doğu üst tribünden ilk yarı coşkuyla, ikinci yarı içim çıkarak izlediğim maç.
maç başlamadan, daha yolunda keyif almaya başlamıştım. trafikte herkes beşiktaşlı, bütün arabalar taraftarla dolu, seksen bin kartal yolları zaptetmiş. girişe yakın bir yerlerde bir otobüsün önünde fotograf çektiren 1453 kartal grubunu gördüm. böyle bir grup olduğunu duymamıştım, ismi hiç hoşuma gitmedi. olimpiyata geldiğimde işin rengi biraz değişir gibi oldu, içeri girdiğimizde turnikelerde uzun kuyruklar ve izdiham vardı. biletsiz içeri girmeye çalışan bir sürü insan vardı, turnikelerin üstlerine çıkıp, tepelere tırmanıyorlardı. her turnikenin başında çevik kuvvet duruyordu.. gezi olaylarından deneyimimizle, çevik kuvvetin müdahale edeceğini düşünüyoruz haliyle.. biz k kapısından içeri girerken, yan taraftaki l kapısının turnikesini kırdılar.. içeri yüzlerce taraftar koştu. polisin minik bir müdahalesi oldu.
içeri girdiğimizde merdivenlerde dahi yer kalmamıştı.. maçı koltuğun üstünde izledim ancak önümdeki ayak koyma boşluğunda bile sıkışmış iki insan vardı. çarşı grubu hemen arka tarafımızdaydı, herkes maçın coşkusunu bu grupla yaşamak istiyordu.
ilk yarı çok güzeldi.. ikinci yarıda kaçırdığımız bir gol, üstüne yediğimiz bir golden sonra bir panik ortamı oldu sanki. tribünün de enerjisi düşmeye başladı. bir ara kale arkası tarafında bir kavga gördüm ya da öyle anladım. hakem aldığı kararlarla ortamı iyice germişti. sinirler üst düzeydeydi.. maçın sonlarına doğru doğu alt tribünden bizim tribüne doğru bir karmaşa yaşandı.. bulunduğum yer o kadar kalabalıktı ki bir hadise çıksa polis gazla müdahale edecek ve benim boğulmadan çıkmam mümkün olmayacaktı, hatta ezilme tehlikem bile vardı. uzatmalar başladığında bunun paniği ile aşağı doğru inmeye çalıştım, kapıya yakın olmak, nefes alabilir durumda olmak istedim. ne olduysa o anda oldu. önce melo hadisesi yaşandı. zaten hakem yüzünden gergin olan taratar, melo ile çıldırma noktasına geldi. herkes olduğu yerde tepiniyor ve bağırıyordu. sonra birden sahaya giren taraftarlar oldu. sahaya giren taraftarlardan mı geliyordu o tekbir sesleri tribünün neresinden geliyordu anlamadım ama "ya allah bismillah allahü ekber" diye bağırıyorlardı.. gezi olayları süresince polis müdahalesine kesintisiz maruz kaldım, ancak bu tekbir sesleri bana polis müdahalesini değil başka şeyleri çağrıstırdı, beşiktaş taraftarı olmaz bu dedim.. sandalyeler havada uçuşmaya başladığında stattan çıktım.
twitterda ve facebookta çarşı grubunun sahaya atlaması ile ilgili itibarlarını düşürecek bir sürü paylaşım gördüm. sahaya giren grubun çarşı olması imkansız. doğu üst tribündeydik ve bahsettiğim gibi çarşı bizim de üstümüzdeydi.. benim kavgadan daralıp sadece merdivenlerden aşağı inmem on dakikamı aldı. çarşı grubunun o merdivenleri aşıp bir de alt tarafa girip orada ilerleyip oradan sahaya girmesinin ne kadar imkansız bir şey olduğunu stadın fiziksel özelliklerini bilenler anlayabilirler. zaten çarşı grubu neden böyle bir şey yapsın.. biz beşiktaş taraftarları kanser olarak maç izlemeye alışkın değil miyiz? bugüne kadar ne zaman yaptık böyle birşeyi, şimdi en kritik anda yapalım bunu.. üstelik zaten lideriz.
sonuç olarak her yerde 1453 isimli grubun sahaya girdiği, devlet desteği ile çarşıya karşı oluşturulmuş bir grup olduğu yazılıyor. twitterdan maç öncesinde yazdıkları bir tweet ile de planlarını vurgulamışlar. bunu yapan onlar ise, beşiktaş taraftarı olmayı hak etmiyorlar. yenebilirdik, yenildik.. yenilmeyi biliriz. ama şerefimize laf söyletmek yakışmadı.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?