confessions

rındık

3. nesil Yazar - uzman yazar - Yazar -

  1. toplam entry 121
  2. takipçi 0
  3. puan 6072

sapına kadar

rındık
riskli bir söylemdir. bir gün sapına kadar olmadığını anladığında bu söylemin sahibi pişman olmanın ızdırabını çekecektir. bundan mütevellit sarf edilirken defalarca düşünülmesi gerekir.

gurursuz

rındık
üzerine uzun zamandır düşündüğüm araştırma yaptığım kelime, sıfat, sözcük her neysedir.

fakat hiç bir sözlüğün açıklamaları tatmin etmedi beni. lan şimdi gurursuz muyum ben? gittiğinde yolunu gözleyeceğimi söyleyerek, bir dakikalık telefon görüşmesi yüzünden hüngür hüngür ağlayarak, geleceğini öğrendiğimde;
- geliyor musun? yazıp sonuna bir aptal sırıtma koyarak şimdi gurursuz mu oldum ben.

geleceğini öğrendiğimde anıların göz bebeğimin tam içine tecavüz etmesine izin vererek gurursuz mu oldum ben? gurursuzların en şereflisi olarak gelişinin şerefine hazırlık yapmalıyım şimdi. tatmin olarak geldiğini beynimin en dip bucak köşesine mıhlayarak bir sıcak hoş geldin sevgili...

nefret edilesi komşu tipleri

rındık
müzik sesine, arkadaş gürültüsüne, osuruk kokusuna rahatsız olup, şikayet eden tiplerdir. alıp onları şöyle en ucuzundan bir fare zehri ile zehirleyeceksin arkadaş. aman birde emekli memursa bak sen curcunaya. aboooo bütün mutlu saatlerin içine sıçar.

güven telkin etmek

rındık
güven dediğimiz şey fazlaca önemlidir. karşı tarafı zarar vermeyeceğinize ikna etmektir. bunun için küçük desiseler bile yapabilirsiniz. yani demem o ki,
yakın zamanda bir sözlükçü arkadaşımızın bir sıkıntısına şahit oldum. elimden geldiğince yardımcı olmaya hazırdım. fakat güvenmemiş olacak ki geri çekti kendini. büyük ihtimalle sarktığımı düşündü. henüz cinsiyetini bilmediğimden bihaber henüz cinsiyetimi bilmeden kendince korudu kendini. gel gelelim telkin cümlesine: kardeşim dedim. şu an bilmiyorum güvendi mi bana güvenmedi mi bakıp görecez artık...

metrobüs camından kayıp giden

rındık
bir kadın, öyle bir kadındı ki eşine hiç rastlanmamıştı. kadın güzeldi betimlemesi daha önce hiç yapılmamış bir güzellik...
erkek baktı. allah var şimdi kadın kozmatik dükkanında takla atmış gibi boyanmamıştı. duruydu çok duruydu. mavi bir kadına bu kadar mı yakışır? erkek kadını hayatının kadını yapmışken, kanının ruh suyuyla yıkanmış bir ezgi çaldı... gözlerini metrobüsün camına mıhladı ve en bilindik nidayı döktü ağzından erkeğin kalbine. işte o an erkek ömrünce aç kalmışlığını fark etti. ama şimdi bir ziyafetin en lezzetli lokması çalınmıştı kulaklarına,
-alo?

sadece bir alo yetti erkeği adı bilinmeyen bir okyanusun en mavi yerine bırakmaya. fakat o kadar nazlı ve narin konuştu ki sadece metrobüs camına yapışmış o bakış yetti...
var olamayacaklarını anladı erkek, derin bir ah ile avucunun içine baktı kayıp giden o kalbe.

son bir kez bakmak istedi asla kavuşamayacağı o sevgiliye. öyle bir baktı ki o ne bakış... ''farklı devirlerin çocukları olmalıydık biz'' der gibi. be, hadsiz bir duygu bindirdi erkeğin kalbine. ''gitme ona gitme kal'' demek istedi.

aman allahım o da ne? kadının bileğindeki de ne? sarı kırmızı yeşil renklerle örülmüş bir bileklik. ucuz tezgah işi. tezgahının bir kıymeti yok aslında. erkeğin gönlüne örüldü o ip parçaları. kararttı kalbinin içini. birden hava bozdu irin kokan bulutlar çöktü metrobüsün camlarına. meğer o kadın yoldaş masaların mezesi miydi? yani şimdi saçlarına yüreğini taktığı kadının üzerinden onlarca erkek mi geçmişti? midesi bulandı erkeğin. hayır hayır midesi değil kalbi bulandı kan kustu.
erkek ömründe o kadar hayasız bir gülüş görmemişti. aklına kurşun gibi saplanan o düşünce çürüttü bütün güzel sözleri. orada o kadını boğmak istedi, güneşin sıcağıyla kavrulmuş o asfaltta o kadını sürüklemek, en mahrem yerlerini açıp aç gözlerle baka ispirto kokulu adamlara ifşa etmek istedi. nice nice iğrenç ruh krizleri geçti içinden.

ben daha fazla bir ideolojinin aşkı baltalamasını görmek istemedim ve inmem gereken durağın 3 durak gerisinde indim.
kusmaya devam eden o kalbi zihnimden atmak, seveninin ölüm fermanını yazdığı o güzel kadını kalbimden silmek istedim ve indim...


tanım: yaşanması ve bitmesi muhtemel sınırların çizdiği, hüzün dolu hikayedir metrobüs camından kayıp giden.

sözlük yazarlarının itirafları

rındık
seni ne çok yıkmışım ben, seni ne yıkmışım ben, seni ne yıkmışım ben.
yaşama sevincini elinden almışım içini boşaltmışım başladığın yere atmışım ben. nice umutlarla çıkıp ülkeni bıraktığın ideallerini yakmışım ardından seni bırakmışım.
şimdi umutlarını bırakıp başladığın şehre dönmeye değer miydi?
ağlama krizlerime yakılır mı bir ömür?
itirafımdır sözlük kötü bir insanım ben...
3 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol