yıldırım demirören peluş oyuncağı yaptırıp her transferden sonra gıdısını sıkmak

dingoc
kendi mezarımıza toprak atmamızın başka bir anlatım şeklidir. yakında beşiktaş olan isim de demirören olarak değişince, bebekleri de tanri ilan eder tapınırız.
cihan tekin
dünyayı hallaç pamuğu gibi kaldırıp atan manu, barcelona, real madrid, liverpool, manchester city gibi takımlar sıfır borca sahip sananların korktuğu oyuncak. akıllıca transferler derken bu sene alınan oyuncuların topunun bir guiza ile niang'ın maliyetine alındığı göz önüne alınmalı. akıllıcadan kasıt budur. ha sen dersen ki ne yıldırım demirören peluşu, serdal adalı peluşu yapılsın, eyvallah derim.
dingoc
ismi geçen büyük takımların başkanlarına değil de, kurumsal olarak borçlandığını göz ardı eden kişilerin yapacağı , 107 yıllık koskoca kulübü şirketlerinden birinin iştirakine çeviren başkanın oyuncağıdır. yapmayın etmeyin. efsane seba yı hatırlayın, beşiktaş değerlerini hatırlayın. şimdi ki duruma da bir bakın
cihan tekin
futbol endüstrisinde [ybkz]swh[/ybkz] her şeyin hala 1980-90'lı yıllarda gittiği gibi gittiğini zannedenlerin korktuğu oyuncak. o zamanlar beşiktaş, fenerbahçe, galatasaray ve özellikle trabzonspor'un alt yapısından futbolcu fışkırıyordu. kulüplerin maliyetleri, gelir-gider dengeleri birbirine çok denkti. hedefler küçüktü, türkiye ligi şampiyonu olan takım rıdvan dilmen'in deyimi ile uzay futbolu oynayan takım muamelesi görüyordu.

ama artık her şey değişti, hedefler büyüdü, ligde takımlar arası denge sağlandı, taraftar beklentileri değişti, pasta payları arttı, alt yapılardan futbolcu çıkmamaya başladı. ve futbol bildiğin endüstriye-şova dönüştü. bu iş endüstriye ve şova dönüştüyse para ve iş adamları bu işin içine direkt yoldan dahil olur. bunu hiçbir güç engelleyemez. bu artık beşiktaş'ın değil, bütün yerli-yabancı, büyük-küçük futbol kulüplerinin sorunudur.

manchester city'nin bir arap şeyhinin kontrolünde transferler yaptığını bilmemek için de futbol gündeminden bayağı uzak kalmış olmak gerekiyor sanırım. ya da manchester united, real madrid gibi kulüplerin sadece kulüp bazında borçlandığına inanmak için bayağı bir hayalperest.

kim ne derse desin, bu transferler üzerinden kimse nostaljik eleştiri yapmaya kalkmasın. beşiktaş son transferleri ve geçirdiği değişim ile asıl bu çukurdan çıkacaktır. hem mali olarak hem de manevi olarak, avrupa başarıları, lig başarıları vs. vs...
dingoc
beşiktaşın aldığı yabancı oyuncularla büyüyeceğini sanan, televizyon denen kutu ne verirse inanan, şampiyonluk için her yol mübahtır diyen sözüm ona gelişimci futbol anlayışının para harcayan ve bunu iyi bir şey sanan taraftarının yaptıracağı bebektir.
fakat örnek verilen kulüplerin başarıları bahsedilen başarılar değildir o ayrı. manchester city transfer yaptı diye örnek vericen ama sonucunu da bakıcan. yaptı da ne oldu?
manchester united diyicen ama, tribünlerinin oluşturduğu başkana karşı hareketi de görmezden gelmeyeceksin.

em önemlisi bana hangi örneği verirseniz verin unutmayacağız ki biz beşiktaşlıyız.

şerefiyle oynayıp hakkıyla kazanmak bizim düsturumuz.
futbola dünya yıldızları doldurup namağlup şampiyon hentbolculara 11 ay maaş vermemek değildir başarı.

transfer alkışlamak kolay olandır, arma peşinde koşmamız lazım gibime geliyor.
en azından baba hakkı için
cihan tekin
quaresma ve guti ile oynayınca sanki şerefsizce oynayıp haketmeden kazanıyoruz sanan nostaljiklerin olduğunu bize gözteren bebek. anlatamıyorum ki. süleyman seba zamanında alt yapıdan futbolcularımızla sanki türkiye ligi harici bir yerde varlık gösterebiliyorduk. sergen, tümer, metin, feyyaz, ali, rıza ile sanki sayısız şampiyonlar ligi kupası ve uefa kupası kazandık anasını satayım. bir kulübün mali açıdan güçlenmesi için avrupada başarı yakalaması lazım ve bunu alışkanlık haline getirmesi lazım. bunun yolu da avrupa'da boy gösteren takımlarla baş edebilecek seviyede futbolcular ile avrupa arenasına çıkmaktır. ki; beşiktaş yönetimi son transferler ile bu yolda çok büyük bir adım atmıştır. schuster teknik direktörülüğünde quaresma, guti, simao, almeida, fernandez gibi oyuncuları çok düşük maliyet ile almış ve avrupada başarı yakalayabilecek daha da önemlisi bunu alışkanlık haline getirebilecek bir kadro kurmuştur. eğer bu sistem tutar da beşiktaş düşük maliyetle bu kalitede oyuncular almayı sürdürürse mali açıdan da feraha kavuşacaktır. yoksa biz de biliyoruz ve eleştiriyoruz yerli-yabancı beş para etmez ciğersizlere milyon eurolar saçıldığı dönemleri ama son yapılan işler gerçekten takdire şayan. bunu takdir etmeyi bilmek lazım ve desteklemek lazım. süleyman seba, ali, feyyaz, metin, şerefffff, ikincilikler, ühü de ühüü diye nostaljik saldırganlık göstermemek lazım.
dingoc
beşiktaşın herhangi bir galibiyitine şerefsizce demek hatasını gösterecek bir bebek olmadığı için sadece nostaljik bebek kısmının gerçeklik anlamı taşıdığı ama günümüz beğenisinin kabul etmediği bebek.
tabata gibi bir adama 8 milyon euro veren yönetimin başarılı sayılamayacağı konusuna hem fikir olmamıza rağmen, alınan yabancı oyuncularla başarılı olunamayacağı gerçeğinin nsıl olupta atlandığını anlamış değilim. başarı sağlam bir iskeletle gelir. sağlam iskelet ise ancak çekirdek bir kadroyla oluşur. bunuda devre arası yaptığınız hele ki yabancı transferlerle yapmanız imkansızdır.

ama benim anlatmaya çalıştığım nokta ise apayrı, beşiktaş dediğiniz kurum sadece futbolsa ve bu şekilde gelecek, beşiktaş geleneklerine aykırı şekilde gelecek başarılar beşiktaşı büyük yapacaksa, önce süleyman sebanın ardından abab hakkının heykellerinin yıkılmasına da şimdi başlayalım.
bu değerlere sahip çıkmak nostaljik olmak hele ki ağlamaklı bir saldırganlıksa orda bir durun. bu camia herhangi bir camia değil. önce geri dönüp bir okuyun tarihi, sonra devam edelim konuya.

yarın öbür gün zalad gibi bir şerefsize para vermeyi de şampiyonluk için yapılan hamlelerden sayıp alkışlar mıyız sizce?
cihan tekin
son transferlerden sonra iyice eksikliğini hissetmeye başladığım peluş oyuncak. schuster nezdinde quaresma, guti, simao, fernandez, almeida bu. boru değil. sevgili başkanımız böyle akıllıca transferler yaptığı müddetçe bu oyuncağı kartal yuvalarında satışa sunmalı. aman da aman diye gıdısı ile oynarız soğuk kış gecelerinde. hatta bastırınca "yıldırım demirören yeeeter!" diye öterse tadından yenmez.
glnr1903
fona devredilen futbolcularımız sonucunda parçalanması gereken oyuncak. madem her transferde gıdısı alınıyor, özkaynağımız ellere peşkeş çekildiğinde ayının bir uzvu koparılmalıdır. yanlış mıyım?

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol