sözlük yazarlarının toplu taşıma araçlarındaki anıları

besiktaskli
paylaşıldığı takdirde ortaya gerçekten iyi hikayeler çıkaracağını düşündüğüm anılardır. bazıları uzun bazıları kısa olabilir ancak önemli olan boyutu değil işlevidir sözlük.
3nokta14
"müsait bir yerde inebilir miyim?" cümlesiyle başlayıp , "burası çok müsait oldu az geri gel çocuum" cümlesiyle sonlanan ,bir teyze repliğinin içimizde açtığı derin yaradır.
forzaquila
hatırladıkça paylaşmak lazım,birisi şöyle;
üniversitelere giriş sınavlarına hazırlanıyoruz,ygs denen sınav martın sonunda,sınava kalan süre azaldıkça biz kayışı koparıyoruz,hayır imkanı yok o dönemde espritüel benliklerimizin tavan yapmış olmasının,bazen ota boka gülmek için mizansenler yaratıyorduk,bunlar da hep beşiktaş-sarıyer güzargahında seyreden minibüslerde oluyordu,neyse,konuya gelelim.
pazartesi hariç her gün dersaneye gidiyoruz,git-gel derken minibüse harcadığımız para ebesinin amı boyutuna ulaşma tehlikesiyle karşı karşıya,ali sami'nin bundan haberi yok,minibüslerde de 'öğrenci 1 lira' yazıları var.tamam diyoruz,2 vereceğimize 1 veririz.yalnız minibüsçülerin %96.3'ü bu öğrenci işine takık[ybkz]swh[/ybkz] illa bir mazeretleri var pezevenklerin,en sık kullandıkları da şu 'o üniformalı öğrenciler için' e sikik,bizim sıhhi tesisatçıya benzer bir yanımız mı var? saçımız traşlı,sakalımız yok,sırtımızda çantalar..'öğrenci kimliğini göstereyim' deyip göt ediyorum bunları.
neyse bir gün yine bindik 4-5 kişilik bir grup olarak,şoför de 50'li yaşlarda karadenizli bir amca,ben biraz kıllandım,dedim 'şimdi yarra yedik işte,buyurun kumpanyaya',adama 1 lirayı verdim 'öğrenci' dedim,amca 'öğrenci yok' diye cevap verdi,'nasıl öğrenci yok ya,karşındayım işte' yanıtını verdim,amca bu cevaptan etkilenmedi,minibüste kahkahalar duyuldu falan,adam parasını istiyor hala,'amca' dedim 'öğrenci kimliğini göstereceğim' amca anlaşılması imkansıza yakın karadeniz şivesiyle[ybkz]swh[/ybkz] 'kimlik yok' dedi 'amca nasıl olmaz,al işte devletin verdiği kimlik' dedim [ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz] amca saniyesinde 'devlet falan yok' diye cevap verdi.
minibüstekiler bir anda sessizleşti,bizimkiler gülmemek için kendilerini zor tutuyorlar 'amca naptın ya 1 lirayı almak için nihilist oldun be' dedim.amca bu dediğimle ilgilenmedi,yevgeniy vasilyiç bazarov'u da hiç duymamıştı sanırım.
ben de gittim o bir lirayı amcanın avucunu açıp içine hışımla yerleştirdim,'al amca al,al 2 lira' diyerek.

ulan şimdi bakınca '1 lira için ne götleklik yapmışsın senin tiynetini sikeyim' diyebilirsiniz ama yemin ediyorum 1 lira işi değil ya,hakkımı arama uğruna inadı göze aldım diye böyle oldu.buna benzer bir hikayem daha vardı aslında,onu da bir ara paylaşırız artık.
semt bizim aşk bizim
sürekli mi tuhaf şeyler bir insanın başına gelir sorusunu akıllara getiren anılardır.

en basitinden yanımdaki amcaya sadece "yeniköy iskelesini geçtik mi?" sorusunu sormamla yeniköy iskelesinin tarihçesine kadar öğrendiğim olmuştur. hayır sorunun içerisinde gizliden saklıdan kaç yılında nasıl kuruldu soruları falan mı yatıyor da ben bilmiyorum, neyse.
forzaquila
yine sınav senesinde bir minibüs yolculuğu,sabahtan binmişim minibüse,hafta sonu sabahın skinde dersane yollarına koyulmuşum,ramazan ayında geçiyor olay,küçük bir detay; oruç tutmuyorum.
neyse efendim bindim,benim dışımda da bir yaşlı çift var minibüste,üçüncü olarak binmişim yani.'1 öğrenci,beşiktaş' dedim her şey normalmiş gibi,şoför 'o üniformalılar için ama' dedi,'e ulan pezevenk,bugün günlerden cumartesi ve ben hala öğrenciyim,dersaneye gidiyorum,sen indirim yapacaksın diye asian schoolgirl gibi mi giyineyim?' demek istedim,diyemedim.ama bir anda kendimden beklemeyeceğim bir çıkış yaptım 'abi ramazan ayındayız ya insaf!'hayır olay ramazan ayına nasıl geldi,öğrenci indirimiyle ne alakası var bilemiyorum,ben orada o yaşlı çifti görünce bu argümanın işe yarayacağını düşünmüş olabilirim anlık olarak,zaten ben bunu deyince amca ve teyze bir an dikkatle şoföre baktılar,şoför 'tamam tamam bu seferlik' diye geveledi ve ben bu ani çıkışımla gelen zaferimden memnun,yerime oturdum.işin ilginç tarafıysa benim 15-20 dakika sonra bu olayı unutup bir anlık gafletle çantamdan çıkardığım suyu içmem oldu,şoför görmedi sanırım,görseydi 'ulan bi de ramazan diye tatava yapıyor,şimdi siktim belanı' diyerek kapının yanında tuttuğu haydar isimli sopayla üzerime çullanabilirdi.olmadı.
semt bizim aşk bizim
kulağımda kulaklık orta kapının hemen bitişindeki koltuğun koridor kısmında oturmuş sabah bıraktığım sıcacık yatağımı düşünmekteydim olay anında. kulağımda harun tekin'in "güne kahveyle başladım ağzım kuru zihnim açık" sesleri ile mest halindeyken farkettim otobüsün yanaştığı duraktan yeni binmiş ilerleyen iki adamın birbinine bakışlarını. ağız okuyamasam da kavga ettikleri apaçık olan bu adamdan biraz daha pişkin olanı benim yanımda az önceki durakta inen, inerken de beni ezen ablanın boşalttığı cam kenarına oturdu. diğeri ise arkalara doğru ilerledi.

ben diyim on siz diyin on beş durak sonra arka tarafa ilerleyen geldi orta kapının düğmesine bastı. ben ise kulağımda "ben bi yokuşum sense inişim, yok ki bi derdiiinn nerden bilesin" diyen can'ın sesine kurban oluyordum. sonra bir el kol işareti peydahlandı gözlerimin önünde yanımdaki pişkine. artık daha fazla duymazdan gelemezdim. sinsi bir hareketle elimi cebime attım telefondan çekip çıkardım kulaklığı ve kendime "müzik dinliyor hiç bir şey duymuyor süsü verdim" vermez olaydım.

önce arka tarafa doğru ilerleyip orta kapının düğmesine basan; yanımdaki pişkin'e

"az delikanlı olcan az. etek giymiyorsun pantalon giyiyorsun!! hareketlerine dikkat edicen dikkat"

Diyordu ve pişkinse sadece kafa sallıyordu. ben bu çılgın ikilinin arasında kafayı yemek üzere ve bir o kadar da onları dinlemiyormuş gibi yapmaya çalışıyordum. tanrım bu ne kadar da zor bi roldü ve üzerime yapışmıştı. oysaki içimden "ne yaptı laaan bu pişkin" diye bağırmak, bağırmak istiyordum.

derken orta kapı açıldı. arka tarafa doğru ilerleyen, sonra gelip orta kapının düğmesine basan tüm bunlar yemiyormuş gibi yanımdaki pişkin'e neler neler söyleyen; ben ve diğer şaşkın yolcuları arkasında bırakıp otobüsten inmişti. tüm yolcular ve ben pişkin'e bakmamak için kendimizi kasarken otobüsün hareketlenmesiyle yanımdaki pişkin cama vurup ; arka tarafa doğru ilerleyen, sonra gelip orta kapının düğmesine basan tüm bunlar yetmiyormuş gibi yanımdaki pişkin'e neler neler söyleyen'e bir güzel "nah" çekti ve hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam etti.

bizim ise kafamızda sadece "ne oldu lan" soruları kaldı..
miglate
benim de yaşadığım absürd anılardır.birkaç tanesini sözlük yazarlarıyla paylasmak istiyorum.istek üzerine kendi yazımı alıntı içine alıyorum.
...
---------------alıntı---------------
sabah 11de sınavım vardı beyler biliyorsunuz ki bu hafta vize haftası.o yüzden dersten baska bi sik aklıma gelmiyor. sınav da zor bir seydi. neyse konuya gelelim ben akbili evde unuttum. bindim otobüse hay amk akbil yok. şoför al birinden dedi.. arkadaslar akbili olan var mı acaba dedim. kimsede ses yok.bir daha sordum çıt yok. kime baksam yüzünü sallıyor hayır anlamında.ben çaktım durumu hemen. şoföre döndüm.lan piç kimsede akbil yok zaten herkes beleş biniyo. beni mi kazıklıyon oç dedim. akıllı ol deyip orta sıralara doğru ilerledim.
---------------alıntı---------------
miglate
bu da bir diğeri.gülümseten anılardır.istek üzerine kendi yazımı alıntı içine alıyorum.
...
---------------alıntı---------------
bugün yine her zamanki gibi 19 s adlı otobüse bindim.biz kendi aramızda 19 sağlık ocağı diyoruz.ne hasta varsa o otobüse biniyor..o otobüse binmeye başladıktan sonra hayatım değişti zaten. istanbul’a gelen yiğit, yağız ve sağlıklı bir delikanlıyken bugün hastane köşelerinde sürüne bir birey oldum. neyse konuya gelelim. artık boş koltuklara bakmaya tenezzül bile etmeyen biri olarak emin adımlara arka tarafa doğru ilerledim.yol uzun tabi.20 yaşındaki her delikanlı erkek gibi etrafta ne karı kız varsa kesmeye başladım velakin her zamanki gibi sonuç alamadım. tipimi bulamadım. sonra “lan bulsan nolcak, sanki bağacağ baa” diye kendimi avuttum, sakinleştirdim.bir durakta otobüs hınca hınç doldu. yaşlı teyzeler ninelerin bazıları ayakta kaldı. artık huy haline gelmiş zaten yaşlı teyzelerde otursalar bile, otobüs bomboş olsa bile “cık cık cık saygı kalmamış,el insaf”türevi şeyler mırıldanıyorlar.bu sefer ayakta kalan çok olunca sesler artmaya basladı. ondan sonra bir tartışma basladı. yaşlı,türbanlı bir teyze babacan bir tavırla şoföre bağırdı:daha ne kadar alacan kaptan, sırtımızda mı tasıyalım milleti”.hemen önünde koltukta oturan yaşlı laikçi teyze de durur mu yapıştırdı cevabı:”bunlara hep siz oy veriyorsunuz, yobazlar.”..bu ayakta duran teyze bir an durdu. konuşmaya başlayınca çok şaşırdım. hayalini kurduğu komünal toplumdan dem vurmaya başladı teyze. toplu taşıma araçlarını övmeye başladı.az önce gördüğüm türbanlı yaşlı teyze bir an karl marx kesilmişti. ondan sonra ibrahim kaypakkaya’nın kemalizm eleştirisinden bir alıntı yaptı.. teyza coştukça çoştu.68 kuşağından tut tarihin materyalist yorumuna kadar her konudan bir bukle anlatıyor beni dumurdan dumura koşturuyordu. orta sıralardan” tövbe bismillah gomünistmiymiş karı “sesleri gelmeye başladı. tövbeler bismillahlar art arda geliyor. teyze arada devam ediyor tabi. solumda duran 3 deniz gezmiş montlu genç teyzeye hayran hayran bakıyor arada bravaaoo bravaaoo diye konuşmayı kesiyorlardı.bir sonraki durakta teyze ve 3 genç yeni bir sol parti kurma girişimiyle otobüsten indiler. inerken de “gençlik gelecek, gelecek sosyalizm diye bağırdılar. teyze niye bağırdı onu çözemedim. neyse otobüsteki amcalar dedeler sinirlenmiş duadan duaya geçiyorlardı.en son hatırladığım sol ön tarafta yaşlı bir teyze en sevdiğim sure olan kafirun suresini okudu. ondan sonra da mealini söyledi. gözyaşlarımıza hakim olamadık.
---------------alıntı---------------
metalmilitia
Yıllar sonra bile hatırlanan "çok oturgaçlı götürgeç" anılarıdır. şöyle ki;
Fi tarihinde evden işe gitmek üzere, yaz sıcağında, ter ve ucuz açık parfüm kokuları eşliğinde, yer yer fordçu kavgası ve arka tarafa ilerleyelim beyler çağrılarıyla 89 (inönü mah.-aksaray hattı) hat numaralı otobüste seyahat halindeyim taam mı.
dinliyonuz mu? hah tamam anlatıyom
Ben her zamanki gibi yine gözüme güzel bi kızı kestirdim kısa süreli de olsa aşk hayalleri kuruyorum. Bi şekilde otobüste tanışıp evlenicez çocuklarımız olacak falan. neyse efendim hava bunaltıcı olduğundan hemen yanımda gençlerin yer vermediği bi teyze omuzuma dokunarak "yavrııım şu cam az arala hele dıhandım burda" dedi. Teyzenin lafını hiç ikiletmeden cama doğru uzandım, baktım açılmıyor iki elimle asıldım. Yine açılmadı bok yiyen. Herkes umursamaz gibi davransa da hepsinin içten içe kâmil' e bak açamadı" diye güldüklerinden eminim. yavşaklar. Soğuk soğuk terler dökmeye başladım. Kestiğim kıza rezil olduğuma mı yanayım teyzenin verdiği görevi yerine getiremediğime mi? tabi ki kestiğim kıza rezil olduğuma yandım ben yavşakça. herşey buraya kadar kurtarılabilir bi durumdu ta ki o kestiğim kız uzanıp da camı tek seferde açmayı başarana kadar. işte dedim şimdi sıçtık. Herkeste bi bıyık altından gülmeler hasıl oldu. Ben renkten renge girdim. Dedim böyle olmayacak ineceğim otobüsten. Hemen düğmeye bastım, bekliyorum kapının açılmasını ama yavşak şoför durağı geçti "lan dedim herkes oyun mu oynuyor bana tüm aksilikler beni buluyor bugün." en son sinirli sinirli "kaptan arka kapı diye bağırdımduymadı ikinciye biraz daha yüksek sesle bağırdım yine duymadı üçüncüye ağlamaklı bi ses tonuyla "açsana lan kapıyı ibne kaptan" diye bağırdım.
o gün bugündür ne cam açmaya yelteniyorum ne de açılmayan kapı için kaptana sesleniyorum.
pepük
maç öncesi veya sonrasındaki yolculuklarda alkolünde etkisiyle büyük bir kısmının hatırlanamayacağı anılardır.[ybkz]swh[/ybkz]
gamzelim
genelde maç sonrası yaşanan kötü anılardır.gecen sene yenildiğimiz gs maçıydı maç sonrası sarıyer otobüsündeyim son derece gerginim ve bir kaç gs li bıdı bıdı konuşuyorlar döndüm zaten yeterince gerginiz susunda adam akıllı evimize ulaşalım kavga gürültüsüz dedim tamam abla deyip sustular [ybkz]swh[/ybkz]
semt bizim aşk bizim
araçların "içinde" değil "dışında" da gerçekleşebilen anılardır.

yine geç kaldığım bir hafta içi sabahı durağa koştur koştur gitmekteyim. uzaklardan gelen otobüsün görünmesi ile depara başlamışım. baktım otobüs şoförü adeta benimle yarışıyor, sanırsın durak değil finish çizgisi. biz de otobüs şoförü ve otobüse yetişmeye çalışan vatandaş değil milli atletiz anasını satayım. olacak iş değil. biraz öndeyim otobüs beni geçti geçecek. sen misin beni geçmeye çalışan baktım az ileride trafik ışıkları, direkte de yayalar geçsin diye durdurma düğmesi. koşarken düğmeye bastım ve ilerledim. "şimdi karşıya geçebilirsiniz" diyen abinin sesi duyuldu ve malum ışık yandı, otobüs durdu. ben finish çizgisine ay, durağa yetiştim. ışık yeşil oldu otobüs geldi ve bindim. işin enteresan tarafı ben bu hikayeyi tek taraflı yaşamamışım. bindim ilerleyeceğim şoförden bana tebrik cümlesi:

+ aferin iyi fikirdi.
pepük
körüklü otobüsün nasıl bir araba olduğunu bir saat dinlemek zorunda kalmak.
-müsait yerlere ilerleyelim beyler!
tık yok. benim yerim şoför abinin yanı ve 87 doğumlu körüklüsü... [ybkz]swh[/ybkz]
forzaquila
na' dün minibüste gerçekleşen olaydır;

bankaya gidip bir nebze para çektim, bu arada telefonda arkadaşla konuşuyorum. haliyle tek elle kartı ve parayı alıp cüzdana yerleştirmem gerekiyor. neyse hallettim ve minibüse bindim. parayı verdim ve o anda şoförün hemen arkasındaki koltukta oturan iki kızı gördüm. biri siyah saçlı, diğeri sarışın. bir şeyler konuşuyorlar, bu arada ben hala telefondayım. bir anlık duraklama sonrası kızların almanca konuştuğunu anladım, parçalar yerine oturdu; kızlardan übermensch olan saçlarını siyaha boyatmış, güzel de olmuş, diğer kıza pek bakamadım o ara, siyahlıyla göz göze geldik...saniyenin onda biri süresince aklımca milimetrik planlar yapıyorum; ''hallo süsse'' diye mi başlamalı, ingilizce mi karışmalı...[ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz]

işte o anda tüm karizmanın bitişi, sonun başlangıcı cereyan etti; cüzdanı açtım para üstünü koymak için...banka kartı yok. nasıl olmaz lan? cepleri karıştırdım,cüzdanı karıştırdım ve ani bir kararla minibüsten atlayıp ardıma bakmadan koşmaya başladım. kim bilir neler düşündü kızlar. kızlara da ayıp oldu ya...

hemen takriben 300 metre uzaklıktaki bankaya vardım ve atm'de işlem yapan bir adam gördüm. anlık paranoyayla adamı gözüm hiç tutmadı, durumu açıkladım, kartı çıkarıp kendisinin olduğunu, biraz önce geldiğini söyledi, içeri daldım durumu anlattım ve en sonunda pos bıyıklı güvenlikçi amca sağolsun kartımın bir masa gözüne alındığını öğrendim, aldım kartımı,yolculuğuma devam ettim. o sırada telefon hala açık, arkadaşın yorumu;

-lan canlı yayında insanlık dramına şahit oldum.
-olm çok korktum ya..bişey değil kızlar gitti,alman kızlar...belki de avusturyalı..prusyalı yani
-yazık olmuş ha
-e ibine, beni lafa tuttun telefonda sonra akıl kalmadı ki bende...olm aslında maaşı siktir edip minibüste mi devam etseydim? o kızlarla bir gece geçirsen maaşı sübvanse ederdi zaten[ybkz]swh[/ybkz]
-valla dediğin gibi varsa bıraksaydın abi kartı,zaten güvenlik almış işte.
-he ya...

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol