büyüklüğü renkleridir,asaletidir,felsefesidir,duyarlılığıdır,nezaketidir...
az bir zaman önce okan bayülgenin sosyal konulara değinen bir program yapmasıyla akşamları pek haşırneşir olduğum kanal olmuştur.
(bkz: sade vatandaş)
(bkz: sade vatandaş)
bazen sevinç;paso keder bile seni sevmemi engelleyemez kartalım...senin ismine aşığım ben,8-0 yenilsen ne olur yada başka şeyler...ben Beşiktaşlıyım,bırak bilmesin kimse ne demek istediğimi;anlamasın! Asaletin yeter!
Geri gönüşümünün neye bağlı olduğunun iyice düşünülmesi gereken hatalardır,önemli oranda dönüşü engelleyen şey "ego" kavramıdır.küçük bir af dileme(yada özür dileme) belki herşeyi halledebilecektir fakat biz bunu başaramayız.Biz bu başlığa çooook yazarız daha...
öncelikle çarşı bir köşe yazarı gibi işliyor özellikle Türkiyede;çarşı için pankartlar köşe yazıları,kapalı tribün gazeteleri sanki..."Futbol sadece futbol değildir" görüşüne yeni bir bakış açısı katmıştır çarşı,Futbol hakikatten sadece futbol değildir..Süregelen yorum "holiganlık,futbol mafyası,para" gibi kavramları çağrıştırırken akıllarda;çarşı'nın yorumu futbol sevgisinin,Beşiktaş aşkının yanısıra duyarlılık,açık görüşlülük ve hatta nezaketi akıllara getirmektedir(inönüdeki Porto maçının sonunda bilindiği üzere porto alkışlandı).Netice olarak çarşı sadece bir tribün grubu değil bir "toplum yazarı" olmuştur aslen...çarşıya bütün bunları katan herbir bireyin açık görüşlü,ilerici insanlar olmasındandır sanırım gericiliğe de karşıdır sevgili kartalsözlükçüler...
beşiktaş taraftarının futbolu gerçekten bilip,değerlendirme yapabildiğini;hatta karşı takımı da alkışlayarak asaletini ve iyiyi tebrik edecek kadar saygın olduğunu gördüğüm maçlardır genelde...onun dışında üzülürüm ama beşiktaş yeniyor diye sevmedik ki!
24 ekim...hep özel bir gün gibi gelmiştir bana,ama şimdi anlıyorum öylesine bir gün işte...
özlemek illaki zaman mı taşımalıdır?evet geçmiş zamandan söz ediyorum...geleceğe dair bir özlem de olabilir.bu da özlemeyi arzu-umut karışımı birşey yapar,yani ya bir yansımanın tekrarını arzularsın;ya da gelecekte yansımasını istediğin birşeyi umut edersin.bu düşler arasında kaybolmak senin şimdiyi yaşayamamana sebep olur.Bugün,dünü özlersin yarında bugünü özlersin.Demekki sonuç özlemek "şimdi"yi mahvetmenin temel yoludur.[ybkz]swh[/ybkz]
sadece hissedilen ilk anda söylenirse anlamı olan kelimedir...zamana bırakmak,beklemek eylemleri sonrasınada hiçbir naneye yaramayacaktır ki zaten sizinde artık eskisi kadar diyesiniz kalmayacaktır...
(bkz: hayatın tadını çıkar biraz)
(bkz: hayatın tadını çıkar biraz)
bir an evvel tanışılıp,muhabet koyulmalıdır bu şahısa...bir gün aynı duruma düşebilirsiniz nitecede...
sıcacık ve taze olarak bir insanın rüyası haline gelebilecek kadar lezzetlidir.Bazen martılara "yem" olur sahilde,bazen sevgiliyle romantizmi bam telinden çalmak olur gönüllerde.nitekim güzeldir,her daim sanki bir ortak noktadır bir toplum insanca...
önermeyi yapan insanın sığ olmasının göstergesidir.Nitekim bir kadına gerektiği zaman kelimelerle anlatılamayacak hisler duyulabilir ve sonucunda böyle "konuşmak" istenilebilinir...Bunun ne utanılacak bir tarafı vardır ne de aşşağılanacak!
yanlış arayış,inanış ve isteyiş sonucu doğan "Avrupa özentisi" fikrini benimsemek istemememizden kaynaklanıyordur...Medeniyet;ne avrupadır ne amerika ne asya...Medeniyet 'insan'dır,yaşamak için çabalamak değil;sevdiğiniz insanlar ve hobileriniz için yaşamaktır.Ve bunlara ne çizgili pijama engel olur ne de sucuklu yumurta!
en iyi doğumgünümün olduğu,en iyi hediyemi aldığım gündür.
kemal kılıçdaroğlu ile birlikte yol katedebileceğini düşündüğüm partidir.
bahsedilen siyasetçi,politikacı duruşundan hiç nasibini almamasına rağmen görüldüğünde "ulan bu adam;adam be!" dedirten mekanı cennet olası şahıs...
bu cümleyi duyduğumda titanik filmindeki kaptan ve geminin tasarımcısı geliyor aklıma...biri saati ayarlıyor,diğeri kaptan bölmesinde bekliyor...hala unutamam o sahneleri,sonra derimki ulan bunlar adamsa biz neyiz?[ybkz]swh[/ybkz]
insanların kendine söyleyebileceği en büyük yalandır;insan eğer unutmak isterse unutur,istemiyorsa öpsen unutmaz...
"nereyi?" diye cevap verebiliyorum bu kelimeye...
sürekli nasıl diye sorarsan olmaz bu iş...öncelikle godfather part ı den don corleone'nin johnny'e fırça attığı sahneyi izlemekle başla...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?