insanın karnı ne aç olur ne de tok,yapacak bir şeyi de yoktur canı sıkılır hafiften, işte o zaman bu soruyu sorar kendine.mutfağı,dolabı altını üstüne getirirsin de bulamazsın cevabı.bütün yiyecekleri gözünün önünden geçirirsin ama yinede olmaz...uyuz bir durumdur
öğrencilik hayatımda her zaman en mantıklı bulduğum hesap şeklidir.sevgilim de benim gibi öğrenciyse kaçışı yoktur,hesabı tek başına ödeyemez.önce kendi parasını kazansın, yapmasın demiyorum ama kendi kazandığı parayla yapsın.aslında sevgiliysek paranın lafı olmaz kimde varsa o öder ama daha bunu kabullenen erkek kişisine rastlamadım alman usulü daha kabul edilebilir sanırım.
içinde yaşadığı toplumun göz zevkini düşünen,örnek kızdır.
hong kong'un almodovar'ı.dünya üzerinde çekilebilecek en güzel aşk filmini çekmiş inanılmaz yönetmen. (in the mood for love ).filmlerinde onu türevlerinden farklı kılacak pek çok ayırıcı özelliği vardır.sahne seçimlerinde karakterler büyük ve önemli olaylar yaşayacaklarsa ,çekimi yavaşlatarak zamanın akışını seyirciye birebir yansıtır ve anı gerçek kılar.filmlerin her sahnesi fotoğraf karesi kadar muazzamdır.filmlerinde genelikle sarı,kırmızı ve yeşil rengin hakimiyeti bulunur.sahne ve müzik seçimleri arasındaki uyum hakkında fazla söze gerek yoktur.(yumeji's theme,california dreamin').bir diğer muhteşem filmi," chung king express" ise aşk,takıntı ve bağlılık gibi konuları çok naif bir şekilde anlatır.en çok bilinen filmi my blueberry nights'dır. benim diğer filmlerine nazaran çok da başarılı bulmadığım filmidir aynı zamanda.belki çok dip bir ayrıntı olacak ama filmlerinde kadınların etek boyu diz kapaklarının bir parmak altındadır (kadın gözüyle bakınca...) filmlerinde yer vermeyi sevdiği tony leung'u biz de izlemeyi severiz.ne kadar yazsak da hep eksik kalacakmış gibi. büyük adam vesselam...
lise yıllarımda başıma çok sık gelmiş olaydır.bazen benim ismim bile kağıda 100 yazılmasına yetiyordu.en düşük sözlüm seksendi o zamanlar.o eski halimden eser yok şimdi. 2.50 ortalamayı zor tutturuyorum.ben iyiyim de çevrem kötü, çok bozdum.
dondurma olarak görmediğim aramızda soğukluğun bulunduğu buzlu bir şey neyse artık siz tanımlayın ama dondurma değil...tüm samimiyetimle soruyorum, bu dondurma ise diğerleri ne?
mike nichols filmidir.filimin konusu; aldatma, zaaflar, kararsızlıklar, ilişkiler.film boyunca acaba hangi kahraman daha mağdur, hangisi daha aşık, hangisi daha kararlı, hangisi daha tutkulu gibi sorular sormak istiyorsunuz ama film sürekli ters köşeye yatırdığından tüm soruları film sonuna erteliyorsunuz.güvensizlik içinde ilişki kurulamayacağını çok güzel gözler önüne seriyor,repliklerde bir o kadar başarılı.yabancıların o kadar da yabancı olmadığını fark ediyorsunuz filmde.insanların aşktan beklentilerini,tesadüfleri, güçlerini,zayıflıklarını sorgulamanızı sağlıyor.kararsız olamanın baştan kaybetme olduğu uyarısını da veriyor.ne kadar anlatsam da filmde eksik bir şeyler kalacakmış gibi sonuç itibariyle gayet hoş izlenilesi ama herkesin sevemeyeceği bir film.
her şeyin ters gideceği gibi bir düşünceyi insanın aklına sokar stres yapar,he saptamalarında doğruluk payı vardır orası ayrı. "Ters gidebilecek her şey, ters gidecektir." diyerek ne kadar olumsuz ve kaderci olduğunu ortaya koymuştur. hiç bana göre değil hiçççççç...
punk grubudur,Start Wearing Purple parçaları benim gibi mor aşığı bir insanı gaza getirmeye yetiyor da artıyor.bu grubun şarksını dinleyip de zıp zıp zıplamayan bizden değildir.ayrıca gogol bordello non-stop adlı belgeseli vardır meraklılarına duyurulur...
abisi demir özlüdür, kendisi gibi yazardır.içini döktüğü mektup arkadaşı yine yazar ferit edgü'dür.duygular arası geçişi ve hislerini kaleminde canlandırmasıyla sizi bağlar.başka yazarların tatlarını da bulursunuz eserlerinde.hem kaç kişi "Yaşamın Ucuna Yolculuk" yapabilir ki bu kadar içten.
olabilitesi olan durumdur.tanıyacak kadar bol ve eğlenceli vakit geçirmek önemlidir bu noktada. ortak zevkler,kültür durumu,ses tonu,kişiliği,kıyafetleri,belkide sırını çözemediğiniz bir şey bağlar sizi.ama tipsizliğinde dereceleri var.hem kime neye göre tipsiz bunu da düşünmek lazım.
benim gönlümün sultanı efes dark arkadaş ondan dahası yalan.
2003 yapımı bir filimdir(belgesel),yönetmeni Achero Mañas'tır.dünyayı değiştirmeye çalışan bir grup konservatuar öğrencisinin sanattı dar kalıplara sokan klasik anlayıştan uzaklaşarak okulu bırakması ve sanattı özgür kılan sokaklara taşımasıyla başlar.içlerinde ki ateşi alfredo ateşler.halk için yaptıkları ve halkla var olan tiyatroyu,tapınma derecesinde sevdikleri için para almayı ihanet olarak görürler.sahne onlar için her yerdir.polislerin baskılarına karşı yılmadan belgesel tiyatro anlayışlarını icra etmeye çalışırlar.umutları tükendiği anda para almayı kabul ederler ama yanlış yaptıklarını anlamaları uzun sürmez.alfredo, grubu tekrar toplayarak,seslerini duyurmak için kraliyet tiyatrosunu kullanır.alfredo sanattın kalıplarla nasıl kokuştuğunu, sıradanlaştığını anlatan bir konuşma yapar ve salıncakta vurularak ölür.
idealist olmanın ve o duygunun verdiği muhteşem hazzı vurgular filim.oyuncuların sadece sevdikleri için bir işi yapmaları insanların taktirini alıyor.ayrıca sinemayı ,televizyonu bir filmle eleştirmesi de dikkat çekici.oyuncuların ileride ki yaşlarıyla yapılmış röportaj tekniği gayet başarılı.sanattan anlamayan insanların elinde sanattın nasıl harcandığını da gözler önüne seriyor.bir yandan da sanat ne içindir sorusunu düşünmeye sevk ediyor.yönetmen izleyiciyi filime dahil etmeyi başarıyor yani filimde ki vurguyu canladırıyor.satır aralarında ki mesajlara dikkat etmek gerekir.en akılda kalan replik ise:
"dünyayı değiştirmeye çalıştık, başaramadık. şimdi dünyanın beni değiştirmesini engellemeye çalışıyorum."
idealist olmanın ve o duygunun verdiği muhteşem hazzı vurgular filim.oyuncuların sadece sevdikleri için bir işi yapmaları insanların taktirini alıyor.ayrıca sinemayı ,televizyonu bir filmle eleştirmesi de dikkat çekici.oyuncuların ileride ki yaşlarıyla yapılmış röportaj tekniği gayet başarılı.sanattan anlamayan insanların elinde sanattın nasıl harcandığını da gözler önüne seriyor.bir yandan da sanat ne içindir sorusunu düşünmeye sevk ediyor.yönetmen izleyiciyi filime dahil etmeyi başarıyor yani filimde ki vurguyu canladırıyor.satır aralarında ki mesajlara dikkat etmek gerekir.en akılda kalan replik ise:
"dünyayı değiştirmeye çalıştık, başaramadık. şimdi dünyanın beni değiştirmesini engellemeye çalışıyorum."
hep aynı şarkıları çalan,üniversite öğrencilerini çalıştıran,üç dört katlı üst katında takılmayı sevdiğimiz sıkış tepiş mekandır.
süt, tarçın,buz parçalarıyla olsa da içsek dedirtir, yanında bademde fena olmaz.şişesi falanda sevimlidir.
yeni albümünü başarılı bulduğum gruptur.bana hediye ve hiç kimseyim özellikle beğeniyi hak etmiş parçalarıdır.
dünyanın en naif kadın seslerindendir tartışmasız.aynı zamanda sıkı bir hayvan hakları savunucusudur.dancer in the dark filiminde ki oyunculuğu da izlenilesidir.
ikizdere bölgesiyle beni kendine hayran bırakmış şehirdir.ilk fırsatını bulduğumda nefesi orada alacağım...
bir rapçinin başka bir rapçiye eleştirmek ve ayar vermek amaçlı yazdığı parçalardır.kesinlikle rapin gelişmesine büyük katkıları vardır,hırslandırır ve yaratıcılık oranını da arttırır.karşılıklı ve hazırlıksız olanları daha eğlenceli olur.türkiyede son zamanlarda yazılan ilk aklıma gelen en iyi diss sansar salvonun sagopa kajmer için yazdığı paranı verdim parçasıdır.
sıkça dışarıda olan bünye için oh be dedirtir.ertesi tatil okulda yoktur biriktirdiğin dizileri filmleri izlersin,sessiz sakin kitabını okursun.yastığınla yorganınla bütünleşirsin iyide olur güzelde olur mis...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?