otobüste oturan insanın tepesine dikilen insanlar

semt bizim aşk bizim
kalk bana yer ver demeye çalışan insanlardır.

hiç düşünmezler bu insan bütün gün ne yaptı ne etti, hasta mı yorgun mu öylece dikilirler tepenize. bir de yanında eşi dostu varsa laf sokarlar. "ay görüyor musun nimet insanlık ölmüş. bir tanesi de otur teyze demiyor"

ah malesef teyzeciğim hayat o kadar adil olmuyor işte.
peter pan
bitmek bilmez bir ıstırap, yıllardır düşünmeme rağmen kendimi tatmin eden bir çözüm bulamadığım sorunsal.

tek bildiğim, allah zorluk, sakatlık, halsizlik, ya da başka bir rahatsızlık vermezse, 80 ve civarı bir yaşa geldiğimde, ola ki şoförüm uzakta ve taksiye binecek param yanımda olmazsa ve bir şekilde bir otobüse binersem, asla kimseden yer istemeyeceğim, hatta beni görmesinler diye otobüsün en ücra köşesine saklanacağımdır.

hayır hiç bir surette bir an bile onlardan biri olmaya katlanamam. kendimi bu kadar ezdiremem..

ben şahsen yorgun, halsiz, rahatsız, elinde poşet ya da yük olan, terlemiş ya da çocuğu olan herkese hiç düşünmeden kalkar yer veririm. hatta oturmak istemezse ısrar eder zorla oturturum.

lâkin sırf yaşlı ya da kadın diye birine yer vermek durumu beni müthiş rahatsız ediyor. yaşlıdan kastım 90 yaşında ayakta duracak hali kalmamış nineler değil tabi ki.. memleketimdeki varoş kadınların pek çoğu 33'ten sora yaşlı style'a giriyor zaten malumunuz üzre..

başımda dikilenin dikilmesinden, onun adına utanıyorum. bu ayrı rahatsız ediyor..

böyle insanların var olmasından tiksiniyorum bu ayrı rahatsız ediyor..

eğer kalkmazsam -ki kalkmam- yaklaşık 3-4 dakika sonra vukuu bulacak olan "cık cık cık" seslerine ve otobüs halkı tarafından destek görecek olan serzenişlere "bayılıyor" ve resmen bu lafları sarf edebilmek için dua ediyor olmaları ayrı tiksindiriyor..

otobüsteki gerzeklerin "(i: insanlık ölmüş)" minvalinde,

kendini akıllı sanan beyinsizlerin de "(i: senin annene de yer vermeseler rahatsız olmaz mısın)" minvalinde dönen konuşmaları ayrı tiksindiriyor..

hülasa bu yaşlılar ve ezik kadınlar ve onların destekçisi kıçımın pozitif ayrımcıları beni toplu taşımadan nefret ettiriyor.

anneme de yer vermesinler amına koyim. eğer annemin ayakta duracak hali varsa -ki varmış ki çarşı pazar gezmiş evine dönüyor- vermesinler!

verenin ağzına sıçayım!

bir de durum öyle bir vahim hale geldi ki, resmen "(b: otobüse binen türk kadını özgüveni)" diye bir kavram gelişti..

örnek mi?

mesela gebze-harem minibüs hattı.. abartmıyorum her 30 saniyede bir geçmiyorsa insan değilim! bak 30 saniyede bir diyorum. bazıları dolu geçer, bazıları boş..

ama teyzem hiç sikinde olmadan bütün koltukları dolu olan minibüse biniyor gönül rahatlığıyla..

çünkü adı gibi emin içerde pozitif ayrımcı, kadınlara "bayaaaann" diyen bir kıronun ona yer vereceğinden..

ve alıyor arkadaş!

30 saniye daha beklemiyor, biniyor ve şıp diye bir kıro ayağa kalkıp ona yer veriyor!

gerçek lan. walla.. masal falan değil..

iki dakka ayakta durun lan! damarlarınız açılır mına koyim.. yağ bağlamış götünüz göbeğiniz bir gıdım kas yapar belki!

her tarafınız gut olmuş hala kıçınızı koyacak yer peşindesiniz! sabahtan beri bütün çarşıyı tahtırevan üzerinde mi gezdin de yüzsüz yüzsüz tepemde dikiliyorsun ezik?
peter pan
yukardaki entry işin bir boyutuyla ilgiliydi.

şimdi bir diğer, ve daha vahim boyutuna geçiyorum.

mevzubahis olan kadın kitlesi, ayakta duramayacak durumda bir rahatsızlığı ya da yorgunluğu bulunan, çocuğu yanında olan, yanında yükü olan kadınları kapsamamaktadır.

şimdi bu saydıklarımın dışındaki kadınlar var ya, erkek-kadın ayrımcılığına çanak tutan insanlar, tam da bu tiplerdir..

oooo tepki verdin dimi? bu salak ne diyor böyle dedin bir an dimi? dur dinle..

öncelikle artık sizi uyandırmanın zamanı geldi anasını satiim. yeter kış uykunuz.

pozitif ayrımcılık denen halt, mağdur insanlara uygulanan bir kıyaktır. insanların şartlarını dengeleme amacıyla, bazen kamu kuruluşları, bazen de toplumsal göreneklerle hayatta tutulan doktrinlerdir.

yani kim gibi dersen.. engelliler gibi.. hastalar gibi.. savaş malülleri gibi.. anladın mı?

kadın ne malül, ne engelli, ne ezik, ne de yetersiz bir varlıktır. kadın kadındır.

kadına kadın olduğu için pozitif ayrımcılık uygulamak onun şahsına ve cinsi kimliğine hakarettir!

önünüzde 2 yol gençler...

ya 40 yaşındaki adamlara da yer vereceksiniz otobüste, ya da 40 yaşındaki kadına da yer vermeyeceksiniz..

başka yolu yok!

o kadın da bunu kabul etmeyecek! etmemesi lazım!

kıçının keyfini dinlemek nefsine hoş geldiği için ayrımcılığa tabii tutulduğunu görmüyor, görse de umursamıyor kezban!

sonra mitinglerde, sosyal platformlarda "her yerde eşitiz" diye kıçını yırtmayı biliyor ama..

dur aklından geçeni tahmin edeyim kendini aydın diye konumlandırmış sözlük okuyucusu!

"bunun ayrımcılıkla ne ilgisi var, bu bir centilmenliktir" diyorsun değil mi?

şimdi bişi derdim de çok küfrettim, daha fazla küfretmek istemiyorum..

centilmenlik diye, imtiyaza denmez. görenek haline gelmemiş jeste denir.

arabaya binerken, önce davranıp bir hanıma arabanın kapısını açmak centilmenliktir.

neden mi? sen açmasan da kadın o kapıyı açabilir çünkü. ve hiç yorulmaz, zahmet çekmez. bu bir nezakettir.

ama kitle halinde "bayanlara yer verelim, ayakta kalmasınlar, hem mazallah dayayan falan olur arkadan" gibi bir kafayla bunu bir görenek halne getirirsen, bu kadının "acziyetine" yapılan bir vurgu haline dönüşür böyle işte..

kadın çelimsizdir, güçsüzdür, zayıftır, o otursun...

şimdi ben kadın-erkek eşitliğini feministler gibi "her yerde her şartta eşitiz" kafasıyla desteklemiyorum.

hiç de öyle eşitlikçi biri değilim. hukuki ve yasal olarak hep eşitiz elbette. ama o kadar. bağnazsa bağnazım, yobazsa yobazım. ama böyle masallara inanmam.

lâfım eşitiz diye kıçını yırtıp, her yerde eşitsizlikten veryansın edip, o verilen koltuğa oturan ve o oturan kadınlara ses çıkartmayan kadınlara!

mnskym aciz misin, malül müsün, takatsiz misin, engelli misin?

sen de insansın mına koyim! benim gibi, benim kadar!

kimse sana git odun kes demiyor. kimse sana taş taşı demiyor. kimse sana şantiyede çalış demiyor..

sabahtan beri götünün keyfine gezdirdiğin bacaklarını biraz daha çalıştır diyor. hepsi bu.

ha tercih etmiyorsan ayakta durmayı, sevmiyorsan, bir sonraki dolmuşu ya da otobüsü beklersin teyzecim.

ebesinin nikahına gitmiyorsan ve extrem bir durum yoksa maximum 15-20 dakikalık sefer aralıkları var. o da maximum yani..
didoss1903
elinizde telefonunuz varsa gözleri direk telefona dikilen insan tipidir.
yaptığınız her şeyi takip eder, her yazdığınızı okurlar.
korkuyorum yakında ikili diyaloglara müdahale edecekler diye.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol