metalmilitia

bildiğin hatun kişisidir, farklı değildir bu konuda hiç bir kız [ybkz]swh[/ybkz]

ayranlı sodayı bulan adamdan daha mübarek adamdır

yanında sevgilin varken önünde giden bir başka kızın poposuna bilinçsizce bakmaktır [ybkz]swh[/ybkz]

Sefaköy rampasındaki radison sas otelinin sahibidir kendisi. ha bir de sağolsun başkan olduğunda beşiktaş-ankaragücü maçında açık tribün biletlerini beleş yaptıydı da biz de öğrenci züğürtlüğümüzden gidemediğimiz maça gitmiştik. [ybkz]swh[/ybkz]

2012 yılında küresel ısınmanın kurbanı olmuş olma ihtimali yüksek olan karın ağrısı.
adama sorarlar; "o zaman ben niye üşüyorum lan?"

beleştepeden takip edeceğim ikinci maç olacak bu.

ülkemizde ancak dns ayarları değiştirilerek girilebilen sitelerdir.

benden duymuş olmayın ama bu site şu sitedir:

www.free18.net

ergen kişinin zaten her daim aklında olan seksin bahanesidir bu sayılar.

çok şükür, kalbim durmadan bitti maç

holywood gerilim filmlerine taş çıkartan dakikalardır. hele bir de rakip sürekli ataktaysa baş iki elin arasında "dayan beşiktaşım az kaldı" yalvarışları başlar. bilinen bütün dualar edilir.

(bkz: 3 kasım 2011 beşiktaş dinamo kiev maçı)

(bkz: 19 şubat 2012 beşiktaş gençlerbirliği maçı )

daha şimdiden türk futbol camiasına geçmiş olsun dedirten haberdir.

fanatik olmayan beşiktaşlı bir aliem var... şaşırırlar bana, karda kışta kıyamette maça gidiyorum diye. beşiktaşlıyım derdim ama bilmezdim o zamanlar takım tutmanın ne olduğunu, her erkeğin sünnet olması gibi mutlaka tutması gereken birşeymiş gibi gelirdi. takım tutmuyorum dersen ayıplanırdı sanki, bana öyle geliyordu. Sonra ben ilkokula başladığımda o zamanlar gurbette çalışan babam bana mahallemizdeki hiç bir çocuğun hayal edemeyeceği gerçek bir futbol topu getirmişti, siyah beyaz renkleri vardı. aşık oldum o topa. öyle ki geceleri koynumda uyurdum o kadar. futbol topum olunca da ister istemez futbola ilgi duymaya başladım, o zamanlar golleri hep metin, ali, feyyaz üçlüsü atardı. bense mahallede oynadığımız maçlarda gol attığımda "feyyazzz ve goooolllll" diye sevinirdim. ona benzetirdim kendimi. ilk topun siyah beyaz renklerine aşık oldum, sonra beşiktaşın siyah beyazına, sonra metin' e ali' ye, feyyaz' a... üzerlerindeki siyah beyaz armaya...

her şeye rağmen hayatımda beşiktaş var, yense de yenilse de... dedirtecek maç. şimdiden maç saatini beklemek bile heyecanlandırıyor

"istanbul' un parlayan yıldızı" sloganıyla ünlü istanbul ilçesinin belediyesi.

lig sonunda ilk 4 takımın şampiyon olma ihtimali kadardır.
ne var ki; bu ihtimalin gerçekleşmesine de gönül razı değil, hak edilmeyen şampiyonluk olacaktır çünkü. [ybkz]swh[/ybkz] [ybkz]swh[/ybkz]

bit yavrusudur.

"bu işte bir bit eniği var" deyimiyle "bu işte bir yavşaklık var" deyimi aynıdır.

"yalan vallahi de yalan billahi de yalan ben beleştepe' de izlemiyorum" diye tepki vermeme sebep karma. ne ara olmuşum ki acaba?

2003-2004 sezonunda kirli oyunlarla elimizden alınan şampiyonluğun 2011-2012 sezonunda tekrar etmesi buna örnek verilebilir.

federasyonun üzerimizdeki oyunlarının meyvesini vereceği maç. katlediliyoruz göz göre göre

şehirler arası yolcu taşıma araçlarındaki uykuya nazaran tedirgin bi uykudur, zira şoföre "5 dakka daha yeaa" gibi bir istekte bulunamaz ya da yanınızdaki tanımadığınız kişiye "durağa gelince uyandır usta" diyemezsiniz. Kafa öne her düştüğünde göz bi açılıp etrafa bakılır inilecek durağın geçilip geçilmediği kontrol edilir, uyku sersemi olduğunuzdan 5 sn melül melül bakarsınız dışarıya ve nerede olduğunuzu anlamaya çalışırsınız, eğer çok varsa daha devam edilir hemen de dalınır uykuya.
Hele ki son duraksa varacağınız yer tadından yenmez uykudur nasıl olsa şoför "hadi kalk hemşerim son durak" diye uyandırır. Ancak aşağıda anlattığım başımdan geçen olay buna örnek teşkil etmez. o istisna;

efendim topkapı' dan bindiğim inönü mahallesi (89) otobüsünde bir şans eseri boş bulduğum koltukta "nasıl olsa çok var uyuyabilirim" diye düşünmüştüm. o rüya senin bu rüya benim geniş geniş uyuyorum, sefaköy durağında inmem gerekirken son durağa kadar gitmiştim ne var ki körüklü otobüsün en arka koltuğunda şoför beni farketmemiş otobüsün de son seferi olduğundan ikitelli otobüs garajına gitmiş. En son "otobüste yolcular bişey unutmuş mu acaba? unuttuysa bulanındır mantığıyla" arama yaparken şoför farkedip uyandırdı. nerdeyim filan derken durumu anlattı bana "ulan dedim nasıl gidicem eve peki bu saatte?" neyseki personel servisi sefaköyden geçiyormuş da beni bıraktılar sevgili kartal sözlük yazarları [ybkz]swh[/ybkz]