bugün doğum yıl dönümü olan gülhane parkında güzel bir heykeli bulunan halk ozanı.
aşık veysel
Dünya dolsa şarkıyılan
Türküz türkü çağırırız
Yola gitmek korkuyulan
Türküz türkü çağırırız
Türküz Türkler yoldaşımız
Hesaba gelmez yaşımız
Nerde olsa savaşırız
Türküz türkü çağırırız
Türklerdir bizim atamız
Halis Türküz kanı temiz
Şarkı gazeldir hatamız
Türküz türkü çağırırız
Bayramlarda düğünlerde
Toplantıda yığınlarda
Sıkılınca dar günlerde
Türküz türkü çağırırız
Yaylalarda yataklarda
Odalarda otaklarda
Koyun gibi koytaklarda
Türküz türkü çağırırız
Su başında sulaklarda
Türkün sesi kulaklarda
Beşiklerde beleklerde
Türküz türkü çağırırız
Hep beraber gelin kızlar
Bile coşar o yıldızlar
Koşulunca çifte sazlar
Türküz türkü çağırırız
İnler Veysel arı gibi
Bülbüllerin zarı gibi
Turnalar katarı gibi
Ölümünün 41.yılında saygıyla anıyoruz
Türküz türkü çağırırız
Yola gitmek korkuyulan
Türküz türkü çağırırız
Türküz Türkler yoldaşımız
Hesaba gelmez yaşımız
Nerde olsa savaşırız
Türküz türkü çağırırız
Türklerdir bizim atamız
Halis Türküz kanı temiz
Şarkı gazeldir hatamız
Türküz türkü çağırırız
Bayramlarda düğünlerde
Toplantıda yığınlarda
Sıkılınca dar günlerde
Türküz türkü çağırırız
Yaylalarda yataklarda
Odalarda otaklarda
Koyun gibi koytaklarda
Türküz türkü çağırırız
Su başında sulaklarda
Türkün sesi kulaklarda
Beşiklerde beleklerde
Türküz türkü çağırırız
Hep beraber gelin kızlar
Bile coşar o yıldızlar
Koşulunca çifte sazlar
Türküz türkü çağırırız
İnler Veysel arı gibi
Bülbüllerin zarı gibi
Turnalar katarı gibi
Ölümünün 41.yılında saygıyla anıyoruz
'benim sana verebileceğim çok şey yok aslında çay var içersen ben var seversen yol var gidersen' diyen halk ozanı
21 mart 2013 tarihi itibariyle ölüm yıl dönümünü yaşadığımız sanatı ölümsüz olan üstad. nur içinde yatsın
---------------alıntı---------------
Anadolu'nun bir köyünde sakin bir akşam, karı koca uyumak için yatağa girerler. Kadının gözüne bir türlü uyku girmez, çünkü o gece özeldir. gece kocasını terkedecektir, hem de sevgilisi ile köyden kaçarak...
Kocasının uyumasından bayağı bir zaman sonra, pencerede beklediği taşın sesini duyar kadın. Ayakkabılarını giyip, önceden hazırladığı eşyalarını alıp bahçede bekleyen sevgilisinin yanına gider ve koşarak oradan kaçarlar. Koşarlarken kadının ayağını bişey rahatsız eder, ayakkabısının içinde bir şey vardır ama kadın mecburdur koşmaya ayağını rahatsız eden şey için durma lüksü yoktur. Anadolu'dur burası, töredir, cinayettir geride bıraktıkları. Belli bir mesafe uzaklaştıktan sonra nefeslenmek için dururlar. Kadın duraksamayı fırsat bilip nefes nefese der ki : "Evden çıktığımdan beri, ayakkabımın içinde bir şey var beni rahatsız ediyor, çıkartıp bakar. O da ne? Ayakkabısının içinde bir tomar para! Kocası her şeyin farkında. Biliyor ki gidecek, "Beni terk edecek ama bunca yıl çorbasını içtim, çamaşırlarımı yıkadı, ütüledi. Bana emeği geçti."
O Yoksul köylü; bütün parasını başka bir adam için kendisini terk eden karısının, giderek kendinden uzaklaşan adımlarını attığı ayakkabısının içine koymuştur.
Bu hareketi yapan kişi ne üniversite mezunudur ne de yüksek lisans yapmıştır. Hatta hayatında tek bir kitap bile okumamış, okuyamamıştır.
O güzel insanı, O onurlu davranışı sergileyen, O terk edilen adamı HEPiNiZ TANIYORSUNUZ.
şimdi sorarım size;
Bu memlekete töre cinayetleri, kadına karşı uygulanan şiddet mi yakışır yoksa, Aşık Veysel gibi hayatında hiç kitap okumasa/okuyamasa bile kitap gibi hayat yaşayan adamlar mı yakışır?
---------------alıntı---------------
hikayenin anlatıcısı için, (bkz: sunay akın)
Anadolu'nun bir köyünde sakin bir akşam, karı koca uyumak için yatağa girerler. Kadının gözüne bir türlü uyku girmez, çünkü o gece özeldir. gece kocasını terkedecektir, hem de sevgilisi ile köyden kaçarak...
Kocasının uyumasından bayağı bir zaman sonra, pencerede beklediği taşın sesini duyar kadın. Ayakkabılarını giyip, önceden hazırladığı eşyalarını alıp bahçede bekleyen sevgilisinin yanına gider ve koşarak oradan kaçarlar. Koşarlarken kadının ayağını bişey rahatsız eder, ayakkabısının içinde bir şey vardır ama kadın mecburdur koşmaya ayağını rahatsız eden şey için durma lüksü yoktur. Anadolu'dur burası, töredir, cinayettir geride bıraktıkları. Belli bir mesafe uzaklaştıktan sonra nefeslenmek için dururlar. Kadın duraksamayı fırsat bilip nefes nefese der ki : "Evden çıktığımdan beri, ayakkabımın içinde bir şey var beni rahatsız ediyor, çıkartıp bakar. O da ne? Ayakkabısının içinde bir tomar para! Kocası her şeyin farkında. Biliyor ki gidecek, "Beni terk edecek ama bunca yıl çorbasını içtim, çamaşırlarımı yıkadı, ütüledi. Bana emeği geçti."
O Yoksul köylü; bütün parasını başka bir adam için kendisini terk eden karısının, giderek kendinden uzaklaşan adımlarını attığı ayakkabısının içine koymuştur.
Bu hareketi yapan kişi ne üniversite mezunudur ne de yüksek lisans yapmıştır. Hatta hayatında tek bir kitap bile okumamış, okuyamamıştır.
O güzel insanı, O onurlu davranışı sergileyen, O terk edilen adamı HEPiNiZ TANIYORSUNUZ.
şimdi sorarım size;
Bu memlekete töre cinayetleri, kadına karşı uygulanan şiddet mi yakışır yoksa, Aşık Veysel gibi hayatında hiç kitap okumasa/okuyamasa bile kitap gibi hayat yaşayan adamlar mı yakışır?
---------------alıntı---------------
hikayenin anlatıcısı için, (bkz: sunay akın)
dünya üzerine gelmiş,damgasını vurmuş büyük adamlarımızdan biri.
bir kuple geçelim o vakit hadi ;
güzelliğin on para etmez
şu bendeki aşk olmasa.
[ybkz]swh[/ybkz]
bir kuple geçelim o vakit hadi ;
güzelliğin on para etmez
şu bendeki aşk olmasa.
[ybkz]swh[/ybkz]
---------------alıntı---------------
Veysel şatıroğlu veya bilinen adıyla Âşık Veysel (d. 25 Ekim 1894, şarkışla, Sivas - ö. 21 Mart 1973), Türk halk ozanı. Avşar boyunun şatırlı obasına mensuptur.
Sivas ili şarkışla ilçesinin Sivrialan köyünde çiftçi bir ailenin çocuğu olarak doğan Âşık Veysel, 7 yaşında geçirdiği çiçek hastalığı sonucunda iki gözünü de kaybetti. Babasının, Âşık Veysel'e oyalanması için aldığı sazla önce başka ozanların türkülerini çalmaya başladı.1933 yılında tanıştığı Ahmet Kutsi Tecer'in teşvikleriyle kendi sözlerini yazıp söylemeye başladı.
Âşık geleneğinin son büyük temsilcilerinden olan Âşık Veysel, bir dönem yurdu dolaşarak Köy Enstitüleri'nde saz hocalığı yaptı. 1965 yılında özel kanunla maaş bağlandı. 1970'li yıllarda Hümeyra, Fikret Kızılok, Esin Afşar gibi bazı müzisyenler Âşık Veysel'in deyişlerini düzenleyerek yaygınlaşmasını sağladı. şarkışla'da her yıl adına şenlikler yapılır.
Eserlerinde Türkçesi yalındır. Dili ustalıkla kullanır. Yöntemi gösterişsiz ve nerdeyse kusursuzdur. Yaşama sevinciyle hüzün, iyimserlikle umutsuzluk şiirlerinde iç içeydi. Doğa, toplumsal olaylar, din ve siyasete ince eleştiriler yönelttiği şiirleri de vardır. şiirleri, Deyişler (1944) , Sazımdan Sesler (1950) , Dostlar Beni Hatırlasın (1970) isimli kitaplarında toplandı. ölümünden sonra Bütün şiirleri (1984) adıyla eserleri tekrar yayımlandı.
---------------alıntı---------------
[ybkz]swh[/ybkz]
Veysel şatıroğlu veya bilinen adıyla Âşık Veysel (d. 25 Ekim 1894, şarkışla, Sivas - ö. 21 Mart 1973), Türk halk ozanı. Avşar boyunun şatırlı obasına mensuptur.
Sivas ili şarkışla ilçesinin Sivrialan köyünde çiftçi bir ailenin çocuğu olarak doğan Âşık Veysel, 7 yaşında geçirdiği çiçek hastalığı sonucunda iki gözünü de kaybetti. Babasının, Âşık Veysel'e oyalanması için aldığı sazla önce başka ozanların türkülerini çalmaya başladı.1933 yılında tanıştığı Ahmet Kutsi Tecer'in teşvikleriyle kendi sözlerini yazıp söylemeye başladı.
Âşık geleneğinin son büyük temsilcilerinden olan Âşık Veysel, bir dönem yurdu dolaşarak Köy Enstitüleri'nde saz hocalığı yaptı. 1965 yılında özel kanunla maaş bağlandı. 1970'li yıllarda Hümeyra, Fikret Kızılok, Esin Afşar gibi bazı müzisyenler Âşık Veysel'in deyişlerini düzenleyerek yaygınlaşmasını sağladı. şarkışla'da her yıl adına şenlikler yapılır.
Eserlerinde Türkçesi yalındır. Dili ustalıkla kullanır. Yöntemi gösterişsiz ve nerdeyse kusursuzdur. Yaşama sevinciyle hüzün, iyimserlikle umutsuzluk şiirlerinde iç içeydi. Doğa, toplumsal olaylar, din ve siyasete ince eleştiriler yönelttiği şiirleri de vardır. şiirleri, Deyişler (1944) , Sazımdan Sesler (1950) , Dostlar Beni Hatırlasın (1970) isimli kitaplarında toplandı. ölümünden sonra Bütün şiirleri (1984) adıyla eserleri tekrar yayımlandı.
---------------alıntı---------------
[ybkz]swh[/ybkz]
---------------alıntı---------------
Gönül sana nasihatim
çağrılmazsan varma gönül
Seni sevmezse bir güzel
Bağlanıp da durma gönül
---------------alıntı---------------
Gönül sana nasihatim
çağrılmazsan varma gönül
Seni sevmezse bir güzel
Bağlanıp da durma gönül
---------------alıntı---------------
Sivas ili şarkışla ilçesinin Sivrialan köyünde çiftçi bir alevi ailenin çocuğu olarak doğan Veysel şatıroğlu bilinen adıyla Âşık Veysel,Türk halk ozanı."7 yaşında geçirdiği çiçek hastalığı sonucunda sol gözünü,başka bir talihsizlik sonucuyla da sağ gözünü kaybetti."
kişiliği ile de parçaları ile de kendini çok sevdirmiş halk ozanı. o buhulu sesi kulakların pasını silen cinstendir.
(bkz: uzun ince bir yoldayım)
(bkz: uzun ince bir yoldayım)
çocukken çiçek hastalığı yüzünden bir gözünü, daha sonra bir kaza sonucu diğer gözünü kaybeden ve akciğer kanseri yüzünden de hayatını kaybeden halk ozanı.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?