benim kakamı getiren faaliyettir. yakalanmayacağıma yüzde yüz emin bile olsam içtikten sonra kakam gelirdi. "ya yolunu şaşıran biri kapımızı çalar da açmamayı düşünüp, acaba kötü bişey yaptığımı anlar en iyisi açayım, durduk yere kıllanmasın diyerek kapıyı açarım, açınca da efendim olaylar gelişir de babama söyler diye bir düşünce birden aklıma gelir ve ardından da kakam.
güntekin onay iyi futbol yorumcusu değil, bu vasfı yok. yazdığı yazılar okuyana ilk anda mantıklı gibi gözükür ama total mantık, birbirleriyle uyum kazanamaz. onay'ın yazıları hep o günkü maçla ilgili düşünce belirtir ve önce emir alır sonra yazar. bu böyle devam eder. Dün futbolseverler bir kez daha bu gerçekle yüzleşti.
onay bu sene yüzdeyüz futbol programında iyi piyasa yaptı. Hala patronlarının isteklerini kovalıyor. kendi kariyeri için aklını mantığını ve futbol bilgisini devre dışı bıraktı. bir bakıma kendi saygınlığını feda etti. gazetedeki köşesi onun yükseleceği yer değil. dün kaybettiği saygınlığının telafisi ise çok zor.
onay bu sene yüzdeyüz futbol programında iyi piyasa yaptı. Hala patronlarının isteklerini kovalıyor. kendi kariyeri için aklını mantığını ve futbol bilgisini devre dışı bıraktı. bir bakıma kendi saygınlığını feda etti. gazetedeki köşesi onun yükseleceği yer değil. dün kaybettiği saygınlığının telafisi ise çok zor.
(bkz: vahid halilhodzic)
bunlara bu gerek. getireceksin takımın başına "bu veli koşuyor falan ama yaratıcı değil" diyecek. "transfer şart" diyecek.
bunlara bu gerek. getireceksin takımın başına "bu veli koşuyor falan ama yaratıcı değil" diyecek. "transfer şart" diyecek.
etrafı hep dutluk olan fotoğraf. hakikaten tarihin doğanın falan hep annesini üzmüşüz.
ya vay arkadaş dedirten teknik direktör. ama kendine değil hakkında yapılan yorumlara. öncelikle bu sorum beşiktaşlılara: arkadaşlar siz bu takım 6 maçtır deplasmanda 4 maçta üst üste kazanırken ne konuşuyorsunuz beşiktaş hakkında? liverpool maçını düşünüyor diyen mi dersin, ingiltere'ye kapağı atmaya çalışıyor mu dersin, taktik bilmiyor mu dersin? bir lig maçı kaybetti bu adam. eskişehir deplasmanında bir lig maçı kaybetti. franco'nun oynamaması hatadır, atınç yerine necip tercihi hatadır, bunlara da kabul. ama gönderelim gitsin yerine şu gelsin. oğlum siz ne içiyorsunuz lan.
önce şuna değinelim: liverpool maçının önemi ve bu maç için yapılan rotasyon. önce beşiktaş taraftarı sözüm yine sana. geçen haftasonu saat 16:00'da bursaspor ile olimpiyat stadında lig maçı oynadık. maçta yaklaşık 25 bin kişi ya vardık ya yoktuk. maç pazar günü ve geç saatte değildi. önemsediğiniz lig ise neredeydiniz? ligin iyi takımlarından bursa önünde oynayacaktı takım. neredeydiniz ya? gelin gelmeyin maça ayrı konudur. soru şu? perşembe günü liverpool ile rotasyona ve dolayısıyla eskişehir mağlubiyetine yol açan maçımız var. bilet durumu nedir? bir hafta önceden kale arkaları ve doğu bitmiş. 50 bin bilet satılmış. hangisini daha çok önemsiyorsunuz siz? hangi maçı daha çok arzuluyoruz? hangisini kazanınca daha çok seviniyoruz? siz de bu maçta tribün olarak ingiltere'ye mi transfer olacaksınız? neden lig maçı 25 bine oynuyoruz biz?aslında biz daha çok istiyoruz liverpool maçını. biliç değil. avrupa takımları 30 kişilik rotasyonla oynuyorlar. arsenal yedeklerle gelip gs'ye dört attı. hangi türk takımının yedekleriyle avrupa'da, bırakın deplasmanı kendi evinde maç kazanacağını düşünüyorsunuz? yarı finalde benfica'ya elenen fener hala 3 orta saha oyuncusunun eksikliğini anlatıyor.
sevmede ve nefret etmekte ayarımız olsun. samet aybaba'nın oynattığı futbolu sevin ya da sevmeyin. ondan devraldı takımı biliç. leblebi gibi gol yiyordu takım. hem de iyi zamanında sivok, toraman, sağ bekte hilbert ile. sol bek konusu sıkıntılıydı. şimdi serdar,pedro,ersan,motta defans hattı ile daha az gol yiyorsak takım savunması başarısındandır. bunu da takıma aşılayan biliçtir.
neyse gelelim ingiltere mevzusuna: liverpool ile oynayacağımız maç son 32(otuziki) turu rövanş maçı. yani ordan son 16 çeyrek falan devam ediyor. geçen sene son 32'de kim elendi kim kaldı hatırlayan mı var. bu ingiltere'ye gitmek bu kadar mı kolay? her ingiliz takımını eleyen ingiltere'de teknik direktör mü oluyor? var mı böyle bir istatistik? ayrıca liverpool son 32 takımın bayern'i, real'i falan değil. fiorentina liverpool'dan daha dişlidir ki turu geçersek o meymenetsiz kel kesin fiorentina çekecek.
hasılı kelam: giden eskişehir maçına ben de üzüldüm. liderliğin fb-gs maçına kadar elimizde kalmasını herkes çok istiyordu ama geçen hafta gs 3. iken belki biz bu hafta 3. olacağız. yani tek maç ile liderlik gelebilir. kopma falan yok. haftaya içeride bal-kes var. sonraki hafta olası beraberlik bizi yine zirveye taşır. kaybedilen bir şey de yok.
amiyane tabirle bilic babamızın oğlu değil. giden ilk teknik direktörde olmayacak. ama bu adamın takıma katkısını, oyunculara bireysel anlamda katkısını es geçmeyin. en son kaç sene ya da teknik direktör önce takımla bu kadar bütünleşen birini gördünüz takımın başında. beşiktaş'ın şampiyon olmaması için gerekirse götünü açacak adamların geçen sene takımı şampiyon yapamayacağını bildiği için ona buna şirin gözükmek için bilic'i övmelerini bu sene duyamıyorsunuz evet. çünkü bu sene beşiktaş yarışta. unutmayın. örnek isterseniz rıdvan'ı dinleyin maç akşamları. geçen sene yere göğe koyamıyordu bilic'i. bu seneki hallerine dikkatle bakın.
esen kalın.
önce şuna değinelim: liverpool maçının önemi ve bu maç için yapılan rotasyon. önce beşiktaş taraftarı sözüm yine sana. geçen haftasonu saat 16:00'da bursaspor ile olimpiyat stadında lig maçı oynadık. maçta yaklaşık 25 bin kişi ya vardık ya yoktuk. maç pazar günü ve geç saatte değildi. önemsediğiniz lig ise neredeydiniz? ligin iyi takımlarından bursa önünde oynayacaktı takım. neredeydiniz ya? gelin gelmeyin maça ayrı konudur. soru şu? perşembe günü liverpool ile rotasyona ve dolayısıyla eskişehir mağlubiyetine yol açan maçımız var. bilet durumu nedir? bir hafta önceden kale arkaları ve doğu bitmiş. 50 bin bilet satılmış. hangisini daha çok önemsiyorsunuz siz? hangi maçı daha çok arzuluyoruz? hangisini kazanınca daha çok seviniyoruz? siz de bu maçta tribün olarak ingiltere'ye mi transfer olacaksınız? neden lig maçı 25 bine oynuyoruz biz?aslında biz daha çok istiyoruz liverpool maçını. biliç değil. avrupa takımları 30 kişilik rotasyonla oynuyorlar. arsenal yedeklerle gelip gs'ye dört attı. hangi türk takımının yedekleriyle avrupa'da, bırakın deplasmanı kendi evinde maç kazanacağını düşünüyorsunuz? yarı finalde benfica'ya elenen fener hala 3 orta saha oyuncusunun eksikliğini anlatıyor.
sevmede ve nefret etmekte ayarımız olsun. samet aybaba'nın oynattığı futbolu sevin ya da sevmeyin. ondan devraldı takımı biliç. leblebi gibi gol yiyordu takım. hem de iyi zamanında sivok, toraman, sağ bekte hilbert ile. sol bek konusu sıkıntılıydı. şimdi serdar,pedro,ersan,motta defans hattı ile daha az gol yiyorsak takım savunması başarısındandır. bunu da takıma aşılayan biliçtir.
neyse gelelim ingiltere mevzusuna: liverpool ile oynayacağımız maç son 32(otuziki) turu rövanş maçı. yani ordan son 16 çeyrek falan devam ediyor. geçen sene son 32'de kim elendi kim kaldı hatırlayan mı var. bu ingiltere'ye gitmek bu kadar mı kolay? her ingiliz takımını eleyen ingiltere'de teknik direktör mü oluyor? var mı böyle bir istatistik? ayrıca liverpool son 32 takımın bayern'i, real'i falan değil. fiorentina liverpool'dan daha dişlidir ki turu geçersek o meymenetsiz kel kesin fiorentina çekecek.
hasılı kelam: giden eskişehir maçına ben de üzüldüm. liderliğin fb-gs maçına kadar elimizde kalmasını herkes çok istiyordu ama geçen hafta gs 3. iken belki biz bu hafta 3. olacağız. yani tek maç ile liderlik gelebilir. kopma falan yok. haftaya içeride bal-kes var. sonraki hafta olası beraberlik bizi yine zirveye taşır. kaybedilen bir şey de yok.
amiyane tabirle bilic babamızın oğlu değil. giden ilk teknik direktörde olmayacak. ama bu adamın takıma katkısını, oyunculara bireysel anlamda katkısını es geçmeyin. en son kaç sene ya da teknik direktör önce takımla bu kadar bütünleşen birini gördünüz takımın başında. beşiktaş'ın şampiyon olmaması için gerekirse götünü açacak adamların geçen sene takımı şampiyon yapamayacağını bildiği için ona buna şirin gözükmek için bilic'i övmelerini bu sene duyamıyorsunuz evet. çünkü bu sene beşiktaş yarışta. unutmayın. örnek isterseniz rıdvan'ı dinleyin maç akşamları. geçen sene yere göğe koyamıyordu bilic'i. bu seneki hallerine dikkatle bakın.
esen kalın.
iyiye giden kadrosu güçlenen ve derinleşen takımdır. defans hattına bir kaç takviye ile daha da iyi olacaktır. elindeki tüm oyuncuların geliştiği bir takımdır. fener ile karşılaştırın mesela. verimlerinin yüksek dönemlerinde yüksek paralara alınmış futbolcuları alıp oynatan giderken de "oh nihayet kurtulduk" takımdır. guiza, krasic, mehmet topuz vb. beşiktaş'taki oyuncular üzerine koyarak gidiyor. bu takımda gelişiyor. samet aybabalı dönem, bilic'in geçen seneki yaptığı takım ve bu seneki takım. gelişme gösteriyor. maliyetli transferler çok başarılı. bu sene olur olmaz bilemem ama seneye rahat bir şampiyonluk yaşayacak takımdır.
güzel oynamadığımız ama aynı zamanda oynatmadığımız maçtan kötü sonuçla döndüğümüz maçtır. rövanşlı maçlarda 1-0 alınabilecek en kötü sonuçlardan birisidir. çünkü 3-4 yersin iş bitmiş olur. gol atarsın evinde oynayacağın maç için sigortan olur ama gol atamadan tek golle mağlup olmak en kötü senaryolardan birisiydi ve maalesef gerçekleşti. umutsuz falan da değilim ama beni en çok korkutan ersan ve motta'nın olmadığı savunma hattı. tamam motta belki zaten aksıyordu ersan da yeri dolmayacak biri değil ama zaten sorunlu defans hattımız iki "yedek" oyuncu ile her an her şeye açık. evinde rakipten yiyeceğimiz bir gol bizi 3 gol atmak zorunda bırakacak. lanet olası deplasman golü kuralı yüzünden zaten kırılgan olan takımımız ya gol yiyince mental olarak çökecek -ki buna maçı izlemeye gelenler de dahil- ya da golü bulunca skoru tutmaya çalışacak. çünkü 1-0 öndeyken gol aramak geri de açık vermek anlamına gelecek. yani takım o golü yese de yemese de "tek bile yesem 3 atmak zorundayım ki çok zor" psikolojisine girecek.
bu olumsuzluğu bir kenara bırakırsak avrupa'da nasıl oynanması gerekiyorsa öyle oynadı beşiktaş. iki gün önce oynanan psg-chelsea maçında deplasman takımı chelsea da aynen bizim oynadığımız futbolu oynadı. siz bakmayın ergen beyinlerin 0-9'dan aşağısı başarısızlıktır demelerine. 0-0'a iyi kilitledi maçı. yapanın özür dilemek zorunda kaldığı büyük bir hata ile yenildik. bu beşiktaş doğru yolda. eler ve ya eleniriz ama avrupa'da oynamayı öğrenen beşiktaş doğuyor. bir maç 2-1 yenip gidip 8 yiyen beşiktaş değil. ne oynadığını bilen bir takım var. ben bu beşiktaş'ı izlemeyi seviyorum. 26 şubattaki rövanşta da aynını izletin bize.
bu olumsuzluğu bir kenara bırakırsak avrupa'da nasıl oynanması gerekiyorsa öyle oynadı beşiktaş. iki gün önce oynanan psg-chelsea maçında deplasman takımı chelsea da aynen bizim oynadığımız futbolu oynadı. siz bakmayın ergen beyinlerin 0-9'dan aşağısı başarısızlıktır demelerine. 0-0'a iyi kilitledi maçı. yapanın özür dilemek zorunda kaldığı büyük bir hata ile yenildik. bu beşiktaş doğru yolda. eler ve ya eleniriz ama avrupa'da oynamayı öğrenen beşiktaş doğuyor. bir maç 2-1 yenip gidip 8 yiyen beşiktaş değil. ne oynadığını bilen bir takım var. ben bu beşiktaş'ı izlemeyi seviyorum. 26 şubattaki rövanşta da aynını izletin bize.
ismiyle zerre alakası olmayan site. ilanların neredeyse tamamı emlak ofislerinden ya da oto galericilerinden. özelikle emlak piyasasında emlakçı saldırısı altında. site de buna kişinin 1 ayda 1 hesapla sadece 1 kez ilan vermesine izin vermesiyle çanak tutuyor. mesela benim iki evimi de aynı anda bu site üzerinden satışa çıkarmam imkansız. benden 2. ilanım için 70tl para istiyor. internette açtığınız farklı e-mail adresleri ile farklı hesap alımında ise telefon numarası istiyor ve daha önce kullanılan telefon numaralarına 2. hesabı açtırmıyor. peki emlak ofisleri yüzlerce ilanı nasıl giriyor. "mağaza aç" seçeneği ile aylık para yatırarak. sitede özellikle kiralık daire ararken ilan yanında küçük fotoğrafı olmayan ilanlara bakın çünkü o küçük fotoğrafı koymak bile 20 tl. mağaza açıp aylık para ödeye emlak ofisleri o fotoğrafları dilediği gibi koyabiliyor. kendi ilanını oluşturan sade vatandaş ise o küçük fotoğrafa 20 tl vermediği için ilanı fotoğrafsız kalıyor. hatta emlak ofislerinde sadece sahibinden.com için çalışan ofis boylar var. aynı emlakçılar sizin sahibinden verdiğiniz ilanı size hiç danışmadan kendileri de siteye koyuyor ve birden müşteri buldum diye sizi arayabiliyor. 6 ay önce bu siteden kiraladığım dairem için hala emlakçılardan "müjde evinize müşteri buldum" diye aranıyorum. buldukları da her ne hikmetse yabancılar. kısacası "sahibinden" değil emlakçılar ve aracılar için çalışan site.
bu fener tetikçisinin geçen sene beşiktaş'ın şampiyon olamayacağını iyi bildiği için yaptığı olumlu yorumlara bakıp gs'ye gıcık beşiktaş'a sempatisi var diyen renktaşlarım gerçek yüzünü iyi görsünler.
rıdvan dilmen denen futbol dehasının maç kazanan biliç'i gönderip sergen'i getirmesiyle gün yüzüne çıkan kudurmadır. lacivert renklilerin teknik direktörü "hakem penaltı demişse penaltıdır" diyordu. ne o şerefi eksikler, siz penaltı dememiş miydiniz yoksa?
8 şubat 2015 çaykur rizespor beşiktaş maçında mustafa pektemek'i neden kadroya almayıp forveti ikilemediğini merak edenlere cevabı bizzat mustafa pektemek (bkz: 11 şubat 2015 kayserispor beşiktaş maçı)nda cevap vermiştir. "henüz hazır değilim, normalde iyi golcü değilim, sakatlıktan çıktım çok maç eksiğim var hiç oynayamıyorum"
69. dakika tita'nın golüyle 2-2 olan maç.
yaptığım eylemdir. her maçı ya staddan ya da televizyondan canlı izlememe rağmen ne zaman denk gelsem her işimi bırakır izlerim. puan kaybı olan maçlarda spor programlarına küserim.
cenk-serdar-pedro-atınç-motta-necip-tolgay-kerim-ozzie-uğur-pektemek 11'i ile sahaya çıkmamız gereken maç. as oyunculardan pedro, motta ve serdar yedekleri sakat olduğu için oynamak zorunda. ama bilic bu maçta demba ba, töre olcay sosa gibi oyuncuları bu zorlu fikstür öncesi oynatıp yorarsa kendisine laflar hazırladım.
ziraat türkiye kupası son 16 turu maçıdır. maçın başında ilk 2 dakikada atılan karşılıklı gollerle 1-1 devam etmektedir. aspor'dan canlı yayınlanmaktadır.
bale gibi kazmayı 100 milyon'a itelemeyi başaran tottenham'ın başkanının izleyip izleyip avuçlarını okşadığı oyuncudur.
7 şubat 2015 fenerbahçe trabzonspor maçında diego'nun ceza sahası içinde yerde kaldığı pozisyona "bence penaltı" dedi. aynısı fenerbahçe aleyhine verilse bülent yıldırım'a ne denirdi dendiğinde "orasını bilemem,bence de çalınmazdı ama" falan diye geveledi.
trt'den kovulmuştur. beşiktaş kazandıkça kudurmasını izlemek hoş oluyordu ama bu işten para kazanması hoş olmuyordu.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?