antalya'da böreğini yediğim ve " ben bu zamana kadar börek yememişim" dediğim taneli can.
yeşil mercimek
(bkz: baki mercimek ) [ybkz]swh[/ybkz]
beni şöyle bir 25 sene kadar geriye götüren bakliyat.
efenim yetişkin/çocuk farketmez, yaşı müsait olanlar anımsayacaktır. 80'lerin ortalarından sonra (vurgula: trt )ekranlarında hemen her akşam yeşil mercimek tüketimini teşvik eden bir program yayınlanırdı. sonradan isminin (vurgula: ayşe baysal) olduğunu öğrendiğimiz gıda mühendisi/akademisyen, gür saçlı, kalın gözlüklü hanımefendi televizyondan boyuna üfürdü durdu. aşağıdaki tabloda da görüldüğü üzere kesik çizgilerden önceki kısım ayşe ablamızın tespitlerinden, kesik çizgilerden sonraki kısım ise benim büyüyüp eşşek kadar olduktan sonra bu tespitlere yüklediğim anlamlardan oluşmaktadır.
"bir tabak yeşil mercimek yarım kilo pirzola eder" ------ yoksul halkımız et alamıyor diye üzülmesin. yeşil mercimek icat oldu, sınıf çelişkisi ortadan kalktı.
"yeşil mercimek yemek cildi güzelleştirir"------ sevgili kadınlarımız siz de boş durmayın lütfen. kozmetik sektörü de eşek değil ya artık. tadından hoşlanmayanlar için yeşil mercimekli krem, losyon, şampuan ne varsa iteler.
"yeşil mercimek giremeyen eve doktor girer diyebiliriz" ------ sağlık sektörü bu sayede rahat nefes alır.
tabi bu yönlendirmede halkın dini/politik/ideolojik eğilimleri de doğru-yanlış kullanılmaktan çekinilmedi. bunu da çarpmanın toplama üzerindeki dağılma etkisi ile açıklayalım:
en sevdiği yemek yeşil mercimekti . (x kesiminin dini/politik/ideolojik kanaat önderi + y kesiminin dini/politik/ideolojik kanaat önderi + z kesiminin dini/politik/ideolojik kanaat önderi)
sonra sayın abim, programlar uzadıkça ayşe teyzemiz içinde yeşil mercimeğin olduğu fantastik tarifler vermeye başladı. mercimekli börek, mercimek kokteyli, mercimek salatası, mercimekli pilav derken (vurgula: mercimekli baklava) ile altın vuruşu yaptı. o da rahatladı biz de rahatladık. bu öneriye uyup baklava açan olmuştur mutlaka. bir -iki yıl sonra ortalıkta görünmedi ayşe baysal. çok sonra öğrendik ki sevgili romalılar, tüm bunlar 80'lerin ortalarında elde kalan ihraç fazlası yeşil mercimek stoklarının eritilmesi içindir. üstlendiği misyonu layıkıyla yerine getiren ayşe teyzemiz de müsade isteyerek beyaz cama veda etmiştir.
aslında arada sırada ortaya çıksa, mesela ailenin önemine dikkat çekmek için "yeşil mercimek pişmeyen hanelerde evlilik kurumunun çatırdadığına şahit oluyoruz" filan dese ne bileyim.
neyse laf aramızda pişerken içine şöyle bir avuç erişte attığınızda hakikaten güzel oluyor hınzır.
efenim yetişkin/çocuk farketmez, yaşı müsait olanlar anımsayacaktır. 80'lerin ortalarından sonra (vurgula: trt )ekranlarında hemen her akşam yeşil mercimek tüketimini teşvik eden bir program yayınlanırdı. sonradan isminin (vurgula: ayşe baysal) olduğunu öğrendiğimiz gıda mühendisi/akademisyen, gür saçlı, kalın gözlüklü hanımefendi televizyondan boyuna üfürdü durdu. aşağıdaki tabloda da görüldüğü üzere kesik çizgilerden önceki kısım ayşe ablamızın tespitlerinden, kesik çizgilerden sonraki kısım ise benim büyüyüp eşşek kadar olduktan sonra bu tespitlere yüklediğim anlamlardan oluşmaktadır.
"bir tabak yeşil mercimek yarım kilo pirzola eder" ------ yoksul halkımız et alamıyor diye üzülmesin. yeşil mercimek icat oldu, sınıf çelişkisi ortadan kalktı.
"yeşil mercimek yemek cildi güzelleştirir"------ sevgili kadınlarımız siz de boş durmayın lütfen. kozmetik sektörü de eşek değil ya artık. tadından hoşlanmayanlar için yeşil mercimekli krem, losyon, şampuan ne varsa iteler.
"yeşil mercimek giremeyen eve doktor girer diyebiliriz" ------ sağlık sektörü bu sayede rahat nefes alır.
tabi bu yönlendirmede halkın dini/politik/ideolojik eğilimleri de doğru-yanlış kullanılmaktan çekinilmedi. bunu da çarpmanın toplama üzerindeki dağılma etkisi ile açıklayalım:
en sevdiği yemek yeşil mercimekti . (x kesiminin dini/politik/ideolojik kanaat önderi + y kesiminin dini/politik/ideolojik kanaat önderi + z kesiminin dini/politik/ideolojik kanaat önderi)
sonra sayın abim, programlar uzadıkça ayşe teyzemiz içinde yeşil mercimeğin olduğu fantastik tarifler vermeye başladı. mercimekli börek, mercimek kokteyli, mercimek salatası, mercimekli pilav derken (vurgula: mercimekli baklava) ile altın vuruşu yaptı. o da rahatladı biz de rahatladık. bu öneriye uyup baklava açan olmuştur mutlaka. bir -iki yıl sonra ortalıkta görünmedi ayşe baysal. çok sonra öğrendik ki sevgili romalılar, tüm bunlar 80'lerin ortalarında elde kalan ihraç fazlası yeşil mercimek stoklarının eritilmesi içindir. üstlendiği misyonu layıkıyla yerine getiren ayşe teyzemiz de müsade isteyerek beyaz cama veda etmiştir.
aslında arada sırada ortaya çıksa, mesela ailenin önemine dikkat çekmek için "yeşil mercimek pişmeyen hanelerde evlilik kurumunun çatırdadığına şahit oluyoruz" filan dese ne bileyim.
neyse laf aramızda pişerken içine şöyle bir avuç erişte attığınızda hakikaten güzel oluyor hınzır.
protein değeri etten fazla olan bakliyat. makarna veya erişte ile pişirildiğinde muhteşem olur. bir de tokat yöresinde cevizli yeşilsoğanlı versiyonu vardır ki salamura edilmiş asma yaprağı ile yenir. beraberinde parmaklar da gider.
bir rivayete göre hz.muhammedin en sevdiği yemek
Baklagillerden, beyaz çiçekli bir tarım bitkisi ...
askerlikte ismi kara şimşek olarak geçen kuru bakliyattır.
hristiyanlık dinine göre meryem ananın, oğlu hz.isa çarmıha gerildiğinde, onun için döktüğü her bir göz yaşı tanesidir...
fırına verildiğinde küçük mercimeklerin üremesine neden olabilen baklagildir...
oldum olası sevmediğim sevemediğim bir lezettir, şansıma askerde karşıma hiç çıkmamıştır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?