futbol endüstrisinde [ybkz]swh[/ybkz] her şeyin hala 1980-90'lı yıllarda gittiği gibi gittiğini zannedenlerin korktuğu oyuncak. o zamanlar beşiktaş, fenerbahçe, galatasaray ve özellikle trabzonspor'un alt yapısından futbolcu fışkırıyordu. kulüplerin maliyetleri, gelir-gider dengeleri birbirine çok denkti. hedefler küçüktü, türkiye ligi şampiyonu olan takım rıdvan dilmen'in deyimi ile uzay futbolu oynayan takım muamelesi görüyordu.
ama artık her şey değişti, hedefler büyüdü, ligde takımlar arası denge sağlandı, taraftar beklentileri değişti, pasta payları arttı, alt yapılardan futbolcu çıkmamaya başladı. ve futbol bildiğin endüstriye-şova dönüştü. bu iş endüstriye ve şova dönüştüyse para ve iş adamları bu işin içine direkt yoldan dahil olur. bunu hiçbir güç engelleyemez. bu artık beşiktaş'ın değil, bütün yerli-yabancı, büyük-küçük futbol kulüplerinin sorunudur.
manchester city'nin bir arap şeyhinin kontrolünde transferler yaptığını bilmemek için de futbol gündeminden bayağı uzak kalmış olmak gerekiyor sanırım. ya da manchester united, real madrid gibi kulüplerin sadece kulüp bazında borçlandığına inanmak için bayağı bir hayalperest.
kim ne derse desin, bu transferler üzerinden kimse nostaljik eleştiri yapmaya kalkmasın. beşiktaş son transferleri ve geçirdiği değişim ile asıl bu çukurdan çıkacaktır. hem mali olarak hem de manevi olarak, avrupa başarıları, lig başarıları vs. vs...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?