2013 yılında söylense ırkçılıktan içeri atılabileceğin söz.
2013 yılı için sezon açılmıştır. her haber saatinde veya gazetede görebiliriz artık. son 940712 yılın en sıcak yazı olacakmış.
umut sarıkaya'nın karikatürlerinde yer verdiği, uyuz olduğu meriç'e yazdığı mektuptur. erkeklerin içinden geçenleri kalme dökmüştür. iyi okunup anlaşılması lazım. sevgilimizin yanında meriç ve meriç gibiler istemiyoruz.
sevgili meriç,
biliyorum temeli çok eskiye dayanan dostluklar kuran bir insansın sen. ve etrafındaki kimsenin üzülmesini istemeyecek bir yapıya sahipsin. seni ben de böyle kabul ettim. zaten kabul etmeden önce, yani tanışmadan önce de senin ismini hep duyuyordum. "meriç bambaşkadır", "meriç de çok üzüldü bu duruma tabii ki", "meriç yine yaptı yapacağını hepimizi gülmekten komaya soktu", "ya meriç diyorum başka bir şey demiyorum, artik gerisini siz tahmin edin" gibi senin hakkında o kadar çok cümle duydum ki anlatamam... hatta ben de belli bir sure sonra, seni daha hiç görmeden ve tanımadan "kesin meriç’tir bunu diyen", "meriç tam zamanında gelmeseydi şaşardım doğrusu" diyerek katildim bu konuşmalara. anamın, babamın isminden çok senin ismini zikrettim su ilişki boyunca meriç. insanları nasıl etkilediğini artik sen düşün güzel kardeşim. bunlar hep iyiye, hep güzele dair şeyler.
bitmek tükenmek bilmeyen enerjinin kaynağını bana söyler misin sevgili meriç? daha tanıştığımız o gün, parmaklarını açarak, elini yukarıdan sorti yaptırarak "selam arkadaşım, tanısalım, ben meriç" demenden anlamıştım enerjik olduğunu. "iste bir enerjik" diye içimden geçirmiştim. hepimiz sabah 8 aksam 6 mesai yapan insanlar değil miyiz sevgili meriç. bu zaman zarfından sonra nasıl sen hala enerji dolu olabiliyorsun sevgili kardeşim. sırrını söyler misin bize? geceden bala pekmeze mi yatırıyorsun kendini, yoksa sabah kalkıp supradinle, redbull'la mi ovuyorsun bedenini. oğlum yorgunuz lan, bitkiniz... aksam da oturup kafamızı dinlemek istiyoruz. afacan gibi, misafirliğe gelmiş tezcanlı çocuk gibi ne oradan oraya koşuyorsun. kaç yasında insansın. yakışıyor mu, ninja gibi hızlı hareket etmeler filan.
surprizlerle dolusun meriç... an be an ne yapacağını tahmin edemiyoruz halk olarak. tak bir parti de oluyorsun, tak yamaç paraşütünde, hop oradan dalışa. enerjine dediğim gibi yetişemiyoruz, onu kendi haline bırakarak durulmasını bekliyoruz, bari "bir sürpriz yapıp" bizi çağırmasan, sürüklemesen peşinde. ben niye durduk yere sen dalıyorsun diye suyun fersah fersah altına gireyim sevgilimle ya da dirayetli davranıp reddettiğimde "umut gelmek istemiyor" gerilimini yaşayayım, ariza çıkaran adam olayım... kız arkadaşımı çok düşünüyorsun, biraz da beni duşun sevgili meriç.
kızlara karsı korumacı, kollamacı tutumunun tek sebebi tanışıklığınızın çok eskiye dayanması ise eğer çok üzüleceğim. yani ilk sen gördün diye ise bize bu afra tafra, ilk sen keşfettin diyeyse, ne diyebilirim sana ben meriç. "sanki bana amerika kıtasını keşfetti .minakoyim altı ustu sinem’in, duygu'nun, canim kuzen elvan’ın varlığını keşfetti" diyebilirim. önce ben görmüştüm diye bu saatten sonra bir şeyin kavgası verilir mi, gerilimi yaşanır mı sevgili meriç? bu arada konusu açılmışken, sen niye benim kız arkadaşımı çok düşünüyorsun meriç.
"bu adam çalışıyor, yorgun argın geliyor, basketbol a da aydın örs’lü efes günlerinden beri zerre ilgilenmiyor" diye bir gün olsun düşündün mü? düşündün. peki, ne diye bana hala enbiey kunbiey diye muhabbet acıyorsun. bir gün olsun elinde lig fikstürüyle göremedim seni. görsem belki de ayni potada erirdik meriç. benimle niye elalemin zencisini, şakin o neyil'ini ayni potada eritmeye çalışıyorsun. nasıl bir adam olmamı istiyorsun oflum sen. olsam biliyorum yine beğenmeyeceksin beni. yine kız arkadaşıma "dikkatli ol o adama karsı" diyeceksin biliyorum. ben aylarca kız arkadaşıma kendimi beğendirmeye çalıştım, niye simdi bir de sana ispatlamak zorundayım meriç.
kıllanıyorum senden arkadaşım. hareketlerinden değil, varlığından kıllanıyorum. an be an etrafımızda olabilme ihtimalinden kıllanıyorum. omo'nun yanına bantlanmış, limonlu cif gibisin. ben sadece omo almak istiyorum, sen ise sadece ayni firma üretti ve daha az satıldı diye ele geliyorsun. gelme artik sevgili arkadaşım. bak ikidir bilerek "arkadaşım" diyorum, bizim oralarda genelde tartaklamadan kısa bir zaman önce insanlar birbirlerine "arkadaşım, güzel kardeşim" gibi beraberliği hatırlatıcı sıfatlarla seslenirler. evet, çekinmeden soyluyorum sana karsı engellenemez şiddet hissi besliyorum. acaba bir ben miyim ayı, bir ben miyim paranoyak diye çok kereler düşündüm. ve konuyu çok az samimi olduğum halde diğer kızların erkek arkadaşlarına da açtım, bir kongre düzenleyerek geceler boyu seni tartıştık. delegelerin oyları sonucu oy birliğiyle "bir yere çağırıp, ışıkları kapatalım. kürekle, sopayla, terlikle dövelim, kimin dövdüğünü bilmesin" kararı cıktı. böyleyken böyle meriç.
ama ben hiçbir sorunun şiddetle çözülmesinden yana değilim. zaten deli skmis gibi gecenin bir yarısı bir adama iki paket sigara içe içe mektup yazmamdan belli değil mi bu. bak arkadaşım sana insan gibi anlatıyoruz durumu. halden anla belirme artik. "aslında tanısan çok seversin" diye anılmaktan sıkılmadın mı? tanınma, sevilip sevilmeme gibi bir derdin de olmasın.
sen simdi dediğim her şeyi unut da bana sunun cevabini ver. tam olarak ne istiyorsun ben ve benim gibilerden meriç?
sevgili meriç,
biliyorum temeli çok eskiye dayanan dostluklar kuran bir insansın sen. ve etrafındaki kimsenin üzülmesini istemeyecek bir yapıya sahipsin. seni ben de böyle kabul ettim. zaten kabul etmeden önce, yani tanışmadan önce de senin ismini hep duyuyordum. "meriç bambaşkadır", "meriç de çok üzüldü bu duruma tabii ki", "meriç yine yaptı yapacağını hepimizi gülmekten komaya soktu", "ya meriç diyorum başka bir şey demiyorum, artik gerisini siz tahmin edin" gibi senin hakkında o kadar çok cümle duydum ki anlatamam... hatta ben de belli bir sure sonra, seni daha hiç görmeden ve tanımadan "kesin meriç’tir bunu diyen", "meriç tam zamanında gelmeseydi şaşardım doğrusu" diyerek katildim bu konuşmalara. anamın, babamın isminden çok senin ismini zikrettim su ilişki boyunca meriç. insanları nasıl etkilediğini artik sen düşün güzel kardeşim. bunlar hep iyiye, hep güzele dair şeyler.
bitmek tükenmek bilmeyen enerjinin kaynağını bana söyler misin sevgili meriç? daha tanıştığımız o gün, parmaklarını açarak, elini yukarıdan sorti yaptırarak "selam arkadaşım, tanısalım, ben meriç" demenden anlamıştım enerjik olduğunu. "iste bir enerjik" diye içimden geçirmiştim. hepimiz sabah 8 aksam 6 mesai yapan insanlar değil miyiz sevgili meriç. bu zaman zarfından sonra nasıl sen hala enerji dolu olabiliyorsun sevgili kardeşim. sırrını söyler misin bize? geceden bala pekmeze mi yatırıyorsun kendini, yoksa sabah kalkıp supradinle, redbull'la mi ovuyorsun bedenini. oğlum yorgunuz lan, bitkiniz... aksam da oturup kafamızı dinlemek istiyoruz. afacan gibi, misafirliğe gelmiş tezcanlı çocuk gibi ne oradan oraya koşuyorsun. kaç yasında insansın. yakışıyor mu, ninja gibi hızlı hareket etmeler filan.
surprizlerle dolusun meriç... an be an ne yapacağını tahmin edemiyoruz halk olarak. tak bir parti de oluyorsun, tak yamaç paraşütünde, hop oradan dalışa. enerjine dediğim gibi yetişemiyoruz, onu kendi haline bırakarak durulmasını bekliyoruz, bari "bir sürpriz yapıp" bizi çağırmasan, sürüklemesen peşinde. ben niye durduk yere sen dalıyorsun diye suyun fersah fersah altına gireyim sevgilimle ya da dirayetli davranıp reddettiğimde "umut gelmek istemiyor" gerilimini yaşayayım, ariza çıkaran adam olayım... kız arkadaşımı çok düşünüyorsun, biraz da beni duşun sevgili meriç.
kızlara karsı korumacı, kollamacı tutumunun tek sebebi tanışıklığınızın çok eskiye dayanması ise eğer çok üzüleceğim. yani ilk sen gördün diye ise bize bu afra tafra, ilk sen keşfettin diyeyse, ne diyebilirim sana ben meriç. "sanki bana amerika kıtasını keşfetti .minakoyim altı ustu sinem’in, duygu'nun, canim kuzen elvan’ın varlığını keşfetti" diyebilirim. önce ben görmüştüm diye bu saatten sonra bir şeyin kavgası verilir mi, gerilimi yaşanır mı sevgili meriç? bu arada konusu açılmışken, sen niye benim kız arkadaşımı çok düşünüyorsun meriç.
"bu adam çalışıyor, yorgun argın geliyor, basketbol a da aydın örs’lü efes günlerinden beri zerre ilgilenmiyor" diye bir gün olsun düşündün mü? düşündün. peki, ne diye bana hala enbiey kunbiey diye muhabbet acıyorsun. bir gün olsun elinde lig fikstürüyle göremedim seni. görsem belki de ayni potada erirdik meriç. benimle niye elalemin zencisini, şakin o neyil'ini ayni potada eritmeye çalışıyorsun. nasıl bir adam olmamı istiyorsun oflum sen. olsam biliyorum yine beğenmeyeceksin beni. yine kız arkadaşıma "dikkatli ol o adama karsı" diyeceksin biliyorum. ben aylarca kız arkadaşıma kendimi beğendirmeye çalıştım, niye simdi bir de sana ispatlamak zorundayım meriç.
kıllanıyorum senden arkadaşım. hareketlerinden değil, varlığından kıllanıyorum. an be an etrafımızda olabilme ihtimalinden kıllanıyorum. omo'nun yanına bantlanmış, limonlu cif gibisin. ben sadece omo almak istiyorum, sen ise sadece ayni firma üretti ve daha az satıldı diye ele geliyorsun. gelme artik sevgili arkadaşım. bak ikidir bilerek "arkadaşım" diyorum, bizim oralarda genelde tartaklamadan kısa bir zaman önce insanlar birbirlerine "arkadaşım, güzel kardeşim" gibi beraberliği hatırlatıcı sıfatlarla seslenirler. evet, çekinmeden soyluyorum sana karsı engellenemez şiddet hissi besliyorum. acaba bir ben miyim ayı, bir ben miyim paranoyak diye çok kereler düşündüm. ve konuyu çok az samimi olduğum halde diğer kızların erkek arkadaşlarına da açtım, bir kongre düzenleyerek geceler boyu seni tartıştık. delegelerin oyları sonucu oy birliğiyle "bir yere çağırıp, ışıkları kapatalım. kürekle, sopayla, terlikle dövelim, kimin dövdüğünü bilmesin" kararı cıktı. böyleyken böyle meriç.
ama ben hiçbir sorunun şiddetle çözülmesinden yana değilim. zaten deli skmis gibi gecenin bir yarısı bir adama iki paket sigara içe içe mektup yazmamdan belli değil mi bu. bak arkadaşım sana insan gibi anlatıyoruz durumu. halden anla belirme artik. "aslında tanısan çok seversin" diye anılmaktan sıkılmadın mı? tanınma, sevilip sevilmeme gibi bir derdin de olmasın.
sen simdi dediğim her şeyi unut da bana sunun cevabini ver. tam olarak ne istiyorsun ben ve benim gibilerden meriç?
gay olabilir.
fikret orman'ın açıklamasına göre twitter sayesinde transfer ettiğimiz futbolcu.
gerçekten çok profesyoneliz. twitter'ı takip ettiğiniz kadar fm'yi takip etseydiniz daha başarılı olurdunuz.
http://www2.sporx.com/futbol/superlig/besiktas/niang-twitterdan-transfer-edilmisSXHBQ329844SXQ
gerçekten çok profesyoneliz. twitter'ı takip ettiğiniz kadar fm'yi takip etseydiniz daha başarılı olurdunuz.
http://www2.sporx.com/futbol/superlig/besiktas/niang-twitterdan-transfer-edilmisSXHBQ329844SXQ
birilerinin el atmadıkları neler kaldı bilemiyorum ama son olarak onuncu yıl marşına da el atmışlardır ve bir süre sonra dinlemek ve söylemek yasaklanacaktır. çünkü (bkz: ileri demokrasi ) var ülkemizde.
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=23371037
sözleri;
çıktık açık alınla on yılda her savaştan:
on yılda onbeş milyon genç yarattık her yaştan,
başta bütün dünyanın saydığı baş kumandan!
demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan.
türk'üz: cumhuriyetin göğsümüz tunç siperi;
türk'e durmak yaraşmaz, türk önde türk ileri.
bir hızda kötülüğü geriliği boğarız.
karanlığın üzerine güneş gibi doğarız.
türküz, bütün başlardan üstün olan başlarız;
tarihten önce vardık, tarihten sonra varız.
türk'üz: cumhuriyetin göğsümüz tunç siperi;
türk'e durmak yaraşmaz, türk önde türk ileri.
çizerek kanımızla öz yurdun haritasını,
dindirdik memleketin yıllar süren yasını;
bütünledik her yönden istiklal kavgasını...
bütün dünya öğrendi türklüğü saymasını!
türk'üz: cumhuriyetin göğsümüz tunç siperi;
türk'e durmak yaraşmaz, türk önde türk ileri.
örnektir milletlere açtığımız yeni iz;
imtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış bir kitleyiz:
uyduk görüşte bilgi, gidişte ülküye biz.
tersine dönse dünya yolumuzdan dönmeyiz.
türk'üz: cumhuriyetin göğsümüz tunç siperi;
türk'e durmak yaraşmaz, türk önde türk ileri.
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=23371037
sözleri;
çıktık açık alınla on yılda her savaştan:
on yılda onbeş milyon genç yarattık her yaştan,
başta bütün dünyanın saydığı baş kumandan!
demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan.
türk'üz: cumhuriyetin göğsümüz tunç siperi;
türk'e durmak yaraşmaz, türk önde türk ileri.
bir hızda kötülüğü geriliği boğarız.
karanlığın üzerine güneş gibi doğarız.
türküz, bütün başlardan üstün olan başlarız;
tarihten önce vardık, tarihten sonra varız.
türk'üz: cumhuriyetin göğsümüz tunç siperi;
türk'e durmak yaraşmaz, türk önde türk ileri.
çizerek kanımızla öz yurdun haritasını,
dindirdik memleketin yıllar süren yasını;
bütünledik her yönden istiklal kavgasını...
bütün dünya öğrendi türklüğü saymasını!
türk'üz: cumhuriyetin göğsümüz tunç siperi;
türk'e durmak yaraşmaz, türk önde türk ileri.
örnektir milletlere açtığımız yeni iz;
imtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış bir kitleyiz:
uyduk görüşte bilgi, gidişte ülküye biz.
tersine dönse dünya yolumuzdan dönmeyiz.
türk'üz: cumhuriyetin göğsümüz tunç siperi;
türk'e durmak yaraşmaz, türk önde türk ileri.
100. bölüm 3. sezonun en iyi bölümlerinden biri olmaktadır.
#100de10leylailemecnun
#100de10leylailemecnun
(bkz: #276582 )
1.550.000 TL tazminat alacak eski hocamız. sen adamla 4 sene sözleşme imzalayıp 1. senenin sonunda hadi git dersen tazminatını da verirsin arkadaş o sözleşmeler boşa yapılmıyor. sezon başında türkiye'ye bile gelmeden bizden 500.000 dolar civarında para alan bir teknik direktörde vardı.
şimdi fikret orman a sormak istiyorum. madem geçiş dönemi feda dönemiydi neden 4 senelik sözleşme yaptın hani bjk nin bir kuruşunu bile boşa harcatmazdın. bu tazminat, sezon başı sven-göran eriksson'a ödediğimiz tazminat, saçma oyuncu transferleri vs. hep yönetim hatası ve boşa giden paralar değil mi?
şimdi fikret orman a sormak istiyorum. madem geçiş dönemi feda dönemiydi neden 4 senelik sözleşme yaptın hani bjk nin bir kuruşunu bile boşa harcatmazdın. bu tazminat, sezon başı sven-göran eriksson'a ödediğimiz tazminat, saçma oyuncu transferleri vs. hep yönetim hatası ve boşa giden paralar değil mi?
mustafa denizli döneminde a2 takımda görev alan ve gayet başarılı iken denizli ile takışıp ayrılan eski futbolcumuz.
eylemin amacına ulaşıp ulaşmamasından çok bu eylemi yapabilecek cesareti olan ve oraya gidip bunu gerçekleştiren bir grup insanı cesaretlerinden dolayı kutluyorum.
diktatörlüğün yavaştan meşrulaştığı ülkemizde hala eylem yapabilecek insanlar varmış hem de tecavüzün, kadın dövmenin normal ama sevgilini öpmenin günah, yasak vs olduğu bir toplumda.
diktatörlüğün yavaştan meşrulaştığı ülkemizde hala eylem yapabilecek insanlar varmış hem de tecavüzün, kadın dövmenin normal ama sevgilini öpmenin günah, yasak vs olduğu bir toplumda.
bu aralar pek sevilen oyun.
bir rüyaya girdiler ama uyanmalarına az kaldı.
bir rüyaya girdiler ama uyanmalarına az kaldı.
beşiktaş'ıma asla gelmesini istemediğim teknik direktör. belki o sene şampiyon yapabilir o da belki ama asla bir ekol yaratamaz. nedense çalıştırdığı takımların ikinci senesinde neredeyse sıfır güç oluyor sahada koşacak adam bulunmuyor. milli takım için iyi bir aday olabilir ne de olsa antreman yönünden milli takımda çok yapacak bir şey yok ama beşiktaş'ıma lütfen gelme hocam lütfen.
muhtemelen tek tarafın buna inandığı aşklardır, diğeri çoktan yeni aşkını bulmuştur.
haksız olmadığını düşündüğüm sarı fırtına. önder özen'i gerçekten tv de ilgiyle dinliyor ve izliyordum umarım bizde de başarılı olur ama metin tekin'in bu yazısını okumadan önce aynı programda kendi efsanemizde aynı şekilde güzel yorumlar yapabiliyorken ve metin işletme mezunu bir insan olarak o spor ve yönetim arasında ki köprüyü en iyi yapabilecek kişi diye düşündüm.
sırf futbol oynadı diye teknik direktör ya da yönetici olan insanlar da var , sırf parası var diye spor kulübüne yönetici olan insanlar da var. bu iş artık iyi bir yapılanma ile çözülmeli. çok fazla sayıda teknik direktörlük yapabilecek eski futbolcumuz var. diğer büyük sayılabilecek kulüplere göre bu sayı daha fazla ama herkes bjk teknik direktörü olamaz. o yüzden eski futbolcularda kendilerine bir kariyer planı yapmalı mesela alt yapı üzerine uzmanlaşmalı bazıları.
metin tekin'de bence hırs eksikliği var (kendi düşüncem) yani teknik direktör olarak görev almasını istemem ama sportif direktör ya da işte şube sorumlusu takımın yapılanmasını sağlayacak insan olabilir ve olmalıdır.
en büyük hatası fatih terim'le çalışmasıdır bence. çünkü fatih terim'in çıkardığı yetiştirdiği teknik adam hatırlamıyorum.
sırf futbol oynadı diye teknik direktör ya da yönetici olan insanlar da var , sırf parası var diye spor kulübüne yönetici olan insanlar da var. bu iş artık iyi bir yapılanma ile çözülmeli. çok fazla sayıda teknik direktörlük yapabilecek eski futbolcumuz var. diğer büyük sayılabilecek kulüplere göre bu sayı daha fazla ama herkes bjk teknik direktörü olamaz. o yüzden eski futbolcularda kendilerine bir kariyer planı yapmalı mesela alt yapı üzerine uzmanlaşmalı bazıları.
metin tekin'de bence hırs eksikliği var (kendi düşüncem) yani teknik direktör olarak görev almasını istemem ama sportif direktör ya da işte şube sorumlusu takımın yapılanmasını sağlayacak insan olabilir ve olmalıdır.
en büyük hatası fatih terim'le çalışmasıdır bence. çünkü fatih terim'in çıkardığı yetiştirdiği teknik adam hatırlamıyorum.
şampiyonu bayern münih olan sezon.
tepedekilerin kendi gibi düşünmeyenleri barındırmadığı, kendi gibi yaşamayanları yaşatmadığı, eleştirenleri hapse attığı, tartakladığı vs.vs.
varmış böyle yerler.
varmış böyle yerler.
hala çıkıp ne var canım 21:00 de alırsınız ya da yaaağ içki kötü şey ne olacak içmeyiverin diyebilen beyinsizler oluyor. ulan olay alkol vs değil kökten yasaklasan yine insanlar bulur içer olay yasaklama olayıdır. insanların özgürlüklerine engel olmaktır. alkol kötü şey ise alkolden soğutmak için önlemler alırsın ama insanların hayatlarına müdahale edemezsin artık iyice abarttılar neredeyse şu saatte yatılacak şu saatte kalkılacak diye ferman verecek birilerinin başbakanı.
bugün kendine dokunmadığı için sus pus olan insanlar, birgün sıranın kendi özgürlüklerine de geleceğini unutmamalı.
ama ben koyunum güdülmem lazım benim diyorsanız buyrun desteklemeye devam edin.
bugün kendine dokunmadığı için sus pus olan insanlar, birgün sıranın kendi özgürlüklerine de geleceğini unutmamalı.
ama ben koyunum güdülmem lazım benim diyorsanız buyrun desteklemeye devam edin.
(bkz: ereğli ) gibi modern, güzel bir ilçeye sahip şehirdir. alkol tüketimi neden konya'da fazla çıkıyor sorularına ereğli'ye giderek cevap bulunabilir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?