yeraltı

gokcanz
filmin başındaki o şiiri satır satır vermek nedir sayın demirkubuz. powerpoint sunumu mu hazırlıyorsunuz üniversitede. 5 satırı da birlikte verip yok etseniz görüntüyü çok daha profesyonel durmaz mıydı acaba. ayrıca narrator'ın sesini ilk duyduğumda herhalde yeni bir başrolle karşılaşıcağız dedim. anlatıcı olarak 1. tekil şahıs kullanırken farklı bir adamın sesini kullanmak da ilginç. filmin ilerleyen dakikalarında tekrar engin günaydın'ın sesini kullanmak yüzyılın amatörlüğü müdür sanat mıdır kaçırdığım bir nokta mı vardır anlamadım ama olsun. sinemada yeni bir akım, yeni denemeler herhalde bunlar.

ankara'da geçen ve tahminen 2 günde çekilen film ağır depresyon geçiren engin günaydın'ın yaşadıklarını ekrana getiriyor. engin günaydın yerine bir başkası olsaydı nasıl dayanırdım bu filme bilemiyorum. dizilerden tanıdığımız simaları da gördüğümüz filmde engin günaydın'ın erkek arkadaşlarını oynayan kişiler acilen oyunculuğu bırakmalı. ilk çıktıkları sahnede saat 7'de buluşma muhabbetindeki aralarındaki oyunculuk da neydi öyle.

bir şekilde atlattığınız ve merak uyandıran ilk kısımdan sonra gelen ikinci kısım ise ''ben avrupa sineması örneği veriyorum. ben bağımsız bir sinemacıyım. sanat halk için değildir.'' görüşlerini gözler önüne sermiş.

vasat bir dostoyevski uyarlaması, kötü bir bağımsız sinema denemesi ve kötü bir türk sineması örneği, geçiniz.


(bkz: fyodor mihayloviç dostoyevski)
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol