, bir ucu muhasebeye dokunduğu takdirde cevabı yuvarlar gidersin. ben de çoğu zaman öyle diyorum da, aslında alakası yok.
İşletmelerin mali işlemlerini kaydeden, sınıflandıran, özetleyen ve raporlayan bir bilim.
işten kovulanların uğradığı son yer.
(bkz: 100 kasa)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?