hala elimi, ayağımı titreten maçtır. benim için şöyle maddelendirilebilir:
- daha önce de söylediğim gibi hentbolda tribün, giden maçı geri getirir. orada bir avuç insan tarafından yaratılmaya çalışılan atmosfer, rakibin de içine işledi bizim çocukların da. hatta ikinci yarıda bir ara parkenin silinmesi için oyun durduğunda, benim bulunduğum yere yakın olan üç oyuncumuz bülent erkol, ramazan döne ve tolga özbahar'a "haydi abi dayanın. 3 sayı daha... buraya kadar getirmişken bırakmak olmaz." diye seslendim, duyduklarına eminim.
- ramazan döne sen ne güzel bir adamsın ya. küçükken bakkaldan sakız çalmış olabilecek kadar bile kötülük yok sende bence. gözümsün...
- bence bugün süleyman seba'da yeni bir fevzi[ybkz]swh[/ybkz] doğdu. henrik ruud tovas sana yaptıklarımız için kendi adıma hiç üzgün değilim. bir şeyler yapmak zorundaydık adamım, bilirsin. belki biraz başını belaya sokmuş olabiliriz ama takım arkadaşların da atsaydı kardeşim. her şeyi de senden beklemesinler. çok öpüyorum.
- uzun zamandır bu kadar heyecanlanmamıştım. hakikaten boru değil, bir norveç takımını 11 sayılık dezavantaja rağmen dize getirmeyi bildik. çok büyüksünüz müfit hoca ve kartalları, en iyisini hak ediyorsunuz siz.
özetle tur gitti geldi ama sonuç olarak dikilitaş yokuşunu son derece mutlu bir şekilde indik.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?