tavares

satışının biraz da şöyle patladığını düşündüğüm gazete: üniversiteye hazırlanırken ben bunların dersanesine gidiyordum, yani oradan biliyorum. bu adamlar zaman denemesi diye bir deneme yapıyorlar. allah'ı var güzel deneme, sorular falan gayet kaliteli. bu denemeye dersane dışından da katılım çok. denemeye kaydolmak içinse zaman gazetesi'ne abone olmak gerekiyor. yani parasını verseniz bile adres belirtmek zorunlu, gazete o adrese yollanıyor. çok uğraştık ama yok, denemeye kaydolmak istiyorsanız o gazete alınacak. bu yüzden az papaz olmamıştık adamlarla. sayımlar da genelde bu deneme kayıtları sona erdikten sonra yapılır ki fazla fazla çıksın. onun dışında zaten apartman önlerine gazete koymalar falan bilinen şeyler.

önder hoca ve ekibinin elinde geniş çaplı bir liste olduğu, hatta şimdiden 2 tanesiyle anlaşıldığını okuduğum oyunculardır. hafızam beni yanıltmıyorsa twitter'da hakan gündoğar söylemişti. bu geniş pazardan payımıza kimler düşecek merakla bekliyorum. elimizde muhtemelen şampiyonlar ligi kozu da olacak.

bu sene başladığım ve hazırlık okuduğum üniversite. allah'ın cezası bir yere yapılmış ve cidden hazırlıkta zorluyorlar. fakülteye geçince ne bok yiyeceğim bilmiyorum. okulun girişinde yapılan kontrolde kızların saçları sarı rengin belli bir tonunda değilse (yeditepe sarısı) okula almıyorlar. ayrıca yine kızlar kış mevsiminde ugg giymezse okula girişte sıkıntı yaşayabiliyorlar. kampüs sınırları içinde sayısız köpek var ve bu köpeklerden biri sizi ısırırsa okul %100 burs veriyor şeklinde bir şehir efsanesi de mevcut. ringler genelde dolu ve binmeyi göze almadan önce doğacak çocuklarınıza isim düşünmeyi unutmayın. "ulan bu siktiğimin okulunda güzel bir şey yok mu?" derseniz, aklıma gelen ilk şey kızları. o bakımdan standartların çok çok üstünde. tavares yeditepe'den bildirdi, sizdeyiz kartal sözlük.

milli takım kampı ziyaretinde beşiktaşlı topçuları toplayıp "bu maçı kazanacaksınız ve sonrasında da dünya kupası'na gideceksiniz. bunu türk halkı için yapacaksınız ve beşiktaş sizinle gurur duyacak" demiş.

(vurgula: çıkar dola boynuma sesimi çıkartmam be.)

tbl'nin üst düzey hakemlerinden. bugüne kadar bir çok maçın gidişatına etki eden ve basketbol takımımızın büyük maçlarda sayısız kez direncini kıran hakem olmuştur. diğer versiyonu da recep ankaralı'dır.

geçtiğimiz günlerde alıp okuduğum kitap. tümer metin kendi ağzından hikayesini anlatmış. okuyanların kendisini anlamasını istemiş ama fb tv'de katıldığı programda; yıllarca oynadığı, en özel şampiyonluklarından birinde bulunduğu, taraftarıyla derin bir bağı olan ve kaptanlık yaptığı beşiktaş'tan "o kulüp" diye bahsetmesini açıklayamamış. evet gidişinde murat aksu'nun rolü de inkar edilemez, tümer duygusal adam ve böyle insanlar genelde anlık kararlar alırlar ama yine de hayatının hatasını yaptı. bunu kendisi de biliyor, kitabında da inönü'ye fener formasıyla döndüğünde bu pişmanlığı yaşadığını yazmış zaten. ya askerlik ya da para ya da her ne boksa o şey fener'e gitmesine yol açtı ve tümer'in efsane olarak kalmasını engelledi. kitapta bunun pişmanlığını gördüm ben. yazık etti kendine. gitmese kim bilir daha kaç kere yumrukları kalbimize vuracaktık.

kendisini her zaman yıllar önce en sevdiği müzik türünü soran muhabire verdiği "valla güzel olan her şey ama bu aralar dale don dale" cevabıyla hatırlayacağım metropol magandası. ha bak bir de omzuna mı ne bir şey olmuş ve hastaneye gitmişti, sonra maç devam ederken yedek kulübesine serum ve sırtında kollarını giymediği ceketle geri gelmişti. efsaneler unutulmuyor cidden.

fiyatları sebebiyle biletsiz girdiğim deplasman. maç boyunca hoplamalı-zıplamalı besteler söyledik durduk, başka türlü zaten donardık. bu seneki ilk deplasmanım oldu. üniversite yüzünden son deplasmanım olma ihtimali de yüksek. bunun bilinciyle her saniyesini dolu dolu yaşadım. sağolsun kara kartal da yüzümüzü güldürdü. harika bir c.tesi oldu.

ayrılınan sevgilinin bombardımanının ilk bölümü. tam metin ise şöyledir: sen nasıl bir insansın > allah seni kahretsin > insan falan değilsin > umarım en kısa sürede geberir gidersin.

dosta düşmana dünya üzerinde intikam isteyen bir kartaldan daha tehlikeli bir şey olmayacağını gösterecek maç olacak. hazırlan cimbom komidini ters çevirdik oturtacağız seni.

"kartal sözlük yazarlarından tavares evinde ölü bulundu. son 5 günde 6 farklı kuponu tek maçtan yatan tavares'in bu acıya dayanamayıp intihar ettiği tahmin ediliyor. bilindiği gibi tavares, salı gecesi juventus'un kopenhag deplasmanında handikap yapamaması sonucu 420 lira kaçırmış ve baygınlık geçirmişti." evet sayın seyirciler sıradaki haberimiz darıca'dan, darıca hayvanat bahçesi'nin bugün sevimli bir konuğu vardı...

ricky rubio denen overrated gerizekalı yüzünden kuponumu yatıran ve pazar günü derbi öncesi hareket alanımı sınırlandıran maç. komutan rodriguez hariç alayınızın allah belasını versin. genç bir kartalın hayallerini yıktınız. ne olurdu 6 sayı farkla kazansaydınız?

pazar günü maçtan önce hem adam gibi semtte takılabilmem, hem de az biraz kafa çekebilmem için ispanya'nın maç sonunu en az 6 sayı farkla önde bitirmesi gereken karşılaşma. komutan rodriguez sağolsun, ispanya ilk yarı handikapını rahat aştı. ikinci yarı da aynı tarifeyi bekliyoruz.

sözlükte görünce inceden gülümseten tezahurat. az söylemedik bunu, az coşmadık 10 numaramızın golleriyle. delgado bambaşkaydı be. pancu bir, ilhan iki, delgado üçtür gözümde benim. bu lig için fazla kırılgandı falan eyvallah ama hem karakterli adamdı, hem klas. en son tekrar basel'e döndü hatta chelsea maçında galibiyet golünün asistini yaptı. yolu açık olsun. aklımda hep biletsiz ilk girdiğim maçla, delgado'nun 2 kafa golüyle kazandığımız 2-0'lık zürih maçıyla kalacak.

(bkz: haramilerin saltanatını başlarına yıkacağız)

kulüp resmi sitesinden yaptığı çağrıda bizden rekor kırmamızı istemiş. e iyi de güzel kardeşim bana sordun mu guiness yetkililerini çağırmadan önce? rekor kırmak gibi bir amacımız ne zaman olmuş ki bana göre bu kadar küçük düşürücü bir şeyi sormadan etmeden bize dayatıyorsun? biz galatasaray taraftarıyla dalga geçiyorduk planlı programlı tezahurat mı yapılır diye, kulübün yaptığına bak. her şeyi geçtim ulan o statta karşı tarafa sesleniyoruz, onlar duyup cevap verene kadar devre oluyor nerdeyse. 80 bine yakın biletli kişi izleyeceği için bir de rekor kıralım demişsiniz de desibel denen olay tribünde bulunan taraftar sayısıyla doğru orantılı değil anlayamamışsınız bunu.

medyada son çıkan haberlere göre kasık bölgesindeki sıkıntı devam ediyormuş ve bugünkü idmana da katılmamış. derbide oynayıp oynamayacağı yarın saat 18:00 civarı yapılacak testler sonucu belli olacakmış. tam da beşiktaş şansına uygun bir gelişme gerçekten. takım havasını bulmuş ve sezonun ilk derbisi öncesi oğuzhan yok, fernandes belirsiz.

efsanevi bir galatasaray taraftar sözlüğü. siz sevgili kadeşlerime bir gece hediyesi, sabah uyanıp sol framede görünce ''bu ne acep?'' diyerek tıklayıp okuyunca güne güzel başlama sebebi vermek istedim.
http://www.gscimbom.com/forum/threads/sl-13-14-b-grubu-lk-mac-galatasaray-1-6-real-madrid-mac-sonucu-17-eyluel-startv.151609/page-172
http://www.gscimbom.com/forum/threads/fatih-terim-teknik-direktoer.138381/page-370#post-7003350
ve en bombasıhttp://www.gscimbom.com/forum/threads/rakip-analizi-besiktas.119604/page-5
(vurgula: "fernandez neydi öyle. kokain mi vermişler ne. normal bulmuyorum kesinlikle.")
arkadaş şiir gibi yazmış şerefsizim.

kendisine gram üzülmediğim kişi. beşiktaş forması giymek için önce karakter sahibi olmak gerektiğini anlayamamış arkadaş, belli ki yeteneklerine fazla güveniyor. twitter'da olay hakkında yazan ne kadar arkadaşı varsa kurdukları cümleler kutay'ın çok yetenekli olduğuyla alakalı. bir de aynı soyadı taşıyan biri -muhtemelen abisi- beşiktaş taraftarına hakaret edip 2 sene sonra kulübümüzün kutay akpulat diye ağlayacağını söylemiş. allah aşkına ağlama kulübümüz beni de ağlatacaksın.

kaybedilen bir can daha. bu dünya'dan göçüp giden, arkasında onlarca yıkılmış insan bırakan bir genç daha. olimpiyat meşalesini yakamadın büyük usta ama bak bir annenin daha yüreğini yaktın ve o ateş sönmez. ne kadar konuşursak konuşalım bu ateş sönmeyecek ve sadece de düştüğü yeri yakacak. şimdi biz ahmet'in ailesine hayatımızdaki sıkıntıları anlatsak ne düşünürler acaba. sevgilimden ayrıldım, çok kilo aldım, yarın gece arkadaşlarla dışarı çıkacağım ama param yok, uyku sorunu çekiyorum falan filan. ulan insanlar yıllardır kendinden çok önemsediği, gece kalkıp üstünü örttüğü, ateşi çıktığında canından can vererek baktığı evlatlarını kaybediyor be. bu nasıl bir acı, nasıl dayanılır buna aklım almıyor. daha kaç can alınca yorulacaksınız? peki susanlar size ne zaman sesinizi çıkaracaksınız, sizin de evladınız aynı şekilde can verince öyle değil mi? size dokunmadan yaşayan yılanın da ben anasını sikeyim be yalaka pislikler. gözleriniz kör olmuş.