confessions

mrkela

3. nesil Yazar - - Yazar -

  1. toplam entry 2201
  2. takipçi 0
  3. puan 44096

slaven bilic

mrkela
gönderilmesine sıcak bakmaya başladığım teknik direktör.
bu ülke insanı sabırsızlığıyla, kolaycılığıyla, ahlak ve akıl yoksunluğuyla iyiyi hak etmiyor arkadaş. bu ülkede planlama, organizasyon, strateji kelimeleri sadece harfler topluluğu, anlamsız lakırdılardır. bu ülke damar seviyor, popülizm seviyor. biz toplumca bir çocuk yüreğine sahibiz. o yüzden şimdi yiyeceğimiz bir çikolatayı sonra yıllarca binebileceğimiz bisiklete değişmeyiz. bilic gitsin. yerine sergen gelsin. sonra o da gitsin, guti gelsin. hep tüketelim. yeni heyecanlar arayalım. hatta gideceği belli adamlar getirelim samet gibi. tam süper. başarı ne de olsa sene sonunda kaçıncı olduğun. gelecek senenin ne önemi var. ondan sonraki sene zaten kim öle kim kala. neyse; bilic gitsin, sergen kalsın.

6 nisan 2015 slaven bilic fanlarının ortadan kayboluşu

mrkela
hiç bir şey yoktan var, vardan yok olmayacağı için; anlamsız başlık. [ybkz]swh[/ybkz]
hele hele beni bilic fanı kabul ederseniz 6 nisan'da en çok girdi yazan yazar olarak başlığın saçma olduğunu bir kez daha ispatlıyorum. bu nasıl kayboluş.
şimdi şu varlık yokluk mevzunu tartışalım. bir hayranlığın var olabilmesi için bir nitelik gerekliliği lazım. mesela neden bu başlığı açan arkadaşın hayranı olmuyorum. çünkü fotomaç ne kadar nitelikli bir gazeteyse bu arkadaş da o kadar nitelikli bir sözlük yazarı. bilic ise nitelikli bir teknik direktör olduğunu 2 senedir takımına iyi futbol oynatmayı başararak gösterdi. yine söylüyorum, bu senenin toplamda en iyi topunu oynayan takım beşiktaş'tır. aksini iddia eden varsa hangi takımın daha iyi olduğunu da belirtsin lütfen.

yasin öztekin

mrkela
mental olarak gelişse veya kafası futbolda olarak sürekli oynasa çok daha iyi olacağını düşündüğüm gs'li kanat oyuncusu.
son haftalardaki performansını görünce onun yerine tercih ettiğimiz ya da onu alamayınca alternatifi olan olcay şahan'ı aldığımız için iç geçirenleri duyar gibi oluyorum. ama ben her türlü olcay'ı seçerdim.

6 nisan 2015 beşiktaş istanbul başakşehir maçı

mrkela
spoiler--

Beşiktaş maça; Günay Güvenç, Serdar Kurtuluş, Tomas Sivok, Ersan Gülüm, Ramon Motta, Atiba Hutchinson, Gökhan Töre, Jose Sosa, Tolgay Arslan, Olcay Şahan ve Demba Ba onbiriyle çıkacak.

spoiler--

sivok haftalar sonra ilk kez ilk onbirde. muhtemelen mehmet batdal gibi uzun bir rakibe karşı hava toplarını düşündü. yoksa necip'i oynatırdı. kalede de genç güvenç var. umarım çok top gelmez. [ybkz]swh[/ybkz]

alparslan türkeş

mrkela
türkiye'nin faşist partisini kuran ve türkiye faşistleri tarafından önder ilan edilen zat-ı hasis.
osmanlı-alman ilişkilerinin her daim iyi olmasının bize getirilerinden biri de nazizmdir. nazizmin avrupa ve osmanlı topraklarında gelişmesi sonucu türkiye'de oluşan faşist güruhun 1950'lerde evrildiği yolun sonucu oluşturulan kadroların başına geçmiş bu zat, önderliği boyunca yüzlerce ölümün, katliamların, toplumsal travmaların baş müsebbibidir.

spoiler--

Bugün için adı ülkücü-faşist hareket ile özdeşleşmiş olan, nam-ı diğer “başbuğ” Alparslan Türkeş, her ne kadar 1944’te Turancılık davasından yargılanmış ve kısa bir süre “içerde” kalmış olsa da, 60’lı yıllara kadar faşist hareket içinde tanınan veya bilinen biri değildi. Oysa onun hayatına kısa bir bakış bile, Türkiye’deki faşist hareketin nasıl ve ne amaçla örgütlendiğinin anlaşılmasını sağlayacak çarpıcı örneklerle doludur. Henüz genç bir subay olan Türkeş, 1950’lerin başında Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından ABD’ye gönderilir ve burada 2,5 ay kalarak “özel harp, gayri nizami harp, gerillaya karşı mücadele ve gerilla savaşları” konusunda eğitim görür. Ardından 1956 yılında, bu kez NATO Türk Temsil Heyeti üyesi olarak ABD’ye bir kez daha gider ve Türkiye’nin ilk “özel harp, kontr-gerilla” uzmanlarından biri olarak 27 Mayıs darbesine kadar Genel Kurmaydaki NATO Dairesini yönetir. Açıkçası ne bu eğitim için Türkeş’in seçilmiş olması ve ne de henüz 50’li yıllarda Türkiye ve benzeri ülkelerden seçilmiş subaylara bu tür eğitimler verilmesi basit bir tesadüf değildir. Nitekim ilerleyen yıllarda kendisinin ve başına geçtiği faşist partinin üstleneceği rol dikkate alındığında, bu eğitimin işlevi daha iyi anlaşılacaktır.
50’li yıllar dünya arenasında “Soğuk Savaş” döneminin başladığı ve emperyalist kampta yer alan (NATO üyesi) tüm ülkelerde sonradan Gladio, SüperNATO, Özel Harp Dairesi vb. adlarla ortaya çıkarılacak olan kontr-gerilla/iç savaş aygıtlarının devlet içinde örgütlendiği ve faşist hareketlerle işbirliğine girdiği yıllardır. Bu örgütlenmelerde faşist hareketten seçilen unsurların yahut örneğin Avrupa’da Nazi artığı subayların kullanılması neredeyse klasikleşmiş bir uygulamaydı. Bu örgütlenmelerin amacı şöyle ifade ediliyordu: “Komünizm tehlikesine karşı sağcı eylemlerle solcu hükümetleri yıpratmak, otoriter yönetimleri güçlendirmek, komünistlerin iktidara gelmesini önlemek; bu amaçla gerekirse silahlı eylem, sabotaj ve suikastlar düzenlemek; bir Sovyet işgali durumunda özel savaş yöntemleriyle gerilla mücadelesi yürütmek ve propaganda faaliyetleri yapmak.”
NATO ülkelerinde adları pek çok cinayete, suikasta, toplu katliama karışan bu iç savaş aygıtları için, ABD Savunma Bakanlığı tarafından 1967 yılında Kontr-gerilla Operasyonları adıyla basılan ve Türkçeye de “ST 31-15” yani Sahra Talimnamesi 31-15 başlığıyla çevrilen elkitabında, bu örgütlenmelerin çalışma yöntemleri hakkında şunlar yazıyordu: “Adam öldürme, bombalama, silahlı soygun, işkence, kötürüm hale getirme, adam kaçırmak suretiyle tedhiş ve olayları tahrik, misilleme ve rehinelerin alıkonması, kundakçılık, sabotaj, propaganda ve yalan haber yayma, zorbalık, şantaj”. Ayrıca bir not olarak şu ifade ekleniyordu: “Bir gayri nizami kuvvetin yeraltı unsurları kaide olarak kanuni statüye sahip değillerdir.” Bu cümlelerden, burjuvazinin devrimci sınıf hareketine karşı nasıl bir yol ve yöntem izlediğini anlamak mümkündür

spoiler--

yukarıdaki spoilerdaki son tırnaklı cümleye bir örnek de vererek bitirmek istedim girdimi;http://www.bianet.org/bianet/siyaset/111379-30-yil-once-maras-katliaminda-neler-olmustu

yazarların futbolculuk özellikleri

mrkela
(bkz: veli kavlak)
aramızdaki benzerlikler çok fazla. mesela ben de eski bir on numarayım. şimdi çok koşan, defansif özelliklerini geliştirmeye çalışan bir ön liberoya evrildim. veli avusturya'dayken sol açıkta oynamıştı, beşiktaş'a gelince -carvalhal döneminde- sol bek bile oynadı. ben de mrkela hayranı olduğum için bir ara sol açık takıldım ama sol bek sağ bek oynamışlığım var. hatta üniversitede okul takımında stoper, lise takımında kaleci olmuşluğum var. santraforluğumu hiç sormayın. öyle tek tek değerlendiremeyeceğim ama fizikselim son zamanlarda düşen kondisyonumu saymazsak; 70, mental; yaratıcılık artısından 85, teknik; son zamanlarda oynadığım maç sayısı düştüğünden 70.
mevki: futbol sahasıhttp://www.kartalsozluk.com/sozluk.php?t=%23225438 [ybkz]swh[/ybkz]

thierry henry

mrkela
futbol sahalarının görebileceği en özgün forvetlerden biridir. verdiği hileli paslarından şut çeker gibi yapıp diğer ayağıyla verdiği paslar efsane olsa da şu pası da unutmayacaklar arasındadır.
https://youtu.be/1g6mvLNMK-I

romario de souza faria

mrkela
sabun gibi, ele avuca sığmaz, pır pır forvet tipinin efsane ismidir. o ufak boyutunun dezavantajını avantaja çevirmeyi bilen çok akıllı bir santrfordu. ceza sahasına etkili koşu atma efsanaynınzamand zamanda.
66 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol