küçük prens

saniyede yirmidört kare
nadide bir sakin şarkısıdır.

taze durmayı unuttuğum şu şubat gününde
ben nasıl naif olsam
söyledim pek ince işlerim ben
sen bakar dalar konuşur ve şahlanırsın
birden susturdum tüm dünyayı sen konuş diye
nasıl sığarsın kendini ilk defa toslayınca bir incelik abidesine
yarattın yenisini
bildiğim tüm küçük hayatlar yıkık ya
sen onarma istemem.
sevdiğin bu gözler sessizse
inan çok çok uzakta gerçeğim
koş dur, iyi ölü renklerin arasında bu gezegene
her şeye sahipsin
emin ol bu içtenlik senin ben zaten yaşarken bambaşka bir alemde
şutmesafesişutpozisyonu
içinde her daim sırlar barındıran, her okunduğunda insanın farklı algılamsına yol açan, bir kitaptan öte, bir felsefe bütünü olan, her satırında farklı anlamlar saklı , her yaştan insanın okuması gereken hazine.

''eger insan bir cicegi seviyorsa ve milyonlarca yildizin uzerinde bu cicekten yalnizca bir tanecik varsa, yildizlara uzaktan bakmak bile bu insani mutlu etmeye yeter. cunku insan kendi kendine 'iste benim cicegim oralarda bir yerde' diyebilir."
avcarlıçürük
üniversitede aldığımız felsefe derslerinde okutulan ve sınavda sorumlu tutulduğumuz kitap. yani bu kadar sevilmesinin bir nedeni var ama bu neden, "ekşici"lerin goygoyu değil.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol