musalla tasi

içimde değişik duygular uyandıran maç. sezonun düğüm maçı bana göre. şu an şampiyonluk şansımız %60. kazanmamız halinde %90 olacak ve bence artık fenerbahçe için lig, trabzonspor maçını oynamadan bitmiş olacak. çünkü bu maçın sonrasında arena'da kümede kalma şansını iyice artırmış kayseri ile oynayacağız ve mucize olmazsa kazanacağız. herkes bunun hesabını yapacak zaten. kayseri maçından sonra 3 maç kalacak ve iki beraberlik ve tek galibiyet bize yetecek. bu bizim için ciddi manada o hep bahsedilen "psikolojik üstünlük" olacak. fenerbahçe şu an çok kırılgan ve bu durumda dağılacaklar.

peki kaybedersek. işte o zaman şansımız gerçek manada %51 olacak. iştahlanan fenerbahçe durduk yere kendini yarışta bulacak. beşiktaş'ımın da bir huyu varsa, stresli anları hiç iyi geçiremez. işte o zaman herkes eli yüreğinde maç izleyecek. bu sezonu tüm 90 dakika kahvelerde, geçen iki sezonu tribünde izlemiş biri olarak, takımın işler iyi gitmediğinde nasıl çözüldüğü çok gördüm.

ne zaman önde olsak ve bitsin artık şu maç desek, o maç bitmedi. olimpiyattaki brugge maçı, bu seneki lizbon maçı, geçen sene şampiyonlukta iddialı iken sosa'nın maçın başında attığı frikikle öne geçip berabere kaldığımız antep maçı, son dakika golü yediğimiz konya maçı ilk aklıma gelenler. şimdi şu akhisar maçını kazanamayıp puan farkını tek maçta kapanabilecek duruma getirirsek, yürek dayanmayacak maçlar izleriz. bu stresi beşiktaş kaldırabilir mi bende bunun cevabı yok.

evet fenerbahçe kötü oynuyor, gol atamıyor ama bana bu sıralar biraz medya operasyonu yapılıyor gibi geliyor. yani ligin en iyi futbolunu oynayan beşiktaş ile arasında çok acayip puan farkı yok. bu hafta biz takılıp onlar yenerse ki olabilir bu, fark tek bir hataya bakacak duruma gelecek. sanki lig bizim için bitsin isteniyor gibi. daha hiç bir şey bitmedi.

ama bitebilir. akhisar'ı yenersek bitebilir. şenol hoca'nın takımı iyi motive etmesi lazım. son haftalarda orta saha ön alan presini hiç yapamıyor. atiba çok yalnız kalıyor ve pozisyon yiyoruz. takım ligin sonuna doğru gelirken çok yoruldu ve maçların 70. dakikasından sonraları necip orta sahayı tutsun diye giriyor ama öyle olmuyor. hasılı beşiktaş takımı ön alanda basmadan, yerleşik defansı beceremiyor. bu sene başından beri böyleydi ama sosa, oğuzhan ve kanatlar rakip defansın rahat top çıkarmasına izin vermedikleri için buu defolar fazla ortaya çıkmıyordu. ismail ve beck bu aralar yedikleri küfrün yarısını yemiyorlardı. ama ikisi de dökülüyor son maçlarda. durumumuz bu. peki plan ne olmalı. plan hücum. bu kadar net. yani olcay geriye yardıma geliyor q7 ya da kerim gelmiyor ben onları oyundan çıkarayım olcay kalsın dememek. hatta öndeyken olcay-cenk değişikliğini yapmak. topu ileride tutmak. her an farkı artırabilirim demek rakibe. beşiktaş ancak böyle defansif olarak iş yapar. yoksa topu rakibe atıp, beklersek golümüzü yeriz. son bursa ve hatta sivas maçları en yakın örneklerdir.

kadromuzu da kuralım şenol hoca'ya kıyak olsun. tolga-serdar-marcelo-alexis-ismail-oğuzhan-atiba-kerim-sosa-quaresma-gomez.

yukarıda yazanları okuduktan sonra bu kadro çok ofansif, gol yeriz deme bana hocam. ilaçtır bu kadro. her maç olcay'ı oynatarak o çocuğa yanlış yapıyorsun. kredisi nerdeyse bitti. ömer üründül gibi olacak ama son sivas maçında asistin asistini yapmak dışında hiçbir olumlu şey yapmadı. her topu ezbere oynuyor artık. gol yemeyelim diye gol pozisyonuna giremez hale geldik. beşiktaş hızlı ve akıl dolu pasların takımı. bu akıl olcay'da yok. tek iyi özelliği ver-kaç yapmak. o işte de ver-kaça giren zaten duvar olmasını istiyor. onu da iyi beceriyor kerata. ama sosa'nın oğzhan'ın q7'nin yanından duvarları kaldır hocam.

sür bu kadroyu sahaya şenol hocam. iş ilk yarıda bitecek. sonra gelsin düğün bayram. inan atılan gollere en çok olcay sevinir yine.

kadınların yarış otomobillerini kullanacak kadar güçlü olmadığını söyleyerek doğru konuşmuş kişi. bunu ilhan cavcav gibi söylememiş tabi ki. kadınların kas sayısı ve dayanıklığının f1 aracı sürmeye uygun olmadığını söylemiş. şu ifadeden cinsiyetçilik çıkarmak en hafif tabirle kabalıktır. ayrıca adam sahibi olduğu organizasyona kadın pilot da katarak izlenirliği de artırabilirim diye de düşünebilirdi ama işin hakkı neyse onu söylemiş. hakikaten bu çağ adamı kaypak yapar. bu da ayrı bir konudur ya neyse diyelim.

ingilizce öğretmeni olarak gayet beğendiğim ingilizcedir. adam derdini anlattı geçti. ana dili ingilizce olmayıp sonradan ingilizce öğrenip konuşanların çoğu böyle konuşur zaten.

ayrıca yaptığım meslekle ters düşeceğim ama durum bu: "kimse ingilizce bilmek zorunda değil." dil öğrenmek öyle 3-5 ayda olmuyor. çok emek ve zaman istiyor. eğer işinizi ingilizce bilmeden yapabiliyorsanız, dil öğrenmeye gerek yok. ha sen istiyorsan ne ala. ama kimseye ebru sanatıyla ilgilenmediği için ya da gitar çalamadığı için tepki göstermiyorsak, yabancı dil bilmeyene de göstermeyeceğiz. yabancı dil öğrenmeyi hobi olarak düşünün. müzik gibi. size bir şey katar ama yapmamak ayıp değildir.

burak yılmaz son sözüm sana. sakın rezil olmayalım gideyim dil kursuna falan deme. thanks my coach yeterli.

hanım köyüm olan kayseri'nin çok kritik bir üç puana imza attığı maçtır. bu sonuçla düşme hattıyla aralarına 5 puan koymuş oldular. 5 puanın da 5 maçta kapanması çok zordur. biliyoruz da konuşuyoruz.

kenara not edilen iddiadır. bu arada iddia'nın beşiktaşa verdiği şampiyonluk oranı 1.10 iken fenere 3.40'tır.

ilk yarıda gomez'in arkadan çekildiği için atamadığı pozisyon erman toroğlu'na göre bile penaltı ve kırmızıdır. hala kazandığımız penaltıdan bahsetmeyin. evet o pozisyon penaltı değil ama hakem için zor pozisyon. ki zaten ilk penaltı verilse kırmızı da çıksa bu maç farka giderdi. yani hakemle kazanma durumu yok. olan verilmeyen bir, olmayan verilen bir.

kaldı 5 maç. 1 mağlubiyet ya da iki beraberlik hakkımız hala var. maç biraz bakarsak: ilk yarıyı çöpe atmamız bizim adımıza kötüydü. bu maçlarda maç berabere gittikçe telaş artabilir. bir de şu olcay meselesi. hadi q7 cezalı olcay'la başladın da 90 dakika sahada tutmak nedir.
gelelim bir acı gerçeğe. malesef beşiktaş artık "önde baskı" yapamıyor. hiç yapamıyor. ilk yarıdaki maçları hatırlayın, defalarca rakip defanstan çıkarken önde sosa ve oğuzhan'ın presi ile top kazanıp bir sürü pozisyona girerdik. rakipleri uzu oynamaya iterdik. ön alan baskısı takımın defansını da rahatlatıyordu ki sakatlanan rhodolfo ve giden ersan stoperleri asla alexis ce marcelo'da katmer katmer iyi değillerdi. bekler ise zaten aynı. yani ön alan presinde sıkıntı olduğu için beşiktaş artık maçları tamamlamakta zorluk çekiyor. umarım bu durum başımıza iş açmaz.

ama sivas deplasmanında 3 puan alıp geçici de olsa farkı 8 yapmak harika oldu. sırada akhisar deplasmanı var. oradan da böyle dönersek, o sene hakikaten bu sene olacak.

bugün yaptığı açıklamalar aslında işimize geliyor. basında "bu iş bitti" havası oluşturuluyor. ama daha 6 maç var ve akhisar galatasaray osmanlı ve konya gibi maçlar ardımızda. fener hala yarışın içinde. bunu daha iyi görmemiz için bence hayrımıza konuşmuştur.

yoksa mahmut'un hayır derken bile suratından şer akar.

sonucu mutlak galibiyet olması gereken maç. ikili avantajın fenerde olduğu tek maçlık puan kaybetme lüksümüz var ve o maç gerçekten bu maç değil. bu ve haftaya oynayacağımız akhisar maçından 6 puan çıkarırsak ya tt arena'da ya da mabette turu atarız.

maça gelirsek. gökhan'ın sakatlık sorunu yoksa ilk yarı onunla başlanmalı. kerim genelde ikinci yarılar yorulan defanslar için daha ideal oluyor. olcay şahan'ın yeri zaten garanti. son bursa maçının ilerleyen bölümlerinde sosa'yı kanatta kullanmıştı şenol hoca. umarım necip atiba'nın yanına geçip oğuzhan ortada sosa kanatta gibi bir varyasyon yapmaz şenol hoca. bence makineyi bozmaya gerek yok. sivas iyi hücumcuları olan bir takım. eğer öne geçersek farkı 3'e kadar çıkarmadan maçı bırakmamalıyız. ama tabi sıkışan bir maç olursa cenk ile çift forvet oynamalıyız.

içimde iyi hisler olan bir maç. sivas ölümüne defans yapmayacak sanki. bu da işimize gelecek gibi geliyor bana. olcay gol atacak gibi de bir his var içimde. o kadar güvenilir yani bana. 3 puan bu maç için çok önemli. haydi kartallar. vurduğunuz gol olsun.

16 nisan 2016 antalyaspor galatasaray maçında az önce kendisinin ve takımının 2 golünü elle atan futbolcu. gs yarışta olsa adından çok söz ettirirdi.

eleştirilebilir ama burada yazıldığı gibi söylenmeyen söz. "ezik ezik" ikilemesi geçmiyor söylemlerinde.

ağzından çıkan gerçek cümleler şu şekilde;

'' ... ben bir dünya kulübü istiyorum. finansman yapısıyla, yönetimiyle bir dünya kulübü istiyorum. biz o kör talihimizi kırdık. artık sokakta görüyorsunuz beşiktaşlılar dik yürüyorlar, formalarıyla yürüyorlar. o öyle ezilmiş durumda değiliz biz. şimdi bu aracı yaptıktan sonra şimdi gerçek amaca gitmemiz lazım...''

burada geçen ifade ile ezik ezik dolaşmıyor lafı bir değil. isteyenler ilgili video'yu da bulabilirler. şair burada kör talih olarak, yıldırım demirören ve onun bıraktığı borçtan bahsediyor. ardından da ne olacak bu kulübün hali diye soran taraftarın; yeni stadı, rekor kombine satışı, gomezli sosalı takımı ile rahatlamasını anlatıyor.

ha sen illa da fikret orman'a bir yer bulayım, sallayayım diyorsan yine salla ama ezik ezik dedi trollemesine gelmeden önce aç bir bak ne demiş adam. ezilmiş lafı da beni rencide etti diyebilirsin, boş konuşmuş da diyebilirsin, eleştirebilirsin ama şunu düşün; kim neden ağzından çıkmayan lafı çıkmış gibi yazsın sağa sola. neden ezilmiş lafı yetmesin de sözün şiddetini artırıp "ezik ezik" diye yazsın.

"sürekli inşaat yapan kulüp" eleştirisinden sonra keşke çıkıp, bedava araziden ceviz üretip satalım tüm borcu ödeyelim demeseydi. mevcut yönetimin başarı vizyonu sportif başarı üzerine kurulu değil deyip ceviz satalım, köşeyi dönelim demeseydi. ama onu da demeseydi rüzgar olmazdı.

kendisini patlatmadığı için adı bilinse bile tutuklanamaz. eski olaylardan biliyoruz. öyleyse canlı bomba tff'nin açıklayacağı ileri tarihi beklemeye geçti demektir.

tamam maç ertelendi. fener oynamasın şimdi; yorgun adamlar, mazallah. e beşiktaş da 3 maç oynadı 7 günde. ikisi deplasman, illa ki puan kaybeder dediler; o da olmadı. önüne gelene çaktı geçti. al sana şimdi 4 puan fark ve kendini galatasaray deplasmanında buluyorsun. maç ertelenmese de şu geyiğe hasta oldum ben: fenerbahçe ağır favori!!! lan oğlum fenerbahçe hangi deplasman maçını iyi oynamış da bu maçta favori oluyormuş. kayseri gibi deplasmanı göt zoruyla 1-0 kazanmış duran toptan; diğer maçları hakemsiz anamıyoruz. hangi favori ?

yok ben onu da demeyeceğim aslında. hani bizim iki maçımız ertelendi de o aralar bu sarılar geçici lider oldu ya; o zaman atılan manşetler, psikolojik üstünlük goygoyları, 8 puan fark maç eksiği de olsa diye başlayan cümleler, ligin boyu bu kadar kısalmışken ve o eksik maç galatasaray deplasmanı iken ne kadar kurulacak ? ki bizim oynamadığımız takımlar düşmesi kesin mersin ve tarihin en kötü trabzon'u iken.

bekleyip göreceğiz. ama ben en çok lig sonunda "beşiktaş şampiyon olmadı, fenerbahçe şampiyonluğu kaçırdı" minvalinde konuşacak dangalağın kimler olacağını merak ediyorum.

http://www.ligtv.com.tr/haber/902deki-penalti-dogru-mu

bu penaltıdan sonra hakeme küfrettiyseniz, haklısınız ivan bebek sizi doğradı ama yok bu pozisyonda verilen penaltıdan atılan gole sevinip "e ama top ele çarpmış" dediyseniz, işte biz ona adalet diyoruz.

17 mart 2016 braga fenerbahçe maçında yenilen 3. ve 4. golde çaprazdan kaleye yaklaşan rakip oyuncuya dar açıdan vuruş imkanı tanıyan, modern futbolun gördüğü en kötü eskorttur. işin ilginç kısmı her hava topunda faul yapan, orta sahaya her çıkışında arkası dönük rakibe faul yapan ve sarı kartı leblebi görme potansiyeli olan bu adam nasıl olur da fenerbahçe'de oynamaya devam eder. futbol bilgimi sorgulatan oyunculardan birisidir. yarım sezonda kovarım ben bunu. umarım hep kalır.

yatıp kalkıp ivan bebek'e dua etmesi gereken teknik direktör. braga maçında yaptığı hatalar o kadar büyük ki turu elleriyle verdi. ama herkes "küresel oyundan" bahsedecek. elinde ozan varken kadlec'i oyuna alması açıklanabilir değil.

sürpriz bir şekilde eskişehirspor galibiyeti ile sona erecek maçtır.

renkli basın ve konuşacak laf bulamayan yorumcuların yeni goygoyu. rakipler atiba ve oğuzhan'ın ileri uçla pas bağlantılarını kesmiş, onlara özel önlem almışlar da beşiktaş son maçlarda zorlanıyormuş. fener oturmuş oyunuyla gümbür gümbür geliyormuş. şimdi küfür etmeden bir kaç bilgi daha ekleyelim.

ligin ikinci yarısında ilk iki maçı ertelene beşiktaş bu süreçte antep'e 4 atıp, başakşehir ile berabere kalmış, arada mersin'i 1-0 yenip, son dört maçını kazanan gençleri de aynı skorla yenip fenerbahçe'ye kadıköy'de 2-0 yenilmiş ve bu hafta es es'i 3'lemiş. bu maçlarda 10 puan almış.

peki fener bu süreçte ne yapmış: antalya'dan 4 yeyip, kasımpaşa'yı 3-1 yenmiş, bursa ile golsüz berabere kalıp bizi yenmiş ve akhisar'ı son maçta 3-0 yenmiş. onlarda bu maçlardan 10 puan almış. bizim mersin maçının bu süreçte fazladan olduğunu söyleyelim.

öncelikle hala önümüzdeki rize ve trabzon maçlarını kazanırsak fener ne yaparsa yapsın lideriz. bu neyin geyiği!! bu neyin üstünlüğü. biz kadıköy'de kazansak lig bitecekti evet ama kazanamadık ki yani lig bitmedi beyler. biz gizli lideriz.

şimdi gelelim küfürlü kısma. be pezevenk yavşak yorumcu, be ibnetor fenerli passatçı götveren. lan oğlum beşiktaş'ı rakipler çözdü ne demek lan. sen bu işten ne yüzle ekmek yiyorsun amk. bak sevgili mal, barcelona diye takım var 35 maçtır yenilmiyor. planlarını söyleyim mi sana; messi neymar suarez var ileri uçta bu üçlü sikecek karşıdakileri. rakip takımlar aptal ya önlem almıyorlar. halbuki üçü arasında ve iniesta ile aralarındaki pas bağlantılarını kesseler var ya akhisar belediye bile durdurur onları. ama getafe, valencia falan mal. hep salaklar yönetiyor. futbol aklı yok. ama sende var kardeşim.

senin ben aklını sikeyim. ona göre oyunu gör. önlemini al.

visca'nın golüyle başakşehir'in öne geçtiği maç. maçın daha başı.

iyi oynamadığımız ama çok da kötü oynamadığımız maç. böyle maçların özel kaderleri olur bazen. erken bir kırmızı kart, gol vs. bu maçın kaderini de erken gol belirledi. beklenen fener baskısı gelip oyunu biraz tutabilseydik belki farklı olurdu. ama maçı hak etmedik. oğuzhan ve olcay çok kötülerdi. q7 idare etti ama kalabalık fener defansında şansı yoktu. gomez'e top çok gelmedi. alışılan hücum aksiyonlarından uzaktık. maçın kırılma anı marcelo'nun direkten dönen kafası oldu. o top içeri düşse maç değişebilirdi.

hasılı olmadı. ama işin en iyi kısmına gelelim biraz polyanna olalım. bu deplasmana "kredi"mizle çıktık. eksik maçımızı alırsak hala lideriz. onun için telafi edilebilir bir mağlubiyet oldu.

son söz şenol hocaya: hocam kadıköy gibi deplasmana çıkıyorsun içerde oynayan ve puan durumuna göre seni yenmek zorunda olan rakibin arka dörtlünün önünde topal ve souza gibi iki defansif tahta ayakla oynarken sen çıkıp oraya atibayı tek bırakıp defansif yönü zayıf olan oğuzhan'la başlıyorsun. ben hücum ederim diyorsun eyvallah. yalnız hocam kanata neden olcay ile başlıyorsun o zaman. biliyoruz ki beşiktaş'ın ofansif kısmında en yeteneksiz ve düz adam olcay. sen de onu defansa yardım ediyor diye 11'e yazıyorsun ama olcay bu sene hücumu baltalamaktan başka işe yaramadı. bence artık töre ve quaresmalı düzene geçme zamanıdır.

son olarak "canınız sağ olsun".